En Sıcak Konular

Nurullah Aydın

Zulmetten Aydınlığa
Nurullah Aydın
17 Eylül 2014

Oyuncular ve Figüranları



Neden evrensel boyutta değil de yerel düzlemde olaylara bakıyoruz?

 

Neden evrensel insani değerler açısından değil de şarlatanların rahat yaşaması için gerçekleri görmemeye direniyoruz. Zihinlerimize, enerjimize, zaman israfımıza yazık oluyor.

 

İnsan; eğitimi, yeteneği, becerisi üretkenliğine göre farklı konumda yaşamını sürdürür. Kendisinde bir takım özellikler olduğunu düşünen her insan yaşamında bir rol oynar.

Roller de; ya başrol, ya oyuncu, ya da figüranlıktır.

İnsanın beynine yapılan düşünce- inanç şırıngası insanı tercihe yönlendirir.

 

Gerçek hayattan rol modeli olarak zihinlere yansıyan; güç ve paranın değerleri ezerek yerine geçmesi, toplumun yaşam tarzını kemiren başka bir salgın hastalığa daha yol açıyor.

 

Bu tehlikeli salgın yolsuzluktur. Güç ve paraya ulaşmak için her yolu mübah kılan bu virüs, esir aldığı toplumu çökertir, yaşam tarzını hastalık üreten bataklığa çevirir. Çünkü tüm kaynaklar yolsuzluğa kurban gittiği için, ruhsal ve sosyal hastalıklar içinde kıvranan toplum yeni kurban olacaktır.

 

Önlenemeyen sosyal hastalıklar, zincirleme yolla ve çığ etkisiyle yaşam tarzımızı işte böyle kirletiyor.

 

Zihinsel işgale uğrayan toplumlar; beyinleri sığlaştığı için soygunun boyutunu kavrayamaz, neden ve nasıl gittiğini anlayamaz, önlem alamaz. Alık alık seyreder. Kaybettiğinin binde birini bile tekrar alabilmek için, kedinin kendi kuyruğuyla oynadığı gibi sürekli dolanır durur. Sürekli sahte şifreleri çözmekle oyalanır. Halbuki, asıl şifresi; kendi hayatının ve sağlığının kilitlendiği bu şifredir, bilemez ve çözemez!

 

İşte bu zihinsel işgal ve esaret; içinde yaşadığımız akvaryumu kirleten, zihinleri kilitleyen ve toplumları acınacak hale getiren böylesine acımasız bir akıl oyunudur.

 

Zihinsel esarete uğrayan toplumlar, içine düştükleri hastalık üreten bataklığı idrak edecek ve kurutacak zihinsel yetenek ve derinliği de kaybederler. Onların yapabileceği tek şey; bu bataklığın sürekli ürettiği sivrisinek ordusuyla savaşmak ve kıt kaynaklarını ahmakça harcamaktan ibarettir. Ama bu sivrisinek bulutları hiç bitmeyecektir.

 

Toplumu beyinsiz hale getirecek her işlem; zihinsel köleliği sağlamanın en kısa yoludur. Bunun üzerine algı yönetimi de eklenirse, bir tek kurşun bile atmadan bilinçaltı kurgulama ile toplumlar kolayca yönetilir. Bilim ve akıl gücünü koruyamayan devletler, yöneten aklı kaybettiği için yönetilen duruma düşerler. Çağdaş kölelik işte böyle oluşuyor.

 

Bu akıl oyununda; sağlıktan ekonomiye her alanda devam eden küresel savaşın değişik şekillerini bilmeyen toplumların yaşama şansı yok.

 

Herkes bir tuhaf durumda. Şaşkın şaşkın bakıyor. Anlamıyor, anlamış görünüyor veya anlamaya çalışıyor. Günümüz karmaşasında dikkatlerimiz çok farklı düzlemde seyrediyor.

 

İnsanlar nelerle meşgul? Söz ve yazı şarlatanlarını görmemek, bunları tartışmamak ne kadar doğrudur?

 

İster buna ırkçı ister dinci emperyalizm denilsin nihayetinde; insanlar kuşatılmış bulunuyor. Umutları daha küçük parçalara bölüyor, tamamen kendi kontrolüne alıyor. İnsan ölümleri, kültür tarihinin tahribi, psikolojik travmalar çok daha etkili ve tehlikeli durumda.

 

Bunları görmemek, bunların üzerinde durmamak gaflet değil midir? Bütün bu tehlikeler göz ardı edilerek salt geçmişte de böyleydi bahanesiyle zihinlerin, yaşamın işgaline göz yummak ne kadar sağlıklı bir bakıştır?

 

Güç odakları; sermayeyi, silahı, medya’yı çok güçlü olarak kullanıyor. Ne yazık ki bunun içinde farkında olunarak ve olmayarak iblisin yolunda olanlara hizmet konumuna düşülüyor.

 

Günün Sözü: Kin nefret ve öfke içinde olanlar, kendi oyunları içinde kalırlar.



Bu yazı 791 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 15 Ekim 2018 İKTİDAR SAVAŞI VE PROPAGANDA
    • 9 Ekim 2018 SİYASAL/EKONOMİK ŞEKİLLENDİRME
    • 1 Ekim 2018 ABD-NATO VE TÜRKİYE
    • 4 Aralık 2017 ÖVÜLENLER, ELEŞTİRENLER, SUÇLANANLAR KİM NE?
    • 29 Ağustos 2017 Mikrodalga ile Beyin Kontrolü
    • 21 Ağustos 2017 Kimler Neleri Tartışıyor
    • 14 Ağustos 2017 Egemenlik Duygusu Stratejik Aldatma ve Yanıltma
    • 7 Ağustos 2017 Sinsi Hainler ve Robotlaştırılanlar
    • 31 Temmuz 2017 Mürteciler Yobazlık ve Kimlik Parçalanması
    • 24 Temmuz 2017 Sapkın İslamcı araplarçıların Çığırtkanlığı
    • 17 Temmuz 2017 Ders Almasını Bilmek
    • 10 Temmuz 2017 Güveni İstismar Edenler
    • 3 Temmuz 2017 Kirletilen Solan Adalet
    • 29 Haziran 2017 Küresel Odaklar ve Türkiye
    • 19 Haziran 2017 Çığırtkanlar Güven ve Umut
    • 12 Haziran 2017 Yalan Rüzgarı, Kin, Nefret Fırtınası
    • 5 Haziran 2017 Vahhabi Selefi Haşhaşiler Zihniyeti ve Türkiye
    • 29 Mayıs 2017 Bilgi Algı Medya Hukuk
    • 22 Mayıs 2017 Duyarlı Olmak Ama Neden Nelere?
    • 15 Mayıs 2017 Kuklalar Görevliler ve Karar Vericiler

    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,613 µs