En Sıcak Konular

İNSAN CİSMİYLE DEĞİL RUHUYLA İNSANDIR

9 Aralık 2011 11:11 tsi
İNSAN CİSMİYLE DEĞİL RUHUYLA İNSANDIR Yaratılmışların en şereflisi ve mükerremi olarak yaratılan insanın bu şerefi ve üstünlüğü etle kemikten ibaret olan cismiyle değil; ruhu, ruhen yükselmesi edep ve ahlakta kemale ermesiyledir. Çünkü insan cismiyle değil, ruhuyla insandır.

İNSAN CİSMİYLE DEĞİL RUHUYLA İNSANDIR

Yaratılmışların en şereflisi ve mükerremi olarak yaratılan insanın bu şerefi ve üstünlüğü etle kemikten ibaret olan cismiyle değil; ruhu, ruhen yükselmesi edep ve ahlakta kemale ermesiyledir. Çünkü insan cismiyle değil, ruhuyla insandır.
 
 İmamı Gazali, Kimya-ı Saadet adlı eserinde, İnsanın kendisini tanımasını şöyle açıklar:
“İnsana kendi nefsinden daha yakın bir şey yoktur. O halde kendini bilmeyen Allah’ı nasıl bilebilir. “Kendimi tanıyorum” iddiasında bulunan kimsenin delillerine bakmak gerekir. Eğer delilleri el-yüz ve görünürdeki organlarını bilmek, görünmeyende de acıktığını, susadığını, kızdığı zaman intikam almak arzusunu, şehvetine kapıldığı zaman onu tatmin yolunu bilmek ise, bu özellikler hayvanda da vardır. O halde bu şekilde kendini bilmek Yüce Allah’ı tanımaya anahtar olamaz. Kendini bilmek demek, kendi hakikatini, dünya yolculuğuna nereden gelip nereye gideceğini, niçin yaratıldığını, dünyaya niçin geldiğini, saadet ve felaketine nelerin sebep olduğunu bilmek, düşünmek demektir” (İmamı Gazali, Kimyayı Saadet)
Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle “Ben insanları ve cinleri ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.”(Zâriyat suresi 51/56) diyen Allah’a göre insin ve cinnin yaratılışındaki gaye “Allah’a ibadet ”tir. Allah’ ibadet ise Allah’ı ve insanın kendisini bilmesi ve tanıması ile olur. İbadetin başı bilmek ve tanımaktır. Biz onun için ilk önce “ Kendini bil “ diyoruz. Çünkü Rabbini bilmenin yolu, kendini bilmekten geçer. Onun için büyükler: “Kendini bilen Rabbini bilir.” Demişlerdir.
 
İnsanın Allah’a iman edip, ibadet ve itaat edebilmesi için ilk önce O’nu tanıması gerekir. Allah’ı tanımak insanın en birinci görevidir. Zâriyat suresinde geçen “ibadet”  kavramı aynı zamanda Allah’ı tanımak “mârifet” anlamına gelir. Hasan el Basrî, Mücahid bin Cebr ve İbni Cüreyc gibi âlimler âyetteki “ibadet” kelimesine “marifet” anlamı vermişlerdir. Bu durumda Âyette geçen “Li ya’budûn” cümlesine “Liya’rifûn” (Beni tanısınlar-Beni bilsinler) manası verip Zâriyat 51/ 56. âyeti: “Ben Cinleri ve insanları beni tanısınlar-bilsinler diye yarattım” şeklinde tercüme ederiz. Ancak ibadet sadece Allah’ı tanımak değildir; fakat Allah’ı tanımak ve bilmek ibadetin başıdır. Allah’ı tanımadan O’na ibadet etmek mümkün değildir.
Yani, “Ben ins ve cinni, başkalarına değil, bana ibadet etsinler diye yarattım. Onlar kendilerini yarattığım için sadece bana ibadet etmelidirler. Çünkü onları başkaları değil, ben yarattığım için, ibadet edilme hakkı da bana aittir.”İbadet” kelimesi burada sadece namaz, oruç, vs. ibadetler anlamında kullanılmamıştır. Bu yüzden ayeti, cin ve insanların sadece namaz, oruç, tesbih vs. için yaratılmış oldukları biçiminde anlamak yanlış olur. Bu ifadenin tam anlamı, cin ve insanların Allah(c.c)’tan başkasına tapmamalarını, itaat etmemelerini, hiç kimseye boyun eğmeyip, sadece Allah(c.c)’ın karşısında eğilmelerini, O’nun emirlerine itaat edip, O’ndan korkmalarını, sadece Allah(c.c)’ın dininin kurallarına uymalarını, O’nun dışında hiç kimseden bir şey beklememelerini ve hiç kimsenin önünde dua etmek için el açmamalarını ifade eder. Aynı zamanda ibadeti “insanların en hayırlısı insanlara hizmet edendir” hadisinde de görüldüğü gibi “NASA/İNSANA HİZMET” şeklinde anlamak gerekir. Çünkü namaz, oruç ve hac gibi ibadetler zaten bizim kulluk ve şükür borcumuzdur. Asıl ibadet insanlığa hizmettir.
Allah insanı niçin yarattı ? sorusuna tasavvufi çevreler bir başka pencereden bakmışlardır. Onlar: “ Gizli bir define idim; bilinmeyi diledim, sevdim; bilineyim diye halkı yarattım.” Hadis-i şerifi üzerinde dururlar. Büyük Türk  mutasavvıfı Mevlana Hazretleri:  “Yüce Tanrı kendi sanat ve sıfatını göstermek için dünyayı yarattı. Kendi zatını göstermek isteyince de Adem’i yarattı.” Der.( Ahmet Eflaki, Ariflerin Menkıbeleri 1986/590)
 
Ragıp El İsfehani: İnsanoğlunun evrendeki misyonu üzerine şöyle diyor.
“İnsanoğlunun üç görevi vardır:
Halifetullah, Allah evreni nasıl adaletle yönetiyorsa insanoğlu da yönetimi ve eli altındaki insanları adaletle yönetmelidir.
İbadetullah, Allaha ibadet etmek.
İmâretül Arz, Arzı/yeryüzünü imar etmek. Dünyayı kendimiz için, insanlık için, hayvanlar için imar edeceğiz. Refaha kavuşturacağız. Allah yolunda cihat etmek budur.  Milletlerin ayrı ayrı yaratılışındaki hikmet de hayırda, imarda yarışmaktır.

M. Günay SIDDIKOĞLU -Ortadoğu

 

Kaynak: ORTADOĞU GAZETESİ {http://www.ortadogugazetesi.net/makale.php?id=10088}



Bu haber 827 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,392 µs