Güzel ülkemizde birçok uygulama evlere şenlik bir hal aldı
dostlar. Gün geçmiyor ki bir kara mizah örneği ile karşılaşmayalım. Hafta
başında katıldığımız iki günlük özel eğitim seminerinde bunlardan bir yenisine
daha şahit olduk. Serik Anadolu Lisesinde, Pazartesi ve Salı günleri düzenlenen
ve resen katıldığımız seminerde hayli gülünç (trajikomik) durumlarla
karşılaşınca, bu gülünçlükleri sizlerle de paylaşalım istedik.
Önce otizmin ne olduğunu anlatalım. Konuyu bilimsel dille
açıklayıp da zihinlerinizi yormamaya çalışarak tabi ki. Efendim, her biriniz ya
da en azından bir tanıdığınız motorlu araç sahibidir mutlaka. Ve bu araçları
hareket ettiren benzin, mazot olduğu kadar elektrik aksamlarıdır da. Bu
elektrik aksamlarından bir parça misal bir kablonun koptuğunu, oksitlendiğini
filan düşünün. Ne olur? Aracınız hareket etse bile ya bir sileceği, ya bir
kornası işlev görmez. Yani aracınız çalışabilir, camları açılıp-kapanabilir hatta
hareket de edebilir ama dediğimiz gibi o kablo ile ilgili olarak mutlaka bir
yerlerde, bir parça işlevini yitirir. Otizmli bir birey de buna benzer. Tamamen
beyin ve sinirlerle ilgili bir rahatsızlıktır. Malûm, insan vücudundaki
sinirler de araçların, elektrik aksamları gibi işlev görür. Söz gelimi kalbinizin
çalışması için elektriğe ihtiyaç vardır ve vücudunuz, bu elektriği kendisi üretir.
Otizmli bireyler hakkında hâlâ bilinmeyen karanlık noktalar bulunmakla birlikte
sorunun kaynağının, sinir dolaşımında oluşan herhangi bir aksaklık olduğu düşünülmektedir.
Dönelim, asıl konumuza… Milli Eğitim Bakanlığının -neredeyse- her
seminerinde olduğu gibi, bilindik formatta hazırlanmış bir slayt ve bu
sılayttan önemli gördüğü yerleri, katılımcılara okuyan; salonda gürültünün-patırtının
arttığı yani dikkatlerin dağıldığı anlarda da aralara anılar-hatıralar
sıkıştırarak, semineri neşeli hale getirmeyi başaran bir konuşmacımız eşliğinde
güzel bir destek eğitimine ve dahi telkin (propaganda) sağanağına tutulduk.
Salı günkü oturumda önce, AKP’nin yayın organı gibi yayın çalışan A-Haber
kanalında otizmli bir kızımızla ilgili yayınlanmış haberi izledik. Şimdi, ne
var ki bunda diyeceksiniz tabi haklı olarak. Şu var ki, otizmli kızımız,
-öncesinde tamamen yönlendirme amaçlı olarak yöneltilmiş olsa gerek- bir soruya
yanıt veriyor. Olsa gerek diyoruz, zira soruyu kesmişler. Otizmli kızımız, en
büyük arzusunun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la tanışmak olduğunu
söylüyor.
Video sona erince, -telkinden (propaganda) yeterince tatmin
olmamış olacak ki- sunucu arkadaşımız görev yaptığı özel eğitim kurumunda, -ortaokul
yahut liseli artık hangisindense- otizmli çocuklara yönelik olarak yaptıkları bir
sosyal deneyi anlattı. Deneyin kurgusu şöyle: Kurumda eğitim gören otizmli
çocuklara, mecliste halen terkibi (group) bulunan siyasî fırkaların (party)
yani AKP, CHP, MHP ve HDP’nin simgelerinin (amblem, symbol) bulunduğu oy
pusulaları kulanılmak suretiyle, “seçimde oy kullanma” eğitimi veriliyor.
Sonuçta, sunucu arkadaşımızın çok şaşırtıcı bulduğunu ve sosyal bilimcilerce
incelenmesini önerdiği bir durumla karşı karşıya kalınıyor. Bütün denekler yani
sosyal deneyde ister-istemez görev alan/aldırılan bütün öğrenciler mührü
götürüp, AKP’nin simgesi olan ampule basıyorlar. Dahası bütün oy kullanma
tekrarlarında aynı sonuç alınıyor.
Özel Eğitimci arkadaşımız bu anıyı da paylaşınca, salondaki
tepkileri tahmin etmeniz zor olmasa
gerek. Ülkücü arkadaşlarımız,
hilal bıyıklarının bir tarafı yukarı kaykılarak istihza ile yani alaycı alaycı
gülüyorlar; Sosyal Demokrat arkadaşlarımızın suratları düşüyor falan filan.
Biz, burada AKP taraftarı öğretmenlerin vermiş oldukları tepkileri sizlere
aktarmayı daha bir kayda değer buluyoruz ister istemez. Özellikle de dinci bir arkadaşın
yüksek sesle dillendirdiği ve hayli de tasdik (onay) alan “Aklın yolu birdir.” sözünü
işitince -fikir, zikir, istihza diye giden Osmanlı Türkçesinin kadim sözcüklerini
de yadederek- en anlamlı gülümsemeyi gönderiyoruz arş-ı âlâya doğru. Öyle ya,
Allah’ın, insanlara en büyük nimeti olan aklın yolu birdir. Yalnız dinci arkadaşlarımızın
unuttuğu nokta şudur: Bu yol, akıl-baliğ olanlar için geçerlidir!..
Şimdi bir anı da biz paylaşalım: 2004 yılında Alanya/Demirtaş
YİBO’da görev yaparken, -adı bizde saklı- Şanlıurfalı bir öğrencimizle yollarımız
kesişmişti canlar. Bu kızımız, toplumda, “balık hafızalı” olarak adlandırılan
rahatsızlıktan muzdaripti. Söz gelimi, adını yazmayı öğrettiğimiz bu yavrumuz
birkaç saat sonra bu bilgisini, becerisini unutuyordu. Gerçi herhangi bir tanı
konup, konmadığını bilmemekle birlikte, kişisel bakım becerilerini kazanamamış
olması misal sınıf ortamında sık sık altını ıslatması gibi durumları da
gözönünde bulundurarak “idiot” yani doğuştan zeka geriliği veya daha hafif bir
zihinsel rahatsızlığı olabileceğini düşündüğümüz bu kızımızın halinden de
etkilenerek dahası Alanya-Antalya arasında epeyce bir git-gel de yaparak, Kaleiçinde
bulunan rehberlik araştırma merkezinde eğitim alıp, “Özel Eğitim Öğretmenliği”
belgesi almışlığımız da vardır.
Gelelim otizmli çocuklarımızın ampul sevgisiyle ilgili meselenin
bilimsel temellerine: Efendim otizm, zihinsel engel türlerinin en ağırı, en
şiddetlisi olarak kabul edilebilir. Şizofrenlik de ağır ve şiddetlidir ama
tıbbî tedavi imkânı olduğu için otizm kadar kötü sayılmaz. Bu otizm
rahatsızlığı, hoşgörü ikliminde yaşayan bireyler söz konusu olduğunda eğlenceli
sonuçlar doğurabileceği gibi saldırganlık, şiddet, bilinçsiz taksirle (kusur)
yaralama olaylarına sebebiyet vermeye kadar da gidebilir. Söz gelimi (misal) bu
rahatsızlıktan muzdarip bireylerde sebepsiz yere gülme, ısırma, sallanma,
tükürme, vurma gibi davranışlar gözlemlenebilir. Bu bireyler aşırı gürültüden,
aşırı ışıktan korkabilirler. İnsanlarla göz göze gelmezler. Konuşulanlara,
kayıtsız kalırlar. Karanlıktan korkmak da bu takıntılardan biridir. Kısacası
otizmli bir birey kendi dünyasında yaşar. Bu yüzdendir ki otizmli bir birey
için ampul demek, aydınlık demektir. Gecenin karanlığında bir aydınlık; kendisini
seven, koruyup-kollayan bir anne, bir baba sıcaklığıdır zihninde oluşan
çağrışım. Dahası CHP’nin, “altı ok”u; MHP’nin, “üç hilâl”i ve soyut kavram
becerisi/yeteneği gelişmemiş olan otizmliler için hiçbir şey ifade etmeyen, HDP’nin
-oldukça soyut- “çınar ağacı” simgesi söz konusu bu rahatsızlıktan muzdarip
olan bireylerin hiçbir şekilde ilgisini çekmez. Peki, ampulün pabucunu dama
atacak simge ne olabilir, derseniz arz edelim: Lolipop şekeri!..
Yeri gelmişken, millî gururumuz Prof. Dr. Aziz Sancar Hocamızdan
da söz edelim dostlar. Ülkücü dünya görüşüne sahip olmakla, birçok kesimin
yüreğini burkan sayın hocamızın, kimya dalında Nobel ödülü almasına vesile olan
bilimsel çalışmalarına da değinelim. Artuklu Beyliğinin başkenti olan Mardin
ilimizden çıkıp, okyanus ötelerine; ta Amerikalara kadar giden ve orada, Türk
insanının yüzünü ağartan Prof. Dr. Aziz Sancar Bey’in buluşu olan DNA’nın
onarılması meselesi, otizm hastalarını da yakından ilgilendirmektedir.
Hocamızın çalışmaları tam anlamıyla sonuç verdiği takdirde, başta kanser olmak
üzere Alzheimer, Otizm gibi rahatsızlıklara çare olabilecektir. Yani dememiz odur
ki, Recep Tayyip Erdoğan’la tanışmayı çok arzu eden otizmli kızımızın derdine,
Mardinli bir ülkücü olan Sayın Aziz Sancar çare olabilecektir. Kısacası
(vel’hâsıl) işte geldik, gidiyoruz diyen Türk Ocakları müdâvimi bir fâni olarak,
“milliyetçilik” noktasında yollarımız kesişen; Ülkü Ocaklarının rahle-i tedrisatında
yetişmiş bir adaşımızın yani Prof. Dr. Aziz Sancar Bey’in de hatırına,
halihazırda “cumhurun başı” konumunda bulunan Recep Tayyip Erdoğan’dan, bir
zamanlar Mardin’de sarfettiği talihsiz sözler için hâlâ bir özür bekliyoruz.
Aziz Dolu Atabey
Serik-19.05.2016
*** Taraftarı olmaktan gurur duyduğumuz Beşiktaş’ımızın girişimleri
ile 1924’te millî bayram kabul edilip, günümüze değin aralıksız kutlanagelen 19
Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun. Bir, iri ve diri
olarak nice 19 Mayıs’lara!..
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle