Zulmetten Aydınlığa
Nurullah Aydın
16 Eylül 2013
Stratejik Devlet Yönetim Algısı
Güçlü devlet, büyük millet tanımlamaları geçmişte olduğu gibi bugünde kullanılmaktadır.
Bir devletin gücü; ekonomisine mi, silahlı gücüne mi, nüfusunun fazlalığına mı dayanır?
Devlet yönetimi; ciddiyet ister, bilgi ister, tecrübe ister, tarihi algılamak ister, öngörü ister.
Milli güçler, birikimli yetenekli, kararlı, planlı değilse; küresel güçler, karanlık merkezler, işbirlikçileri yetiştirir, iktidara getirir ve kullanırlar.
İşbirlikçiler; iç ve dış destek ile orada uzun yıllarda oturabilirler. Kullanılma süresi sonrası deliğe süpürülebilirler. Ama ülkeye devlete verdikleri zararı, insanlar çeker.
Tarih boyunca her coğrafyada; temel gerçeklik bu algıdır.
Kanlı iktidar çatışmaları, Arap baharı kamuflajı altında, Arap dünyasında devam ediyor. Müslümanlar iktidar için birbirlerini katlediyor, kendi kentlerini yakıp yıkıyorlar.
Türkiye; yüzyıllar boyunca başta Anadolu, Ortadoğu, Balkanlar ve Kuzey Afrikada barışın, huzurun, adaletin temsilcisi olmuştur. Farklı dine mensup olanları ve farklı etnik halkları bir çatı altında tutan çimento Osmanlı devleti dağılınca, 100 yıldır süren kaos, çatışma alanı oldu. İngilizler ve Fransızlar; bölgeyi sömürgeleştirdi, sınırlar çizdi, halkları böldüler
ABD Egemenliği sürecinde ise; Büyük Ortadoğu projesi kapsamında bölge üzerinde sınırlar çizildi, NATO dergisinde NATO toplantılarında yayınlanan bölgeye ilişkin haritalar şimdi ise uygulama aşamasındadır. Arap baharı denilen toplumsal değişim ve dönüşüm talepleri ABD-İngiliz-Fransız planlamaları ile örgütlenmiş ve kaos yaşanmaya başlamıştır.
Önceki ABD başkanı Bush; ya benden yanasın ya karşımdasın doktrini ile uluslararası toplumu, Irak ve Afganistan işgallerinde yanına çekerken, şimdi ki ABD başkan Obama kaosdan düzene doktrini uygulamaktadır.
Strateji; öngörmek demektir. Alternatifli olarak olası gelişmelere göre yapılması gerekenlerin planlanması demektir.
ABD ve İngilterenin siyasetten askeri alana, tarımdan bölgesel ilişkilere kadar Türkiyenin temel stratejilerini belirlediği algısı vardır.
Bu karmaşık ilişkiler ağında; milli güçlerin ortak stratejik akla ihtiyacı vardır.
Her devletin; milli duruşu vardır, olmalıdır. Aksi halde çelişkiler yaşanır. Uluslararası ciddiye alınırlığınız olamaz. Güç merkezlerinin temsilcisi gibi hareket edip te sonradan kendi insanınıza bağımsız bağlantısız kendi irademizle hareket ediyoruz imajını yaratıp ta uluslararası karar mekanizmalarında dışlanırsanız itibarınız olmaz. Belki içeride itibarlı olma enstrümanlarını kullanarak halkı yanıltabilirsiniz ama kısa süre içinde gerçekler ortaya çıkar.
Oysa devletlerde devamlılık esastır. Devlet politikalarında iktidarda olan siyasi partilerin tercihleri esas olmakla birlikte, devam eden gelen esas yaklaşım tarzı üzerine hareket ederler.
Küresel aktör stratejisi; güçlü devlet algısına sahip olanlar için temel gerçekliktir.
Büyük Devlet stratejilerinde; komşu ve bölgesel ve küresel stratejiler değişmemektedir. Sadece yöntem değişiklikleri olmaktadır.
Bürokrasi; icra yeridir. Bürokratın deneyimi, bilgi birikimi gereklidir.
Devlet yönetimi; tarihi birikimine, bilgiye, öngörüye sahip kişilerle yürütülmek zorundadır. Bilgisiz, birikimsiz, ilkesiz, tutarsız kişiliklerin devlet yönetiminde olması her zaman sorunları artırır, huzursuzluk kaynağı olur.
Bölge dışı devletlerin; mezhep, din, etnik kimlikleri ayrıştırma stratejisine karşı bir ve beraber olunmalıdır. Ortak değerler, ortak tarih, ortak şuurun yapısı tekrar tesis edilmelidir.
Türkiye; sözüne güvenilen, bölgede ve dünyada barışın, kardeşliğin, huzurun teminatı olan bir görüntü vermeli ve uygulamaya yönelmelidir.
Tarihin, jeopolitik ve jeostratejik konumun gerçeklerine göre; milli varlığın milli değerlerin, milli düşüncenin, strateji ortak akılla yaşama geçirilmesi gerekir. Milli birlik ve beraberlik için, ayrıştıran değil birleştiren unsurların esas alınması gerekir.
Günün Sözü: Bilgisini, yeteneğini, gücünü birleştiren insanlar, amacına ulaşır.
Bu yazı 1,204 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
15 Ekim 2018
İKTİDAR SAVAŞI VE PROPAGANDA
-
9 Ekim 2018
SİYASAL/EKONOMİK ŞEKİLLENDİRME
-
1 Ekim 2018
ABD-NATO VE TÜRKİYE
-
4 Aralık 2017
ÖVÜLENLER, ELEŞTİRENLER, SUÇLANANLAR KİM NE?
-
29 Ağustos 2017
Mikrodalga ile Beyin Kontrolü
-
21 Ağustos 2017
Kimler Neleri Tartışıyor
-
14 Ağustos 2017
Egemenlik Duygusu Stratejik Aldatma ve Yanıltma
-
7 Ağustos 2017
Sinsi Hainler ve Robotlaştırılanlar
-
31 Temmuz 2017
Mürteciler Yobazlık ve Kimlik Parçalanması
-
24 Temmuz 2017
Sapkın İslamcı araplarçıların Çığırtkanlığı
-
17 Temmuz 2017
Ders Almasını Bilmek
-
10 Temmuz 2017
Güveni İstismar Edenler
-
3 Temmuz 2017
Kirletilen Solan Adalet
-
29 Haziran 2017
Küresel Odaklar ve Türkiye
-
19 Haziran 2017
Çığırtkanlar Güven ve Umut
-
12 Haziran 2017
Yalan Rüzgarı, Kin, Nefret Fırtınası
-
5 Haziran 2017
Vahhabi Selefi Haşhaşiler Zihniyeti ve Türkiye
-
29 Mayıs 2017
Bilgi Algı Medya Hukuk
-
22 Mayıs 2017
Duyarlı Olmak Ama Neden Nelere?
-
15 Mayıs 2017
Kuklalar Görevliler ve Karar Vericiler
Yorumlar
+ Yorum Ekle