OCAKBAŞI'NDA ''ENERJİ VE UZAY TEKNOLOJİLERİ'' SOHBETİ

1 Mayıs 2011 13:11 tsi
Türk Ocakları Genel Merkezi’nde düzenlenen Ocakbaşı Sohbeti’nde bu hafta, “Enerji ve Uzay Teknolojileri - Kırka'dan Mars'a Seyahat” konusu üzerine sohbet edildi.

Ocakbaşı Sohbeti’nde Erk İNGER “Enerji ve Uzay Teknolojileri” konusunda sohbet etti.

Türk Ocakları Genel Merkezi’nde düzenlenen Ocakbaşı Sohbeti’nde bu hafta, Roketsan Eski Genel Müdürü ve Bor Enstitüsü E. Başkanı Erk İNGER, “Enerji ve Uzay Teknolojileri - Kırka'dan Mars'a Seyahat” konusu üzerine misafirlerle sohbet etti.

Ocakbaşı Sohbeti’nin açılış konuşmasını Prof. Dr. Orhan Arslan yaptı. Arslan konuşmasında ‘Türk Yurdu Dergisi’nin 100. yılı olması sebebiyle yayınlanan çok özel sayılardan bahsederek şu sözleri dile getirdi:

“Türk Yurdu Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti’nin en eski dergisidir ve yüz yıldan beri basılmaktadır. Dergimizin 100. yılı münasebetiyle yayımlanmakta olan çok özel sayılarla harika bir külliye oluşturmanız da sağlanmaktadır. Ayrıca 2012’de kuruluşunun 100. yılını kutlayacağımız ‘Türk Ocakları’; Atatürk’ün önem verdiği, Ziya Gökalp gibi yüzlerce fikir adamının içinde bulunduğu, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran fikrin temelini oluşturan değerli bir kuruluştur. Bu yüzden ocağımızın kıymetini bilmeliyiz.”

Arslan, bu sözlerin akabinde Türk Ocakları Genel Merkezi Hanımlar Kurulu tarafından 3 Mayıs Salı günü Harikalar Diyarı Parkı’nda düzenlenecek olan ‘Kahraman Türk Kadınları’ başlıklı programdan söz etti.  Türk Ocakları Genel Başkanı Sayın Nuri GÜRGÜR’ün bu programda, “3 Mayıs Türkçüler Günü” dolayısıyla bir konuşma yapacağını, Selma ADAR yönetimindeki Türk Ocakları Genel Merkezi Türk Müziği Korosu’nun da seslendirecekleri şarkılarla programa renk katacaklarını belirterek sözü Erk İNGER’e bıraktı.

İnger, konuşmasına bir grafik eşliğinde, borun ne derece önemli bir enerji kaynağı olduğunu belirterek başladı. Konuşmasında ‘uzay teknolojileri ve borun kesiştiği noktalar’a dikkat çekeceğini söyleyen İnger, ‘borun neden uzay teknolojilerinde kullanıldığı’nı şu sözleri dile getirdi:

“1950’li yıllarda ABD’liler boru uçak yakıtı olarak denediler. Zip yakıtları elde edildi ve bunların içerisinde bor bulunmaktaydı. Çünkü bor, en güzel sıvı yakıtların hızını bile %66 arttırıyor. Ancak bildiğimiz gibi bir şeyi kazanırken bir şeylerden de ödün veriyoruz. Bu yakıt çok kolay ateşlenir. Dolayısıyla kendi kendine bile ateş alabilir. Toksin özelliği bulunduğu için insan sağlığı için de zararlıdır. Bu yüzden uzayda kullanılmaktadır.”

İnger, çeşitli bilim adamlarının ‘borun yakıt olarak kullanımı’ ile ilgili çalışmalardan örnekler vererek ‘Ariane’ adı verilen roketler hakkında şu sözleri dile getirdi:

“Bu roketler 1947 yılında, bir bilim adamının ortaya attığı fikir doğrultusunda yapılmıştır. Dünya üzerindeki bir nokta ile uydunun açısal hızının aynı olması sonucunda amacımıza ulaşırız. Ancak uçuş mesafelerinin fazla olması sebebiyle uçuş süreçlerinin de uzaması çeşitli olumsuzlukları ortaya çıkarmıştır. Bu olumsuz durumlar şunlardır; psikolojik sorunlar, mali yetersizlikler, yüzüncü günden sonra yer çekiminin azalması sebebiyle kas kemik bozulmalarının oluşmaya başlamasıdır. Bir yılı aşan süreçlerde ise çeşitli ışınların oluşturduğu radyasyonun etkisiyle kanser hastalığı ortaya çıkmaktadır.”

İnger, enerji üretiminde doğanın dengesinin bir yolla bozulduğunu, bu yüzden enerji üretim çalışmalarında titiz davranılması gerektiğini vurgulayarak nükleer santral kurulumunun bu yüzden çok dikkatli bir çalışma gerektirdiğini belirtti. İnger bu açıklamalarından sonra ‘elektrik iletim hatları’ hakkında da şu bilgileri verdi:

“İletim hattı kayıplarının önlenmesi için çeşitli çalışmalar yapılıyor. ABD’de Süper İletken (üstün iletken) Enstitüsü bulunmaktadır. Soğutucu bir etkiye sahip olan bu teknoloji, gelecek senelerde çok daha önemli bir noktaya gelecektir. Örneğin; mıknatısla birleşince manyetik yastık görevi gören bu iletken, ‘hızlı tren (MAGLEV)’ yapımında kullanılıyor. Ayrıca elektro manyetik fırlatma sistemlerinde, enerji depolamada, gemi ve tıp aletleri yapımında da kullanılmaktadır. Ve en önemlisi kanser tedavisinde –şimdilik kobaylar üzerinde uygulanıyor-, kanserli hücrenin yanmasını ve yok olmasını sağlamaktadır. Aynı uygulama karaciğer tedavisinde de uygulanabilir. Ayrıca bu maden nükleer santrallerin binaları yapılırken çimentolarında da kullanılmalıdır.”

İnger, bu değerli bilgilerinin akabinde ‘uzay teknolojisinde bor madeninin yeri’ni şu sözlerle belirtti:

“Bor, füzyon enerjisine yakıt ilavesi olarak kullanıldığında en yüksek performans elde edilir. Roketler atmosfere girişte çok yüksek hızlara ulaşırlar ve ciddi anlamda aerodinamik ısınma yaşarlar. Bu yüzden ısınmaya karşı, içerisinde bor (bor kadmium, bor karbür) bulunan bir kalkan yapılır. Ayrıca nükleer yakıtlı bir uygulama varsa mürettebatı etkilememesi için bir bölüm kurulur. Burada da bor kadmium ve bor karbür adı verilen koruyucu maddeler kullanılarak bir bölüm yapılır. Ayrıca bu maden nükleer santrallerin binaları yapılırken çimentolarında da kullanılmalıdır. Böylece dışa verilecek zarar önlenmiş olur. Ayrıca bu maden yakıt pillerinde de SBH (Sodyum Bor Hidrür) olarak kullanılır.”

İnger bu açıklamalarından sonra ‘Sodyum Bor Hidrür’ün yapısı hakkında bilgiler vererek sözlerine şöyle devam etti:

“Sodyum Bor Hidrür, büyük önem taşıyan bir maddedir. Yakıt olarak kullanıldığı zaman geriye sadece su kalmaktadır. Bizler hem sessiz hem de temiz bir sistemle çalışan araçlar istiyorsak bu yakıttan yararlanmalıyız. Böylece yakıt tüketiminde atık olarak zehirli gazlar yerine su kalır geriye.”

İnger, bu kıymetli bilgilerden sonra görsel unsurlarla desteklediği konuşmasına son verdi. Büyük ilgi ile izlenen konuşmanın sonunda ‘soru cevap bölümü’ne geçildi. Program kapanışını Prof. Dr. Orhan Arslan yaptı. (Haber: Fidan UĞUR, Ebru AKAY)

Kaynak: turkocagi.org.tr {http://www.turkocagi.org.tr/modules.php?name=News&file=article&sid=4118}

Bu haber 1,099 defa okundu.