En Sıcak Konular

Prof.Dr.Mustafa Erkal-Aydınlar Ocağı Genel Başkanı
Konuk Yazar-Aydınlarocagı.org
Prof.Dr.Mustafa Erkal-Aydınlar Ocağı Genel Başkanı
29 Kasım 2010

Füze Kalkanı ve Açığa Alma



Füze kalkanı konusunda anlaşmaya varılması ve bu konudaki tartışmalar Türkiye’nin ne ölçüde bağımsız ve hükümranlık haklarını kullanabilir olduğunu ortaya çıkarmıştır. ABD, NATO’yu öne sürerek istediklerini yaptırmakta ve ülkeleri kullanmaktadır. Özellikle tek kutuplu ve tek patronlu yeni dünya düzeninde küresel gücün etkisi daha artmış ve genişlemiştir. Bütün bunlara rağmen, bazı ülkeler milli çıkarları doğrultusunda ısrarcı olmuşlar; meselâ, Polonya ile Çek Cumhuriyeti, konmak istenen bu sisteme büyük tepki göstermiş, nükleer serpinti tehlikesi yaratacağından reddetmişlerdir. Her zaman olduğu gibi sorun çözmede Türkiye’nin tepesine binilmiştir.
Füze kalkanı sisteminin kime karşı olduğu anlaşmada ifade edilmemekle birlikte; bunun İran’ı hedef alacağı kör ve sağır olan herkes tarafından anlaşılmaktadır. İran’ın atacağı nükleer başlıklı füzeler varsayımı, İsrail’in korunmasını gerektirmiştir. İsrail’in NATO üyesi olmaması, onun korunmamasını gerektirmez! İsrail, ABD’nin en önemli müttefikidir. Bundan dolayı Türkiye, İsrail ile ilişkilerini iyileştirmeye zorlanmaktadır. Bu sistemin hedeflerinden biri de, İslâm ülkelerini birbirine düşürmek, krizler yaratarak ve bunları sürdürerek Ortadoğu’da sürekli kalabilmektir.
Ancak, bizim asıl anlamakta güçlük çektiğimiz; Türkiye’nin NATO’nun “acil servisi” veya “nöbetçi eczanesi” konumundan bir türlü kurtulamamasıdır. Bazıları ise; NATO’nun narkozcusu olduğumuzu ileri sürüyor. NATO’da bizi alkışlayan sözde dostlarımız, diğer milletlerarası kuruluşlarda aynı yakınlığı göstermiyor. Bir ara Türkiye’den bahsedilirken, “En iyi ihraç ürünü askeridir” denmişti.
Ülkenin itibarı ve tesirliliği hep tartışılır olmuştur. Süleymaniye’de başınıza çuval geçirenlere karşı tepki göstermez; “Büyük devletler özür dilemez” derseniz; uluslararası ilişkilerde size basit bir garson muamelesi yapılır. Bazılarımızın hoşuna giden “one minute” ve benzeri çıkışlardan sonra tam ters davranışlar izledik. Füze kalkanı tartışmalarında da istediklerini yaptık; ama biz yine “istediğimizi aldık” deyiverdik.
NATO konusu hep sorgulanmıştır. Bugün Soğuk Harp dönemlerindeki konumundan çok farklı bir NATO var. Sovyetler’in ve komünizmin hedef olmaktan çıkması, bugünkü Rusya’nın NATO üyeliğinin bile tartışılması gözden kaçmıyor. Bugünkü NATO, üyelerinin çıkarından çok ABD’nin çıkarlarına kilitlenmiştir. Bugünkü düşman; önü açılmış milli devletler ve güçlenebilecek olan İslâm hedefidir. Bundan dolayı tefrika yaratmak, farklı İslâmları piyasaya sürmek, tartıştırmak, süper gücün çıkarınadır.
Değişen NATO gerçeğine karşı belki bazı sağcılar değil; ama Türk Milliyetçileri daima dikkatli olmuş; bu konudaki tartışmaları, aşırı solun reddettiği, günümüzde yükselen değerler haline gelen milli çıkar ve milliyetçilik ekseninde düşünmüşlerdir.
Farklı tonlarıyla aşırı sol ideolojiye bağlanmış olanlar, genelde bir zamanların devrimci merkezi olan Sovyetler Birliği ve onun çıkarları açısından NATO ve ABD konusuna eğilmişlerdir. Bu süper gücün çığırtkanlığını yapanlar, dün emperyalizmlerden birini tercih ederek konuya yaklaşmışlardı. Bizler ise; her iki emperyalizmi de reddederek Türkiye ve Türk Dünyası açısından konuya eğildik. Günümüzde, küreselleşmeye bakış da buna benzer şekilde farklıdır. Biz küreselleşmenin önü açılmış milli devletler için doğurduğu kuşatmayı, sadece teorik olarak yaşanması ve aşılması gereken bir kapitalizm aşamasına bağlamadık. Küreselleşmeye sadece kapitalizm karşıtlığından, sınıfçı ve sınıf çatışmasını esas alan, evrenselci, beynelmilelci bir yandan bakmadık ve bakmıyoruz.
Bazı etnik ırkçı belediye başkanlarının vatandaşı oldukları ülkeye karşı yaptıkları küstahlıkları ve yasa çiğnemelerini, milli kimliği reddeden malum partili milletvekillerini gördükçe; bazı generallerin açığa alınmasını doğrusu yadırgıyoruz. Nedense kamplaşmaları sürdürmeyi demokratikleşme zannediyoruz. Milli kimliğin ne olduğunu fark edemeyen, kimlik enflasyonuna talip olup etniklikle milliyeti kasıtlı olarak birbirine karıştıranlar, “Andımız” olarak her gün tekrarlanan metinle uğraşıyorlar. Burada Türklük bir üstünlük olarak vurgulanıyormuş. Peki bunu aşağılamak, bazı bakanların görevi mi oldu?



Bu yazı 1,415 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 11 Nisan 2022 Değerli Devlet Adamı Rahmetli Alparslan Türkeş'in Ardından
    • 25 Mart 2021 ''Türk-İslam Sentezi'' ve Garip Yakıştırmalar
    • 28 Mart 2020 Virüslü Genel Manzara
    • 4 Şubat 2020 İstanbul Kanalı Üzerine
    • 1 Ocak 2020 Milli Marşımıza Ve Türkçeye Yapılan Saygısızlık ve Bir Sapıklık Örneği
    • 26 Kasım 2019 Aranan Bir Kayıp: İnsan Hakları
    • 7 Şubat 2019 Türk Dünyasının Bazı Sorunları
    • 9 Ocak 2019 Ümmet Soslu Yeni Türkiye Oyunu
    • 21 Aralık 2015 Türklüğün Gururu Prof.Dr. Aziz Sancar
    • 24 Kasım 2015 Iğdır'da 42. Şura
    • 5 Eylül 2015 Psikolojik Savaş ve İstikrar
    • 14 Temmuz 2015 Koalisyon Mecburiyeti
    • 23 Nisan 2015 Seçim Öncesinin Gündemi
    • 9 Şubat 2015 Başkanlık Sistemi Tuzağı
    • 1 Aralık 2013 1920 Ve 1923 Ruhları
    • 4 Ağustos 2013 İleri Demokraside İlerlerken !
    • 12 Haziran 2013 Kosova ve Balkan Gerçeği
    • 30 Nisan 2013 Çözüm ve Barışın Arka Planı
    • 8 Nisan 2013 Çelişkiler Yumağı
    • 30 Mart 2013 Ters İşleyen Barış Süreci

    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,499 µs