«Masumiyet karşısında hiç bir güç duramaz…»
Irak’ta bir buçuk milyon Müslüman’ın emperyalistler tarafından katledilmesine, iş cinayetlerine de Ostim’deki patlamalara da sebep olan AKP ve AKP destekçilerdir. Size soruyorum bu ağır veballeri nasıl taşıyacaksınız?
¤ Nisa Sûresi, 93. âyet : Kim bir mümini kasden öldürürse cezası, içinde ebediyen kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, onu lânetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.
Adana İncirlikten kaldırılan savaş uçaklarıyla Amerikan askerlerine Irak’ta çoluk-çocuk, yaşlı-hasta demeden bir buçuk milyon Müslüman’ın katlettirilmesine, binlerce Müslüman bayanın hunharca tecavüze uğratılmasına sebep olmak, destek çıkmak ve Recep Tayyip Erdoğan ‘ın diliyle «Kahraman(!) Amerikan askerlerinin sağ salim ülkelerine dönmeleri için dua ediyorum» şeklinde dua etmek, zulme destek çıkmak haram ya da günah değil, ama içki içmek günah! Müslümanlığı sadece şişelerin içine koyarak kendilerine siyasi gelecek hazırlamak istiyorlar!
Bu ne biçim anlayış, bu ne biçim Müslümanlık?
AKP yöneticileri oldukları gibi görünmüyorlar, göründükleri gibi de olmuyorlar!
Başbakanlık koltuğunda oturan Recep Tayyip Erdoğan’ın İsrail’e tavır koyduğuna dair görüntülerin ve söylenilenlerin hepsi senaryo... Geri planda küçümsenmeyecek bir işbirliği, İsrail’e verilen yüksek ticari kazançlarla belgelendi. Amerika demek İsrail demek... Amerika için eşgüdüm başkanlığı yapan Recep Tayyip Erdoğan’ın İsrail için de eşgüdüm başkanlığı yapması gerçekler biline biline gizlenebilir mi?
Emperyalist ülkelerce BOP projesi, «Ilımlı İslâm», «medeniyetler arası ittifak», «dinler arası diyalog» projeleri de Recep Tayyip Erdoğan öncülüğünde bölgemizde yürütülmek isteniyor. Bu yönde insanlar, sivil toplum örgütleri, gazete ve televizyonlar yandaşlaştırılarak, kendilerine verilen parasal desteklerle emperyalizme hizmet ettiriliyorlar. Bu oyunlar bütün dünya ülkeleri tarafından da biliniyor... Türk halkının önüne de başörtüsü, alkol, vb. göz boyayıcı unsurlar konuyor. Yani halk bunlarla, Ergenekon safsatalarıyla, iftira ile donatılan senaryolarla, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na AKP’ye not verdirtilerek oyalandırılırken geri plandan Türkiye’nin parçalanması için çalışılıyor.
Gazetelere ve televizyonlara da yansıyan «Şerefsiz», «alçak», «vurdururum onu» sözleri kime ait? : Recep Tayyip Erdoğan’a ait! Gerisini düşünmek ise size düşüyor...
Ne zaman uyanacağız? Ne zaman kendinize ve vatanınıza sahip çıkacaksınız?
¤ Nisa Sûresi, 139. âyet : Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinenler, onların yanında izzet (güç ve şeref) mi arıyorlar? Bilsinler ki bütün izzet yalnızca Allah’a aittir.
Kendileri saraylarda, havalarda, israflarla sefa sürerlerken, sorumluluklarını, görevlerini unutarak insanlarımızı zehirli kömürlerle, işsizlikle, yoksullukla, sorunlarla baş başa bırakmak ve acılar içerisine itmek haram ya da günah değil, AKP yöneticilerinin umursamazlıklarına, vurdumduymazlıklarına karşı çıkmak haram ya da günah!
İşçilerimizin, memurlarımızın emeklilik müracaatlarını 2 yıl üç yıl savsaklayın, mahkemelere aleyhinizde kararlar çıkmaması için baskı yapın, aleyhinizde veya istemediğiniz kararları çıkaran hakim ve savcıları sürerek veya alt görevlere göndererek cezalandırın, sonra da Müslüman’lıktan bahsedin... Bu olacak iş değil!
Almanya'da 70 bin sağlık Kurumu, 8 bin kilise; Fransa'da 60 bin sağlık kurumu, 9 bin kilise; Türkiye'de ise 7 bin sağlık kurumu, 77 bin cami var iken dini, diyaneti siyasileştirmek, vatandaşları, hastane hastane süründürmek, onların yollarda can vermelerine sebep olmak
Haram ya da günah değil,
Eşi ve emsali görülmeyen israflar, yolsuzluklar ve sorumsuzluklar AKP döneminde görüldü
¤ Gelecekte AKP, dünya üzerinde iftira ve tertiplerle kendi ordusuyla ve kahramanlarıyla savaşan tek hükümet olarak anılacaktır!
¤ AKP yöneticilerinin maskelerinin düştüğünü gören bazı AKP’li vatandaşlarımızdan ve Necmettin Erbakan taraftarlarından çok sayıda mesaj alıyorum. En az 180 AKP milletvekilinin önümüzdeki seçimler için isimlerinin çizildiğini biliyorum. Telefonları dinlenen bazı AKP milletvekillerinin tehditler altında bulundukları bizzat bana da bildirildi. Recep Tayyip Erdoğan gerginliklerden, birilerini kendisine düşman ilan ederek, kendilerine süikast yapılacağı ileri sürerek, mağduriyet siyasetiyle varlığını sürdürmektedir. Bu tehlikeli siyasetin, neleri yozlaştırdığını, hangi taşları nasıl yerinden oynattığını, neleri çürüttüğünü, nelerin altlarını oyduğunu düşünememektedir.
ALLAH beni hiç yanıltmadı. Rahmetli babamın bana sık sık söylediği bir sözü vardı : «Selvi ağacının sen hiç eğildiğini gördün mü? Dik dur, onurlu dur, aslına, özüne leke düşürme... Para, makam ve menfaatleri için küçülenlerden biri olma!» derdi.
AKP’liler, AKP’ye destek olanlar Türkiye Cumhuriyeti Devletinin sarsıntılara ve olumsuzluklara sürüklenmesinde aldıkları rol ve tuttukları saflar sebebiyle, yerlerini belli etmişlerdir. Gelecekte bu zihniyetlerin sancılı günler yaşayacaklarını şimdiden tahmin ediyorum. Temelsiz iddialar, köksüz siyaset, stratejisiz uygulamalar; kin, iftira kaynaklı suçlamalar, fakir ve işsizlere yüklenen acılar onlara huzur vermeyecektir. Peygamberimiz (S.A.) : Düşmanına fazla buğzetme olabilir ki bir gün dostun olur, dostuna sırrını verme, olabilir ki bir gün düşmanın olur.» demektedir.
¤ AKP yöneticileri 8 yıllık dönemlerinde materyalist çarklarıyla kardeşi kardeşe, evlatları anne ve babalarına, aile fertlerini birbirlerine düşürmüş, aile bağlarının koparılmasına sebep olmuşlardır. Devleti ticarethane olarak gören bu zihniyet eriyen değerleri, yıkılan birlikleri, çözülen dostlukları, bitirilen kardeşlikleri bir meziyet gibi algılamış ve bu yıkımlardan zerre kadar sorumluluk duymamışlardır.
¤ Yüce askerlik görevini sözleriyle sulandıran ya da aşağılayan bana dünyada bir başbakan gösterin ki askerlik görevini yapmamayı «yırttın» tabiriyle ifade etsin? Tıpkı şehitlerimizi «kelle» diye adlandırmaları gibi bir tabir bu!
¤ AKP’nin 8 yılda Türkiye’yi getirdiği nokta vicdan sahiplerini hiç endişelendirmiyor mu? Her şeyi parayla ölçen, hizmet, adalet ve sadakat ölçüsünü kaybetmiş, din dışında bulunan bu kişileri Müslüman olarak nitelendirmek size ağır mesuliyetler yüklemektedir.
04.02.2011 tarihinde dünyaya yansıtılan bir Türkiye aşağılaması, sizin Müslüman kimliğinizi de tartışılır hale getiriyor : Türkiye rüşvet sıralamasında «dünya altıncısı» ve «Avrupa birincisi»...
¤ Nisa Sûresi, 10. âyet : Haksızlıkla yetimlerin mallarını yiyenler şüphesiz karınlarına ancak ateş tıkınmış olurlar, zaten onlar alevlenmiş ateşe gireceklerdir.
¤ Öğrencilere yoksulu anlamayı öğütleyen Recep Tayyip Erdoğan, 4 milyon işçinin 629 liralık asgari ücretle süründüğü ülkede, eşine 2 bin liraya yabancı marka çanta alması yadırganmıyor, çek, senet ve kredi mağdurlarından habersiz olan AKP zihniyetinin yaptıkları israflar haram ya da günah değil...
¤ Başbakan Erdoğan açıklamalarının ardından eşi Emine Erdoğan, küçük oğlu Bilal Erdoğan, Devlet Bakanı Sait Yazıcıoğlu, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve Enerji Bakanı Hilmi Güler ile birlikte Başbakanlığa ait 'ANA' uçağıyla Nahçıvan'a hareket etmeleri hiç mi hiç önemsenmiyor? Bu değirmenin suyu nereden geliyor diye bunu sorgulayan var mı? Devleti, emaneti, milletin saf duygularını bunlar nasıl anlıyorlar. Buna bir cevap versenize... Bu mu Müslümanlık?
¤ Başbakanlık koltuğunda oturan Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi, kızı ve oğluna kamuya ait uçakları "beleş" kullandırıp görevini kötüye kullanması,
¤ Başbakanlık koltuğunda oturan Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın «ATA uçağıyla» Katar’a düğüne gitmesi,
fakir ve işsizlerin haklarını gözetmemeleri, milletin emanetini kendi çıkarları ve keyifleri için kullanmaları haram ya da günah değil...
¤ Başbakanlık koltuğunda oturan Recep Tayyip Erdoğan’ın, yerel seçimlerin ardından açlıktan ölenleri görmezlikten gelerek, ailesiyle birlikte dinlenmek için Hatay'a gitmesi, Hatay'ın tek 5 yıldızlı oteli olan ve termal suyuyla ünlü Ottoman Oteli'nde sefa sürmesi haram veya günah değil,
¤ Nisa Sûresi, 142. âyet : Şüphesiz münafıklar Allah’a oyun etmeye kalkışıyorlar; halbuki Allah onların oyunlarını başlarına çevirmektedir. Onlar namaza kalktıkları zaman üşenerek kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar, Allah’ı da pek az hatıra getirirler.
Başbakanlık koltuğunda oturan Recep Tayyip Erdoğan’ın 40 milyarlık Franck Muller marka saat taşıması ve İstanbul Boğazı’ndaki «nasıl sahip oldukları tartışılan» 5 adet villasıyla yansıttığı resim, Dolmabahçe ve Çırağan saraylarında sergilediği büyüklük özentileri, halka, insanlara saygısız, kaba ya da sert tavırları, İslam’la bağdaşmıyor, mütevazilik ve devlet adamlığı görüntüsü de vermiyor. Haramın ve günahların koynunda bu kişiler asla İslam’ı da temsil etmiyorlar.
«Sebeplere takılanlar» ve «AKP ve yurtdışı gezileri» konularını da daha sonra sizler sunacağım.
Eş, dost ve akrabalara kadar sirayet eden israflar önemli boyutlara ulaştı
Tayyip Erdoğan’ın amca oğullarından biri olan AKP’li bürokrat Eyüp İlçe Milli Eğitim Müdür Vekili Güsamettin Erdoğan’ın 4 yıl içinde 160 ülkeyi gezmesi, yani devlet parası ile dünyayı bir ucundan diğer ucuna turlaması, buna seyirci kalınması, sebep olunması, öncülük yapılması haram veya günah değil...
Fabrika, okul, kütüphane ya da hizmet mekanları açma yerine otel açılışları yapıyorlar...
Kendi vatandaşlarının asırlara dayanan dayanakları dağları, içtikleri suları özleriyle ellerinden alan, çevreyi kirleten, bu doğal zenginlikleri yabancılara peşkeş çeken bir paracı zihniyetin ALLAH’la bağlantısı olur mu? İnsanları birbirleriyle kaynaştırma yerine, bölük pörçük etmeyi deneyen, teröristlere kucak açan, kendilerini eleştirenleri düşman ilan ederek onları akıl almaz usullerle cezalandıran hırslı, iftiracı ya da intikamcı siyasetin Peygamber’le ilişkisi olur mu?
¤ Münâfıkûn Sûresi, 4. âyet : Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider, konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Onlar sanki duvara dayanmış kütükler gibidir. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar. Düşman onlardır. Onlardan sakın. Allah onların canlarını alsın. Nasıl bu hale geliyorlar?
¤ 26.09.2008 tarihinde Amerika’ya kadar uzandık : Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Abdullah Gül New York Borsası'nın Açılışını Yaptı
Otel açılışları büyük bir hizmet gibi yansıtılıyor :
¤ Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık koltuğunda oturan Recep Tayyip Erdoğan’ın Gürcistan Cumhurbaşkanı Mikhail Saakaşvili ile birlikte Batum Sheraton Oteli'nin açılışını yapması fakirleri – işsizleri unutması, haram ya da günah değil,
¤ Başbakanlık koltuğunda oturan Recep Tayyip Erdoğan Kars’ta yeni hizmete giren «Grand Castle Oteli’nin» açılışını yapması (09.01.2011)
¤ Başbakanlık koltuğunda oturan Recep Tayyip Erdoğan’ın Libya’ya kadar uzanarak zevk ve sefa mekanı Radisson Blue Oteli’nin
açılışını yapması,
¤ Başbakanlık koltuğunda oturan Recep Tayyip Erdoğan’ın Bağcılar'da yapımı tamamlanan Güneşli Holiday Inn Oteli'nin açılışını yapması,
¤ Başbakanlık koltuğunda oturan Recep Tayyip Erdoğan’ın Rixos Grand Ankara Oteli'nin açılışını yapması,
¤ Başbakanlık koltuğunda oturan Recep Tayyip Erdoğan’ın Ataköy Sheraton Oteli'nin açılışını yapması
¤ 27.10.2010 tarihinde Başbakanlık koltuğunda oturan Recep Tayyip Erdoğan, The Green Park Pendik Oteli'nin açılışını yapması!
¤ Başbakan yardımcısı koltuğunda oturan Bülent Arınç Anemon otelleri zincirinin «Hatay» halkasının açılışını yapması!
¤ Suriye`de üçüncüsü inşa edilen Dedeman Oteli`nin açılış törenine, Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Abdullah Gül`ün yanı sıra Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker ve çok sayıda Türk ve Suriyeli işadamlarının katılmaları haram ya da günah değil,
¤ Başbakanlık koltuğunda oturan Recep Tayyip Erdoğan Urfa'da İl Özel İdaresi'nce eski bir binanın restore edilerek hizmete soktuğu Şanlıurfa Gençlik Merkezi'nin açılışının yapılması hizmet olarak gösterilerek övünme malzemesi yapıldı!
Çelişkiler, tezatlar ve yalanlar üzerine yapılan siyaset! Denizli’deki açılış sayısı önce 72, sonra 107, daha sonra 108 olarak duyuruldu
¤ 31.01.2011 tarihinde duyurulan aslı astarı açıklanmayan propaganda amaçlı bir haber : Başbakanlık koltuğunda oturan Recep Tayyip Erdoğan Denizlide 72 yatırımın toplu açılışını yaptı! Bu bazı haber organlarında daha da abartılarak «Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Tek Tuşla 107 Açılış Yapacak!» şeklinde duyuruldu.
29 Ocak 2011 tarihinde gazetelere yansıyan bir haber : «Başbakan Burdur’da 66 tesisin açılışını yaptı» şeklinde hiç teferruatı ya da açıklaması olmayan, halkı yanıltma amaçlı gerçek dışı haberler haram veya günah değil...
¤ 15.11.2010 tarihli bir haber : Başbakanlık koltuğunda oturan Recep Tayyip Erdoğan 1562-1565 yılları arasında yapılan Mihrimah Sultan Camii'nin açılışını yaptı
¤ 04 Şubat 2011 tarihinde Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’ın Şanlıurfa’da katıldığı W mağazası açılışında izdiham yaşanması, koruma polislerinden birisinin tanımadığı Şanlıurfa Valisi Nuri Okutan’ı kolundan tutarak uzaklaştırmaya çalışması, valinin eliyle ittiği koruma polisine, ’Terbiyesiz adam’ diyerek sert tepki göstermesi, AKP’nin, devleti hangi görüntüye sürüklediğinin bir göstergesidir.
«Vay anasına be ne çalışkan hükümet» dedirtmek için abartılarak topluma aksettirilen bu açışların hiç birinde Türkiye Cumhuriyeti Devletine ait fabrika ya da bir üretim merkezi yok!
Size bir sorum var : AKP döneminde bir hiç uğruna gereksiz yere yapılan kaç seyahat var, ne kadar para harcandı? Bu yönde yapılan harcamalarla eğer yatırım yapılsaydı, kaç fabrika açılabilir ve kaç kişi işsizlikten kurtulabilirdi? Sizi bu zihniyeti demokratik yoldan uyarmaya davet ediyorum.
¤ İsra Sûresi, 37’inci âyet : Yeryüzünde böbürlenerek dolaşma. Çünkü sen (ağırlık ve azametinle) ne yeri yarabilir ne de dağlarda ululuk yarışına girebilirsin.
Valiler de AKP propagandalarına katılıyorlar!
¤ Nisâ Sûresi, Âyet 58 : Allah size , mutlaka emanetleri ehli olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne kadar güzel öğütler veriyor! Şüphesiz Allah her şeyi işitici, her şeyi görücüdür.
¤ 03.02.2011 tarihli bir haber : Manisa Valisi Celalettin Güvenç, Akhisar ilçesinde «bir güzellik salonunun» açılışını yaptı.
¤ 11.01.2011 tarihinde bize yansıyan bir haber : Adana Valisi İlhan Atış koltukları hacizli «Seyirevi Tiyatrosu ve Sanat Merkezi’nin» açılışını yaptı!
Sözün özü
Her «Müslümanım» diyene inanmayın... Müslümanlara yapılan bütün kötülükler, Müslüman olmayıp da Müslüman görünenler tarafından yapılmıştır.
Emperyalistler hedeflerine ulaşmak için tarihte olduğu gibi bu yolla epey mesafe almışlardır.
AKP dünya ülkelerinde «totaliter bir parti» olarak adlandırılıyor (1). Bu ifade bizzat Dışişleri Bakanlığı koltuğunda oturan şahsın yüzüne karşı da ifade edilmiştir.
Bugüne kadar Emperyalistler İslam’a hiç hoş görüyle yaklaşmamışlardır. Ama değişik metotlarla Müslüman’ları kullanarak hedeflerine ulaşmışlardır. Bana kendi ayakları üzerinde duran tek bir Müslüman ülke gösteremezsiniz. Bu sebeple Müslüman toplumların eğitilmeleri, kültürlü olmaları bir baltaya sap olmaları içten ve dıştan sürekli engellenmektedir. Bir sürü halinde dünya gündemlerinden uzaklaştırılarak, türban, alkol, sigara gibi konulara indirgenerek uğraştırılan Müslüman’lar, eğitimle, stratejik yöntemlerle ya da basit usullerle çözülebilecek hususlar, iğreti ve kasıtlı malzemeler halinde ön plana çıkarılarak devlet yapılanmaları sarsılmaya çalışılmaktadır. Bazı devletlerde irticai, totaliter devlet kurulmasını teşvik etmişler, sonra onlarla mücadele ederek, ya da ülkelerini işgal ederek dünya ülkelerinin dikkatlerini Müslümanlar üzerine çekmektedirler. Bu dolaylı yol, bir işgal ve sömürme stratejisidir. AKP yöneticileri emperyalist senaryolara uygun olarak, (BOP) Büyük Ortadoğu projesine eşgüdüm başkanlığı yaparak, Türkiye dahil bölgedeki ülkelerin parçalanmalarına, bölünmelerine, yeniden şekillendirilmelerine hizmet etmektedirler. Bu sebeple kendi içişleriyle, ülke sorunlarıyla, işsizlikle ilgilenmemekte, gereksiz bir şekilde, anayasa ihlalleriyle, devletin parasını kullanarak Mısır’la, Ürdün’le, Lübnan’la, Suriye ile, Tunus’la, İran’la, Irak’la, Çin’le, Afrika vb. ülkelerle ilgilenmektedirler. Mısır’dan gelen «bizim içişlerimize karışmayın» uyarıları AKP yöneticilerinin skandal olarak isimlendirilecek girişimlerini açığa çıkarmaktadır.
Kendi ülkesindeki insanlarla mücadele eden, halkı, insanları, Türk Silahlı Kuvvetlerini bir baskı unsuru olarak «Ergenekoncu», Ergenekoncu olmayan diye ikiye bölen, ülke içinde demokrasiyi, barışı sağlayamayan, insan haklarına aykırı eylemleriyle, karar ve uygulamalarıyla taciz saçan, adaleti, hukuku, millî eğitimi, sağlık sistemini tartışılır hale getiren, ülkeyi korku devleti haline dönüştüren bu parti mensuplarının Türkiye dışında ne işleri var?
Recep Tayyip Erdoğan bu nedenlerle Mısır’daki halk hareketlerinden endişe duymaktadır. Yurt dışında açtırdığı hesaplardan, işledikleri suçlardan, yaptıkları yolsuzluklardan, emperyalistlerle işbirliği yaparak ülkesinin stratejik kurumlarını pazarlamaktan dolayı ortaya atılan iddialara dayanarak Türkiye’de baş gösterebilecek bir halk hareketinden ve yargılanmaktan korkmaktadır. Bu sebeple kendisini koruyabilecek bir polis devleti yapılanmasına, polisin ağır silahlarla silahlandırılmasına ve varlığını ebedileştirecek başkanlık sistemi gibi Cumhuriyeti, demokrasiyi ortadan kaldıracak «tek adam» yapılanmasına süratle gitmek için bütün adımları atmaktadır. Türkiye’nin kendi demokratik yapısını ve stratejik konumunu irdelemeden, bilimsel ve siyasi araştırmalar yapmadan aynı «torba yasalar» gibi bu konuyu da oldu bittiye getirmek istemektedir. Buna da Amerika gibi ülkeleri örnek göstermektedir. «İki partili bir dönem» emperyalistler tarafından Türkiye’yi piyonlar vasıtasıyla, rahatça bir üs olarak kullanmak için ortaya atılmaktadır. Bu sebeple «ülkeye sahip çıkan MHP» siyasetten silinmek istenmektedir. Bu yönde bize gelen bilgilere göre bir müddet için, daha önceden MHP’ye hizmet etmiş, tanınmış simalar propaganda amaçlı kullanılacaklar, onlara verilen talimatlarla medya vasıtasıyla zaman zaman hassas konularla ön plana gerilerek MHP’nin yıpratılmasına çalışacaklardır. Bu yönde seçime kadar on aşamalı bir stratejinin uygulanacağı söylenmektedir. MHP yöneticilerinin halkın beklentilerinin tersine yönlendirilmeleri için yapay gündemler oluşturulacağı, CHP ile ters düşecek muhalefet yapılanmasına gidileceği söyleniyor. Muhalefeti yani MHP’yi ve CHP’yi birbirleriyle çatıştırmak, AKP’ye karşı birlikte hareket etmelerini önlemek emperyalist destekli bir AKP projesidir. MHP’yi ve CHP’yi de önce parçala sonra yut taktiğiyle eriterek kendilerini güçlü kılmak istemektedirler. Gelecekte açıkça görülecektir ki AKP’nin kullandığı kişilere, kuruluşlara, cemaatlere ve Müslüman’lara çok sıkıntılı anlar yaşatılacaktır. AKP yöneticilerinin bir sözüne de dikkatinizi çekiyorum : Biz parayla insanları satın alacağız ve parayla, verdiklerimizle onları ezeceğiz!
Sadece bu da değil... Sadece Recep Tayyip Erdoğan’a dayanarak ayakta duran AKP’nin geleceği ortaya çıkan gerçeklerle berrak görünmemektedir. Recep Tayyip Erdoğan’ın çocuklarını da içine alan saltanat özlemlerinin çok yakında buharlaşabileceği AKP’li milletvekilleri arasında bile konuşulmaktadır. Bu tür vatan, millet, bayrak, kardeşlik, birlik, beraberlik ve Peygamber sevdası taşımayan insanların akıbetini tarih bir çok kez bize göstermiştir. Fatih Sultan Mehmet ve Atatürk unutulmadığı gibi, Muaviye’ler de, Yezid’ler de, Fıravunlar da unutulmamıştır!
Bu arada bana kitap gönderen ilim adamlarını da, açıklamalarıyla beni aydınlatan siyasetçileri de şükranla anıyorum.
AKP’lilerin, «Deniz Baykal’ın işini bitirdik...» demeleri CHP üzerinde oynanan oyunları doğrulamaktadır. AKP yöneticilerinin «Yeniden şekillendirdiğimiz bugünkü CHP’yi de AKP’ye hizmet ettireceğiz» söylemlerinin bazı CHP yöneticileri tarafından bilindiğini biliyoruz. CHP’nin içerisinden kendi tarihî çizgisine ve siyasi geçmişine ters söylemlerle, çıkışlarla, MHP gibi yıpratılmasına çalışılacağı konuşulmaktadır. CHP’lilerden bana gönderilen mesajlarda Kemal Kılıçdaroğlu’nun Deniz Baykal’la birlikte hareket etmemesiyle AKP’nin emperyalist destekli istihbarat örgütünün planlarını kolaylaştıracağı ifade edilmektedir. Kemal Kılıçdaroğlu’nun siyasette tecrübesizliğinden faydalanarak önceden hazırlanan yüzlerce sorularla, hazır olmadığı konularda vereceği cevaplarla ya da başka tertiplerle tabiri caizse onların ağzıyla «tongaya düşürülmesi» ve bunların geniş halk kesimlerine duyurularak propaganda yapılması planlanmaktadır. Bilhassa içinde bulunduğumuz seçim döneminde MHP’liler de, Devlet Bahçeli de bu tür oyunlarla karşı karşıya gelebileceklerini düşünerek tedbirli olmadırlar. AKP yöneticilerinin içlerinde olmadıkları halde, gerek CHP’den, gerekse MHP’den taviz vermelerini kolaylaştıracak «tarafsızlık, demokratlık, bağımsızlık, halk iradesi, egemenlik» gibi konularla bir yerlere çekilecekleri de konuşulan konular arasında yer alıyor.
AKP yöneticilerinin emperyalistlerle işbirliği, onların destekleriyle iktidarda kalabilme umutları bağımsızlığımızı ve huzurumuzu tehdit etmektedir. Haklarını aramak için yollara düşen işçileri, öğrencileri, doktorları, avukatları, memurları, sendikacıları, öğretmenleri, iş arayanları ortada hiçbir hukuksuzluk yokken, akıl almaz yöntemlerle, biber ve portakal gazlarıyla, coplattırarak, tutuklattırarak, baskıyla sindirme yoluna girerek suç işlemektedirler.
¤ Nisa Sûresi, 106. âyet : Kendilerine hıyanet edenleri savunma; çünkü Allah hainliği meslek edinmiş günahkârları sevmez.
¤ Basri Gocul «Özlü Sözler» isimli kitapçığının 12. sayfasında Şeyh Sadi’nin sözünü «Ağzını sıkı tut!» başlığıyla nakleder : «Sırlarını açtığın yakın dostların, Düşmanın olacaklar belki de yarın...»
¤ Basri Gocul «Özlü Sözler» isimli kitapçığının 6. sayfasında bir Hint Atasözünü «Sülük sülüğe yapışmaz» başlığıyla nakleder : «İbret ile cihanın ahvâline bir göz at, Göreceksin, kötüler iyilere musallat!»
Yarın size bulgur, un, buğday, şeker vererek sizi satın almaya çalışacaklar. Unutmayınız AKP’nin planında sürekli zulüm vardır.
¤ Basri Gocul «Özlü Sözler» isimli kitapçığının 7. sayfasında Mevlâna’nın sözünü nakleder : «Avcının kuşlara saçtığı dane, Zulme bahanedir, zulme bahane!»
Bahsettiğim konularla bire bir muhatap olacağınızı düşünerek hepinizi önceden uyarıyorum...
Yazdığı şiirleri ve yazıları birkaç yıl sonra aynen yaşayan bir kişi olarak bölünmeden, parçalanmadan, kardeşçe, dostça sizi feraset sahibi ve birlik olmaya, uyanık durmaya, gerçekleri görmeye çağırıyorum...
Yazımın başında ifade ettiğim sözümü tekrar ediyorum : Korkmayın, yılgınlığa düşmeyin... Bölünmeden, parçalanmadan, yıkılmadan, ülkenize, değerlerinize, milletinize, bayrağınıza ve dininize sahip çıkın. Unutmayın «Masumiyet karşısında hiç bir güç duramaz.»
Ankara, 05.02.2011
(1) Totaliter : Fransızca «totalitaire» - Demokratik hak ve özgürlüklerin baskı altında tutulduğu, bütün yetkilerin bir elde veya küçük bir yönetici grubunun elinde toplandığı demokratik olmayan (devlet düzeni), bütüncül. «Türk Dil Kurumu Sözlüğü»
Bien amicalement à vous,
Selam ve sevgilerimle.
Concepteur industriel - Architecte d'intérieur
İç Mimar – Endüstri Tasarımcısı
55, rue Louise Michel
78711 Mantes la Ville
FRANCE
uzeyir.cayci@free.fr
http://uzeyircayci.sitemynet.com/fleur/index.htm
http://www.artmajeur.com/serap/
illustrations (Resim) : Üzeyir Lokman ÇAYCI
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle