BU MUDUR?

6 Mart 2010 11:55 tsi
Son yıllarda yaşadıklarımız acil reformlara ihtiyacımız olduğunu gören gözlere, düşünen beyinlere tekrar tekrar gösterdi.

Bu mudur?

SON yıllarda yaşadıklarımız acil reformlara ihtiyacımız olduğunu gören gözlere, düşünen beyinlere tekrar tekrar gösterdi. Anayasa başta olmak üzere, yargı, kamu, seçim, siyasi partiler, vergi, sosyal güvenlik, sağlık, eğitim gibi birçok alanda reformlara ve yeni düzenlemelere acil gereksinim var. Diğer yandan ekonomi ister küresel krizden, ister iktidarın beceriksizliğinden dolayı deyin, felaket bir durumda. İşsizlik resmi rakamlara göre 3 milyon 500 bine yaklaşmış, enflasyon tekrar resmen yüzde 10'u aşmış. Muhalefet ve iktidar yanlısı herkes bunları kabul ediyor. En azından görüntü böyle... Peki yapılan ne, ya da iktidarın yapmak istediği ne? Bu gerçek ihtiyacı ve talebi siyasi malzeme yaparak oy çıkarmak, halkın ekonomik sorunlarını ve yolsuzlukları perdelemek. Başka türlü şu yapılanları nasıl izah ederiz?

Yandaşlar ve karşıtlar

İKTİDAR toplandı ve acilen referandum süresi 120 günden 60 güne indirildi. Şimdi, Anayasa kısmi paketi Meclis'e gönderilecek ve 3-5 madde etrafında her şeyi tartışacağız. Anayasa'nın 3-5 maddesi ve Yargı kısmi reformu, referandumları derken memleket bir de bakmışsınız AKP yandaşları ve karşıtları olarak bölünmüş. Anayasa oylamaları ve yargı reformu(!) referandumları AKP'ye güven oylamasına ve sonuçta genel seçimde oya dönüşmüş. Memura grev hakkı dolayısı ile memur, eğitim hakkı vaadi dolayısı ile Kürtler, inanç özgürlüğü vaadi ile cemaatler, genel özgürlük vaadi ile liberaller tekrar AKP'li olmuş veya kerhen desteklemişler. Ama desteklemişler. AKP, yüzde 40'a, yüzde 60 kaybetse dahi kazanmış olacak. Reformların gerçekleşmesi hemen hemen imkânsız ama oylar kaçmamış, vatandaş derdini hatırlamamış olacak. AKP'nin de tüm derdi, amacı bu. Ancak, Türkiye kaybedecek. Birkaç yıl sonra Cumhurbaşkanlığı halk oylaması, sonra yerel seçimler arkasından tekrar genel seçimler. En azından 6-7 yıl ihtiyaç duyduğumuz, Anayasa değişikliklerini ve hem fikir olduğumuz reformları yapamayacağız. Bu mudur memleketi kurtaracak olay? Budur. Yersek... Yemez miyiz?

Kötü ve iyi haber!

PERŞEMBE günü Referans'ta şahane bir karikatür vardı. Bir danışmanı Tayyip Erdoğan'a "Size bir iyi, bir kötü haberim var. Kötü haber; İşsiz sayısı 3.471 bin oldu. İyi haber, çoğunluğu AK Partili!" Tayyip Beyde "Oh çok şükür!" diyor. Durum bu kadar mı güzel özetlenir, Turgay? Tebrikler.

Haftanın Fıkrası

BİLİYORSUNUZ bağış toplamak ta bir sanattır. Herkes beceremez. Bu konuda becerikli bir dernek yöneticisi zengin bir avukattan henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark edip ziyaret etmiş. Avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışmış. "Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 5 milyon lira, ancak bugüne kadar hiçbir hayır işine 5 kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını topluma iade etmek istemez miydiniz?" Avukat bir süre düşünmüş, sonra, "Önce, birkaç soru sorayım; araştırmalarınız annemin uzun süren bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi?" diye sormuş. Dernekçi utanmış, "Hayır." "Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu?" Dernekçi utancından kıpkırmızı kesilmiş bir halde özür dilemeye çalışırken avukat onun sözünü kesmiş, "Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?" Dernekçi yerin dibine geçmiş, sadece, "Hayır, hiçbir bilgim yoktu" diye mırıldanmış. Avukat devam etmiş, "Peki, ben onlara zerre kadar para vermezken size niçin vereyim?"

*

PARA vermek istemeyen avukat için mantık güzel de, memleket yönetiminde ve genel olarak siyasette de bu anlayışta olanlar işbaşında.

Bülent Kuşoğlu-Tercüman

Kaynak: Tercüman Gazetesi,http://www.tercuman.com.tr/v1/yazaryazi.asp?id=140

 

Bu haber 557 defa okundu.