Sıddıkoğlu
Muharrem Günay
15 Ocak 2016
Ehli Sünnet Velcemaatten Ayrılmayın
Ehl-i sünnet vel-cemaat, Resulullah'ın ve Eshab-ı kiramın gittikleri, itikattaki tek doğru yol demektir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Kurtuluş fırkası, benim ve Eshabımın gittiği yolda bulunanlardır.)[Tirmizi]
Ehl-i Sünnet vel-cemaat, Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)in sünnetine, ashabının ve onların yollarını izleyenlerin sünnetine; itikad, söz ve amel hususlarında sımsıkı sarılanlar ile bu şekilde dosdoğru tabi olup, bidatlerden uzak duran kimselerdir.
EHLİ SÜNNET VELCEMAATTEN AYRILMAYIN
Ehl-i Sünnet vel-cemaat, Yüce Kitabımız Kuran-ı kerime, Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)in sünnetine, ashabının ve onların yollarını izleyenlerin sünnetine; itikad, söz ve amel hususlarında sımsıkı sarılanlar ile bu şekilde dosdoğru tabi olup, bidatlerden uzak duran kimselerdir. Peygamber Efendimiz Kurtuluş fırkası, benim ve Eshabımın gittiği yolda bulunanlardır.[Tirmizi] Buyurmuştur
Ehli sünnet velcemaatin itikatta iki büyük, amelde ise dört büyük imamı vardır. İtikattaki iki büyük imamı İmamı Maturidi ve İmamı Eşaridir. Amaldeki dört büyük imamı ise İmamı zam Ebû Hanife, İmamı Şâfi, İmamı Mâlik ve İmamı Ahmed Bin Hanbeldir. Bir müslümanın Ehl-i sünnet velcemaat çizgisinde olması için itikadi açıdan ya Maturidi ya da Eşari mezheplerinden birisine, ameli açıdan ise ya Hanefi ya da Maliki, Şafi ve Hanbelî mezheplerinden birisine bağlı olması gerekir. Bu mezheplerin hepsine birden Ehli sünnet vel cemaat adı verilir ve aslında mezhep birdir ve bu mezhebin adı Ehl-i sünnet vel cemaattir. Yukarıda adı geçen imamlar ise Ehl-i sünnetin büyük âlimleri ve imamlarıdır. Sözgelişi bir Müslüman ameli açıdan Hanbeli olduğu halde itikadi açıdan İmamı Maturidi veya İmamı Eşariye bağlı olmadığı müddetçe Ehl-i sünnet üzere olamaz.
Dünya üzerindeki Müslümanların yaklaşık olarak yarısı itikadi açıdan Maturidi, ameli açıdan Hanefi mezhebine bağlıdırlar. Şeyh Abdülaziz Debbağ hazretleri El İbriz adlı eserinin 1.cildinde Ehl-i Sünnet akidesi hakkında şöyle demiştir:
Bir kul Ehl-i sünnet velcemaat akidesi üzere olmadıkça kendisinse fetih yapılmaz. Bundan başkasının akidesi üzere bulunan Allahın hiçbir veli kulu yoktur ve olamaz da
Fetihten önce başka bir akide üzerinde bulunan varsa, fetihten sonra derhal tövbe etmesi ve Ehl-i sünnet akidesine dönmesi gerekir. (El İbriz cilt 1 sayfa 58,mütercim Celal Yıldırım)
İslâm coğrafyasında Ehl-i sünnet dışında kalan ve Ana Caddeden itikat ve ibadet bakımından ayrılan ve çoğunlukla siyasi amaçlara göre gelişen bu akımlara Fırka-ı dâlle/Sapık Yollar adı verilmiştir. Fırka denilince akla gelen bu sapık yollardır. Çünkü müslümanlar fırkacı olmaz ve fırkalara bölünemezler.
Bu noktada fırka ve fırkalaşmak kavramı ile cemaat, târikat ve mezhep kavramlarını birbirinden ayırmak gerekir. İslâm dünyasında Ehl-i sünnet velcemaat anlayışı veya bir başka deyişle ana caddeden ve cemaat şuurundan ayrılmamak kaydıyla, Müslümanların farklı mezhep ve tarikatlar etrafında kümeleşmeleri farklı içtihatlar içinde hareket etmeleri ve bunlara bağlı olarak mizaçlarına uygun düşen tasavvuf halkalarında yer almaları yadırganmamış, bir ağacın ana gövdesinin dalları olarak görülmüş; Bunun yanında çoğunluğu siyasi amaçlı olarak çıkmış olan sapık fırkalara karşı uyanık olmamız istenmiştir.
Nisa suresinde ise Ümmeti-i Muhammedin gittiği yoldan ayrılmak sapıklık olarak nitelenmiş ve müminlerin yolundan ayrılanların cehennemlik oldukları belirtilmiştir:
Her kim de kendisine doğru yol (İslâm) belli olduktan sonra, Resûle karşı tavır koyar (emirlerini beğenmez) ve (Resûlü örnek alan) müminlerin yolundan başkasına uyarsa, onu döndüğü (ve seçtiği o sapık) yolda bırakırız. Sonra kendisini cehenneme atarız. O ne kötü bir gidiş yeridir! (Nisa 4/ 115)
Rivayet olunduğuna göre, İmâm- Şafiî (Rahimehullah) icma-ı ümmetin hüccet olduğuna dair bu ayet-i kerimeyi delil göstermiştir. İmâm-ı Şafiî (Rahimehullah) ın bu ayet-i kerimeyi delil gösterişi şöyle açıklanır: Müminlerin yolunun dışında bir yola uymak, bu ayeti kerimenin açık ifadesiyle haram olduğuna göre, müminlerin yoluna uymanın vacip olması gerekir. Çünkü Mevlâ Teâlâ, Peygambere muhalefet edip, müminlerin yolundan başkasına tâbi olanları tehdit etmiştir. (Ruhul- Furkan, Nisa Suresi, cilt: 5; Mahmud Ustaosmanoğlu, İst. 1997) İcma-ı Ümmetin delil olduğu hakkında daha birçok hadis-i şerif ve rivayetler vardır. Nitekim:
İbni Ömer (Radiyallahu Anhuma) dan rivayet edildiğine göre, ResÛlullah (Sallallahu Aleyhi Vesellem) şöyle buyurdu: Şüphesiz Allah (-u Teâlâ) benim ümmetimi -veya Muhammedin ümmetini, buyurdu- dalâlet (sapıklık) üzere toplamaz ve Allahın (kudret ve yardım) eli cemaatin üzerindedir. Her kim (cemaatten söz veya hareket ya da inanç bakımından) ayrılırsa, cehenneme ayrılır. (Tirmizi, Fiten: 7, 2167; 4/466; Hâkim, Müstedrek, No: 397; 1/201)
Bu yazı 1,503 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
7 Ekim 2020
Mümin Nasıl Olmalı
-
8 Ağustos 2020
Allah İnsanı Yarattı Ve Ülkülerle Donattı
-
19 Temmuz 2020
Allah Tuzak Kuranların Tuzaklarını Başlarına Geçirendir
-
20 Haziran 2020
Anadolu'nun Türkleşmesi ve İslamlaşması'nda Yunus Emre'nin Rolü
-
30 Mayıs 2020
Fatih'in Şahsiyeti Nizam-ı Alem ve İ'lay-ı Kelimetullah Ülküsü
-
23 Mayıs 2020
Bayram Namazının Kılınışı ve Evde Kılınma Durumu
-
23 Mayıs 2020
Lider ve Fikir Adamlarımıza göre Milliyetçilik (2)
-
23 Mayıs 2020
İslam'da Millet ve Türk Milliyetçiliği (1)
-
20 Mayıs 2020
Türkçülük Anlayışımız ve Bu Anlayışa Saldıranlar
-
16 Mayıs 2020
Fıtır Sadakası
-
3 Mayıs 2020
3 Mayıs Türkçüler Günü
-
2 Mayıs 2020
Türk Tasavvuf Ekolünün Kurucusu Hacı Bayram-ı Veli?
-
22 Nisan 2020
Piri Türkistan Hoca Ahmet Yesevi
-
13 Nisan 2020
Osmanlı Devleti'nin Kuruluşu - Kuruluşta Tasavvuf ve Tarikatların Rolü
-
7 Nisan 2020
Berat Gecesi
-
3 Nisan 2020
Tarihin Haklı Çıkardığı Lider TÜRKEŞ
-
27 Mart 2020
Satuk Buğra Han ve Hz.Muhammed
-
20 Mart 2020
İsra Miraç ve Miraç Kandili
-
1 Mart 2020
Cihad Her Müslümana Kıyamete Kadar Devam Edecek Bir Farzdır
-
11 Şubat 2020
Köni Eğri Bolsa / Adalet Eğrilirse Kıyamet Kopar
Yorumlar
+ Yorum Ekle