“KONDA Araştırma ve Danışmanlık Merkezi” adlı şirket, Türkler ve Kürtleri baz almak suretiyle bir anket çalışması yapmış.
Anket sonuçlarına göre;
Okuma yazması olmayanlar Türklerde % 6.5 iken, Kürtlerde % 26 çıkmış. Lise ve dengi okul mezunu olanlar Türklerde % 27.3, Kürtlerde % 18.4 iken, üniversite ve üstü eğitim alanlar Türklerde % 13.3, Kürtlerde ise % 7.3’müş.
Kürtlerin % 18.5’i dokuz ve daha fazla kişinin olduğu hanelerde, % 35.8’i de altı-sekiz kişilik hanelerde yaşıyormuş.
Türklerin % 28’i ayda 300-700 TL arası, % 34’ü 700-1200 TL arası gelirle yaşıyorken, Kürtlerin % 17.1’i 300 TL veya daha düşük aylık gelirli, % 61’i ise 300-1200 TL arası gelirle yaşıyormuş.
Türklerde işsizlik oranı % 11.8, Kürtlerde % 18,
Açlık sınırında yaşayan Türklerin oranı % 4, Kürtlerin % 23,
Ve nihayet, yoksulluk sınırı altında yaşayan Kürtlerin oranı ise % 53 olarak açıklanmış.
Kürtçü kesimin bu anketten çıkarttığı sonuç ve propaganda malzemesi olarak kullanmaya çalıştığı çıkarım ise şu;
“Kürtler, eğitimsiz ve aç bırakıldı (!)”, tabii ki “Bilerek ve istenerek (!), 80 yıllık bilinçli bir devlet politikası gereği (!)”.
Rakamları ve gerçekleri biraz dillendirelim, acaba gerçekten dedikleri gibi mi durum?
Kürtlerin % 26’sının okuma yazması yokmuş. Yani, onlara göre Kürtler, Devlet tarafından bilerek cahil bırakılmışlar!
Eğer öyleyse;
“Yıllarca bize Türkçe öğreterek asimile etmeye çalıştılar” iddiası ile “Biz Türkçe değil, anadilimiz olan Kürtçeyi öğrenmek istiyoruz” talepleri kimin?
“Haydi Çocuklar Okula”, özellikle kız çocukları için düzenlenen “Haydi Kızlar Okula”, “Kardelen” kampanyaları ve hatta “TSK bünyesindeki Ali Okulları” kim tarafından ve kim için yapıldı ve halen devam ediyor?
Güneydoğu Anadolu Bölgesinde, Devletin vergi indirimine yönelik uygulamalar ile, okul-derslik yaptırılmasını teşvik etmesindeki amaç ne olabilir?
Şimdi, geçmişteki özellikle bazı eylemleri hatırlayın...
Her türlü zorluğa, teröre rağmen G.Doğu’ya gelen özverili öğretmenleri kim öldürdü, okulları kim yaktı? Amaç neydi!
Yıllardır bölgedeki birçok belediyeye sahip olan ve Kürt halkının temsilcisi olduğunu iddia eden BDP, neden bir tane bile okuma-yazma kursu açmamıştır, en ufak bir kampanya dahi başlatmamıştır?
“Kürtler, aç ve işsiz bırakıldılar” iddiası da oldukça komik...
G.Doğu’da sanayi hamlesi başlatıldı yıllar önce. Teşvikler verildi, ucuz ve uzun vadeli krediler dağıtıldı. Ne oldu bu krediler? Krediyi alan batıya kaçtı, otel açtı, gazino açtı. Suç yine Devlet’in; “Efendim, kredileri takip ve kontrol etmemiş”, hırsızın hiç suçu yok misali.
Yine, geçmişte ve halen günümüzde de devam eden eylemleri hatırlayalım...
İş ocaklarına, iş makinalarına kim saldırdı, yaktı, sabotajlar düzenledi, işçileri kaçırdı? İş adamlarını kim haraca bağladı, tehdit etti, öldürdü? Buradaki amaç neydi!
Üstelik Kürtçü kesimin bugünlerde dillendirdiği; “Aş ve iş biz Kürtlerin temel sorunu değil. Bizim temel sorunlarımız; kimliğimizin kabul görmeyişi, anadilimizi öğrenip konuşamamamız, kültürümüzü yaşayamayışımız” şeklindeki açıklama, adeta bu ne perhiz dedirtiyor.
Nüfus konusuna gelince…
Ortalama bir Türk ailesinin nüfusu 4 veya 5 iken, bu sayı ortalama bir Kürt ailesinde ise 8 ya da 10’a ulaşıyor genellikle. Dolayısıyla, başta sağlık ve eğitim hizmeti olmak üzere her türlü hizmet alımı/sunumu ve istihdam, Türklere göre Kürtlerde en az iki kat zorlaşıyor.
Sonuç olarak; nüfus ve giderek katlanan nüfus artışı Kürtlerin en büyük sosyal sorunu, hatta yaşanan tüm sorunların temel kaynağı olarak karşımıza çıkıyor.
Öcalan’ın sarf ettiği bir cümle her şeyi açıklıyor aslında. Apo diyor ki; “Ne kadar çok çoğalır, ne kadar çok Kürt genci eğitimsiz ve işsiz kalırsa dağa o kadar çok militan kazandırmış oluruz”.
Görüldüğü gibi mağduru oynayarak kolay ve haksız kazanç çoğunuzun işine geliyorsa da, önemli olan mağruru yaşamanın herkesin harcı olmadığı gerçeği bir kez daha anlaşılırken, çuvaldızı değil belki ama, hiç olmazsa iğneyi biraz kendinize batırmanız gerekiyor.
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle