En Sıcak Konular

MISIR'IN 12 EYLÜL'Ü MÜ?

13 Şubat 2011 16:20 tsi
MISIR'IN 12 EYLÜL'Ü MÜ? İslam coğrafyasında sınırların değişeceği,ülkelerin bölüneceği veya istikrarsızlaştırılacağı,bunun uğrunda da pek çok argümanın kullanılacağı aşikar artık.

Mısır'ın 12 Eylül'ü mü?

Mısır'daki gelişmeler, ilk başlarda ezilen, sömürülen Müslüman halklar için bir umut ışığı gibi gözüküyordu tüm ihtiyatlı düşüncelere rağmen. Halkın başkaldırısının bir "devrim"e dönüşmesi ve işbirlikçilerin, zalimlerin, firavunların hüküm sürdüğü İslam coğrafyalarında da benzer hareketlerin uç vermesi gibi ihtimaller bile insanları umutlandırır gibi olmuştu. Ancak, masada ABD'nin kendi çıkarlarını ve İsrail'in hayatiyetini ilgilendiren bir BOP projesi var ve bunun ciddiyetini bir türlü anlayamayan kimseler bunu sıradan bir şey zannediyorlar hala. İslam coğrafyasında sınırların değişeceği, ülkelerin bölüneceği veya istikrarsızlaştırılacağı ve bunun uğrunda da pek çok argümanın kullanılacağı aşikar artık. Türkiye ve İspanya öncülüğünde hayata geçen "Medeniyetler İttifakı"nı iki zıt kutbu birleştirici ve dünya barışına katkı sağlayıcı bir girişim olarak görmek, Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında empoze edilen "ılımlı İslam" fikriyatını ve bu çerçevede Türkiye'ye biçilen "İslam ile demokrasiyi bütünleştirici" rolü de es geçmek demek oluyor.

Bunu es geçerseniz, İslam coğrafyasındaki gelişmeleri değerlendirirken yanlışa düşmeniz de mümkün. Arapların Türkiye'yi "model ülke" olarak görmesi, yukarıda bahsettiğimiz ve Batı'nın işin gelen "zararsız İslam" modelinin uygulanması sonucunu doğuracaktır sadece. Ayaklardaki ve zihinlerdeki prangalar belki biraz gevşetilmiş olur, ancak yine tam bağımsız bir Müslüman alemi yine hayal olur. Renkli devrimlerin benzerini uygulamaya geçirmek için türlü fırsat arayan Anglo-Amerikan ittifakı, gücünün yettiği yerlerde bunu yapıyor veya istikrarsızlaştırarak, birbirine düşürerek kendi kendine ayrışmasını körüklüyor.

11 Eylül'ün ABD için "milat" olması ifadesi boşa değildir. O tarihten sonra, Soğuk Savaş sırasındaki komünizm tehlikesinin bitmesiyle yerine ikame ettikleri "İslami terörizm" palavrası ile önce Afganistan'ı, sonra Irak'ı yerle bir ettiler, huzursuzluğu hakim kıldılar. Pakistan'da suikastlerle, bombalamalarla insanları birbirine düşman ettiler, ülkeyi güçten düşürdüler. Sudan'da, Hollywood yıldızlarını bile kullanarak dünya çapında propagandalar yaptılar, ağzından girdiler, burnundan çıktılar ve Güney Sudan'ın (ki zengin doğal kaynaklara sahip bir bölge) ayrılmasını sağladılar. Daha birçok örnek de verilebilir.

Şimdi de, "demokrasi" ambalajlı yönetimleri diktatörlerin yerine geçirme gibi bir seçenekleri var ellerinde. Mısır'daki başkaldırı belki Anglo-Amerikan ittifakının eseri değildi, ancak kendi taraflarına çekme şansını ellerine geçirdiler. Hele ki, Tunus ve Mısır'da İslami hassasiyeti olan grupların bile "Türkiye örneğinden" bahsetmeleri, yine Batılı güçlere muhtaç olunması durumunu gösteriyor, ki şeytanlardan birisi gitse diğeri gelecek demek bu.

Mısır'da muhtemel lider olarak sunulan Muhammed El Baradey'in "Mısır patlayacak, ordu ülkeyi kurtarmalı" şeklinde ifadesi ve sonunda işin orduya kalması Anglo-Amerikan ittifakının muzafferiyeti sanki. Memnuniyet mesajları her şeyi anlatıyor zaten. Tam bir "ölümü gösterip sıtmaya razı etme" faslı yaşandı ve Mübarek'in yardımcısı (fotokopisi) Süleyman'ın gelmesi ihtimalini ortaya sürüp, ordunun müdahalesinin bir "kurtuluş" olduğu zihinlere kazındı. Gösteriler sırasındaki tavırlarıyla da halkın güvenini kazanan ordunun müdahalesi ihtimali bir bakıma ehven-i şer gösterildi.

Her hadiseye "çok bilinmeyenli denklem" deyip, açıklamaya girişince en kestirme çıkarımları yapma kolaylığına düşen bazı uzmanlar, "ben bildim" diyebilmenin cazibesine kapılıp peşinen yorumlara giriştiler ve bir kısmı da çuvalladı. Böylesi bir halk başkaldırısı herkesin yüreğini soğutuyor ve bir devrime evrilmesi beklentisini hemen herkes taşıyordu. Ancak, mevcut boşluğu şer ittifakı doldurmuş gibi gözüküyor şu anda. Eğer ki, Ortadoğu ve İslam coğrafyası söz konusuysa, denklem gerçekten de çok fazla bilinmeyene sahip oluyor ancak esas değişkenler genelde aynı kalıyor. Ve çoğunlukla da, son sözü onlar söylüyor.

Buradan hareketle şöyle bir sonuca varılabilir: Bu coğrafyada hiçbir şey şansa bırakılmıyor ve Batı, Şark Meselesi'ni kendi istediği istikamette çözmeyi gerçekten kafaya koyduğu bir atmosferde her sakallıyı dedemiz sanmak da fazla saflık olabilir. Bunca geçen zamana karşın halen kukla ve işbirlikçi yönetimler veya "model" olarak takdim ettikleri idareleri kullanarak tamamen dışarıya bağımlı kıldıkları ülkeleri hala boyundurukta tutabiliyor olmaları, (işin kötüsü de kendi sistemlerine entegre ederek ve bunu da gönüllü yaptırarak) önümüzdeki sürecin çok vahim olabileceğini gösteriyor. Kan, gözyaşı ve savaşların eksik olmadığı bu coğrafyanın başına yeni belalar örülecek gibi.

Mısır'da ordunun yönetimde söz sahibi olması ve Anglo-Amerikan ittifakının da hem orduya güvendiği mesajlarını verip, hem de klasik yemleri olan "demokrasiye geçiş"e dair söyledikleri, Türkiye'nin 12 Eylül'de yaşadıklarını anımsatıyor. Elbette ki, 12 Eylül deyince, 24 Ocak Kararlarını da hatırlamak gerekiyor ve belki de bütün bu hadiseler de Mısır'ın dünya ekonomik ve siyasi sistemine "tam entegrasyonu" sonucuna dönüşecek. Türkiye'nin bölgede yegane "rol model" İslam ülkesi olmasının ve pabucu da dama atılabilir bu esnada. Boşuna dememişler, köleliğin en kötüsü, kendini özgür sanarak yaşanandır.

Burak Kıllıoğlu - Milli Gazete

 

Kaynak: MİLLİ GAZETE {http://www.milligazete.com.tr/makale/misir-in-12-eylul-u-mu-190825.htm}

 



Bu haber 661 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,770 µs