MERHUM ÜSTAD NECİP FAZIL
12 Mart 2013 22:23 tsi
Bu memlekette diktatörlüğün en karanlık ve cebbar günlerinde küfre isyan bayrağını kaldırmış; dini, imanı, mukaddesatı, Şeriatı müdafaa etmiştir.
Merhum Üstad Necip Fazıl
Üstad Necip Fazıl'ın Büyük Doğusu ile ilk tanışmam 1943'te oldu. İlkokul üçüncü sınıftaydım. Ortaköy'de Galatasaray Mektebi'nde yatılı okuyordum. Rahmetli Hamdune Teyzem cumartesi öğleden sonra okula gelir, beni alır Cağaloğlu'nda Şeref Efendi Sokağı'nda kızı Nermin ablam ve damadı eniştem Nurettin beyle birlikte oturduğu eve getirirdi. Cumartesi gecesini orada geçirir, pazar ikindiden sonra da Aksaray-Ortaköy tramvayıyla okula dönerdim. Hiç unutmuyorum, Tophane veya Fındıklı taraflarında bir direğe yapıştırılmış Büyük Doğu afişini görmüştüm. O zaman pek küçüktüm, Büyük Doğu'yu alıp okuyacak halim yoktu.
Lisede Büyük Doğu dergi ve gazetelerini aldım, tiryakisi oldum
Üstad şair ruhlu olduğu için hesap kitap bilmez, çıkardığı dergi ve gazeteler bir müddet sonra kapanırdı.
Bir ara Büyük Doğu'yu günlük gazete olarak çıkartıyordu, yıl 1951 mi 52 mi?.. Bendeniz Galatasaray'da okuyorum, sabah kalkış saati altı buçuktu, Büyük Doğu gazetesinin çıktığı günlerde, altıda kalkıp hademenin getirdiği gazeteler içinden gazetemi alır merak ve heyecanla okurdum.
Üstadla şahsen tanıştım. Liseden sonra Ankara'ya, Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde okumaya gittim. Üstad sık sık Ankara'ya geliyordu. Onunla bazen Ulus'taki İstanbul Pastanesi'nde buluşurduk.
Bir pazar günü birlikte Keçiören'de eski Van Milletvekili İbrahim Arvas'ın ziyaretine gitmiştik. Hâlâ hatırlıyorum, yemekte soğan dolması vardı.
Üstad bazen öfkelenir, kızar, darılırdı.
Daha sonra gazetecilik mesleğine atıldım. Haftalık Yeni İstiklal, günlük Bugün gazetelerinde üstadın makaleleri, tefrikaları basıldı.
Bayramlarda ziyaretine giderdim.
Yaşlanınca gözleri görmez, ayakları tutmaz olmuştu.
Sıhhatinin bozulmasında dört yıla yakın bir zaman hapishanelerde çile çekmesinin de rolü olmuştur. 1953'te Dönme gazeteci Ahmet Emin Yalman vurulduğu zaman üstadı da tutuklamışlardı. Ankara Asli Cezaevi'nde ziyaretine gider, mahkemelerdeki duruşmaları takip ederdim.
Merhum üstadı nasıl bilirim:
Ehl-i Sünnet mezhebinden; Allah'a, Peygamber'e (Salât ve selam olsun ona), Kur'ana, Sünnete, Şeriata bağlı bir Müslümandı.
Bu memlekette diktatörlüğün en karanlık ve cebbar günlerinde küfre isyan bayrağını kaldırmış; dini, imanı, mukaddesatı, Şeriatı müdafaa etmiştir.
Şair edip ve mütefekkir idi.
Meşayih-i kiramdan ve kâmil mürşidlerden Seyyid Abdülhakim Arvasî hazretlerinin nazarıyla hidayete gelmiştir.
Bid'at cereyanlarına karşı ehl-i Sünneti müdafaa etmiştir.
Merhum üstadın kusurları yok muydu? Bir insan olarak hataları, kusurları, günahları olabilir ama Allah'ın geniş rahmetine kavuştuktan sonra bunları konuşmak caiz olmaz.
Bazı Müslümanlar Necip Fazıl'ın aleyhindeymişler. Olabilir. Bendeniz onun yazılarından, kitaplarından, sohbetlerinden feyz almış bir kimse olarak hakkında hüsn-i şehadet ederim ve onu tenkit ve yermek hususunda dilimi tutarım.
Bâbıâli adlı kitabının birinci baskısında (1975, s. 337-338) bendeniz ve Kadir Mısıroğlu için "
Birer kürsü sahibi, Şevket Eygi ve Kadir Mısıroğlu
" demiştir.
Küfre, nifaka, dalalete=sapıklığa karşı en karanlık yıllarda cihat bayrağını yücelten merhum üstad Necip Fazıl'ı rahmetle anıyorum.
Mehmet Şevket Eygi - Milli Gazete
Kaynak: MİLLİ GAZETE http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/Merhum_Ustad_Necip_Fazil/14069#.UUIxOxfxqCk
Bu haber 1,197 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle