Ülkenin genel sorunları bazı alanlarda olup bitenleri tartışılamaz ve görüşülemez hale sokuyor. Bunların başında üniversitelerdeki olup bitenler gelmektedir. Üniversiteler bilhassa son yıllarda kaliteli Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yetiştirmekten çok; her türlü milli endişeden yoksun, dünya vatandaşları yetiştirmeye dönük bir fabrika halini almıştır. Ülke yararına ileride hizmet verebilecek ve dünyadaki gelişmeleri de takip edebilecek bir insan gücü kaynağı kaybıyla karşı karşıyayız. Bir taraftan teknolojinin sağladığı imkânları kullanabilen, internet yoluyla kaynaklara ulaşabilen bir gençlik kesimi var. Ancak, diğer taraftan, sadece bugünü yaşayan, her şeyi maddiyatla ölçen sadece maddi tatmini ençoklaştırmak isteyen milli sorumluluktan kaçan, neden ve niçin eğitim ve öğretim gördüğünün farkına varamayan yine bir gençlik kesimimiz var. İdealizm yerini basit bir faydacılığa terk etmiş görünüyor. Gençliğe hedef ve ideal aşılayacak programlar ve ders konuları kuşa çevrilerek yağsız tuzsuz bir yemek gibi dersler gencin önüne sürülüyor. Kalite düşüyor, kitaplar okunmaz hale geliyor, konu sadece derslerden geçme ve kalma şekline bürünüyor.
Diğer taraftan, ülkelerin gizli işgalinde yabancı dille eğitim ve öğretim bir araç olarak kullanılıyor. Yabancı dil bir araç olmaktan çıkıp amaç haline dönüşüyor. Şimdi ise Güneydoğuda bir üniversitenin tıp fakültesinde Kürtçe öğretim yapılması düşünülüyor. Yükseköğretim yabancılaşma ile bir taraftan küresel rüzgârların etkisiyle milli olmaktan çıkıyor; diğer taraftan etnikliği yücelten, milli birlik ve bütünlüğü zedeleyen, toplumu ufalayıcı bir anlayışa terk ediliyor.
Bir taraftan geleneksel İslam ile çatışan, diğer taraftan, Türklüğü ve milliyeti reddeden etnik taassubu öne çıkaran toplantı ve çalışmaların ağırlık kazandığı görülüyor. Güneydoğuda bir üniversitemizde bir süre önce cihat fetvalarının tartıştırıldığı görüldü. Emperyal güce teslim olmayı marifet olarak gösteren ve aksi bir durumda İslami terör ün ortaya çıkacağının ima edildiği bir toplantı yapılmıştı. Mardin Artuklu Üniversitesinin bu garip faaliyeti, Bingöl Üniversitesi, Hakkari Üniversitesi ve bazı özel ve sözde vakıf üniversiteleri tarafından sürdürülüyor. Bilimsel gerekçeli olması gereken toplantı ve araştırmalar siyasi amaçla kullanılıyor. Üniversite kanunlarında milli kimliği, milliyeti ve Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş amaçlarını dışlayan değişiklikler yapılmıştır. 1750 ve 2547 sayılı Üniversiteler Yasalarını karşılaştırırsak bu farkı görebiliriz. Böyle olumsuzluklar karşısında lider ve güçlü Türkiyeden bazı siyasetçilerin bahsetmesi, kendilerine %50 civarında oy veren vatandaşla dalga geçmektir. Acaba vatandaş bunun farkına varabiliyor mu? İşte asıl düşülmesi gereken konu budur. {Kaynak: http://aydinlarocagi.org/2012/09/celiskiler-ve-olumsuzluklar/#.UGt69ZhFVOQ}
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle