En Sıcak Konular

Üzeyir Lokman Çaycı

Varoluş Üçgeni
Üzeyir Lokman Çaycı
20 Mart 2012

Dindarlık kisvesi altında sergilenen kavgalar bir oyun mu?



Bölüm : 1

 

Uyanın


 

Ülkemizi duygusuzluklar kuşattı be Mehmet

Oğlumuzu, kızımızı bu iktidar mensupları iş sahibi yaptılar diye
ALLAH'ı, Peygamberi, Kur'an'ı kalplerinden çıkaranların peşlerinden gidiyorlar
İnsanlarımız!
 
Türklük gurur ve şuurunu
İslâm ahlâk ve faziletini bir kenara atarak
Peşlerine takıldılar vatandaşlarımız Amerikancı zihniyetlerin...
 
Allah dediklerine inanma, namaz kıldıklarına aldanma onların
Irak'ta, Afganistan'da, Pakistan'da, Libya'da, Suriye'de
Müslüman katliamına destek olanların...
 
Baş sorumlusu onlar,
Afganistan'da
Amerikan çıkarları uğruna canlarını veren kurbanların
Susma, konuş, gerçekleri gör, senin için kurulan tuzakları farket
Propagandaları, süslü sözleri etkisizleştir
Maskelerini düşür paraya, çıkara, makama tapanların!
 
Ülkemizi duygusuzluklar kuşattı be Mehmet
Atatürk'ü, ülke menfaatlerini umursamıyorlar
Vatan için cephelerde savaşan
Kahraman Mehmet Amca'nın torunları
 
İnsanlıktan çıkış, ruhsuzlaşma gösterileri sardı
Ülkemizin her yanını
Nedense
Sizleri hiç rahatsız etmiyor
Uğrunda can verilen topraklarda
kurulan üstler ve Füze kalkanları
Ne zaman uyanacaksınız
Rüştü Ağabey, Mediha kardeş, Nuriye Teyze
Şehit Ahmet Ağabey'in çocukları?
 

 

Üzeyir Lokman ÇAYCI

Bor, 18.03.2012

 

Danışıklı döğüş 

M. isimli sakallı, bugünkü AKP'lilerin o zamanki görüntüsünde olan Konya'lı bir vatandaşımız 10. Paris'te başlayan ticarî macerasını Amcaoğlu'yla Lyon'da sürdürmeye karar verdi. Düşündüler, taşındılar; «bir enayi bulup,  kendimize parasıyla hizmet ettirelim, sonra bir senaryo ile bir tekme vurup onu sepetleyelim...» dediler. Bu proje her ikisinin de aklına yattı ve kahkaha atarak bir etli butlu enayi aramaya koyuldular...
Nihayet, dillerinden eksik etmedikleri İslâm'ı bütün kurallarıyla anlatarak ona ne denli Müslüman olduklarını, kardeşçe üçlü bir birlik oluşturarak büyük bir lokanta açmak istediklerini anlattılar... Yozgat'lı saf vatandaşımız bunların kendisiyle yapmak istedikleri yağlı bağlı ticaret birliğine «evet» dedi... Acilen Türkiye'ye giderek, karısının altın takılarının hepsini paraya çevirdi, kıyıda köşede bulunan bütün paralarını topladı ve onlara teslim etti...
 
Her dalkavuk bir alığın sırtından geçinir, değil mi ya?
 
Haftalar geçtikçe işleri lokum gibi olmuştu... Müşterilerin çokluğu Mehmet ve Amcaoğlu'nun iştahlarını iyice kabarttı... Çok geçmeden senaryolarını uygulamaya karar verdiler.
Bir sabah erkenden Yozgat'lı saf vatandaşımızın lokantaya geldiği sırada ikisi çok şiddetli bir şekilde kavgaya tutuştular. Her ikisinin de ağzı burnu kan içerisinde kaldı...
Yozgat'lı saf vatandaşımız önce onlara kavgalarını sona erdirmek için müdahale etti ve sonra «derdiniz ne?» diye sordu.
M. : «Bak kardeşim, ben amcamın oğluna sen ortaklıktan çık, üç kişi çok, böyle olursa iflas ederiz, dedim o da sen çık derken birbirimize düştük...» dedi.
Yozgat'lı saf vatandaşımız : Bunun kolayı var, mademki bir kişinin çıkarılmasına bağlı bu endişeniz... verin benim paralarımı, ben çıkayım olsun bitsin bu iş... Böylece sizin kavganızı da sonlandırmış olurum.» dedi.
Her ikisi birden sevindiler. Adeta uçacak gibi oldular…  Yozgat'lı saf vatandaşımıza sarılarak hemen parasını verdiler. Böylece sert görünen yumuşak yöntemlerle onu uzaklaştırmış oldular.
Yozgat'lı saf vatandaşımız on dakika sonra orada unuttuğu çeketini almak için geri geldiği zaman onların kendi aleyhinde konuşmalarına şahit oldu... Ve olup bitenlerin hepsinin bir senaryo olduğunu ve kendisine tuzak kurulduğunu anladı.
 
Oradan hiçbir şey duymamış gibi, fakat gerçekleri öğrenerek ayrıldı...
M. ve Amcaoğlu bir müddet sonra lokantalarını yağlı bir şekilde birilerine devrettikten sonra aynı işi yapmak üzere yüklü bir parayla Marsilya'ya gittiler.
 
Müslümanlığı çıkarlarına alet ediyorlar
 
Yandaşlar ve AKP'li yöneticiler arasında sergilenen kavgalar, gizlenmeyen, « kendi söylemleriyle onaylanan itiraflarla», tescillendi ve belgelendi. Yani, olan bu iki topluluğun dışında kalanlara yani din kisvesi altında aldatılanlara oldu. Oynanan bir oyunun, bir senaryonun yansımasına bunların dışında, hepimiz şahit olduk. Artık Müslümanlık kisvesi altında üçüncü kesimi dışlayarak, devleti, devletin imkânlarını paylaşmaktan söz edenlerin kalplerinde Peygamber Sevdası'nın, ALLAH'a bağlılığın, adalet hissinin, insanî yaklaşımların, kardeşliğin dünyevî ve siyasî hırslarla nasıl rafa kaldırıldığını da görmüş olduk! Hırs kulelerini kendilerine dayanak seçenler, icraatlarıyla adeta kötülük saçıyorlar... İçerisinde yaşadıkları ülke insanlarını, Müslüman'ım diyen konu komşu bütün insanlara ayırım yapmadan kucaklamaları gerekirken düşmanlığın kapılarını açanlar şerre hizmet ediyorlar.
Peygamber ocağı diye gönüllerde yer alan kendi ordusunun kahraman mensuplarının yıpratılmalarına, iftira, tertip ve sahte evraklarla yargılanmalarına sebep ya da destek olanlar dindar olamazlar. Çıkarlarla beslenen, düşmanlıkları körükleyen, kardeşliği reddeden, ihlassız zihniyetler bu halleriyle dini temsil edemezler. Kul haklarını, insan onurunu, ülke menfaatlerini, millî hassasiyetleri ayaklar altına alan kişiler bu hâllere kimler için düştüklerini de irdelemelidirler. Gırtlaktan aşağı inmeyen İslâm bu kimlikleriyle asla kalplerine etki edemez... Din, kendileri hakkında yazılar yazan ülkelerinin mensupları hakkında kendilerini savunmak için mahkeme mahkeme koşuşturan insanlarla temsil edilemez. ALLAH'a (C.C.) sığınan ancak yardımı O'ndan bekler, Amerika'dan, kirli siyasetten, hırslarla oluşturulan dünyevî unsurlardan ellerini çeker.
Müslüman kavga eden, huzursuzluk çıkaran, sevilmeyen, sevimsiz, şaibeli siyasetin içerisine giren, dinî yaşayışa ters, İslâm düşmanı kişilerle el ele, kol kola, omuz omuza birliktelik ilân eden bir kimlik sergileyemez.
 
Stratejik hassasiyetlerini ve savunma güçlerini kaybedenler ufalanarak imha edilirler!
 
Yıllar önce bir Amerikan filminde maymunları birbirlerine düşürerek, imha ettirme noktasına getirenlerin bu projelerini insanlar üzerinde uyguladıklarını görmüştük. Dilediklerine dilediklerini imha ettirme yolunda kurgular kuran emperyalizmin son Türk Dünyasının kalesi olan Türkiye'de oynanan oyunları küçük ve küçümsenecek biçimde değil... Aksine ülkemizde sinsice, taraftarlar ve maşalar bularak değerleri, mîllî unsurları, kalpleri, ruhları, inancı yutarak, eriterek, yozlaştırarak, etkisizleştirerek süratle tahribatlarının boyutlarını genişletiyorlar.
Bugün Müslüman'ı Müslümana kırdırtma yolunda öne sürdükleri maşalar, ruhsuz kişiler, emperyalistlerin verdikleri görevleri eksiz yerine getirmek için akla gelmeyecek günahların içerisinde kayboluyorlar. Alevî düşmanlığını, mezhep kavgalarını, bölünmeleri, kavgaları artıracak bir yapılanma adeta toplumumuzun ve Müslümanların can damarlarını dinamitliyor. Bu vahşeti Müslümanlık kisvesi altında yapmaları ise başka bir vahşet. Bu oyunların içerisinde rol alan, kendi yarınlarını karartacak cehennem koşucularına acıyoruz.
 
Yeni Anayasa girişimleri emperyalist bir dayatmadır!
 
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Sosyalist Grup Başkanı Andreas Gross, NTV ana haber bülteninde Can Dündar'ın sorularını cevaplandırdı ve Tayyip Erdoğan'ın, kendisine verdiği bilgileri ifşa etti : «...Demek ki AKP'nin seçim sonrası programını, değiştirilemeyecek maddeleri değiştirerek, Anayasa'dan Türklüğe vurgu yapan maddeleri kaldırmaktır.  Esasen Erdoğan, Türklük kavramını milletin adı olmaktan etnik bir grup seviyesine indirgeyerek en büyük psikolojik operasyonu bizzat yapmış durumdadır. Bu projeden dolayı bizim Türkiye'yi çok dikkatli bir şekilde desteklememiz gerekiyor" derken, Haçlıların "Türksüz bir Anadolu" isteklerini seslendirmiş oluyordu.
Andreas Gross'un Ergenekon adı altında Türkiye'de sürdürülen soruşturmaların daha da derinleştirilmesi gerektiğini söylemesi, bu soruşturmaların dayanaklarını da ortaya çıkarmaktadır.  Böylece sesini çıkaran Türkleri, "terörist" veya "darbeci"  olarak suçlayacaklar ki «Türksüz Anadolu projesi'ni» uygulayabilsinler!» (Yeniçağ Gazetesi,17 Nisan 2011)
İşte bunları gerçekleştirmek için Türk Milletinin kendi ordusuna bakışını kasıtlı propagandalarla, yalan haberlerle  etkilemek ve vatanseverleri, kahramanları birer birer veya toplu bir şekilde terörist gibi göstermeleri gerekiyordu. Ergenekon tarihi ismi de bu arada olumsuz kavramlar içerisine sokularak düşünceler alt –üst edilmiş oluyordu. Türk kavramını zihinlerden kaldırmak için bu iftira ve tertip davaları başlatıldı. Peygamberimizin (S.A.) «Vatan sevgisi imamdandır» sözünü inkâr eden ya da tanımayan ruhlar emperyalist desteklerle bir yozlaştırma koşusuna girişmişlerdi.
 
Daha önce AKP'nin grup başkan vekili Ayşenur Bahçekapılı'nın defalarca, «Anayasayı değiştireceğiz ve vatandaşlıktaki Türklük tanımını kaldıracağız.» sözlerine dayanan bu emperyalist dayatmalara muhalefet partilerinin tepki göstermeleri ve yeni anayasa senaryolarına iştirak etmemeleri gerekirdi!
AKP yöneticileri yeni anayasa girişimleriyle "mevcut Anayasayı tağyir, tebdil ve ilga" yolundadırlar. AKP yöneticileri de ve bu değişikliğe destek olan muhalefet partileri milletvekilleri de bu girişimleriyle ağır anayasal suç işlemektedirler.
 
Ankara, 18.03.2012

 

 

Dindarlık kisvesi altında sergilenen kavgalar bir oyun mu?
 
Bölüm : 2
 
Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi

Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927
 
2 milyon Müslüman'ı katledenlere, katledenlere dua edenlere,  katledilmesine destek olanlara destek olmaya siz Kur'an diliyle bir isim koyun!
 
6 yıl önce MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "AK Parti ile Türkiye'nin kuşatıldığını, milletin yargılandığını, üniter yapının sarsıldığını, değerlerin tartışıldığını, tarihin sorgulandığını, beraberliğin parçalandığını" savunarak, "Vatanımız, içerden hançerlenmektedir"  sözleriyle özetlenen Türkiye'nin durumu vatanını ve milletini seven her ferdi ilgilendirmelidir. (Mynet Haber, 19.11.2006)
 
Müslüman'ı Müslüman'a kırdırttırma projelerinden biri olan Suriye'ye ve İran'a karşı geliştirilen vahim senaryolar içerisinde AKP'nin yer alması da emperyalist bir talimattır.
 
Emperyalistler hedef seçtikleri ülkelerde fakirleştirdikleri insanlara içi patlayıcılarla dolu araçlar vererek «git filan yere bu araçtakileri teslim et, oradan da ücretini al» diyorlar. Onların planlarında gidiş güzergâhında önceden tespit ettikleri hedefler ve o aracın oraya yaklaştırılması vardır. Seçilen pazar yerleri, bayram alanları, stratejik noktalar uzaktan kumandayla kiralanan kişiyle birlikte araçlar imha edilerek çevreye ve topluma zarar verilmektedir. Patlamalar sonucu, o civarda parçalanarak ölenlerle ülke ya da bölge halkına korku, huzursuzluk, endişe ve güvensizlik pompalanmaktadır. İntihar bombacısı şeklinde kamuoyuna olayın duyuruluş şekli de oldukça dikkat çekicidir...
AKP yöneticilerinin ve Katar gibi Arap ülkelerinin Suriye muhaliflerini silahlandırmalarından bahsetmeleri, gelecekte Suriye'de her işlenecek cinayetin, imha hareketlerinin müsebbibi olarak mutlaka bu sözleri söyleyenler gösterileceklerdir. Ve bu insanlık dışı imha hereketlerinin de maddî ve manevî bir karşılığı olacaktır!
 
Kötülük sahibine yakışır
 
Peygamberimizin (S.A.) «İnsanlar lâyık oldukları idarelerle yönetilirler.» sözü bizim şu an içerisinde bulunduğum duruma bir ışıktır. Yani ne ekersek onu biçiyoruz…  Bir başka sözünde de Peygamberimiz (S.A.) «Musubet toplu gelir, iyilere de isabet eder» diyor.
 
Müslümanlara tuzak kuranlar eninde sonunda kendilerine dokunacak felaketlerin yollarını açarlar!
Fâtır Sûresi,  Âyet : 43 :  Çünkü onlar yeryüzünde büyüklük taslıyor ve kötü tuzaklar kuruyorlardı. Halbuki kişi kazdığı kuyuya kendi düşer. Onlar öncekilerin kanunundan (onlara uygulanandan) başkasını mı bekliyorlar? Allah'ın kanununda asla bir değişme bulamazsın, Allah'ın kanununda kesinlikle bir sapma da bulamazsın.
 
Din maskesi altında kötülük yapanlar
 
Bir ülkede emperyalistlerin etkileri dalga dalga Müslüman toplulukları kuşatırsa o ülkede, demokrasiden, özgürlükten, huzurdan bahsedilemez. Böyle bir ülkede dininizi yaşamanız, değerlerinize sahip çıkmanız güçleşir!
Halk önce aç bırakılır... Fakirleştirilir ve kolayca materyalist, yozlaştırıcı sisteme inandırılır ya da teslim olması sağlanır. Propagandalar, beyin yıkayan yayınlar, gerçeklerle hiç ilgisi olmayan haberler, zevke, sefaya düşkünlükler  normalleştirilir. Tahammül, kalkar, annelik – babalık kavramları yıkılır... Aile içi şiddet yoğunlaşır. Aileler parçalanır.  Lüks araçlar içerisinde, genç kızlarla hava atan gençlere fakir gençler imrendirilir... Sosyal çöküş, ahlaksızlık yaygınlaşır, hırsızlık, saldırganlık, cinayet kahramanlık gibi karşılanır... Türk subaylarının yani Türk Silahlı Kuvvetlerinin başına çuval geçiren, daha önce de ben Müslüman öldürmekten zevk alıyorum diyen  bir emperyalist generalin hiç bir ülkenin asla kabul etmeyecekleri biçimde, alt – üst münasebetlerine de aykırı olarak, devlet çarkının işlerliğine ait kurallar çiğnenilerek Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Makamında ağırlanmasına hiç tepki gösterilmez, hoşgörüyle karşılanır.
Bu vahim durumlara sebep olan, hayra mani olan, şerri destekleyen namaz kılanların, dindarım diyenlerin bu halleri ise dinimizi yalanlamaktadır!
Dini yalanlayan, iyilikten uzak duran kimseler hakkında inen El – Maûn Sûresi'ne dikkatlerinizi çekiyorum :
Âyet  1 :   Dini yallanlayanı gördün  mü ?
Âyet  2 :  İşte o, yetimi itip kakar,
Âyet  3 :  Yoksulu doyurmaya teşvik etmez.
Âyet  4 - 5   : Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki namazlarını ciddiye almazlar.
Âyet  6 - 7   :  Onlar gösteriş yapanlardır, hayra da mâni olurlar.
 
Türkiye'nin çıkarlarını düşünmeyenler askerlerimizi Afganistan'da feda ettiler
 
Amerika'yı başarısızlıklarıyla başbaşa bırakarak askerlerimizi süratle Türkiye'ye geri çekmeliyiz!
Amerikan çıkarları için 12 askerimiz Afganistan'da öldürüldü. Olay kaza değil, bizzat saldırı sonucu öldürüldüler. Sonra olaya kaza süsü verdiler!
Gerek Türkiye'deki, gerekse yurdışındaki vatandaşlarımızdan aldığım yüzlerce mesaj şehit evlerine komutanlarımızın neden sivil kıyafetleriyle gitmeleriyle ilgiliydi... Onların arslan gibi üniformalarıyla şehit evlerine girmeleri gerekirdi! Geçmişte görmediğimiz bu tavırları elbette üzülerek, kaygıyla, yadırgıyoruz!
 
Türkiye kendisiyle ilgisi olmayan lüzumsuz ve tehlikeli işlerle uğraştırılıyor!
 
Siyasileşen insanlarla (bunlara hoca diyemiyorum) camilerde Kur'an-ı Kerim'i dahi Müslümanları Müslümanlara kırdırtmak için Suriye'ye ve İran'a saldırtmaya alet ediyorlar!
Üstüne üstlük bu zihniyet sahipleri Türkiye'ye yükselen güç diyorlar?! Satılan, yabancılaşan bankalarıyla, limanlarıyla, rekor borçlarıyla, tutuklanan, güç kaybettirilen ordusuyla, kargaşalığa itilen kurumlarıyla, dışa bağımlı ve kendi iradeleriyle hareket edemeyen yöneticileriyle mi?
 
Türkiye bölünme tehlikesi ile karşı karşıya...
 
Önce Suriye Silahlı Kuvvetlerinin ya da onlara destek olan  Rusya, Çin ve İran gibi ülkelerin böyle bir durumda kendilerini korumak için uzun menzilli füzelerle Türkiye'ye saldırmaları söz konusudur. Üçüncü dünya harbine yol açabilecek bir hareketin fitili ateşlenmek üzeredir! AKP yöneticileri bu şekilde ateşle oynayarak, Gaziantep, Hatay, Mersin, Konya, Niğde, Kayseri gibi vilayetlere kadar uzanacak saldırılarla  Anadolu insanının durduk yerde, Amerika'ya ve İsrail'e yaranma uğruna hayatlarını feda etmelerine sebep olacaklardır. AKP siyasetinde de,  Amerikan siyasetinde de merhamet yoktur. Sonra da İran AKP'nin Amerika ile işbirliği yaparak (ki bu anayasal suçtur) adeta Türkiye'ye düşmanlığa sürüklenmektedir. Yani AKP yöneticileri emperyalist projelerle Tûrkiye'yi ateş çemberi içerisine almaktadır. Türk Milleti AKP ile emperyalist tehdit altındadır!
 
Türk Milleti bu vahim şartlar altında kendi geleceğini düşünmek zorundadır. Bu ciddi durumu AKP'li vatandaşlarımıza da arzediyorum. Konu, tehdit, tehlike ve durum çok boyutludur! (Rusya, Çin, Batı ülkeleri tetiktedirler). İnsanlarımızın uyuşturulduğu, uyutulduğu, gaflet içerisine düşürüldüğü 10 yıllık bir dönemde Türkiye'de AKP yöneticileri değil, emperyalistler söz sahibidir.
 
Londra'da Arapça olarak yayınlanmakta olan Al Şark al Awsat Gazetesi'nin Milli Görüş lideri 54. Hükümetin Başbakanı Prof. Dr. Necmeddin Erbakan ile bir röportajında yer alan ifadelere bakın : «Tayyip bu partiyi kendi başına kurmadı, aldığı emirlerle kurdu. Peki Erdoğan niçin bu projenin kuklası olmayı kabul etti? Çünkü makama, paraya ve liderliğe karşı zaafı vardı.»
Bu bahsettiğim konular Avrupa ülkelerinde de konuşulmaktadır.
 
Recep Tayyip Erdoğan'ın Kur'an-ı Kerim yakan, Müslüman – iffetli Irak'lı, Pakistan'lı, Afganistan'lı, Libya'lı bayanlara tecavüz eden, Milyonlarca Müslüman'ı (Irak'ta, Afganis'tan'da, Libya'da, Suriye'de, Pakistan'da) katleden Amerikan askerlerine dua etmesine rağmen, sizin AKP'yi destekmenizin o ve onun çevresindekilerle birlikte olmanızın sizi ne kadar günahâ sürüklediğini belgelemektedir.
 
Görülüyor ki, gerek zulme destek olan, alkış tutan, günah denizinde yüzen, şirk içinde bulunan, geçmişlerinden kopan,  sözlerine ve davranışlarına Kur'an-ı Kerim'in nurlu ışığını yansıtmayan,  Müslüman'lara kuşkuyla bakılmasına sebep olan  yandaşlar olsun, gerekse zulmü kendilerine siyasi araç yapan, Kur'an ve İslâm dışında kaybolan AKP yöneticileri  ya da destekçilerinin gelecekte karşılaşacakları imtihanlar da ne yazık ki onları asla uyandıramayacak!
 
Bu ve buna benzer konuları gerek muhalefet partileri milletvekillerine, gerekse iktidar partisi milletvekillerine tek tek duyurarak uyarılarda, eleştirilerde ya da tavsiyelerde bulunuyorum. Particiliği, nefsî tutkuları, Amerikancılığı bir kenara atarak bir vatandaş, bir insan olarak hepimizin görevi haksızlıklara karşı çıkmak  ve özlerinize dönmek olmalıdır!
Bulunduğumuz şartlar içerisinde dünya üzerinde 4 500 kişilik kadrosuyla en zayıf istihbarat teşkilatı bizim istihbarat teşkilatımızdır. Amerikan istihbarat teşkilatında çalışan istihbaratçıların sayısı ise 840 000'dir. (Doç. Dr. Sait YILMAZ, Meltem Televizyonu, 16.03.2012)
 
AKP yöneticilerinin spor kuluplerine kadar uzanan baskıları, sergiledikleri, partizanlıklar,  hukuksuzluklar, adaletsizlikler ve  yolsuzluklarla çalkalanan bir Türkiye'de geleceğimizin aydınlık olacağını söylemek fazla iyimserlik olur.
Geçenlerde bir Fransız öğretmen arkadaşım  Fransız 5. Kanal'da gösterilen bir belgeselden bahsetti. Bana «Üzeyir, Türkiye'de neler oluyor?» dedi. Sonra benim sorum üzerine açıkladı : Ben biliyorum ki ülkenizde işsiz Türklerin sayısı oldukça fazla. Gazetelerde ve kitaplarda yansıtılan verilere göre konomik sıkıntılar açısından çok iyi bir konumda da değilsiniz! Ama Yunanistan'daki ekonomik felaketle Yunanlılar İstanbul'a çalışmak için akın etmişler. İşiniz oldukça zor.» dedi bana. Ben de içimden kendi kendime «kara propagandalar içerisinde yüzen, kendi toplumuyla, kurumlarıyla kavgalı bir iktidarla yönetilen bir Türkiye'de neyimiz kolay ki?...» dedim.
 
Bize düşen görev bizi yönetenlere, onlara destek olanlara, dinlerinin dışına çıkanlara, ülkemizi, mahkemeleri gazetelerle yönlendirenlere ALLAH (C.C.) rızası için şu an ki vahim hallerini, hırslarını, hatalarını ifadelerimizle resimleyerek göstermek, hatırlatmak ve uyarmak olmalıdır.
Emperyalistleri bağırlarına basarak, tavizlerle, korkularla yüreklerinize yerleştiren zihniyet, bilmelisiniz ki  asla sizin dostunuz olamayacak!
Çok geç olmasına rağmen, gözyaşlarının, ağıtların, felaketlerin bizi kuşatmalarına çok az bir zaman kala bir daha sizi yürekten uyarıyorum :
«Partiler üstü bir anlayışla, vatansever kimliğinizi canlandırarak, Türkiye'yi bu olumsuz noktalara getirenlere karşı demokratik tepkinizi gösterin ve görevlerinizi hatırlayın! Emperyalistlerin hedeflerinde olan ülkenize, bayrağınıza, topraklarınıza, dilinize, dininize, millî birliğinize, tarihinize, kültürünüze, aklınıza, vücut bütünlüğünüze, iradenize, değerlerinize, annelerinize, babalarınıza, aile bütünlüğünüze, dostluklarınıza, kahramanlıklarınıza, zaferlerinize, partilerinize, yörelerinize, sularınıza, denizlerinize, kimliklerinize, ülkülerinize, özgürlüklerinize  ve milletinize sahip çıkın!
 
Kalpleriyle hissedemeyenler, gerçekleri gözleriyle göremezler!
 
Üzeyir Lokman ÇAYCI
 
Ankara, 18.03.2012
 
 
Selam ve sevgilerimle. 
Üzeyir Lokman ÇAYCI 
Concepteur industriel - Architecte d'intérieur
İç Mimar – Endüstri Tasarımcısı
55, rue Louise Michel
78711 Mantes la Ville
FRANCE
 

http://www.artmajeur.com/serap/
http://artsrtlettres.ning.com/profile/UEzeyirLokmanCAYCI
http://www.facebook.com/profile.php?id=100002998118127
http://www.haberevet.com/haber/20110412/312336/siir-sevenlerin-cok-yakindan-tanidigi-dev-bir-isim-uzeyir-lokman-cayci.html 
http://fr.linkedin.com/pub/%C3%BCzeyir-lokman-%C3%A7ayci-fransa/44/2a/949
http://tr.netlog.com/uzeyirlokmancayci


Bu yazı 1,849 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 11 Mart 2016 Harem Konusu
    • 12 Şubat 2016 Ordu ve siyaset
    • 16 Ocak 2016 Muhalefet partileri nasıl şekillendirildi?
    • 31 Ekim 2015 Seçimler Ve Türkiyemiz
    • 3 Eylül 2015 Tilki
    • 22 Ağustos 2015 Öfkenin Bir Ucu
    • 25 Temmuz 2015 Ah Ahmet Vefik Paşa Ah!
    • 12 Temmuz 2015 AKP'li yöneticilerin suç ve günah işleme özgürlükleri
    • 8 Aralık 2014 Geçmişteki zulüm tezgahı bu kez AKP tarafından kuruldu!
    • 12 Kasım 2014 Eğitim Sisteminin Ve Ahlakın Çürütülmesi İçin
    • 9 Ağustos 2014 Kime oy vereceğiz ?
    • 25 Haziran 2014 Atatürkçesine
    • 20 Ocak 2014 Onu susturun!
    • 20 Aralık 2013 AKP yöneticileri ve dindar gençlik SAFSATALARI
    • 2 Aralık 2013 Aynadaki Adam
    • 19 Kasım 2013 İstanbul
    • 11 Kasım 2013 Atatürk Ve Ayhan Baran
    • 20 Ekim 2013 Evet Tayyip dünya lideri!
    • 30 Ağustos 2013 İstiklali olmayanın istikbali olamaz!
    • 3 Temmuz 2013 Hıyarname

    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    10,118 µs