Türkiye, her alanda ikilemlerin yaşandığı bir ülke görünümünden -nedense- bir türlü kurtulamamaktadır. Sanatta, müzikte, yaşantıda; laiklikte, milliyetçilikte Hatta devlet bile, bu ikilemlerin merkezinde yer alır. Devlet ana mıdır, baba mı; dinli midir, dinsiz mi gibilerinden bir sürü lâkırdı alıp başını gider.
Devlet demişken, halkın omuzlarında yol alan devleti de sağlıklı bir şekilde tahlil (analiz) etmemiz gerekir. Neden derseniz, devlet kapısını mekân tutmuş olan bürokrasi, devlet adına kullandığı yetkileri zamanla kendisinin ve yandaşlarının çıkarları doğrultusunda kullanmaya başlamakta; bu da yolsuzluk, usulsüzlük, rüşvet, iltimas (kayırma, torpil) vb. bir sürü olumsuzluğa yol açmaktadır. Üstelik kraldan çok kralcı diye nitelendirilebilecek devlet, benden sorulur kuruntusu da cabası Ki bu kuruntu, ihtilâl yaftasıyla yaftalanmış darbeleri bile sineye çeken bürokrasinin halktan kopukluğunun da en bariz delilidir bize göre. Türkiyede darbeler, meşruluğu tartışılan iktidar fırkasına (party) karşı yapılmış gibi sunulmuştur hep. Oysa aslolan TBMMne ve millet iradesine karşı yapılmış olduğu gerçeğidir. Bürokrasimiz -maalesef- çıkarları uğruna darbeleri, darbelerin ardındaki dış etkileri bile sineye çekmekten hicap (utanç) duymamıştır. Zaten ülkenin bir sorunlar yumağına dönüşmesi de biraz bu durumdan; bürokratik iktidarın, siyasî iktidarın hep bir adım önünde olmasından kaynaklanmıştır.
Demokrasi nedir? Millet iradesinin, devlet idaresine hâkim kılınmasıdır. Bu yönüyle demokrasi bir erdemdir. Erdemin kaynağı da millet irâdesidir. Millî irâde milletin namusudur. Millet, namusunu siyasî fırkalara emanet eder. Ama ne yazık ki ülkemiz Hanedanlık ve Cumhuriyet dönemlerini kapsayan son yüzyılda birçok darbeye maruz kalmıştır. Dahası bu darbeler siyasî fırkaların, milletin namusuna sahip çıkmadığını; çıkamadığını göstermiştir ki hürriyetçi geçinen Sağ da, eşitlikçi geçinen Sol da maalesef demokrasi sınavında sınıfta kalmıştır. Böyle olunca da Harbiyeli, Mülkiyeli bir kısım zevat millet iradesinin ırzına geçmiştir. Nasıl mı? Demokrasiyi rafa, millî irâdeyi dağa kaldırarak tabi ki
Evet, demokrasi bir erdemdir canlar. Hâliyle sahildeki balıkçıdan, dağdaki çobana kadar herkesin demokrat vasfını taşıması gerekir. Zira demokrasi, insanca yaşamanın ön koşuludur. İnsan şerefi ve haysiyeti için olmazsa olmazlardan biridir. O hâlde her bir birey devlet yönetimine doğrudan katılabilmelidir. Bu milletin demokratik bilgi, birikim ve zekâsını sadece kenar mahalle muhtarlarının seçiminde salahiyetli kabul etmek olsa olsa vicdansızlıktır ve de terbiyesizliktir. Çünkü bu millet istiklâlini kendisi kazanmış; cumhuriyetini kendisi kurmuştur. Kimin hakkını kime teslim ediyorsunuz diye sorarlar adama. Yok, hatada ısrar ediyoruz deniyorsa o zaman da meclisin kapısındaki tabeladan büyük kelimesinin silinmesi gerekir. Çünkü büyük millete ve onun hür iradesine kapıkulu tayfasının tahakküm etmesi kabul edilemez. Ediliyorsa, o zaman da demokrasiden bahsedilemez..
Gâzi Mustafa Kemalin ileri görüşlülüğü sayesinde cumhuriyetçi olmadan, cumhuriyete kavuşmuş olan aydınlarımız bir oldu-bitti ile adına bürokrasi dediğimiz oligarşilerini tesis etmişler ve sahip oldukları hakları, yetkileri halkla paylaşmak istememişlerdir. Bu oligarşi, 1960 darbesiyle hâkimiyetini perçinlemiştir. Bunu içine sindiremeyen askerî zevat, siyasîleri baskı altına almak suretiyle 1970lerin başında özerkliğini elde etmiştir. 1980lerdeki darbe ile de güç dengesi tamamen askerî bürokrasiye geçmiştir. Seçenlerin ve seçilenlerin birileri tarafından belirlendiği; adına temsilî demokrasi denen bir orta oyunu ile onlarca yıldır asil milletimizin hür iradesi orta malı yapılmış, neticede de siyasî fırkalarımız iktidar olup da muktedir olamayan hükümetler peydahlamışlardır. Bunların birçoğunun iğdiş edildikten sonra siyaset arenasına salıverildiklerini de unutmamalısınız.
Evet, hanımlar-beyler!.. Demokrasi-bürokrasi sürtüşmesi ilginizi çekmiyor olabilir. Boyalı magazinle, meşin yuvarlakla meşgul olmayı daha çok tercih ediyor da olabilirsiniz. Oysa insanca yaşamak, yarınlara güvenle bakabilmek için demokrasi geleneği ve hukukun üstünlüğü ivedilikle tesis edilerek; millî irade, devlet idaresine hâkim kılınmalıdır. Bugün, siz bunu yapmazsanız; yarın, çocuklarınız bunu yapmaya fırsat bulamayabilir. Demokrasi - bürokrasi sürtüşmeleriyle heba olup giden yıllara, yenileri eklenmekle kalmaz; bu güzel ülkeye, bu temiz millete de yazık olur.
Aziz Dolu Atabey
Serik-20.06.2012 Çarş.
Atabey
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle