En Sıcak Konular

Nuri Gürgür-Türk Ocakları Genel Başkanı
Konuk Yazar-Türk Yurdu
Nuri Gürgür-Türk Ocakları Genel Başkanı
9 Mayıs 2011

Etnik Fitne Meydan Okuyor



Başbakan Erdoğan’ın seçim otobüsüne eskortluk yapan polis aracına Ilgaz Dağı eteklerinde pusu kurulması ve saldırılması sıradan bir terör eylemi değildir. Bu saldırıyı kimin düzenlediği ortadadır. PKK bundan önce de benzer birçok eylemde yaptığı gibi, olayı üstlenmeyerek zihinlerde tereddüt ve karmaşa oluşturmak istiyor. Örgütün siyasî kanadı olan partiden de şu ana kadar herhangi bir açıklama yapılmadı. Taşıdıkları milletvekili sıfatını her fırsatta örgütün sözcülüğünü yapmak üzere kullanan, TV ekranlarından eksik olmayan isimlerden de ses seda çıkmıyor. Buna karşılık demokratlık, liberallik yahut dindarlık adına Kürtçülük faaliyetlerini normal ve meşru sayan çevreler, eylemin PKK ile bağlantısının bulunmadığını anlatmak ve insanları ikna etmek üzere seferber oldular. TV ekranlarında ve yazdıkları gazetelerde hükümlerini ısrarla sıralamaya başladılar.

Bunlara göre olay PKK dışındaki grupların, Ergenekon’la bağlantılı derin yapılanmaların eseridir. Seçim sürecini etkilemek ve muhtemel Anayasa değişikliğini şimdiden engellemek için bu derin güçler provokasyon yapıyorlar. Seçim öncesi milliyetçilik duyguları ağır basan bölge halkı tahrik edilerek çatışma ortamı hazırlanmak isteniyor.

Bu görüşleri ciddi ciddi öne sürenler daha da komikleşiyorlar; olay mahallinin PKK’nın etkili olduğu bölgenin dışında olması nedeniyle, örgütün buralara uzanamayacağını öne sürüyorlar.

Bu tarz değerlendirmelerin gerçekleri saklayarak hedef saptırmayı amaçladığı açıktır. Her şeyden önce PKK’nın on beş yıldan beri THKP-C ile işbirliği yapmak suretiyle, bu bölgeye sızmak istediği, Karadeniz’e inmeye çalıştığı biliniyor. İki yıl kadar önce Tokat’ın Reşadiye ilçesinde aynen Ilgaz’da yaptıkları gibi yol üzerinde pusu kurarak askerî bir araca saldırı yaptıkları akıllardadır. Geçen Mart ayında Samsun’da, 07 Nisan’da Boyabat’ta polislere saldırı düzenlediler, görevlileri şehit ettiler. İstihbarat kaynakları Tunceli’den kırk kadar teröristin eylem yapmak üzere küçük gruplar halinde bölgeye sızdıklarını, dağlık ve ormanlık alanlara yerleşmeye çalıştıklarını tespit etti; valiliklere uyarı yazıları gönderildi. 26 Nisan’da Kastamonu ve çevresinde geniş bir operasyon düzenlenerek PKK’lıların izlerine ulaşılmaya çalışıldı. Buna rağmen bu eylemin yapılmış olması istihbarat zaafının varlığını ortaya koyuyor.

Terör örgütü güvenlik güçlerinin her an enselerinde olduğunu bile bile bu eylemi yaparken, hükümete, siyasî partilere ve nihayet kamuoyuna bir mesaj iletmiş oluyor. Şehit sayısının bir olması yani olayın sayısal yanı önemli değildir. İçinde bulunmasa bile, sonuçta Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Başbakanı hedef alınmıştır. Hangi şartlarda ve nerede olursa olsun bu tarz sansasyonel bir eylem yapacak güçte olduklarını göstererek seçim arifesinde örgüte moral verilmek isteniyor. Eylemden önce yol güzergâhında ve çevresinde keşif yapılarak en elverişli yer seçiliyor. Konvoyun önünde seyreden trafik aracının rampadan geçip viraja girerken ağırlaşacağı ve sabit hedef haline geleceği hesap ediliyor. Olaydan hemen sonra geniş bir operasyon düzenleneceği bilindiğinden, en kestirme yollardan ormanlık alanda kaçıp gözden kaybolmaları sağlanıyor.

Bu derece kritik bir eylemin örgütün en üst kademelerinin ve Kandil’in bilgisi dışında yapılması mümkün değildir. Zaten Öcalan 26 Nisan’da avukatları vasıtasıyla bilinen mesajlarından birini daha vermiş ve “bundan sonra olacaklardan sorumlu olmadığını” ifade etmişti. Bilinen çevrelerin ısrarla tekrarladıkları safsatalar gerçeği gizleyemez. Örgüt Türkiye Devleti’ne, Hükümete ve Türk kamuoyuna meydan okumuştur. Üstelik bir taraftan örgütün eylem kanadı PKK bu saldırıyı yaparken, siyasî kanatları da aldıkları talimat doğrultusunda işlevlerini yerine getiriyor. DTK’nın Diyarbakır’da yaptığı toplantıda, 12 Haziran seçimlerinde yeniden meclise girmeye hazırlanan Aysel Tuğluk ültimatom anlamın gelen ve hazırlanıp eline verilen bildiriyi okuyor: “Kürtler Devlet’le olmuyorsa kendi demokrasilerini kendileri kurar; inkâr isyanı büyütür”.

Bu sözlerle ne denmek istendiği gayet açıktır. Bir yandan kırsal alanlarda düzenlenen saldırılarla, diğer yandan hem Güneydoğu’da hem de Batı bölgelerinde “sivil itaatsizlik” adıyla sergilenen kitlesel gösterilerle (sık sık Mısır ve Libya olayları anımsatılarak) isyan halinde oldukları beyan ediliyor. Hem örgüt sözcülerinin hem de yandaş ve sempatizan kalemlerin bu yapılanların başına demokrasi sözcüğünü eklemek suretiyle girişimlerinin demokratik eylemler olduğunu iddia etmeleri, meşrulaştırmaya çalışmaları gerçekleri gizleyemiyor. Tam tersine demokrasi sözcüğünü sık sık kullanarak bu evrensel değerin halk nezdindeki itibarını düşürüyorlar; inandırıcılığının kaybolmasına sebep oluyorlar.

Yüksekova’da, Hakkari’de caddelerde yürümek bile imkânsız hale getiriliyor. Son birkaç haftadan beri buralarda çok çarpıcı ve düşündürücü olaylar yaşandı. İki uzman çavuş Yüksekova’da güpegündüz saldırıya uğrayıp şehit edildi; polisler linç edilmeye çalışıldı. Diyarbakır’da başka bir eylemde göstericiler polis arabasına saldırıp polislerden birini bıçakladılar.

Seçimlere doğru bu saldırıların daha da yoğunlaşacağı, her fırsatta şiddete başvurularak, polis ve askerler hedef alınarak bölgenin terörize edileceği anlaşılıyor. Örgütün bu programının engellenmemesi durumunda, 12 Haziran’da bölgede sandıklardan demokratik tercihlerin çıkacağını düşünenler hayal görüyorlar. Bölge halkının iradesine ambargo konulması sonucu ortaya çıkacak sonuçlar mevcut problemi doğal olarak kat kat arttıracaktır. Etkili önlemler alınmaması nedeniyle giderek daha pervasız ve saldırgan hale gelen etnik fitnenin yakın hedefi ülke genelinde genel bir yılgınlık ve bezginlik havası oluşturarak, seçimlerden hemen sonra gündeme gelmesi beklenen Anayasa değişikliğiyle, Türkiye’yi iki milletli ve yerel yönetim reformu adı altında federatif ilkelere göre düzenlenen iki merkezli devlete dönüştürmektir.

Örgütün yani ayrılıkçı Kürtçü girişimlerin plân ve projeleri ortadadır. Bütün beyan ve eylemleri bin yıldan beri sürüp gelen birlikteliğimizi  devam ettirmeye değil, etnik iddialar bağlamında ayrışmaya yöneliktir. Bu ortamda seçimlere gidilirken, bütün vatandaşlarımızın tarihî ve millî bir sorumlulukla karşı karşıya bulunduklarının bilinci içinde hareket etmeleri, etnik fitnecilerin yandaş ve sempatizanlarıyla oluşturdukları tuzaklara karşı “aklı duyguların önüne geçirmek suretiyle” görevlerini yapmaları gerekiyor. Milletimizin tarihî bir dönemeçten geçtiğini görmek zorundayız.



Bu yazı 1,439 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 15 Nisan 2012 12 Eylül Davası Bu Haliyle Sonuçsuz Bir Girişim Olarak Kalacaktır
    • 28 Mart 2012 Türk Ocakları bu yıl 100.ncü yılını kutluyor
    • 3 Mart 2012 Eğitim Meselesi Siyasallaştırılmamalı
    • 11 Şubat 2012 Yılmaz Öztuna Hakka Yürüdü
    • 10 Şubat 2012 Tarihi Binamız Neden Alınamadı, Nasıl Alınabilir?
    • 1 Şubat 2012 Fransa Parlamentosu ve Sarkozy Türkiyeye Tarih Bir İmkn Sunuyor
    • 15 Ocak 2012 Bir Milli Kahramanı Kaybettik Türk Milletinin Başı Sağolsun
    • 7 Ocak 2012 Uludere Faciası Ahlksızca İstismara Çalışılıyor
    • 30 Aralık 2011 Türkiye Herşeye Rağmen Büyük ve Güçlü Bir Ülkedir
    • 20 Aralık 2011 Türk Ordusu Bu Sataşmalara Müstahak Değildir
    • 5 Aralık 2011 Dersim’in Nedense Konuşulmayan Tarihçesi
    • 26 Kasım 2011 Yeni Anayasa Hazırlıkları Fetiş Haline Getirilmemelidir
    • 5 Kasım 2011 KCK Operasyonlarına Gösterilen Tepkilerin İdeolojik Anlamı Üzerine
    • 21 Ekim 2011 Milli Politika Zarureti
    • 10 Ekim 2011 Türk Toplumunun Sinir Uçlarıyla Oynanmamalı
    • 25 Eylül 2011 Yirmibirinci Yüzyılda Nasıl Bir Türk Ocağı?
    • 6 Eylül 2011 İsrail ile Savaşın Diğer Yüzü
    • 1 Eylül 2011 Tarihi Gafın Diğer Yüzü
    • 1 Eylül 2011 Işık Koşaner’e Tepkiler Haklı Sayılabilir mi?
    • 15 Ağustos 2011 Suriye’deki Olaylara İlgisiz Kalamayız

    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,219 µs