Mısırda darbe karşıtı gösterilerin yapıldığı Rabiatul Adeviyye Meydanı tüm dünya tarafından yakından takip ediliyor. Meydanı dolduran yüz binlerce kişinin yaklaşık iki ay süren direnişi sayesinde Tahrir Meydanı kadar ünlenen Rabiatul Adeviyye Meydanı son yılların en büyük sivil katliamından birine şahitlik etti, halen de ediyor. Meydan, tüm dünyanın gözleri önünde sayıları halâ tam olarak tespit edilemeyen binlerce kişiye mezar oldu, oluyor.
Diğer taraftan Suriye'de zalim Esed yönetimi güçleri kimyasallarla binlerce sivil ve masum insanı katlediyor.
Bu süreç İslam aleminin de gözleri önünde yaşanıyor elbette. Kimi Müslümanlar ağlayarak, slogan atarak ve zalimlere beddua ederek tepki koyuyorlar. Oysa yaşanan acıları, dökülen kanları ve gözyaşlarını dindirecek olan sadece ve sadece Müslümanların ittihad etmesidir, birlik olmasıdır.
Biz Müslümanların sorumlulukları, sadece parmak hesabıyla yaptığımız belirli ibadetlerimiz değil elbette. Kuranın bütün emirleri haktır, farzdır. Ahir zamanın en önemli farz vazifesinin ise İttihad-ı İslâm olduğunu haber veriyor Bediüzzaman. Özellikle bugün en çok ihtiyacımız olan şey, birliktir. Geçmişte yaşananları unutmak, Allahın ipine hep birlikte sarılmak, zorluklara birlikte göğüs germek, saflar halinde küfre karşı durmaktır. Asr-ı Saadetin Muhacir ve Ensarı gibi, temeli Mekkede atılan ardından Medinede tamamlanan binanın taşları gibi kaynaşmak, dost olmak, kardeş olmaktır.
Allah, Mekkeden hicret eden Muhacirini bağrına basan Ensarı, kendi ihtiyacı varken yemeğini kardeşine verenler olarak tarif ediyor. O Ensar ki, günlerdir aç oldukları halde bir kâse çorbayı, çocuklarını erken uyutup misafirine yediren ve hakkında Kuran ayetleri nazil olan kutlu Ensar.
Bizler ise kendi yemeğimizi bölüşmek bir yana, ihtiyacımızdan artakalanı bile vermekten kaçınıyoruz. Biz rahatız ya, ibadetlerimizi huşû içinde yapıyoruz ya bizim için yeterli! Ya diğer Müslümanlar? Eziyet, baskı ve şiddet gören, evinden yurdundan sürülen, tecavüze uğrayan, yaralanan, öldürülen çocuk, kadın ve erkek diğer tüm Müslümanlar?
Haber kaynaklarının geçtiği haberler, samimi her Müslümanın vicdanını artık tam kapasite devreye sokması gerektiğini gösteriyor. Akıtılan her damla kandan hepimiz sorumluyuz. Komşusu açken tok yatamıyor ise mümin, kardeşi eziyet görürken nasıl rahat uyuyabiliyor? Bu sorumluluğun Allah Katındaki karşılığına dair nasıl korku hissetmiyor?
Tüm dünyada
Müslümanların güç kaybetmelerinin ve zulüm görmelerinin en önemli sebebi Müslümanların
parçalanmışlığıdır. Deccaliyetin tüm dünyaya yaydığı zehrin panzehiri, Allahın
Kuranda emrettiği, Peygamberimiz(asm)ın hadislerinde detaylarıyla anlattığı,
Bediüzzamanın haber verdiği İslam Birliği olacaktır. Kuran ahlâkına dayalı
Rahmânî bir sistem olan İslam Birliği, hepimizin duası olmalıdır.
Yaşadığımız dönem zulme sessiz kalma, umursamaz davranma, yalnızca kendini ve ailesini düşünme, dünya hayatındaki menfaatlerin ardına düşme, nefsâni tartışma ve çekişmelerle vakit öldürme dönemi değildir. Milyonlarca Müslüman böylesine büyük zulüm yaşarken ve çözüm İslam Birliği iken çaba göstermemek vicdansızlıktır.
Bugün vicdanların dirilmesi ve Hamiyet-i İslâmiyenin feveran etme zamanıdır. Bediüzzaman bu konuda şu sözleri söylüyor: Böyle bir cemaat-ı azime (Peygamber Efendimiz (asm)ın soyundan gelen büyük seyyidler cemaati) içindeki mukaddes kuvveti tehyic edecek (harekete geçirecek) ve uyandıracak hadisat-ı azime (büyük olaylar) vücuda geliyor.
Dünyanın dört bir yanında yaşanan acıların, katliamların, sıkıntıların ve çilelerin hiçbiri yeni değil. Müslümanlar nerdeyse yüz yıldır baskı altında yaşıyorlar. Allah, din kardeşlerinin yaşadığı acıları görmezden gelen, kendi işine gücüne bakan, bencillik eden Müslümanları, Bediüzzamanın ifadesiyle azim hadiseler yaratarak, belâ ve zorluk vererek daldıkları uykudan uyandırıyor. Uyanmak için daha kaç musibet ve daha kaç bin canın ölmesini bekliyoruz?..
Hâlıkımız bir, dinimiz bir, kıblemiz bir... Bizi bir olmaktan engelleyen ve zorlayıcı gücü olmayan şeytana bizi yenik düşüren nedir?
Diyorum ki;
Mısır'da, Suriye'de çocuklarını, eşlerini yitirenleri, yetim kalan çocukları görmezden gelenlere, zalim diktatörlüklere karşı durarak demokrasi isteyenlere terörist damgası vuranlara, mazlumların değil zalimlerin yanında saf tutanlara "vicdan ya Hu!" diyorum!
Provokatör/ dezenformatör yazılı, görsel basın ve sosyal paylaşım sitelerinin kimi sayfaları! Sahi sizler insan haklarını savunuyordunuz değil mi?.. Gerçek demokratlar sizlerdiniz, değil mi?..
İnternete düşen şehit edilmiş kadın-erkek-çocuk görüntüleri, kimi insanların vicdanlarını nasıl feveran ettirmiyor; şaşırıyorum. Ama Rabbimiz şöyle buyuruyor;
"Eğer
şaşıracaksan, asıl şaşkınlık konusu onların şöyle söylemeleridir: "Biz
toprak iken mi, gerçekten biz mi yeniden yaratılacağız?.."(Ra'd Suresi, 5)
Yaşanan acıları, akan kanları ve göz yaşlarını görmezden gelen, gücün birlik olarak kazanılacağını halâ dile getirmekten kaçınan Müslümanlara ise kalpleriniz mi köreldi? diye soruyorum!
Yeryüzünde gezip
dolaşmıyorlar mı, böylece onların kendisiyle akledebilecek kalpleri ve işitebilecek
kulakları oluversin? Çünkü doğrusu, gözler kör olmaz, ancak sinelerdeki kalpler
körelir. (Hac Suresi, 46)
Gezi Parkı olayları sırasında duyarlılık gösterip, sosyal paylaşım sitelerinde sürekli paylaşımlar yapan, ancak son 2 gündür şehit edilen binlerce Müslüman için tek bir cümle paylaşmayan Müslümanlar! Siz de dua edin lütfen:
"Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve kalplerimizde iman edenlere karşı bir kin bırakma." (Haşr Suresi, 10)
Fuat Türker
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle