14 Kasım 2010

Türkiye'nin Artan İtibarı: Ferrari ile Hacı Murat'ın Yarışı

Merkez Bankası’nın açıkladığı "Ödemeler Dengesi Bilançosu''na göre,Türkiye’nin cari işlemler açığı, bu yıl Ocak–Eylül döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 232.7 artış göstererek,9 milyar 761 milyon dolardan 32 milyar 479 milyon dolara ulaşmış.

Ekonomistler tarafından; ''spekülatif', "kısa-dönemci", "aşırı dalgalanma ve akışkanlık" gibi özellik arzettiği belirtilen  ve bu özellikleri sebebiyle de ekonomik istikrarsızlığa sebebiyet verebilen sıcak paranın Türkiye ekonomisinde dolaşan miktarı 117.5 milyar dolarmış.

Asgari ücretin 16 yaşından büyükler için net 599.1 lira,16 yaşını doldurmamış işçiler için 518.58 lira olduğu bir ülkede,yapılan araştırmalara göre -dikkat buyurunuz- çalışan tek kişinin açlık sınırının  1.144, yoksulluk sınırının ise 1.500 lira olduğu tespit edilmiş.

Türkiye İstatistik Kurumu  verilerine göre,her 100 gençten 21 işsizmiş,gerçek işsizlik ise bunun iki katıymış.

Bir zamanların dünya biricisi olan Türk Tekstil Sektörü,uzakdoğu karşısında rekabet etmekte güçlük çekerken,bundan sonra başta Etyopya olmak üzere aylık maaşların 20 dolar düzeyinde olduğu Afrika ülkeleri karşısında ayakta kalabilme mücadelesi verecekmiş.

Türkiye 70 cente muhtaç olduğu günleri görmüştü ama ithal kurbanlıkları ilk dafa görüyormuş.

Biliyoruz ki,birileri için bu verilerin hiç bir önemi yok!

Çünkü dünyada Türkiye'nin itibarı hızla yükseliyormuş...

***

Amerikan Time Dergisi'nin "2010 yılının insanını" belirlemek için başlattığı ankette Başbakan Recep Tayyip Erdoğan zirveyi zorluyormuş.Erdoğan Obama'yı bile gerilerde bırakmış.

Financial Times gazetesi yazarlarından Philip Stephens, Türkiye-AB ilişkilerini değerlendirdiği "Türkiye’nin Yaşlı Avrupa'ya Meydan Okuması" başlıklı yorumunda, Türkiye'ye ilişkin tutumunu eleştirdiği Avrupa için "Türkiye'ye kapıyı kapatarak yükselişini engellemeyecek sadece, onu uzaklaştıracak'' uyarısı yapmış.

Başbakan Erdoğan, Seul’de düzenlenen G20 zirvesinde Rusya Devlet Başkanı Dimitry Medvedev ile de 30 dakikalık bir görüşme gerçekleştirmiş. Görüşmeyi haber alan İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi de koşarak toplantıya katılmış.Üçlünün kahkahaları toplantı salonunu çınlatırken,diğer dünya liderleri ise kapıdan kıskanarak bakmışlar.

Başbakan Erdoğan, NATO’nun İran ve Kuzey Kore’ye karşı kullanmak istediği füze kalkanı projesiyle ilgili Obama ile yaptığı görüşmeden sonra, "Hassasiyetlerimizi aktardım. Bu noktada ayrı düşüncesi yok. Üç şartımız var. Son kararımızı buna göre vereceğiz" demiş.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül,Chatham House'un verdiği "olağanüstü itibarlı" ödülü son birkaç yıldır bu tür törenlere katılmayan Kraliçe 2. Elizabeth'in bizzat elinden almış.

Türkiye’nin dış politika vizyonu, Arap dünyasındaki bölge politikalarını da değişime itmiş.Araplar artık Türklerden övgüyle bahsediyormuş.

Eşi,Türkiye'nin önde gelen sermaye sahiplerince kurulmuş olan meşhur bir örgütün başkanı olan çok ünlü bir işadamımıza göre; son 2 yıldan önümüzdeki 4 yıla kadar dünyanın hiç bir yerinde bizimki kadar büyük, heyecanlı bir proje yokmuş,Dünya durmuş, Türkiye almış başını gidiyormuş.5 yıl kadar sonra da uçacakmışız. 

***

Başbakan Erdoğan'ın,katıldığı pek çok toplantı ve açılışlarlarda ağzından düşürmediği bir "repliği" var:

"Dünyanın her köşesinde Türkiye konuşuluyor.Bununla iftihar edebilirsiniz. Türkiye'nin başarısı konuşuluyor. Türkiye'nin artan gücü artan itibarı konuşuluyor. Bize durmak, yavaşlamak yakışmaz"

Son günlerde sosyal paylaşım sitelerinde şöyle bir fıkra dolaşıyor:

Temel, yıllarca biriktirdiği para ile elden düşme Murat 124 (Nam-ı diğer Hacı Murat) alır. Memleketine doğru giderken araba arızalanır.Aracı yolun kenarına çeker, kaputu açıp ne olduğunu anlamaya çalışırken bir Ferrari yanaşır:
"Hayrola hemşerim, arabanın nesi var? İstersen senin arabayı benimkine bağlayalım,  ilk tamirciye kadar çekeyim".
Teklif haliyle Temel'in hoşuna gider,Murat 124'ü Ferrari' nin arkasına bağlar. Ferrari' nin sahibi olan genç Temele seslenir:
"Ben hız yapmayı çok severim. Eğer farkında olmadan aşırı hız yaparsam, sen selektör yap beni uyar!"
Temel: "Tamam!" der,yola koyulurlar.
Bir süre sonra Ferrari gaza basmaya başlar, 60.80.100... derken, Murat124 arkadan selektör yapar. Ferrari durumu hatırlar ve yavaşlar, bir sure sonra Ferrari yeniden gaza basar, 70, 80,100... Selektör hatırlatır,Ferrari yavaşlar. Yolda bu şekilde ilerlerken bir Lamborghini Ferrari' ye yaklaşır,şoför:
"Kapışalım mı?" diye sorar.
Ferrari'li genç kabul eder: ''Nesine?''
Lamborghini'nin şoförü; "340 km. ötedeki benzinliğe ikinci varan, ilk varanın deposunu doldurur" der ve yarış başlar. 120, 140, 180, 220...
O arada trafiği denetleyen helikopterdeki görevli polis, genel merkeze bilgi vermektedir:
"Komiserim, şehrin kuzeyindeki yolda trafik güvenliği tehdit altında!!! 3 araç yarış yapıyor. Ferrari ile Lamborghini saatte 300 km hızla yan yana gidiyorlar, arkadan da Murat 124 onları geçmek için 10 dakikadır selektör yapıp yol istiyor!!"

***

Ne diyordu Erdoğan?

"Bize durmak, yavaşlamak yakışmaz".

 

Not:

Tebrik:
Mübarek Kurban Bayramı'nızı kutlar,Türk ve İslam Alemi'ne hayırlar getirmesini dilerim.

Teşekkür:
Yeniçağ yazarı Sayın Arslan Bulut, 12 Kasım 2010 günkü yazısında,16 Eylül 2007  tarihinde bu köşede yayımlanan "Mehmet Akif'in Türklüğe Bakışı" adlı incelememize yer vermiştir.

Bu yazı 2,701 defa okundu.