En Sıcak Konular

OCAKBAŞI SOHBETİ'NDE AZERBAYCAN'IN BAĞIMSIZLIK GÜNÜ KUTLANDI

28 Mayıs 2011 23:03 tsi
OCAKBAŞI SOHBETİ'NDE AZERBAYCAN'IN BAĞIMSIZLIK GÜNÜ KUTLANDI Türk Ocakları Genel Merkezi’nde düzenlenen Ocakbaşı Sohbeti’nde bu hafta Azerbaycan’ın Bağımsızlık Günü kutlandı.

Ocakbaşı Sohbetinde Azerbaycan’ın 93. Bağımsızlık günü kutlandı

Prof. Dr. Hanım Halilova: “Bağımsızlık Önderimiz Mehmet Emin Resulzade’nin Dediği Gibi Bayrağımız Yükselmiştir ve Bir Daha İnmeyecektir.”

Türk Ocakları Genel Merkezi’nde düzenlenen Ocakbaşı Sohbeti’nde bu hafta Azerbaycan’ın Bağımsızlık Günü kutlandı.

Programa konuşmacı olarak katılan Azerbaycanlı Prof. Dr. Hanım Halilova Azerbaycan’ın bağımsızlık mücadelesini ve Türkiye – Azerbaycan dostluğunu anlattı. Programda ayrıca Türk Dünyası’nın Türkiye’deki temsilcileri olan öğrenci kardeşlerimiz şiirler okudular, müzik ziyafeti verdiler.

Prof. Dr. Hanım Halilova her zamanki cana yakın tavırları ve tatlı dilli güler yüzlü konuşması ile Türk Ocakları Genel Merkezi Galip Erdem Salonu’nu dolduranlar tarafından ilgiyle dinlendi. Halilova   Azerbaycan – Rusya ilişkilerinin tarihçesini anlatarak şunları söyledi:

“Azerbaycan bölgesi Çar I.  Petro’nun vasiyetinden sonra Rusların dikkat merkezinde olmuştur. XVIII. yüzyılın sonunda Çariçe II. Katerina tarafından Azerbaycan hanlıkları Rus hegomanyasının eline geçmiştir. Öte yandan güneyden Fars Aga Mehmet Şah Gacar’ın Kafkasya’ya ve Azerbaycan’a hücum ettiği görülür.
Rus-Osmanlı, Rus-İran savaşları, Ruslar açısından, Kafkasları özellikle Azerbaycan’ı ele geçirmek için zemin oluşturan önemli olaylardandır. 1813’te “Gülistan Anlaşması” ile Erivan ve Nahçivan Hanlıkları, Kuzey Hanlıklarının hepsi Rusya’nın terkibine girer. İran Şahı stratejik yönden çok kıymetli olan Kafkasları Rusya’ya bırakmamak için 1826’da Rusya’ya savaş açmış ve Kuzey Azerbaycan’a hücum etmiştir. Rusya ve İran Azerbaycan toprakları için şiddetle savaşmış, Rusya kazanan taraf olmuştur. Bu savaş sonrasında Rus ordusu Güney ve Kuzey Azerbaycan’ın bir kısmını işgal eder. 1828’de Türkmençay Anlaşması imzalanır. Mağlup olan İran Kuzey Azerbaycan’ı Rusya’ya bırakır, Güney Azerbaycan ise İran işgali altında kalır. Şubat 1917 Rusya devrimiyle bu coğrafyada yeni bir dönem başlamıştır. Mart 1917 yılında Transkafkasya’nın yönetimi için Rusya Geçici Hükümeti tarafından Transkafkasya Özel Komitesi adında geçici bir organ oluşturulmuştur. Bu komite, Devlet Duması içinde bölgenin milli gruplarını temsil eden vekillerden oluşur.
Bolşeviklerin 11 Kasım 1917 tarihli Ekim İhtilali’nden sonra, Transkafkasya’nın siyasal ve sosyal örgütleri, Rusya’da Kurucu Meclis kuruluncaya kadar bölgenin geçici hükümeti olarak Tiflis’te Transkafkasya Komiserliğini oluşturmuşlardır. Zakafkasya Komisseriatı adıyla bilinen bu hükümetin 11 üyesi bulunmaktaydı. 26–28 Kasım 1917 tarihinde Kurucu Meclis için seçimler yapıldıysa da,  5 Ocak 1918 tarihindeki ilk toplantısının ardından Meclis, Bol­şe­vikler tarafından dağıtılmıştır. Kurucu Meclisin dağılmasından sonra bu kurumun Transkafkasya’dan olan üyeleri 10 Ocak 1918 yılında yaptıkları toplantı sonucu Transkafkasya Seymi’ni (Mavera-i Kafkaz Seymi) kurmuşlardır. Seym, 9 Nisan tarihinde, Transkafkasya’yı “bağımsız, demokratik, federatif”  bir cumhuriyet olarak ilan etmiş ve ilk hükümeti oluşturmuştur. Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan’ın Seym temsilcileri arasında iç ve dış siyasete ilişkin konularda önemli fikir ayrılığı bulunmaktaydı. Seym içindeki derin fikir ayrılıkları ve iç çekişmeler sonucu, 26 Mayıs 1918 yılında Gürcistan bağımsızlığını ilan etmesiyle bu organ da feshedilmiştir.

28 Mayıs 1918’de Musavat Partisi’nin Lideri Mehmet Emin Resulzade’nin başkanlığında Azerbaycan Milli Şurası Azerbaycan’ın bağımsızlığını ilan etti. Bakü, İngiliz-Rus - Ermeni işgali altında olduğu için, Milli Hükümet Gence şehrine yerleşti. Bir asırdan fazla işgal altında olan halk özgürlüğün gururunu yaşamaktadır. Çünkü Türk ve İslam dünyasında ilk defa Azerbaycan ayrı ayrı hanlıklardan kurtulup Demokratik Cumhuriyet olduğunu ilan etmiştir. Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’nin kurulmasının en önemli yanı, hanlıkları birleştirip bağımsız bir devlet oluşumunu gerçekleştirmesidir. Çünkü 1920’de Sovyetler Azerbaycan’ı işgal ettiğinde bağımsız bir devleti yok etmiştir.  Bakü’nün İngiliz-Rus-Ermeni işgali altında olması ve Ermeni Taşnakların Bolşevik adı altında 20 binden fazla Azerbaycanlıyı katletmesi Azerbaycan’da çok ciddi rahatsızlık doğurdu. Çünkü Bakü’nün işgali bir anlamda genç cumhuriyetin varlığını tehdit eder nitelikteydi. Bu nedenle Azerbaycan hükümeti kardeş Türkiye’den yardım isteğinde bulundu. Osmanlı Devleti ile irtibata geçildi. Haziran’ın dördünde Osmanlı Türkiye’si ve Azerbaycan Cumhuriyeti arasında dostluk anlaşması imzalandı. Bu anlaşma ile iki ülke arasında “daimi sulh ve ebedi dostluk” münasebetleri oluşturuldu ve Osmanlı gerektiği takdirde Azerbaycan’a silahlı yardım yapmayı kabul etti. Anlaşmanın 4. maddesine göre Azerbaycan Hükümetinin askeri yardım talebi üzerine, Enver Paşa’nın kardeşi Nuri Paşa komutanlığında 7 bin asker ve 40 top ile Kafkas İslam Türk Ordusu Azerbaycan’a girdi. Gence’de Azerbaycan ordusu ile birleşen Kafkas İslam ordusu hızla Kuzeydoğu istikametine ilerleyerek Bakü’yü kuşatma altına aldı.  36 saat süren savaşın ardından 15 Eylül’de Bakü İngiliz–Rus-Ermeni birliklerinin işgalinden kurtarıldı. Bakü’nün fethi sırasında 1130 Mehmetçik şehit oldu. Bugün o şehitler, Bakü’nün Hazar Denizi’ne bakan tepelerinden birinde, Şehitler Hıyabanı’nda yatıyorlar. Bakü geri alındıktan sonra Milli Hükümet Gence’den Bakü’ye taşındı. Bakü cumhuriyetin başkenti ilan edildi.”

Prof. Dr. Halilova daha sonra Azerbaycan’ın bağımsızlık hareketinin önderi M. Emin Resulzade’den söz ederek şunları söyledi:
“M.E. Resulzade’nin Türkiye ile çok yakından temasları vardır.  1908’de Çarlık Rusyası M.E. Resulzade’yi tutuklamak istediğinde Resulzade, İran’ a kaçtı. Tebriz’de milli kahraman Settarhan ve arkadaşları ile bir araya gelerek büyük mücadeleler verdi. Çarlık Rusya’sı M.E. Resulzade’yi İran’dan talep edince oradan   Türkiye’ye iltica etti. Ankara’da Ali Bey Hüseyinzade, Ahmet Ağaoğlu, Yusufbey Akçuraoğlu, Ziya Gökalp ile yakın temaslar kurdu. M.E. Resulzade Türk Ocaklarında çalıştı ve Türk Ocaklarının yayın organı olan “Türk Yurdu” dergisinde yazılar yazdı.”
Prof. Dr. Hanım Halilova sözlerine şu cümlelerle devam etti:
“ADC Hükümeti 27 Haziran 1918 tarihi kararı ile Azerbaycan Türkçesini Devlet dili ilan etmiştir. Bir devletin bağımsızlık sembollerinden olan; bayrağı ve marşı hazırlandı ve kabul edildi. O dönemdeki bayrağın renkleri; Mavi-Türklük, Kırmızı-Muasırlık, Yeşil-İslam temellerini yansıtır niteliktedir. Azerbaycan Hükümeti Milli Ordusunu kurdu. Türkçe eğitim veren yeni okullar açtı. İlk defa bir üniversite “Bakü Devlet Üniversitesi” kuruldu. Yalnız Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti 23 ay yaşayabildi. Sovyet Rusya, Ermenistan’daki Taşnaklarla temasa geçerek Azerbaycan’daki Ermenileri kışkırttı. Önce Dağlık Karabağ’da sonra Azerbaycan’ın birçok bölgesinde isyanlar başladı. Bu isyanları bastırmak için Azerbaycan Ordusu isyan merkezlerine yönelince ülkenin Kuzey Bölgesi savunmasız kaldı. Azerbaycan Komünistleri bu fırsatı kullanarak Sovyet Rusya’sından askeri yardım talebinde bulundular. Sovyetler hemen 11. Kızıl Ordu’yu Azerbaycan’a gönderdiler. Azerbaycan halkına hakaret olarak ordunun komutanlığına Ermeni Şövenist Mikoyan getirildi. 27 Nisan 1920’de 11. Kızıl Ordu Bakü’ye girerek Azerbaycan’ı işgal etti ve Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ni ilan etti. Bolşevikler Cumhuriyetimizi kuran birçok lideri kurşuna dizerek öldürdüler, geri kalanları ise muhacir olarak yaşamaya zorladılar. M.E. Resulzade üç renkli Bayrağımızı “Bir kere yükselen bayrak bir daha inmez” sözleri ile indirdi ve düşmana bırakmadı. Üç renkli bayrağı tekrar yükseltmek için Azerbaycan halkı 70 yıl ağır şartlarda mücadele verdi. Aydınlarımız Turancı, Pan Türkist, Pan İslamcı adı ile Sibirya’ya veya Kazakistan çöllerine sürgün edildi. Birçok aydın vatan haini adı altında kurşuna dizilerek öldürüldü. Milletimiz Sovyet İmparatorluğu’nun baskısına rağmen gizli mücadeleler verdi. Mücadelenin sonucunda 27 Nisan 1920’de M.E. Resulzade’nin “Bir kere yükselen Bayrak bir daha inmez” sözleriyle indirdiği bayrağımız 28 Mayıs 1990’da Sovyet tanklarının Azerbaycan’da bulunduğu bir zamanda Azerbaycan Milli Hareketinin lideri Ebulfez Elçibey tarafından “Bir kere yükselen bayrak bir daha inmez” sözleri ile yeniden eski parlamento binasına asıldı.”
Halilova, 1920’den 1990’a kadar 70 yıl süren yeni bir esaret döneminden sonra Ebulfez Elçibey’in önderliğinde verdikleri bağımsızlık mücadelesini anlatarak sözlerini bitirdi.

Hanım Halilova’nın konuşmasından sonra Kerkük Türklerinden Sevim Ata, Ozan Arif’in “Ben Türkmenim” şiirini oköudu:

Ben Türkmen’im Türkiye, her yanım yara
Seninle aynı soy, aynı necip ırkım ben,
Bin yıldır burada dönen sana ait çarkım ben,
Senin gibi, ben de ta Oğuz'dan geliyorum,
Ya yetiş imdadıma, ya artık ölüyorum

Asya'dan çıkıp gelip, edinince bu yurdu,
Petrol ne bilmiyordum, dünya da bilmiyordu,
Altından petrol çıktı, bütün dünya kudurdu,
O gün, bu gün dünyanın hedefi oluyorum,
Ya yetiş imdadıma, ya artık ölüyorum

Ne zaman ki petrolün tam farkına vardılar,
Üşüştüler başıma her yanımı sardılar,
Beni, senin bağrından çektiler kopardılar,
Anasız kuzu gibi, yıllardır meliyorum,
Ya yetiş imdadıma, ya artık ölüyorum

Beni sensiz bulunca dedim ya kudurdular,
Kuduranlar sanma ki sadece gavurdular,
Beni esas sırtımdan dindaşlarım vurdular,
Benim suçum Türk olmak, ben bunu biliyorum,
Ya yetiş imdadıma, ya artık ölüyorum

Ben Türkmen'im Türkiye, her yanım yara,
Petrol gibi talihim, petrolden daha kara,
Çok yoruldum ay gardaş, hele var ya bu ara,
Boğulmak üzereyim, zor nefes alıyorum,
Ya yetiş imdadıma, ya artık ölüyorum

Bugüne dek dayandım, takatten düşüyorum,
Ölümlerle doluyor, ölümle yaşıyorum,
Nasıl böyle duyarsız olursun, şaşıyorum,
Bir bildiğin var diye teselli oluyorum,
Ya yetiş imdadıma, ya artık ölüyorum

Kayıp etmedim asla umudumu hiç kayıp,
Hep gelmeni bekledim günleri sayıp sayıp
Bıçak artık kemikte, durumumu anlayıp,
Geleceksen gel, gel, gelmeni diliyorum,
Ya yetiş imdadıma, ya artık ölüyorum

Irak'ı uzak sanma, ben hemen dibindeyim,
Farzet ki emmingilde, veyahut bibindeyim,
Az elini uzatsan vallahi cebindeyim,
Gardaşım, gardaşım gapını çalıyorum,
Ya yetiş imdadıma, ya artık ölüyorum

Soruyorum cevap ver, söyle bana baş mısın?
Söyle ki Arif bilsin, benimle yoldaş mısın?
Özüm sana gardaş der, yoksa kara taş mısın?
Taşsan eğer seni de defterden siliyorum,
Ya yetiş imdadıma, ya artık ölüyorum
Ozan Arif

Sırada Yavuz Bülent Bakiler’in “Azerbaycan Yüreğimde Şahdamardır” isimli şiiri vardı. Bu şiiri de Gülsüm Polat  isimli öğrenci okudu:

Kuşluk vaktine kadar geceler boyu
Savrularak okuduğum yine Şehriyar
Ala ceylanlara benzer hep Azeri türküler
Dinlediğim tar

Ayrılmaz başımdan bırakmaz beni artık
Selamsız sabahsız bir efkar
Ve yüreğim bin yıllık destanlarla tutuşur
Büyür Azerbaycan kadar

Azerbaycan
Dedem Korkut şafağı
Mübarek dilimi süt gibi sağar
Bazen rüzgar olur iliklerimde
Bazen yağmur gibi üstüme yağar

Götür beni Aras Al beni Hazar
Oğuz'u Oğuz’dan başka kim anlar
Yaram derin merhemim yok vaktim dar
Bir destan yazar gibi yaz beni Hazar
Duy beni Bahtiyar
Duy beni Şahmar

Geçen zaman üstüne dökülen kan üstüne
Kılıç - kalkan üstüne
Ve ağzı köpüren yeleli atlar üstüne
Benim bir yeminim var
Azerbaycan yüreğimde bir şahdamardır
Ben Yakup gibiyim uzun yıllardır
Onda Yusuf’umun kokusu vardır
Ve hasreti gönlümde büyük Türkistan kadardır
Ayettir kitabımda bayrağımda rüzgardır
Azerbaycan yüreğimde şahdamardır

Şimdi Azerbaycan'da mevsim bahardır
Türküleri yine,baştanbaşa efkardır
Düşlerime yağan kardır
Boynu bükük bir diyardır
Yardır
Ağzı köpüren atlar üstüne yeminim vardır
Azerbaycan yüreğimde bir şahdamardır

 Yavuz Bülent Bakiler

Şiirlerin okunmasından sonra gençlerin müzik ziyafeti vardı. Dinleyicilerin de katılmasıyla türküler, mahnılar büyük coşku içinde okundu.
Programın sonunda Türk Ocakları Genel Başkanı Nuri Gürgür Prof. Dr. Hanım Halilova’ya ve okudukları şiirler ve verdikleri müzik ziyafeti ile programı renklendiren gençlere teşekkür etti. (Haber: Osman OKTAY- turkocagi.org.tr) 

Kaynak: turkocagi.org.tr {http://www.turkocagi.org.tr/modules.php?name=News&file=article&sid=4239}



Bu haber 1,324 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,265 µs