CESETLER ÜLKESİ OLDUK
6 Ağustos 2012 11:19 tsi
Son yıllarda bizim toplumuzda da Avrupadaki gibi ceset kokulu ölümler görülmeye başladı.
Cesetler ülkesi olduk
Batılıların en korktukları ölüm şekli evde yalnız başına yaşarken ani bir ölümün başlarına gelmesi ve günlerce hatta haftalarca öldüklerinden kimsenin haberdar olmamasıdır. Ne zaman ki evden kesif bir ceset kokusu etrafa yayılır o zaman komşular anlar ki "o evde bir ceset vardır!" Tecrübeli zabıtalar kapıyı kırarak içeri girer ve cenazeyi dışarı çıkartırlar.
Batı medeniyetinin en önemli parametrelerinden biridir bu ceset kokuları. Aylar önce ölen ve hiç kimsenin haberdar olmadığı on binlerce ölüm örneği vardır "medeni Avrupa'nın morg kayıtlarında."
Ceset kokusu medeniyetin derin kokusudur aynı zamanda.
Yalnızlaşan insanın doğal bir sonucudur bu. Evlilik bağları gittikçe zayıflayan, çocuklardan nefret eden, kendi çocukları ile de belli yaştan sonra bağlarını kopartmış, aile mefhumunun tamamen yozlaştığı, her şeyin paraya endekslendiği toplum, kendi sonunu da "kokan cesetlerle" hazırlıyor.
Kokan medeniyet, kokan cesetleri beraberinde getiriyor.
İnsan yalnızlaştıkça sonu da o yalnızlık nispetinde acı oluyor.
Doğrusunu isterseniz bu acı tablonun Türk toplumunun da bir şekilde karşısına çıkacağını, kokan cesetlerden "evde bir kişinin öldüğünün" anlaşılacağı acı manzaraların bizim toplumumuzda da aşikar hale geleceğini ummazdım. Bütün bozulmuşluğa rağmen insanımızın "anasına, babasına, çocuğuna, dayısına, halasına" sahip çıkacağını, onları evin bir köşesinde ölüme terk eden bir tablonun toplumuz da görülmeyeceğini zannederdim.
Yanılmışım.
Son yıllarda bizim toplumuzda da Avrupa'daki gibi "ceset kokulu ölümler" görülmeye başladı.
Günler, haftalar sonra yalnız yaşayan pek çok kişinin odasında ölü olduğu anlaşıldı, tabi kokan cesetten
Bu şu demektir: Kimsenin bir birbirinden haberi yok. Kimse yakınının, akrabasının, eşinin dostunun, çocuğunun, bacısının durumundan haberdar değil. Bir düşünün aylardır hatta yıllardır görmediğiniz kaç akrabanız gelecek aklınıza.
Tam batılılaştık yani!
Tam çürüdük, tam kokuştuk.
Geçtiğimiz hafta bir hurdacının, Fatih'te eski eşya satın almak için girdiği bir evde rastladığı 7 yıl evvel ölen Emine Öncel'in cesedi şok etti bizi. 88 yaşında ölen Emine Öncel, kızı Nazan Öncel tarafından tam 7 yıl evde kanepenin üzerinde saklanmıştı. Tam 7 yıl o binada, o mahallede hiç kimse "Yahu bu mahallede Emine Nine diye biri vardı, ne oldu acaba?" diye sormadı.
Nazan Öncel, babasından kalan 275 lira yetim aylığı ile geçinmeye çalışıyordu. Akıl sağlığının yerinde olmadığı söyleniyordu ama aslında akıl sağlığı olmayan sadece o değildi. Ona "iki yüz yetmiş beş lira!" maaş vererek "hayatta kalmaya devam et" diyenlerdi
Onu o evde yıllarca arayıp sormayanlardı.
Zavallı kadın eskiciyi çağırıp eşyalarını satıp üç beş kuruş almak istemeseydi haberdar olmayacaktık bu dramdan.
Toplumda daha kaç tane kokan ceset olduğunu bilmiyoruz.
Daha kaç tane 275 lira ile geçinmeye çalışan Nazan Öncel var bilmiyoruz.
Benim bildiğim bir şey var; insan koktukça cesetler de kokuyor.
İnsan sadece kendini, kendi çıkarını, kendi kasasını, kendi kesesini düşündükçe kokuşma başlıyor.
Ve yavaş yavaş bütün sokağı, bütün mahalleyi, bütün şehri bütün toplumu kuşatıyor.
Muharrem Bayraktar - Yeni Mesaj
Kaynak: YENİ MESAJ GAZETESİ http://www.yenimesaj.com.tr/?artikel,12002569/cesetler-ulkesi-olduk/muharrem-bayraktar
Bu haber 736 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle