Bu yazı, her şey kabak gibi ortadayken halâ bir türlü anlayamayanlar için kaleme alınmış, bahse konu kişiler ve olaylar hayal ürünü olmayıp, tamamen ve bire bir gerçek hayattan alıntı yapılmıştır.
Ankara’da bomba patladı. Herkesin, yazan-çizen-konuşan herkesin ortak kanaati, bu bir terör eylemiydi ve PKK yapmıştı. Terördü yani…
Kim yapmıştı? PKK…
O halde PKK, terör örgütüydü.
PKK’nın lideri kimdi? Apo…
“PKK’nın siyasi kanadı kim, hangi siyasi parti” diye sorulduğunda ne cevap veriyordunuz? BDP…
BDP, ne diyordu? “Kürt sorununda tek muhatap Apo”…
BDP, Apo’ya ne diyordu; “Sayın Başkan Öcalan, Önderlik”…
Apo ne diyordu; “Bir tek ben çözerim, ama önce beni serbest bırakın”.
Yani; Apo, PKK ve BDP ayrılmaz bir bütündü ve bu bütünün asıl parçası, öznesi de Apo’ydu.
Hâl böyleyse, yani PKK teröristse, bütünün diğer parçalarına niye farklı muamele? Hepsi terörist değil mi yoksa, olmuyor mu?
Bir yandan Ankara’da bomba patlatan adamı lanetliyor, “PKK’lı terörist” diyorsunuz, diğer yandan, örneğin “Sayın Ahmet TÜRK” diyerek mikrofon uzatıyor, televizyon ekranlarında sık sık boy göstermesini sağlıyor, başınızın üzerinde ağırlıyorsunuz!!!
Evet, Ankara’da bomba patladı, 3 vatandaş hayatını kaybetti, 31 vatandaş yaralandı, ortalık savaş alanına döndü, sonuçta ateş yine düştüğü yeri yaktı.
Eyvah! dedi bazıları; “Eyvah, barış girişimleri şimdi sona erecek”, bazıları “Artık görüşme ve diyalog olmaz” dediler.
Hâl bu ki, bombalar patlamasaydı, insanlar ölmeseydi, sözüm ona son ateşkesten sonra 70-80 insan hayatını kaybetmemiş olsaydı, ne güzel barış olacak, çözüm az daha sağlanacaktı, tüh fırsat kaçtı!!!
Adamlar ne güzel naçizane önerilerle gelmişlerdi oysa ki!
Ne diyorlardı; “Demokratik Özerklik istiyoruz”.
Ne demeye geliyordu bu?
Kendi kendimizi yönetelim, siz karışmayın…
K.Kürdistan bölgesinde, TC Bayrağının yanında, Kürt halkının benimsediği kendine özgü bayrağı olsun, kendi ulusal marşımız da var zaten…
Halkın kendine özgü savunma gücü olsun, siz boşuna yorulmayın…
Resmi dil Kürtçe olsun ki, TC Anayasası’nı değil de, K.Kürdistan Anayasası’nı okuyup anlayabilelim…
Öyle ya, ne var bunda, işte size “barış”, işte size “çözüm”!!!
Neyse, gelelim işin özüne…
Bir spor müsabakasını, örneğin bir futbol maçını kazanmak istiyorsanız, normal şartlarda ne yapmanız gerekir?
İyi idman yapmanız, iyi taktik belirlemeniz, disiplinli top oynamanız. Başka?
Bakın, siz ne kadar iyi olursanız olun, ne kadar iyi taktik belirlerseniz belirleyin, ne kadar iyi hazırlanırsanız hazırlanın, maçı kazanmak için, hiç kuşkusuz karşı takımı iyi tanımanız, onu iyi tahlil etmeniz, artılarını-eksilerini belirleyerek dikkate almanız, çok hem de çok önemlidir. Saha da önemlidir meselâ; çim midir, toprak mıdır, balçık mıdır, kaygan mıdır, bilmeniz, araştırmanız gerekir.
Kızım sana söylüyorum, halâ “çözüm” diyen, “tüh fırsat kaçtı” diyen, karşı takımı tanımayan, bilgisi olmayıp fikri olan gözüm, sen işit…
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle