En Sıcak Konular

ÖLÜ DÖVÜCÜLERİ SEVİNDİREN ADAM'DAN MEKTUP

6 Mart 2010 14:24 tsi
ÖLÜ DÖVÜCÜLERİ SEVİNDİREN ADAM'DAN MEKTUP Başbakan’ın gözünde “vitrine konulacak köşe yazarları” olmayı hak edenler çok sevindi, mutlu oldu, neşelendi.Onların sevindiren adamın avukatı,gazeteci Necati Doğru'ya gönderdiği mektupta ise bakın neler dedi?..

Ölü dövücüler sevindi!

Başbakan’ın gözünde “vitrine konulacak gazete köşe yazarları” olmayı hak eden meslektaşlarımız çok sevindi, mutlu oldu, neşelendi. Kalemlerini pala yaptılar, kan damladı.

Sahte demiştin! Kâğıt parçası!

Kumpas! İftira! Orduyu yıpratma!

Yargısını yapıştırmıştın.

Ne oldu, “Şimdi dut yemiş bülbüle döndün, utanmıyor musun?” diye yazdılar. Adli Tıp “imza sahte değil” dediğinde “okuruma mahcup oldum” suçluluğuna kapılıp özür dileme yazısı yazmama rağmen; bu kâğıt parçasıdır, kumpastır, iftiradır diyenlerden ve sürekli yazanlardan biri de benim. Arşiv yalan söylemez; yazılarımda “Bu kâğıt parçasıdır, iftiradır, sahtedir, tetikçi gazetecilerin AB ile ABD’nin dümen suyunda orduyu yıpratmasıdır” demekle yetinmedim; “Bu, hukukun ince labirentlerinden geçirilerek adaleti arama değil Türk Ordusu’nu gözden düşürüp diz çöktürme kaba propagandasıdır. Bu propagandanın sonunda ordunun direnci kırılacak, Kıbrıs’ta ve Güneydoğu’da istedikleri taviz adımları atılacaktır” diye yazdım.

Ne tesadüf değil mi? Çiçek’in “imzasının gerçek olduğunun” Jandarma Kriminal’ce de doğrulanması ile Başbakan’ın “çözüm olursa orduyu Kıbrıs’tan çekeriz” demeci aynı güne denk geldi. Kaderin intikamı oldu!

Yarın bir gün! Yeni bir Habur bekleyin.

Bu konuda son bir yıldır bütün yazdıklarımı yine tekrarlıyorum; bugüne kadar yapılanlar ve yapılacak olanlar “Orduyu çökertme kaba propagandasıdır” ve sinsi bir uluslararası ustalıkla, çok planlı bir şekilde yürütüldü. Orduda “darbe yapmak” kurum kültürü olmuş. 1960’ta, 1971’de, 1980’de darbe yapmış. Her 10 yılda bir “darbe yapan” sonra yönetimi sivile bırakıp kışlasına çekilen kurum, 1990’dan sonra iç ve dış dinamiklerin etkisiyle kendi kendisine “darbeden vazgeçme” kararı aldı. Kanıtı da şu; son darbeyi yaptığı 1980’den bu yana 30 yıl geçmiş, 2010’a gelmişiz, “28 şubat ittirmesi” ve seçim öncesi Genelkurmay internet sitesine konulmuş üfürük bir e-muhtıra hariç “halkın iradesi üzerinde” bir kaza-bela çıkartmamış.

Herkes anlasın. Şöyle söyleyeyim:

Ordu “kendi darbesini kendisi öldürmüş”, 30 yıldır darbe yapmaya kalkışmamış, kalkışanı da kendisi önlemiş. Ordu darbe yapacaktı, “balyoz, sarıkız, oraj-moraj” adıyla bir yığın süfli sıfat sıralayanlar aslında “ölü dövücüler” dir. Ordu zaten darbe yapmaktan vazgeçmiş, ölü dövücüler demokrasi kahramanlığına soyundu. Şu Çiçek’in “imzası kullanılarak yapılan kaba propagandaya” bakın.

Önce fotokopi çıkıyor. Toplum dalgalanıyor:

Sahte miydi? Gerçek miydi? Islak mıydı? Kuru muydu?

Sonra “orijinali” postalanıyor. Toplum yine ayakta:

Kâğıt parçası mıydı? Darbe planı mıydı?

Asker bana gönderin dedi. Aylar geçti gönderilmedi. Adli Tıp, “İmza yaş” dedi, yine aylar geçti, askeri savcıya 9 ayın sonunda ancak gitti ve Jandarma Kriminal Dairesi de “Evet bu imza Albay Dursun Çiçek’e aittir” raporu verdi.

Dursun Çiçek, doktora da yapmış; acaba “yeni bir Mahir Kaynak” mıdır? Yani orduyu çökertme uluslararası kaba propagandasının gizli köstebeği midir? Topluma yalan mı söyledi?

Yalan söylediyse neden?

Doğruyu söylediyse; yani “Bu imza benim değil ve ben böyle bir darbe planı hazırlamadım” demekte ısrarlıysa, dediğini “ispat etmesi” gerekir.

Albay Çiçek, görüyorsun! Ölü dövücüler sevindi.

Sevinçte katkın büyük!

Sen de bize söyle! Yalancı mısın? Doğrucu musun?

Doğruyu söylediysen kanıtla.[1]

****

Albay Çiçek’ten haber geldi

Bu köşede önceki gün yazdığım; “ölü dövücüler sevindi” başlıklı yazıda içimde her ciddi haber ve olay karşısında her zaman canlı tuttuğum “şüphe meleğini” harekete geçirmiştim.

“Bu imza gerçekse” demiştim.

Albay Dursun, köstebek midir?

Topluma yalan mı söyledi?

Doğruyu söylediyse!

İspat etsin istemiştim.

Beklediğim cevap hemen geldi. Dursun Çiçek adına avukatı İrem Çiçek, bana mektup gönderdi.

İftiradır diyor.

Karalamadır.

Vicdansızlıktır.

Adaletsizliktir.

Dursun Çiçek de bu sahte planı bütün toplum gibi gazetede gördü diyor. Mektup uzun ve detaylı, bu küçük köşede hepsini yayınlayamam. Ancak özünü bozmadan ve “Dursun Çiçek’in doğru söylediğinin ispatı sayılmasını” güçlendirecek bölümleri yayınlıyorum.

Sorular halinde geldi.

Dokunmadan yayınlıyorm.

“(...) Üzerinde hiçbir tarih olmayan ve askeri yazışma usullerine uymayan planın Nisan 2009 ayı içinde Genelkurmay Karargâhı’nda hazırlandığına kim karar verdi?

Aradan geçen dört ay sonra bir ihbarcı tarafından müvekkilimin (Dursun Çiçek’in) odasındaki çift kilitli dolaptan, haberi olmadan imhadan kurtarıldığı iddiası ile bir zarfa konularak İstanbul’daki Cumhuriyet Savcısı’na nasıl ulaştırıldı?

Neden dört ay beklendi?

İmza iddiaları dışında söz konusu planın müvekkilim (Dursun Çiçek) tarafından hazırlandığını ortaya koyan tek bir yasal delil var mı?

Defalarca talep edilmesine rağmen; plan üzerinde, parmak izi, kâğıt, mürekkep, bilgisayar ve yazıcı, ihbarcının gönderdiği zarfta ve planda aynı şekilde parmak izi, tükürük, hangi postaneden gönderildiği, yazıların ve kâğıdın kullanılma tarihi gibi diğer incelemeler neden yapılmıyor?

Bir gizli güç gerçeklerin ortaya çıkmasını ve ısrarla talep edilen imza dışındaki analizlerin yapılmasını önlüyor.

Bu gizli el kimin eli?

Sadece imza analizleri yapılıyor. Çünkü müvekkilimin (Dursun Çiçek’in) imzası teknik imkânları ve yetkileri fazla olan birileri tarafından o kâğıt parçasına imza taklit makinesi kullanılarak itina ile kopyalandı. O yüzden o ıslak imzalı sahte planda tek gerçeğe yakın olan şey, çok iyi takit edilmiş olan imzadır.

Bu komployu hazırlayanlar ve bu oyuna destek verenler işte bu gerçeği çok iyi bildikleri için sadece imza gündemde tutuluyor.

En son yine önce bir gazeteden öğrendiğimiz Jandarma Kriminal raporunda imza ile ilgili alt başlıklarda her şey müvekkilimin (Dursun Çiçek’in) imzasına benziyor diye değerlendirilirken, neden sonuçta da imza müvekkilimin imzasına benziyor denmiyor da eli ürünü olduğu kanaati yazılıyor. Kamuoyunun gerçekleri öğrenmesi adına bahse konu raporların tamamının açıklanmasını istiyoruz. Öyle içinden seçilmiş özel bölümlerin yargısız infaz için bazı gazetelere sızdırılmasını nefretle kınıyoruz...”

Evet sadece bir imza var.

Jandarma da doğruladı.

Ancak yığınla soru cevapsız.

Soruların gerçek delillere, şahitlere, bilgilere dayandırılmayan cevapları yoksa, “En son darbesini 30 yıl önce yapmış ve kurum olarak darbeciliğini kendisi öldürmüş orduyu karalamak için Dursun Çiçek’i kaba beyin yıkama propagandasıyla” mahkûm etmek adalete, insanlığa, hukuka sığar mı? Ölü dövücülükten demokrasi kahramanlığı çıkar mı?

Şu soru önemli:

Defalarca talep edilmesine rağmen; plan üzerinde parmak izi, kâğıt, mürekkep, bilgisayar ve yazıcı, ihbarcının gönderdiği zarfta ve planda aynı şekilde parmak izi, tükürük, hangi postaneden gönderildiği, yazıların ve kâğıdın kullanılma tarihi gibi diğer incelemeler neden yapılmıyor?

Yapılmazsa plan düzmecedir.

Asıl amaç, Albay Dursun Çiçek’i bitirmek değil, Güneydoğu’nun bölünmesine ve Kıbrıs’ın Türkiye’nin elinden gitmesine karşı diklenen Türk Ordusu’na diz çöktürmektir.[2]

 

Necati Doğru-Vatan

[1].http://haber.gazetevatan.com/haber.vatan?detay=Olu_dovuculer_sevindi&Newsid=291148&Categoryid=4&wid=108

[2].http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?Newsid=291728



Bu haber 539 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,583 µs