En Sıcak Konular

ALİ KOÇ'TAN TFF VE HAKEMLERE VERYANSIN

20 Şubat 2020 01:29 tsi
 ALİ KOÇ'TAN TFF VE HAKEMLERE VERYANSIN Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, sarı-lacivertli takımın gündemi ve hakem hatalarıyla ilgili basın toplantısı düzenledi

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, sarı-lacivertli takımın gündemi ve hakem hatalarıyla ilgili basın toplantısı düzenledi 

Ali Koç'un toplantıda yaptığı konuşma şöyle:

"Herkesi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Bugün burada kapsamlı bir toplantı yapacaktık ama dün gece oyun oynanırken kurallar değişti. Dolayısıyla TFF’nin bir açıklaması var. Demek ki oyun oynanırken kurallar değişebiliyormuş. Dolayısıyla bu toplantıyı yapmama kararı almıştık. Ancak arkadaşlarım, ’Basından çok yoğun ilgi var, ayıp olur. Dolayısıyla kimseyi boş yollamayalım, toplantıyı yapalım.’ dediler ve karşınıza geldik. Bugün anlatacaklarımız var. Biliyorsunuz bunu geçen hafta yapacaktık. Ne yazık ki İdlib’te yaşananlardan sonra- aynı gün oldu, toplantımızdan birkaç saat önce- toplantımızı iptal etmek durumunda kaldık. Tekrar kahraman askerlerimize, şehit olan askerlerimize başsağlığı diliyorum, ailelerine sabır diliyorum. Yaralı askerlerimize de acil şifalar diliyorum. Bugünkü toplantımızı, biraz fazla klasik olacak ama derdimizi en iyi şekilde anlatacağı için, yaklaşık 7 dakikalık video ile başlatacağız. Bu video aslında bizim sezon başından beri özellikle son dönemde yaşadıklarımızı tüm çıplaklığıyla göz önüne seriyor. Şunu da bilmenizi istiyorum ki bu videoda kullanmadığımız pek çok başka pozisyon var. Bu pozisyonlar yüzde 50 diye yorumlanabilir. Bazılarına göre yüzde 80 olur, bazılarına göre de 70 olur ama yüzde 100 olduğuna inandığımız pozisyonları sizle paylaşacağız. Onlar üzerinden biraz konuştuktan sonra Fenerbahçe’nin niye mağdur edildiğini, bu kronikleşmiş durumun ne şekilde geliştiğini, TFF’yle ilgili bazı görüşlerimizi, hakem atamaları, hakem performanslarıyla ilgili bazı görüşlerimizi, siyasetle ilgili görüşlerimizi, algı operasyonu Türkiye’de çok kullanılan bir söylem, biz medya, sosyal medya, bilhassa Cumhurbaşkanımızın ziyaretinden sonra yaşananlar üzerinden görüşlerimizi belirteceğiz. Arkasından camiaya küçük bir seslenişimiz olacak, ondan sonra arzu ederseniz sizin sorularınızı alacağız. Zahmet edip geldiğiniz için herkese teşekkür ediyorum.

BİZİM LEHİMİZE HATALAR OLSAYDI NE FEDERASYONU KALMIŞTI, NE FENERBAHÇELİ TÜRKİYE FUTBOL FEDERASYONU BAŞKANI NE ZORLU TOPLANTISI NE DE BAŞKA BİR ŞEY!

“Pozisyonlara bütünüyle baktığınızda aslında başka bir resim çıkıyor ortaya. Dördüncü hafta, Alanyaspor maçıyla başladı, konuşmamın başında dediğim gibi sizinle paylaştığımız pozisyonlar bize göre yoruma açık olmayan pozisyonlardır. Alanya maçında iki kusurlu gol yedik. Kural hatası için başvurduk, maçta yaşananlardan çok bizi endişelendiren ve üzen, bu kural hatası başvurumuzun ele alınış şekliydi. Başvurumuz bile ulaşmadan ‘kural hatası yoktur’ açıklaması yapıldı, en üst yetkili merciden. Uzunca bir süre karar verilemedi. Hatta az kalsın whatsapp ortamında yönetim kurulu karar alacaktı, kimse IFAB raporunu okumadı. IFAB raporu var mı, yok mu, açıklanmadı, bize göre var! Çok lehte bir rapor olsaydı net bir şekilde açıklanırdı. Bunu federasyona da iletmiştik. Antalya maçında iç sahalarda pek çok maçta verilen ama ne hikmetse bize geldiği zaman verilmeyen ve az önce de gördüğünüz gibi Jailson ile aynı şekilde olan bir el pozisyonu var. 10.haftada Kayserispor maçımız var, orada da 3 penaltımız verilmedi. Gazişehir maçında 3 penaltımızı verip dinlendirilen hakem Arda Kardeşler, bu maçta 3 penaltımızı vermedi. Tüm Türkiye’nin tartıştığı bir maç olmasına rağmen ertesi hafta maç aldı. Bunların da manalarını biraz sonra anlatacağım size… 12.haftada Yeni Malatyaspor maçımız var. Hepinizin bildiği gibi net bir şekilde kaçırdığımız penaltının tekrar edilmesi gerekirdi, pek çok başka maçta gördüğünüz gibi ama edilmedi. Allah’ın sopası yoktur ki, 1 hafta sonra benzer şey bize oldu; bizim kalecimiz penaltıyı kurtardı, penaltı tekrar edildi ki doğru da bir karardı. Ama bir hafta önce bize olduğu zaman yine burada çok kez söyleyeceğim ‘standart dışı yaklaşım.’ Göztepe maçında gol attık, ikinci goldü. ‘4 dakika 17 saniye’ zihniyeti diye adlandırdığımız ‘4 dakika 17 saniye’ boyunca bizim golümüzün üstüne istişare edildi. Ne edildi, bilmiyorum. Sonra gol verildi. 20.haftada oynadığımız Trabzonspor maçında -nispeten iyi oynadığımız maçlardan bir tanesi- aut atışından korner verildi, döndü gol oldu ki olabilir. Ama geçen sene hatırlayın bir derbi deplasmanında yanlışlıkla bir taç atışı verilmiş, o taç atışı bizim lehimize verilip golle sonuçlandıktan sonra Türkiye’de spor medyası yangın yerine dönmüştü! Halbuki aynı maçta bizim yediğimiz golde aut olması gereken pozisyon korner olarak değerlendirildi ve kornerden gol yedik, biz sesimizi çıkarmadık. Keza Trabzonspor maçında da olabilecek bir hata. Aut vermesi gereken pozisyonun korner olarak değerlendirilip, gol yememiz. Aynı maçta az önce de gördüğünüz üzere Max Kruse’nin kaleciye hiçbir teması dahi yokken Trabzonspor maçında Vedat’ın attığı golün verilmemesi! VAR’a gidilmemesi! Biz yine sesimizi çıkartmadık. Düşünün bu başka bir takım olsaydı yer yerinden oynamıştı. Bizim lehimize hatalar olsaydı ne federasyonu kalmıştı, ne Fenerbahçeli Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı ne Zorlu toplantısı ne de başka bir şey! 21.haftaya geldik ve gördük ki artık fazla birikmeye başlamıştı. 21.haftada kurtardığımız penaltı tekrar edildi, 2 penaltımız verilmedi ve VAR’a gidilmedi, bize verilen penaltıda VAR’a gidildi, kurtarma pozisyonunda VAR’a gidildi ama bizim lehimize olanda gidilmedi ki bu tamamen VAR protokolünü hiçe saymak! Güya orta hakemin dediği doğruysa ‘Israrla çağır dedim, beni çağırmadı VAR hakemi’ diyor. Bu haksızlıklara her hafta yeni bir olay eklenmekte ve son olarak Ankaragücü maçımızda ki maç oynanırken de fark etmedik, o maçta da hiç iyi oynamadık. Yeni toplama bir takım olan, yeni transferler yapan, tam kadrosunu oturtmamışken karşısına çıktığımız Ankaragücü’nü tebrik ederim, bizi yendiği için ama o maçta da maçtan sonra ‘net ve bariz’ bir şekilde yine taraflı/tarafsız spor medyasının da ifade ettiği gibi gol öncesi VAR’a gidip golün iptal edilmesi gerekiyordu. Bu maçta Vedat’a da bir pozisyon var ama fifti fifti olduğu için söylemiyorum. Özetle şunu anlatmaya çalışıyorum: Fenerbahçe’nin sezon başından beri yaşadığı net, bariz hatalı hakem kararlarının sistematik bir hale geldiği artık apaçık ortadadır. Bizim lehimize ne yapıldı diye baktık, onu da ifade edeyim: Burada 2-1 kazandığımız Ankaragücü maçında kornerden attığımız ilk gol �"Zanka’nın golü- aut olması gerekiyordu, bize korner verildi. Orada belki ‘haksız yere 2 puan aldınız’ denebilir ama bu pozisyonlara baktığınız zaman oynadığımız futboldan bağımsız, kendi öz eleştirimizi de yapıyoruz, transfer hataları, kadro mühendisliği vs. vs. bunlardan baktığınız zaman burada 14-15 puandan bahsediyoruz. Bunun sadece yarısını hesabımıza saysanız tablodaki farkı göreceksiniz. Antalya, Alanyaspor maçı bizim için bardağı taşıran damla oldu derken bu hafta Ankaragücü maçını nasıl tanımlayacağımızı bilemiyorum. Tabii bunlar saha içinde yaşananlar, bir de bu işin saha dışında yaşananları var. Federasyonumuz, yönetimiyle, kurullarıyla, aldıkları kararlarla şampiyonluk mücadelemizde sadece bizi zayıflatmakla kalmamıştır, tüm ligin gidişatını ve yarışın tamamını kökünden etkilemiştir. Ve göreceksiniz sezon ilerledikçe bu etki daha da artacak, daha da büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalacağız.”

HAKEMLERE VERİLEBİLECEK EN KUVVETLİ MESAJ -KULAĞINA BİR ŞEY FISILDAMANIN DIŞINDA- HER HAFTA AÇIKLANAN HAKEM ATAMALARIDIR! BU ASLINDA BİR NEVİ ÖDÜL VE CEZA SİSTEMİDİR

“Sizlere hakem atamalarından bahsetmiştim. Evet, teknoloji var, teknolojinin nimetleri var ama teknolojiyi kullanan insanlar olduğu zaman o nimet iyi niyetle kullanılmadığı zaman da istediğiniz sonucu vermiyor. Bu zamana kadar 11 maç kazanmışız ve ne hikmetse bu 11 maçın 9’unda hakemler bir sonraki hafta maç alamamışlar. Bunu altıncı kez yaşandığında gündeme getirmiştik ancak halen benzer sıkıntılar devam ediyor. Bu dünyayı bilenler bilir. Hakemler ne ister? Her hafta maç yönetmek ister. Hele ki yeni ortamda, ciddi paraların kazanıldığı ortamda her hafta maç yönetmek geçmişe nazaran çok çok daha büyük önem kazanmıştır. Peki, hakemlere en kuvvetli mesaj nasıl verilir? Hakemlere verilebilecek en kuvvetli mesaj -kulağına bir şey fısıldamanın dışında- her hafta açıklanan hakem atamalarıdır! Bu aslında bir nevi ödül ve ceza sistemidir. Yine bu camiayı bilenler bilir ki, hakem camiasında herkesin bildiği,  sıkça kullanılan bir söz vardır; ‘Hakemler cin gibidir, atamalara bakar ve mesajı alırlar.’ Bir takımın maçını katlettikten bir hafta sonra o hakemlere birlikte maç verilirse, -birlikte derken ne demek istediğimi anlatacağım, örneğiyle- hakem dünyası o mesajı çok net alır. Nedir örnek? Biraz önce bahsettim, 10.hafta Kayserispor maçında müthiş kötü bir yönetim sergileyen, 3 penaltımızı vermeyen Arda Kardeşler ve Turgay Kaan Numanoğlu ikilisi, bir sonraki hafta -11.hafta- beraber, birlikte Göztepe-Malatyaspor maçına atanmışlardır. Bundan daha net mesaj veremezsiniz.”

VAR PROTOKOLÜNÜ TAMAMEN HİÇE SAYAN UYGULAMALAR, ÖZELLİKLE BİZİM MAÇLARIMIZDA OLUYOR AMA SADECE BİZİM MAÇLARIMIZDA DEĞİL, DİĞER MAÇLARDA DA ARTIK NORM HALİNE GELİYOR

“Hakemlerimizin söz konusu Fenerbahçe olunca takındıkları bu son derece cüretkâr tavrın hatta ürkütücü boyutlarda olan bu cüretkâr tavırlarını nasıl yorumlayacağımızı, bunların etkilerini nasıl ölçebileceğimizi yani saha içinde değil, saha dışında da, onları size bırakıyorum! VAR protokolünü tamamen hiçe sayan uygulamalar, özellikle bizim maçlarımızda ama sadece bizim maçlarımızda değil, diğer maçlarda da artık norm haline geliyor. Peki, hakemler bu cesareti nereden buluyorlar? Kör göze parmak, az önce de ifade ettiğim gibi bu cüretkâr kararları verip bile bile bu hataları yaparken kime güveniyorlar? Kariyerlerini riske atacak şekilde yapılan hata da demek istemiyorum, kasıtlı kararlarda kime güveniyorlar? Az önce ifade ettiğim gibi maçlar yönetilirken ciddi kazançlar söz konusu. Dolayısıyla bu işin hakem boyutu ve görüyorum ki teknolojiyi de doğru dürüst kullanmıyoruz. Pek çok verdiğim örnekte orta hakemin VAR’a gitmesiyle kazanacak çok şey varken bilhassa güven! müessesesinde gitmemeleri akıl alır gibi değil! Biraz önce söylediğim gibi Alanyaspor maçından sonra yapılan başvuruda yürütülen süreç… Emre Belözoğlu’nun pozisyonu, Kayserispor maçı yani az önce bahsettiğim maç. Taç çizgisinin dışında rakip futbolcuyla arasında bir diyalog yaşanıyor. Bu diyalogdan Emre’ye, ceza vermek için, verdirebilmek için önce gazetelerde ‘şöyle dedi, böyle dedi’ haberler çıkartılıyor ama mevzuata göre o yaşanan olaydan herhangi bir ceza verilmesi söz konusu değilken hakemden ek rapor izleniyor. Gidip soruyoruz, ‘neden ek rapor istiyorsunuz?’ diye ve bize, ‘dosya sağlam olsun’ diye cevap veriliyor. Sayın Hukuktan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi, ‘Tamam, dosyan sağlam olacak ama sen bunu yaparken ceza veremeyeceğini bildiğin bir konuda hakemden ek rapor istediğin zaman hakemlere bir mesaj yollamıyor musun?’ diye soruyoruz fakat cevap yok! Gazişehir maçında, çok önemli Başakşehirspor maçımız öncesi Vedat Muriqi’nin PFDK’ya sevki malumunuzdur. Tek kelimeyle, skandaldır! Hatta meydan okumadır! Bakın, söylüyorum; zorlamayla yapılmış bir hamledir!”

HARCAMA LİMİTLERİ KONUSUNDA BİRBİRİYLE UYUMSUZ, STANDARDI OLMAYAN KARARLARLA ÇOK İHTİYACIMIZ OLAN TRANSFERLERİ YAPMAMIZIN ÖNÜ KESİLDİ, YANİ ENGELLENDİ

Harcama limitleri konusunda çok uğraştık, çok çabaladık. Biliyorsunuz, Bankalar Birliği ile olan anlaşmayı biz, imzalamadık değil, tekrar ifade ediyorum, imzalayamadık! İmzalayamamamızın sebeplerini anlattım, ileride bu konulara gelince daha da detaylı anlatacağım. Dolayısıyla biz, kendi imkanlarımızla, kendi çabalarımızla başka bir yoldan gitmeye çalıştık. Fakat harcama limitleri konusunda birbiriyle uyumsuz, standardı olmayan kararlarla çok ihtiyacımız olan transferleri yapmamızın önü kesildi, yani engellendi. Bu harcama limitleri, yani UEFA ile yapılan mutabakat sonrası ülkemizde uygulanan yerel ‘Finansal Fair Play’ dediğimiz konu 2+2=4 değil, bir sürü sübjektif konu var. Yoruma açık konu var. Bardağı yar dolu görürseniz çözebileceğiniz unsurlar var ama ne hikmetse bize olumsuz yaklaşıldı. Transferin son iki gününe kadar eksi harcama limitlerinde tutulduk. Bırakın Simon Falette’in lisansını çıkartmayı, bir sol bek için hamlemiz olacaktı, eksi tutulduk ve tam sınırda, tekrar teşekkür ediyorum Sadık Çiftpınar kardeşime, o bu seneki maaşından fedakarlık yaptı ve biz azıcık sınırın üstüne çıkarak ancak ve ancak Simon Falette’in lisansını çıkartabildik. Ve son iki gün! Diyeceksiniz ki ‘başka takımların da bir ya da iki gün evvel transfer yapma izni çıktı’ ama onlar çıkacağını biliyorlardı! Biz, ne olacağını bilmiyorduk. ‘İki günde transfer yapılabilir’ diyebilirsiniz. Ama şöyle bakın, koskoca Türkiye Süper Ligi’nde pek çok takım transfer yaptı, pek çok takımın finansal durumları ortadayken onlar transfer yaptı ama tek yapamayacak takım, tek yapmaması gereken takım, yapması sakıncalı olan takım Fenerbahçe oldu! Dolayısıyla özetlemek gerekirse sezon başından bu yana federasyonumuzun, kurullarının, kurallarının hepsini bir özetlersek ne yapar ederiz Fenerbahçe’nin golünü iptal ederiz, penaltısını vermeyiz, rakibinin ihlal içeren golünü verir, penaltı olmayan pozisyonda penaltı çalarız, bir şekilde transfer yaptırmayıp kadrosunu güçlendirmesine müsaade etmeyiz, futbolcularına nasıl ceza veririz, maçı yönetecek hakemlere atamalarla mesaj veririz…’ gibi bir tabloyla karşı karşıyayız. Yani sistematik ve kronikleşmiş dediğim konu bu. Ve bugün geldiğimiz noktada 22. Hafta itibarıyla kamuoyunun büyük bir bölümü bilhassa son hafta yaşananlar Alanyaspor ve Ankaragücü maçları, Fenerbahçe’yi en ağır şekilde eleştirenler de dahil olmak üzere bize karşı ortaya konan bu kronikleşmiş yaklaşımı tespit edip, üzerine yorum yapmaktadırlar. Peki biz bunları nasıl yorumlamalıyız? Ali Koç nasıl yorumlamalı? Fenerbahçe Spor Kulübü Yönetim Kurulu? Ersun hoca? Takımın kaptanları? Oyuncular? Bilhassa ülkemizi iyi tanımayan yabancı oyuncular? Şimdi bunları tek tek ele aldığımız zaman diyebilirsiniz ki niye bunları bu kadar dert ediyorsunuz? Basit hatalar. Hakem hataları. Futbolun doğasında hakem hataları hep olmuştur. Bizim ‘beyaz’ dediğimize ‘siyah’ diyenler bunu diyecekler. Ancak resmin bütününe baktığınız zaman ortaya çıkanlar basit hatalarla ya da futbolun olağan akışıyla anlatılamaz, açıklanamaz. Burada tartışılacak hiçbir şey yok. Sadece hakem hataları demiyorum, saha dışında bahsettiklerim, hepsi… Yani sahadaki hakemlerin standart dışı uygulamaları artık görmezden gelebileceğimiz seviyeyi, noktayı çoktan geçmiştir. Bu sezon bu yaşananlardan en muzdarip takım Fenerbahçe’dir ama sıkıntı yaşayan sadece biz değiliz. Ve göreceksiniz, YDK’da da ifade ettiğim gibi futbol dışı, futbol içi unsurlarda pek çok kulüp bizim olduğumuz noktaya gelecek ve gelmeye de başladı. Göreceksiniz sezon ilerledikçe şikayet eden, canı yanan takımların sayısı çok daha fazla artacaktır.”

Sezon bitiyor, biz Fenerbahçe olarak bu gidişatın düzelmesini beklerken aksine her hafta bir başka vahim olayla karşılaşıyoruz. Bakalım bu hafta ne olacak? Menüde ne var? İnşallah bir şey yoktur.

Şimdiye kadar sizlere anlatmaya çalıştıklarım, Türk futbolunda yaşanmakta olan hadiselerin bundan önceki sezonlarda görmeye alışkın olduğunuz türden �"ne yazık ki tarihimize baktığınız zaman onlara da alıştık- yanlış karar ve kötü yönetim uygulamalarının ötesinde bir boyut taşıdığı hepimizin kanaatidir. Açıkça söylemek gerekirse Türk futbolu, içinde bulunduğumuz sezonda bugüne kadar görülmemiş düzeyde bir futbol mühendisliğiyle karşı karşıyadır. Saha içinden saha dışına, hakem atamasından çeşitli kurulların kararlarına, VAR odasından haberlerin medyaya işlenme biçimine varıncaya kadar 360 derece ve organize bir mühendislik çalışması yürütülmektedir. Buna fikstürü de ekleyebilirsiniz. Galiba 25. haftaya kadar fikstür belirlenmiş. Bir bakın o fikstüre, şampiyonluğa oynayan 6 takımdan kaçı cuma günü kaç maç yapmış. Veya kim cuma günü maç yapmamış. Bu niye önemli? Şampiyonlar Ligi’ne giden takım bir nebze daha fazla yapıyor ama her zaman avantajdır, rakipler oynadıktan sonra maç yapmak. En azından bize göre. Şunu da söylemek istiyorum; ikinci yarı başladı, 5 hafta geçti ve sezonun fikstürünün geri kalan kısmı belli değil. Bunu inceleyin. Niye sadece 25. haftaya kadar belli? Lütfen buna da zahmet edip bakarsanız iyi olur.
Teknolojik bir gelişme olan, uygulanmaya başlandığında eksikleri olmasına rağmen alışma dönemi gerekecek denmesine rağmen bana göre, bize göre ‘çok iyi bir uygulama’ diyerek desteklediğimiz VAR sistemine rağmen, bu teknolojiye rağmen, milyonlarca taraftarın ve kameraların önünde göz göre göre pervasızca yapılan bir mühendislikten bahsediyorum. Tüm itirazımız bu pervasızlığadır, bu sistemedir. Biz sadece kulübümüzün maruz kaldığı muamelelere itiraz etmiyoruz, esas itirazımız rekabet ortamının ve sporda adalet duygusunun bir şekilde tahrip edilmesinedir. Şurası açıktır ki bu adaletsiz uygulamalar sadece Fenerbahçe’nin sorunu değildir, hepimizin sorunudur.

Yukarıda anlattığım şekliyle Türkiye Futbol Federasyonu’nun kulübümüze karşı artık standart hale gelen uygulamalarına zaman zaman maruz kalan başka kulüpler de tabii ki vardır. Ne yazık ki ülke futbolunda en üst tepede, sistem lobisi olanın güçlü olduğu, istediği kararları aldırdığı anlayışa dayanıyor. Bu, gerek şampiyonluk mücadelesinde, gerek Avrupa kupasına kalmak isteyen takımların mücadelesinde, gerek ligde kalmak isteyen takımların mücadelesinde de ne yazık ki herkesi etkiliyor. O yüzden sadece bir takımın problemi değil. Daha evvel yaptığım konuşmalarda da bizim gibi çok insanın düşüncelerine tercüman olduğumuzu Allah razı olsun sizden siz bunları söylüyorsunuz, başka kimse söyleyemiyor veya başkalarının imtina ettiği şeyleri söylediğimiz zaman kavgacı oluyoruz, başka konulara dikkat çekiliyor ama göreceksiniz er ya da geç bizim gibi düşünenler çoğunlukta olacak.

Dolayısıyla ülkemizdeki, yani Türk futbolunda adil bir rekabet ortamı var diyebilir miyiz? Kim diyebilir? Bugün de, dün de. Bu eksiklik amatör liglerden süper lige kadar herkesin en önemli sorunu haline gelmelidir ve bu durumdadır. Yeterince kalkınamamamız, ülke olarak yeterince uluslararası alanlarda rekabetçi olamamamızın sebeplerinden biri de budur. Çünkü masa başı olaylara çok fazla vakit harcıyoruz, yapısal sorunlara yeterince vakit harcamıyoruz. Bize göre bu şekilde Türk futbolu bu zihniyetle yönetilmeye mahkum kaldığı müddetçe bizi yönetenler bizi temsil etmenin çok uzağında kalacaklardır.

Haziran 2019’da seçimler yapıldı. Biz çok ümitliydik. Niye? Türk futbolunun yapısal sorunlarını gidermek için, Türk futbolunu sürdürülebilir rekabetçi bir ülke yapmak adına ve her şeyden önemlisi uzun zamandır hasret kaldığımız adil rekabet ortamını inşa etmek için büyük bir fırsat olarak görmüştük. Bu duygular içindeydik. Bunu da seçimler öncesi ilgili kişilere aktardık. Hiçbir şekilde federasyonlara, kurullara isim dahi tavsiye etmedik. Zaten gördük ki etsek de bir kıymeti olmayacaktı çünkü zaten isimler başka türlü belirleniyormuş.
Fakat 8 aylık sürede yaşadıklarımız, öğrendiklerimiz, gördüklerimiz, tanıdıklarımızdan sonra ne kadar naif beklentiler içinde olduğumuzu üzülerek anladık, hatta kabullenmek zorunda kaldık. Tabii bu bize özel ve genel olarak anlattıklarımın ve bu ümitsizliğe kapılmamıza sebebiyet evren unsurların dışında başka unsurlar da var. TFF başkanının hangi saiklerle, hangi özel sebeplerle tespit edildiğini, yönetim kurulunun nasıl oluşturulduğunu, kurullara kim hangi adamını nasıl soktuğunu, futbolun içinde olan özel dengelerle ve Türkiye’deki futbolun içinde 3-4 tane ayrı yapılar var… Bunları daha iyi anladıkça, tanıdıkça, kabullendikçe gördük ki aslında bu kafayla, bu zihniyetle bundan sonraki yönetimler için de bu şekilde davranılacaksa çok fazla bir yol kat edemeyeceğiz. Türkiye futbolu bürokratlardan, belediyede yöneticilik yapmış kişilerden, futbola ilgisi olmayan ama kamu ihalesine daha çok önem veren profillerle ilerleyemeyeceği, Türk futbolunun ilerlemesi için gerçekten bu işe gönül verecek, bu işten anlayan futbolun değer zincirinin bir kısmına gelen değişik yeteneklere, tecrübelere, becerilere sahip insanların bir araya gelerek ilerleyeceğinin aşikar olduğunu görüyoruz.
Federasyonda görev alan iki kişiden bahsedecektim aslında sizlere. Şimdilik arkadaşlarımın da ikazı üzerine bu iki ismi park ediyorum. Aslında bahsedeceğim çok isim var da bugün özelinde iki kişiden bahsedecektim. Birinin Fenerbahçe’ye karşı olan tutumu, normal hayattaki konumu dolayısıyla zaten uluslararası normlara uymadığı için orada olmaması gereken bir kişiden bahsedecektim. Bir de futbolla pek alakası olmayan, federasyona girene kadar belki de çoğunuzun bugüne kadar tanımadığı ama federasyona girdikten sonra da belki birçoğumuzun hala tanımadığı nasıl orada olduğunu, nasıl seçildiğini, asıl görevinin en olduğunu paylaşacaktım ama şimdilik arkadaşlarımın ricası ve ikazı üzerine girmeyeceğim.

TÜRKİYE FUTBOL FEDERASYONU BAŞKANI SÖYLEDİKLERİMİZİ UMURSAMALIDIR

Sayın başkanımız Nihat Özdemir’le ilgili de birkaç söz söylemek istiyorum çünkü bizi son 1 hafta 10 gündür, iki haftadır kulübümüze gelen mesajlar, fakslar, telefonlarda bizi en çok meşgul eden unsurlardan biri. Nihat bey 18 yıl Fenerbahçe Spor Kulübü’ne hizmetleri olmuş, başkan yardımcılığı yapmış, futbolun içinden gelen, Fenerbahçe’ye mesai harcamış biri. 6 yıl da beraber çalışma şansımız oldu. O 6 yılın 1 yılı da herhalde hayatımızın en zor yıllarından biriydi. Kendisiyle şahsi bir problemim tabii ki olamaz. Ancak söz konusu Fenerbahçe’yse benim için kırmızı çizgi orasıdır. Biz Fenerbahçe Spor Kulübü olarak Nihat Bey’e kırgınız, kızgınız. Sebeplerin birkaçına girebilirim. Aslında bu sıkıntılar geçen sene başladı. Henüz kendisi TFF başkanı olmamışken. Ligin ikinci yarısı 4 hafta oynanmış, arka arkaya yaşanan problemler, sıkıntılar dolayısıyla bizler zaten sıkıntılı geçen sezondan infial içindeyiz. Buradaki bir UEFA maçı öncesi kendisi bizi ziyarete geldi ve pek çok şey dedi ama özeti; o gün kendisinin de içinde bulunduğu federasyonla ilgili serzenişler hatta bizim serzenişlerimizden daha ileri giden serzenişler. Ama aynı hafta, 3-4 gün sonra çok kritik bir Konyaspor maçı öncesi ‘Ben TFF tarafsızlığının teminatıyım, Fenerbahçe aleyhine hiçbir uygulamaya göz yummam, Ali Koç ve yönetimi beklentilerin çok uzağında kaldı, bir günah keçisi arıyorlar, üzülüyorum.’ dedi. 3 gün arayla. Son olarak bir ‘yakın çevre’ haberi çıktı geçenlerde bir gazetede. Orada da daha çok bizi siyasilere doğru itiyor, tribünleri kışkırtmakla suçluyor. Bundan daha evvel, 3 Temmuz’da da beraber hizmet etmiş olmamıza rağmen yaptığı açıklamalarda Fenerbahçe’nin başarısı için dua edenleri zan altında bırakmaya kimsenin hakkı yok. ‘Provokatörler işi yanlış yönlere çekiyor’ diye o gün yaşadıklarımız ile ilgili görüşleri var. Biz Nihat Bey’in çok başarılı olmasını istiyoruz, istiyorduk. Hala da istiyoruz. Çünkü onun başarısı hepimize katkı sağlayacak. İşin neresinden tutacağımızı, nasıl köprü kuracağımızı da bu kadar çok zikzak içerisinde hesaplamakta zorluk çekiyoruz. Dolayısıyla bundan sonra nasıl ilerleriz? Ben büyük bir kulübün başkanıyım. O da federasyonun başkanı. Asgari müşterekte buluşabilmemiz lazım ama zor. Zor gözüküyor. Zorlu’da bir toplantı oldu. ‘Türk futbolu dizayn ediliyor’ diye çok ağır algı operasyonları yapıldı. Bizim için rutin bir toplantıydı. Neler konuşulduğunu da anlatmıştım. İş işten geçtikten sonra, en son yaptığı toplantıda aynı şekilde başka başkanlarla da görüştüğünü ifade etti. Keşke bunu daha önce söyleseydi. Yüzde 30-40 konusu var. Bizim hiçbir bilgimiz olmamasına rağmen, biliyorsunuz ki basında bunun Fenerbahçe için yapıldığı intibası yaratıldı. Uzun süre spekülasyonlara neden oldu. Kulübümüz töhmet altında bırakıldı. Süreç boyunca hem bizim hem de ilgili kişilerin baskı altında kalmasına sebebiyet verdi. Ama bu talebin gerçek sahibi hiçbir zaman açıklanamadı. Son basın toplantısında Sayın Fikret Orman ve Sayın Adil Gevrek’ten bahsetti ki, kısmen doğru kısmen yanlış, daha harcama limitleri belirlenmemişken, henüz Fikret Orman Başkan, Kulüpler Birliği Başkanı Adil Gevrek de Başkan Yardımcısı iken, 30-40-50 tartışmaları yapılıyordu. Onları işaret etti. Halbuki bizim konuştuğumuz konu da limitler belirlendikten sonraki süreçti. Orada da gerçek taleplerin sahibini söylemedi. TFF’den bilgi sızıp sızmama konusunu da anlatacağım. Somut yaşanan örnekler de var. Dolayısıyla biz hangi Nihat Bey ile irtibat kuracağımızı tam kestiremiyoruz. İnşallah bu süreç, hem Türk futbolu için hem Fenerbahçe için hem de Türkiye Futbol Federasyonu için bir şekilde normalleşme sürecine girebilir. Bizler, Türkiye’nin en büyük kulüplerinden biriyiz. Bizim söylediklerimizi Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı umursamalıdır. ‘Umursamıyorum’ yaklaşımı doğru değildir. Sağlıklı iletişimler kurmalıyız. Kimse kimseyi kırmak zorunda değil ama büyük resme hepimizin hizmet edebilecek olgunluğa inşallah hep beraber kavuşuruz.”

EĞER BİRİLERİ KULÜPLERİN EMEKLERİNİ GÖRMEZDEN GELİYORSA, SAHA İÇİ VE SAHA DIŞI OYUNLARLA HAK KAYIPLARI YAŞATIYORSA VE DE BUNDAN FAYDALANMAYA ÇALIŞAN KULÜPLER VARSA HEP BİRLİKTE BU GİDİŞATA DUR DİYELİM

Futbol paydaşlarına da söylemek istediklerim var. Bugüne kadar anlattığım hadiseler, kulübümüzün ne tek başına yönetebileceği ne de tek başına üstesinden gelebileceği sorunlar değildir. Buradan tüm kulüplerimize ve futbol camiasına çağrıda bulunmak istiyorum. Futbolda adil rekabet ortamının sağlanması ortak hedefi doğrultusunda-kora kor mücadele edeceğiz, çok büyük görüş ayrılıklarımız zaman zaman olacak- ama hepimizin ortak hedefleri de olabilmeli. Adil rekabet ortamının sağlanması, ortak hedef doğrultusunda, iş birliği ve güç birliği yaparak Türk futbolunun geleceğini karartan bu sorunlarla hep beraber birlikte mücadele edelim. Bizler hem rakibimiz hem de paydaşız. Geldiğim ilk günden beri de söylüyorum. Ortak sorunlarımız ve çıkarlarımız var. Bunları beraber ele almalıyız. Bu önemli sorunlarımızı da sen ben demeden hep birlikte omuz omuza adresleyebilmeliyiz. Her takım, akıttığı terin karşılığını alma hakkına sahiptir. Sporda bu hak bize göre ana sütü kadar helaldir. Eğer birileri kulüplerin emeklerini görmezden geliyorsa, saha içi ve saha dışı oyunlarla hak kayıpları yaşatıyorsa ve de bundan faydalanmaya çalışan kulüpler varsa hep birlikte bu gidişata dur diyelim. Hep birlikte göğüs gerelim. Biz sadece etik davranış ve adalet istiyoruz. Başka hiçbir talebimiz yok. Bugün burada anlattıklarımı da inşallah ilgili merciler bu şekilde ele alırlar.

UZUN ZAMANDIR GEREK KULÜBÜMÜZE GEREKSE DE ŞAHSIMA YÖNELİK SİSTEMATİK BİR ALGI ÇALIŞMASI VAR

Camiamıza seslenmeden önce algı operasyonları konusuna değinmek istiyorum. Bizlerin doğru bildiğimiz şeyleri ifade etmemiz ve haksız gördüğümüz uygulamalara itirazımız, görüyorum da bazılarını çok rahatsız etmiş olmalı ki uzun zamandır gerek kulübümüze gerekse de şahsıma sürekli ve sistematik bir algı çalışması var. Kara propaganda yapılıyor. Geldiğimizden beri uzun zamandır belli seviyelerde yürütülen bu algı operasyonları bu sezon bilhassa doruğa çıktı. Sayın Cumhurbaşkanımızın ziyaretinden sonra yani Yüksek Divan Kurulu Üyesi olmasından sonra bambaşka bir noktaya geldi. Geçen gün YDK’da 24 demiştim ama bugün 32 olmuş. 114 günde 32 kez kulübümüz ya da ben olumsuz başlıklar altında sosyal medyada trend topic yapılmışız. Trend topic’in ne olduğunu da bilen bilir. Sosyal medyanın bile olağan akışına aykırı bir durumdur. Nasıl kurgulanabildiğini de o dünyayı bilenler bilir. Sağlık olsun. Bizi etkileyen bir durum değil. Trend topic olma konusu da o kadar sulandı ki fake hesaplar ve BOT hesaplar satın alınarak yapılıyor ki bizim için çok kıymeti harbiyesi yok. Genel gidişatı göstermesi açısından anlatıyorum.

DEMODE YÖNTEMLERLE NE ŞAHSIMA NE DE BÜYÜK FENERBAHÇE CAMİASINA LEKE SÜRMENİZ MÜMKÜN DEĞİL

Asıl sorunumuz da Turkuvaz Medya Grubu ile veya onların sorunu bizimle. Göreve geldiğimizden beri mütemadiyen bize olumsuz yaklaşılıyor. Olabilir, saygı duymaktan başka görev düşmez ama biz de tabii ki haklarımızı koruyacağız. Bu kadar kara propagandaya rağmen kimseyi de ne tesislerimizden ne de başka bir yerden men etmedik. Bugün de olduğu gibi. Umumi yapılan her şeye ve de herkese kapımız açık. Seçim zamanında onlara bir teşekkür etmiştim ama siz bilmiyorsunuz. Ziyaret etmiştik son hafta. Ben seçim kampanyamda medyayı çok kullanmamıştım. Sadece seçimlere bir hafta kala herkesi ziyaret etmiştim. Orada da onlara bir teşekkür etmiştim. Zira Fenerbahçe Spor Kulübü tarihinin en önemli, en yüksek katılımlı, ilk defa statta yapılan, en çok sandığın konacağı bir seçime girerken; benimle ilgili bir tane olumlu haber yapmamışlardı. Ben de bunun için onlara teşekkür etmiştim. Neredeyse hiç haber yapmamışlardı. Yapılanlar da pek olumlu değildi veya başka türlü haberler yapılıyordu. Ben de onlara çok teşekkür etmiştim. Çünkü onların sayesinde özellikle gençler, konuya objektif bakabilenler neyin ne olduğunu çok daha iyi anlayabildiler. Ben onlara bir kez daha teşekkür ediyorum. Niçin teşekkür etmek istiyorum? Geçen hafta kendilerinin haber kanalında alelacele hazırlanan, bana göre son derece ucuz komplo teorileriyle bezenmiş program nedeniyle bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Hatırlarsanız salı günüydü. Burada kupa maçımız vardı. Ertesi günü basın toplantısı düzenleyecektim. Ertelemek zorunda kaldım. Herhalde ona yetiştirilmeye çalışıldı. Fantastik hikayeler. Ama onların sayesinde bir kez daha bu programları izleyenler ki çok izleyen ve paylaşan olmuş, anlattıklarımızın ne kadar doğru olduğunu daha da kuvvetlendirerek anlatabilmiş olduk. Tekrar onların sayesinde taraftarımızın çok daha fazla sıkı sıkıya birbirine kenetlenmesinde, bu yolda nelerle mücadele ettiğimizi sadece saha içinde değil; özellikle saha dışında nelerle uğraşmak zorunda kaldığımızı çok daha net gördüler. Onun için çok teşekkür ediyorum. Ama şunu da söylemeden geçemiyorum. Bu demode yöntemlerle ne şahsıma ne de büyük Fenerbahçe camiasına leke sürmeniz mümkün değil. Çok daha sofistike yöntemler kullanan FETÖ bile camiamızın gücüne ve saygınlığına zarar verememişken ve gereken yanıtı en ağır şekilde almışken; bu ucuz propagandalar bize zarar vermez. Bizi sadece güçlendirir, kuvvetlendirir ve kenetler. Asıl hedefinizin ben olduğumu biliyorum. Zaten seçilmemi de istemiyordunuz. Ama sizden de ricamız, artık mümkünse başka gözle Fenerbahçe’ye bakmanızdır. Fenerbahçe kötü giderken bir sürü şey konuşuluyor. Bu hafta, ‘hocamız istifa etmiş, biz kavga etmişiz’ gibi birçok şey var. Geçen gün bugünkü toplantıya hazırlanmak için bir gün önceden hazırlanayım ki sabaha kadar ayakta durmayayım. Şu kanala bakmamı söylediler. Kanalı açtım. Başka ülkede olsam güleceğim ama kendi ülkemizde olunca insan üzülüyor. Bir hikaye yazıyorlar. Hikayeyi yazan da belki buradadır. Her türlü haysiyeti ve şerefi üzerine yemin ediyor. Bir yöneticiyle konuşmuş. Ben hocayı kabul etmiyormuşum. Hocayla görüşmüyormuşum. Hoca da o gün idmana çıkmamış. O futbolcuyla böyle olmuş, bu futbolcuyla şöyle olmuş. İşin komik tarafı da iki saat evvel Samandıra’dan gelmiştim. Hoca da idmandaydı. İdmanı bitirdi, futbolcularımızla hep beraber yemek yedim. Toplantı salonunda bir konuşma yaptık. Onlara olan inancımızı anlattık. Sonra gittik, Pazartesi günü oynanan maçı ben, Semih Bey, Selahattin Bey, hocam, kaptanımız, Volkan Ballı ile beraber izledik. Eve bir geldim ki ‘aylardır bana ulaşılamıyormuş, rapor vermiyormuşum, kaptanla kavgalıymış, istifaymış, o yönetici şöyle yapmış’ vs. hangi birine cevap verebiliriz? Ama Fenerbahçe olduğunuz zaman bunlarla da mücadele etmeniz gerekiyor. Geçen sene Cocu ile hata yapmıştınız. Sizi ikaz etmiştim. Yanlış yapıyorsanız bari yemin etmeyin. Bunları yaparken şerefinizin üstüne yemin etmeyin.

BAŞINDAN BERİ SPORLA SİYASET AYRI KULVARDA YÜRÜSÜN DİYORUZ

Siyaset. Bütün yaşadıklarımın, futbol içinde yaşanılan bu tartışmaların arasında hiç arzu etmediğimiz ikinci bir tartışmayla bir süredir gündemde tutuluyoruz. Tutulmaya çalışılıyoruz. Bizim yaptığımız bir ikaz. Yani futbola siyasetin karıştırılmaması şeklindeki talebimizin, ikazımızın, görüşlerimizin birileri tarafından haksız bir şekilde Fenerbahçe’ye yönelik suçlamalara dönüştürüldüğünü izledik. Bizim söylediğimiz de en başından beri çok net ve sarih. Sporla siyaset ayrı kulvarda yürüsün. Bu ikazımızı, kamu gücünü ve imkanlarını, bunları kullanma imkanına sahip bazı yöneticilerin kulüpler arası adil rekabete zarar verecek biçimde tutumlar göstermesi nedeniyle yapmıştık. Yapmak zorunda kalmıştık. Bunlar açık açık ifade edildiği zaman bazı kişi ve kesimler tarafından, hayat normal. Ama Fenerbahçe Spor Kulübü ve onun haklarını koruma çabasıyla başkanı bu konuya dikkat çektiği zaman Fenerbahçe siyaseti spora sokuyor oluyor. Artık kim kimi neye sokuyor onu sizlerin kararınıza bırakıyorum.

Öte yandan futbola siyasetin karışmaması sadece bizim arzumuz değil. FIFA ve UEFA’nın ülke federasyonlarından sağlanmasını beklediği en basit ve temel kriterlerden biridir. Kamu yöneticilerimiz elbette ki hayatın her alanında olduğu gibi spor alanında da belli kararlar almak durumundalar. Hayatın olağan akışı böyle. Gayet de normal. Hatta bir sürü futbol dönüşümü yapan ülke, devlet stratejileriyle ülke sporuna yön vermiş. Gayet normal. Ama burada belli ilkelere kesinlikle dikkat edilmesi gerekmektedir. Aslında ülkemizde çok güzel bir örneğimiz var. Hem de yakın zamanda.

CUMHURBAŞKANIMIZIN BUGÜNE KADAR ORTAYA KOYDUĞU DURUŞ HERKESE ÖRNEK TEŞKİL EDER NİTELİKTEDİR

Sayın Cumhurbaşkanımızın bugüne kadar ortaya koyduğu duruş bu konuda herkese örnek teşkil eder niteliktedir. Kendisi sadece futbol değil tüm spor branşlarına yatırımları her daim teşvik etmiştir ve destek olmuştur. Fenerbahçe’yi, futbolu çok sevmesine rağmen sadece bizim değil hiçbir lig maçına katılmama duyarlılığını da göstermiş ve bunu da açık ve net bir şekilde ifade etmiştir. Hiçbir takım ayırmaksızın takvimi uyduğu takdirde tüm kulüplerimizin uluslararası maçlarında tribünde olacağını özenle ifade etmiştir.
Ülke yönetme gücünü elinde bulunduran tüm siyasetçilerimizin ve bürokratlarımızın bu duruşu örnek almalarını ve aynı hassasiyeti göstermelerini beklediğimizi bir kez daha burada ifade etmek istiyorum.

NE KULÜBÜM NE DE ŞAHSIM SİYASETİN BİR PARÇASI OLMAYACAK

Ne kulübüm ne de şahsımın siyaset alanına hiçbir şekilde girmeye niyeti yok. Girmedik, girmeyeceğiz. Aynı şekilde devletimizle ve onu yönetenlerle herhangi bir gerginliğin parçası da olmayacağız ne kadar bazı kesimler çaba sarf etse de. Fenerbahçe söz konusuysa devlet için geçmişte de çok örneği var, neler yapabileceği ortadadır. Fenerbahçe’nin bu konuda kültürü de ortadadır, daha önce de ifade ettiğimiz gibi boynumuz kıldan incedir. Bizim ifade etmek zorunda olduğumuz konu tamamen futboldaki adil yarışın etkilenmemesi için dikkat çekilmiş bir unsurdur.

TARAFTARLARIMIZDAN RİCAM; LÜTFEN SİYASETİ TRİBÜNLERE KARIŞTIRMAYIN

Taraftarımıza da çağrıda bulunmak istiyorum. Bu fantastik bilim kurgu filmleri gibi senaryolar üretenlerle biz mücadele ederiz, içiniz rahat olsun ama sizden bir ricam var. Lütfen siyaseti tribünlere karıştırmayın. Haklı olduğumuz yerde haksız duruma düşmeyelim. Gerisini bize bırakın. Çünkü bu insanlar yarattıkları hikayelere kendileri de inanmaya çok müsait konumdalar. Sizden bu konuda özellikle rica ediyorum. Ben hayatımda geçen sene bile, en kötü dönemimizde bile taraftar gruplarıyla, ‘şöyle yapın, böyle yapın, şöyle bağırın, böyle bağırın’ diyaloğuna hiç girmedim. Bugün ilk defa böyle bir çağrı yapıyorum. YDK’da da demiştim ki, ‘Dikkatli olun Galatasaray maçında da ceza yemeyin’ diye.

BİZİM DE HATALARIMIZ OLDU, BUNLARIN ÖZELEŞTİRİSİNİ KENDİ ARAMIZDA YAPIYORUZ

Şu ana kadar sistemin tüm unsurlarıyla ilgili eleştirilerde bulunduk. Sizin hiç mi kabahatiniz yok? sorusu elbette gündeme gelecektir. Bizim çok kabahatimiz var. Çok hatalarımız oldu. Bunların özeleştirisini kendi aramızda yapıyoruz, değerlendiriyoruz. Demin de dediğim gibi transfer hatalarımız oldu. Zaman zaman doğru kadro mühendisliğini yapamadık, bazı maçlarda kötü oynadık. Biz kendimizi kandırmadan özeleştirimizi yapıyoruz. Kulüp içinde bunları dillendiriyoruz, konuşuyoruz, ders almaya çalışıyoruz. Zaten bizim kültürümüzde de bu var. Ancak bunların hiçbiri sistematik, standart dışı hatalara maruz kaldığımız gerçeğini, hatta şampiyonluk yarışının dışına itilmeye çalışıldığımız gerçeğini yok sayamaz. Hiçbir takım 34 hafta süper futbol oynayıp şampiyon olmamıştır. Her takım inişli-çıkışlı grafik sergiler ama biz kaybettiğimiz zaman bu unsurlar unutuluyor. Son 1-2 hafta hariç çünkü bu hatalar göz ardı edilemeyecek seviyeye geldi. ‘Yok Fenerbahçe şöyle kötü, hocası, başkanı şöyle…’

SON HAFTALARDA HER KONUDA ASİMETRİK PSİKOLOJİK SALDIRIYA MARUZ BIRAKILIYORUZ

Verdiğimiz mücadeleyi, uğraştığımız şeyleri tüm taraftarlarımızın gördüğünü, hatta en ince detayına kadar her şeyin farkında olduğunuzu biliyorum. Bizim taraftarlarımızın ne kadar araştırmacı, hatta bir medya mensubu seviyesinde konuların dibine kadar indiğini, bize bu saldırılar olduğu zaman bizi geçmişte yaşananlarla besleyerek bu mücadelede güç verdiğini biliyorum. Sadece bu tribünlerde, deplasmanda değil. Teşekkür ediyorum. Her taraftan sırf Fenerbahçe zarar görsün diye yapılmaya çalışılanları dışarıdan, içeriden hep birlikte yaşıyoruz. Yani özetle son haftalarda her konuda asimetrik psikolojik saldırıya maruz bırakılıyoruz, kulübümüzde her geçen gün bir başka isim hedefe konmaya çalışılıyor. Bilhassa puan kaybettiğimiz haftalar. Başkanla hoca arasında sorun var, yönetimle hoca arasında sıkıntı var, hocayla oyuncular arasında problem var, şu istifa ediyor, bu istifa ediyor…

TÜM MAÇLARIMIZI KAZANARAK ŞAMPİYON OLMAK İÇİN VAR GÜCÜMÜZLE MÜCADELE EDECEĞİZ

Fenerbahçe taraftarı bu size: Ben ve yönetim kurulum, hocamız ve oyuncularımız her şeyin farkındayız, sokaktaki taraftarın olduğu gibi. Biz hepimiz başkanından yönetimine, hocasından kaptanına tüm futbol takımı olarak, tek vücut olarak, bugün bizi buraya çıkarıp bu açıklamaları yapmaya mecbur eden zihniyet ile mücadele etmek için hırsla dolmuş durumdayız. İnşallah bu hafta sonundan başlayarak sezonun geri kalan kısmında bu hırsla, bu inançla tek vücut olmuş şekilde omuz omuza, taraftarımızın müthiş desteğiyle teker teker tüm maçlarımızı kazanarak şampiyon olmak için var gücümüzle mücadele edeceğiz.

EĞER LİG BU HAFTADAN İTİBAREN ADİL BİR ŞEKİLDE YÖNETİLİRSE FENERBAHÇE ŞAMPİYONLUĞUN EN BÜYÜK ADAYLARINDAN BİRİDİR

Hafta başında Samandıra’daydık. Hocamızla, kaptanımızla, oyuncularımızla toplantı yaptık, yemek yedik. Hepsinin gözünde ışığı, hatta çok daha fazlasını gördük. Sahada alın teriyle verdikleri mücadelenin hakem kararları sebebiyle karşılığını alamadıkça ben korkuyordum ki inançları zayıflar diye ama ne kadar çok daha fazla hırslandıklarını, onların hırsının bizleri ne kadar hırslandırdıklarını gördüm. Takımın gözündeki ateş Ankaragücü maçından sonra kat kat artmış durumda. Hocamız, teknik heyetimiz, oyuncularımız bizim havlu attığımızı düşünenlere bu hafta sonu başta olmak üzere nasıl inandıklarını inşallah hep beraber gösterecekler. Eğer lig bu haftadan itibaren �"demin de söylediğim gibi pazar günü ne yaşayacağımızı bilmiyorum- adil bir şekilde yönetilirse Fenerbahçe şu anda şampiyonluğun en büyük adaylarından biridir.

BİZLER YOLCUYUZ, HANCI TARAFTARLAR

Bizim bu haklı mücadelemizde yanımızda olanları da görüyoruz, köstek olmaya çalışanları da. Camiamızın içinde yıllarca hizmet etmiş ve hatta en üst mertebelere gelmiş insanların yapılan haksızlıklara karşı nasıl sustuklarını hatta bazılarının nasıl destek olduklarını da görüyoruz. Bizler yolcuyuz, hancı taraftarlar. İnşallah bir gün yönetimi bıraktığımız zaman ben ve arkadaşlarım hiçbir zaman bu duruma düşmeyiz. Size de geldiğiniz için teşekkür ediyorum. Ama en büyük teşekkürü de büyük taraftarımıza veriyorum.

Başkanımızın açıklamalarının ardından soru cevap bölümüne geçildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın YDK geldikten sonra çeşitli çevrelerin rahatsız olduğunu ve bir takım eylemlere başladığını söylemiştiniz. Fenerbahçe’ye karşı sistematik, psikolojik bir saldırı var dediniz. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Divan Kurulu toplantısına gelmesi bazı çevreleri rahatsız etti ifadenizin sonucu doğrudan bu hakem hataları mıdır?

Kesinlikle hayır, öyle bir şey ifade etmiyorum. İşin iletişim tarafıyla ilgili onu söylemiştim. Hakem hataları sezon süresince var.

Psikolojik savaşı yaparken Fenerbahçelilerin kullanıldığını görüyoruz. Bu konuda neler söylersiniz?

Buna çok söyleyeceğim var. Müsaade edersen bu soruya en son cevap vereceğim.

Hakem hatalarıyla ilgili videoyu izlediğimizde ilk yarıdaki Alanyaspor dışındaki tüm hataların VAR tarafından düzeltilebilecek hatalar olduğunu gördük. VAR odasına güveniyor musunuz? Orada olan bitene, o kararlara güveniyor musunuz? Federasyon yönetim kurullarının seçimiyle ilgili eleştirilerde bulundunuz. Bir sonraki seçime yönelik bu durumu değiştirmek adına plan program var mıdır? Bu konuyla ilgili Fenerbahçe'nin atacağı adımlar olacak mı?

Teknolojiyi nimet olarak ifade etmiştim. Hayatımın her alanında, üretimden günlük yaşama kadar teknoloji insana bir sürü faydalar getiriyor. Futbola da fayda getiren en önemli teknoloji, sahada maç oynanırken kullanılan VAR teknolojisidir. İdman yaparken GPS kullanıyoruz ve bütün verileri çıkartıyoruz. Datalardan ve istatistiklerden de yararlanıyoruz. Futbolun her yerinde teknoloji var. Ama teknolojiyi kullanan insanların niyeti çok önemli. Pek çok hatayı VAR ile düzeltmek mümkünken göz göre göre bu yoldan sapılmasını iyi niyetli hatalar olarak yorumlamadığımı söylemiştim. Dolayısıyla yaptığımız değerlendirmelerde anlıyoruz ki aslında eskiden sahada kullanılan bazı şeyler, artık net bir şekilde VAR odasında. VAR odasına yayıncı kuruluş bütün görüntüleri yolluyor. En son maçımıza baktığımızda, elini açıyor ve topu alıyor. Şimdi o görüntüler, VAR odasına girmeden önce bir teknisyenden geçiyor. Hepsini yollayamaz. Hangileri gidiyor? Hepsi gidiyorsa eğer odada sıkıntı var. Gitmesi gereken görüntüler gitmiyorsa eğer aradaki katmanda sıkıntı var. BeinSports’a çıktığım programda da demiştim. Basketbolda, voleybolda ve teniste olduğu gibi challenge hakkı verilsin. Anladığım kadarıyla geçtiğimiz hafta Avrupa’da Kulüpler Birliği Toplantısı’ndaydık. İtalya’da bu konu konuşuluyormuş. Bizim ne yapıp edip bu teknolojiyi kullananların da en iyi şekilde kullanmasını sağlayacak yaptırımlar, uygulamalar getirmemiz lazım. Kişiler arasında nasıl bir görüşme var? Alanya maçındaki hakemin futbolcularımıza söylediği gibi ‘beni çağırmıyor’ demesi doğru mu? Bu konuda VAR’ın faydalarının zararından daha fazla olduğuna inanıyorum hala. Ama çok daha iyi kullanılabileceğine inanıyorum.”

BAHSETTİĞİM KONULAR SADECE FENERBAHÇE’NİN DEĞİL; HEPİMİZİN SORUNU

(Bir sonraki TFF seçimine ilişkin sorulan soru üzerine)

Bir sonraki seçimin ne zaman olacağını bilmiyoruz. Bir sonraki seçim daha iyi bir tablo mu çıkaracak onu da bilmiyoruz. Bildiğimiz bir gerçek var ki bu şekilde belirlemenin yönetim kurullarına bir fayda vermediği. Demin bahsettiğim futboldaki güç ve otoritenin çarpıştığı, senin adamını benim adamımı buraya sokalım dediği bir sistem var. Bunu biz tek başına değiştiremeyiz. Burada bahsettiğim konular sadece Fenerbahçe’nin değil; hepimizin sorunu. Gelin, yekvücut bu işi beraber adresleyelim. Bunlar bir takımın çözebileceği sorunlar değil. Ama görüyoruz ki bu şekliyle meyve vermiyor.

(Sportif direktörlüğün devam edip etmeyeceğine ilişkin soru üzerine)

Sportif Direktörlük devam edecek. Sorduğun soru önemli bir soru ama platformu burası değil. Yakında yine bir Camiaya Sesleniş yapacağız. Bunu da basınla yapmayı düşünüyoruz. Orada gelip sorabilirsin. Bugün çok daha spesifik bir konuyu adresliyoruz. Bu sezon yaşananları, kronikleşmiş hata olarak göremeyeceğimiz Fenerbahçe üzerinde yaşanan bazı sıkıntıları ve bunun ligin geneline yayılacağını, bir yönetimsel sıkıntı olabileceğini konuşmak için buradayız. Fenerbahçe’nin siyasetle alakası olmadığını konuşmak için buradayız. Fenerbahçe’ye yapılan algıları konuşmak için buradayız. Burası Comolli’nin konuşulma yeri değil ama Sportif Direktörlük müessesesine olan inancımız da devam etmektedir.”

(Diğer kulüp başkanlarına yaptığı televizyon çağrısı ve Kulüpler Birliği’nde nelerin konuşulduğuna ilişkin bir soru üzerine)

Televizyon çağrıma deyindin. Medyanın çoğunun burada olduğunu görüyorum. Ben topu size atayım. Biz hazırız. Sayın Cengiz de hazır olduğunu söylüyor. Belki sizler inisiyatif kullanıp bir iki kanal beraber yayınlamak üzere, bir kanalda birçok temsilcinin katılacağı bir oturum şeklinde olabilir. Formatı siz belirleyin. Siz bize gelin. Biz hazırız. Sayın Cengiz de hazır. Dördümüzün de olması gerekmiyor. Zaten Sayın Cengiz ile bizim konuşacağımız çok şey var. Konular birikti. Bunun inisiyatifini size bırakıyorum. Lütfen bunu yapın. Çünkü bu hem Türk futbolundaki yakınlaşmayı sağlar, hem de ortak sorunlarımızın sağlıklı adreslenmesine imkan sağlar. Fenerbahçe Spor Kulübü olarak her ortamda bunu yapmaya hazırız. Bunun da faydalı olacağını düşünüyorum. Dört kulüp başkanını aynı anda toplamak da zor olabilir. Belki iki başkanla belki üç başkanla başlar. Ama burada net olarak söyleyebileceğim de bunun kendiliğinden oluşmayacağıdır. Sizler bunu inisiyatif kullanarak yaparsanız çok makbule geçer. Kulüpler Birliği’nde kapalı kapılar arkasında ne konuşulduğu üzerine bir soru sordun. Türk futbolunda, sadece kulüpler arasında konuşulanlara değil; genel konuşulanlara baktığımız zaman bir buçuk sezon sonrasına olacak ihalenin değerini nasıl arttırabiliriz, korsan yayının önüne geçip yayıncı kuruluşu nasıl cazip gösterebiliriz, bahis konularını arttırıp kulüplere daha fazla nasıl gelir getirebiliriz, ciddi gelirler geliyor ama belki onu kulüplerin transferinde kullanmayıp altyapı mecburiyeti getirip oralara yatırım yapabiliriz, yabancı sayısı şöyle olsun böyle olsun değil ama altyapıdan oynatma sayısı şöyle mecbur olsun gibi konular üzerine kafa yormuyoruz. Spor Bakanlığımızın yaptığı bir çalıştay vardı. Bizlere sunum hazırlamamızı söylediler. Bir tek Fenerbahçe olarak sunum yapabildik. Somut öneriler getirdik. Bizim bunları konuşuyor olmamız lazım. Şu an konuştuğumuz konular da yapıcı konular değil. Yeni başkanımız var. Yeni başkanımız çok iyi niyetli. Sağ olsun fedakarlık yaptı, Mehmet Sepil. Bundan sonra nasıl iş çıkartırız bilmiyorum. Ama bildiğim bir konu var ki kulüplerin konsensüs sağlayabileceği hususlar var. Bazı hususlarda da ağzınızla kuş tutsanız bütün kulüpler aynı sayfada olmayabilir. O zaman TFF’nin karar verebilmesi lazım. Her kulübün istediği kararları vermek çok kolay. Ama ileriyi konuşmamız lazım. Geçen hafta Madrid’deydim. Toplantının bir bölümünde de ‘geleceğin taraftarı’ diye adlandırılan bir konu konuşuldu.  Anketler yapılmış. Belli bir yaş grubunda yani 5-6 yıl sonra tribünlerde önemli olacak yaş gruplarının yüzde 40’ı futbolla hiç ilgilenmediğini, hatta nefret ettiğini ifade etmiş. Biz onları konuşuyoruz orada. Burada neleri konuşuyoruz? Görüyorsunuz.”

(FETÖ’den yargılanan bir polisin duruşmada söylediği ‘Eğer Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, 3 Temmuz konusunda Aziz Yıldırım’ın durduğu noktada durursa bir gün o burada olacak ve yargılanacak’ şeklindeki tehdidi üzerine sorulan soruya yönelik)

A Spor’da çalıştığın belli. Körle yatan şaşı kalkar. Fantastik şeylerle geldin. Ama yakından takip ettiğini biliyorum. Burası Türkiye. Neyin ne olacağı belli olmaz. Ama Fenerbahçe Spor Kulübü’nün Başkanı kim olursa olsun, en tepesinden sokaktaki taraftarına kadar bu konudaki düşüncesi hiçbir zaman değişmez. Gerisi ne olur bilmiyorum. Bahsettiğin kişi de kim bilmiyorum. Ama düne kadar etle tırnak olan bazı insanlar, televizyona çıkıp FETÖ ile hiç alakası olmayan insanları FETÖcü olmakla suçluyor. Her şey birbirine karışmış vaziyette. Burası Türkiye ve neyin ne olacağı hiç belli olmaz.

(Rıdvan Dilmen’in bir bakanın Fenerbahçe’nin sorunlarını çözdüğüne yönelik iddiasıyla ilgili sorulan soruya ilişkin)

Bizim gibi kulüpler ister istemez devletle pek çok işi olan, belediyeden devlete kadar, değişik bakanlıklara kadar işi olan kulüpleriz. Bizim vergi borçlarının taksitlendirilmesi ile ilgili bir konuydu. O konuda diğer kulüplerin yaptığı gibi bir kağıt almamız gerekiyordu. Biz de o kağıdı aldık.

BEN NASIL FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ BAŞKANI OLARAK BELLİ ÖZGÜRLÜKLERE SAHİP DEĞİLSEM, ÜLKEMİZİN EN TEPESİNE GELMİŞ SİYASİ KİMLİKLER DE BELLİ ÖZGÜRLÜKLERE SAHİP DEĞİLDİR

(Devletin üst düzey yetkililerinin herhangi bir takımın şampiyon olacağına ilişkin yaptığı açıklamalar üzerine sorulan soruya ilişkin)

X kişinin Y takımının şampiyon olmasını istemesine ilişkin düşüncelerimi YDK’da dile getirdim. Net şekilde görüşlerimi belirtti. Sayın Cumhurbaşkanımız da net şekilde görüşlerini belirtti. Burada da bu konuyla ilgili görüşlerimi belirttim. Dolayısıyla bu konuyla ilgili daha fazla kaşımaya gerek yok. Ben nasıl Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı olarak belli özgürlüklere sahip değilsem, ülkemizin en tepesine gelmiş siyasi kimlikler de belli özgürlüklere sahip değildir. Sayın Cumhurbaşkanı da uluslararası maçlara geleceğini söylüyor. Çok doğru bir yaklaşım. Bunlarla ilgili görüşlerimiz ortadadır. Camianın kanaat önderlerinin sessiz kalmasında belki bizim de suçumuz var. Yeterince onları bilgilendiremiyoruz. Ama pek çok şey de ortada. Kimseyle özel bir görüşmem olmadı. Görüştüğüm, görüşmediğim insanlar var. Ama hiçbir şekilde, nasıl ben taraftara ‘şöyle bağırın, böyle bağırın’ demiyorsam kanaat önderlerine de ‘çıkın şu açıklamayı yapın’ demem. Ortak olarak da çağrımızı yaparım. Çünkü bir camianın gücü, her bir ferdinden alınır. Nasıl Fener Ol kampanyasından küçücük çocuk kumbarasını verip, iş insanları da yüksek bağışlar yapıyorsa bu camianın aslında zenginliğini gösterir. Maddi açıdan demiyorum da manevi açıdan diyorum. Burada da camia sıkıntıya girdiği zaman sadece kulübü yönetenler değil; taraftar nasıl tribünlerde ve sosyal medyada sahip çıkıyorsa, cemiyet hayatının önde gelenlerinin de çıkıp bu yönde destek vermesi gerekiyor. Buraya yıllarca hizmet edip de bu durumdan keyif alan veya bu insanlarla çok yakın ilişkiler içinde olup, işte geçen gün televizyonda ‘Allah’ın sopası yok’ diye onun için diyorum.  Böyle tutup bir mesaj dinletirken efsane olmuş Müjdat Yetkiner gibi bir ismin çıkıp propaganda amaçlı bize o gece saldıran kişiye haber vermesi filan, Allah kimseyi bu duruma düşürmesin. Ben de dahil, buradan ayrıldıktan sonra.  Ama burada tekrar ediyorum, şu günler camiamızın desteğe ihtiyacı olduğu günler ve bilhassa iletişim anlamında. Antalya’da da söylemiştim, bu tesadüfen ya da reaksiyonvari bir söyleme değil. 2011’de alın terimizle aldığımız kupamızın bizden alınmaya çalışılmasıyla belki bambaşka şartlar, kişiler söz konusu o günle bugün arasında, ama bugün de yarışın dışına itilmeye çalışıldığımızın da unutulmaması gerekiliyor.  Dolayısıyla burada her türlü desteğe ihtiyacımız var. Ama destek olmayacaklara da ben, köstek olmayın diyorum!”

(Bankalar Birliği ile anlaşma yapıp yapmama konusu ve ‘TFF’nin dün yaptığı kural değişikliğiyle ilgili soru üzerine)

“Toplantıyı daha sert yapacaktım demedim, hiç yapmayacaktım dedim. Aslında kinayeli yaklaşıyorum, tabii ki toplantıyı yapacaktık. Dünkü değişikliğe de pek anlam veremedim. Bu işten anlayan arkadaşlara sordum, bu değişiklik yürürlükte mi? Yoksa çalışmayla birlikte yürürlüğe girecek mi? Onu tam olarak anlayamadım. Oyun oynanırken kurallar değişebiliyor, değişebilir de. Geçtiğimiz Yüksek Divan Kurulu Toplantısı’nda da örnek vermiştim. Geçen sene sırf bir başkan için eskiden ceza alan stada giremiyordu, bir başkan için o kural değiştirildi. Eskiden başkan, yönetici, profesyonel ceza aldığı zaman giremiyordu sonra bir kişi için o değiştirildi. Fakat bu sene eski haline getirildi. Şimdi bu son değişiklikte tam olarak ne hedefleniyor, anlamış değiliz! Burada anlatmak istediğim, burada 80 milyon dolarlık Bein Sports ile olan sıkıntıdan tutun hukuk müşavirliğinden vs. vs. pek çok konu var. Ben, bu konuşmayı hazırlarken bir ekiple hazırlıyorum ve ortak kararımız bu konulara girmemekti. Tabii bu samimi görüşlerimizi, yapıcı önerimizi paylaşırken bu şeylere sığınıp bize ceza vermeye kalkarlarsa o zaman işin tadı kaçar. Burada kimseye saygısızlık ve hakaret yok. Bankalar Birliği konusuna gelirsek; tabii ki o yol kapanmadı. Bizim, öyle bir lüksümüz yok. Muhtaç olan biziz, destek almadan nasıl buraya kadar geldik, ben de emin değilim ama artık son günlerimizi yaşıyoruz. Artı UEFA’ya verdiğimiz taahhüt çerçevesinde zaten biz, bir yapılandırma yapmak zorundayız. İnşallah şartlar ve diğer kulüplerin ihtiyaçları şu geldiğimiz tarihteki ihtiyaçları bu anlaşmanın biraz daha farklı ele alınmasına imkan sağlayabilir de biz de bu anlaşmayı yapabiliriz. Çünkü buna hepimizin ihtiyacı var, sadece Fenerbahçe’nin değil. Anlaşmayı yapanlar da - büyük kulüpler için söylüyorum- yeterli değil. O yüzden biz geçtiğimiz günlerde yapılan Kulüpler Birliği toplantısına katılmadık, malum sebeplerden dolayı. Fakat anladığım kadarıyla bu Finansal Fair Play, Harcama Limitleri gibi konuların tekrar ele alınacağı, geliştirileceği konuşulmuş. Bence kulüpler olarak hep beraber bir araya gelip hem yapılandırma olsun hem de Finansal Fair Play olsun en iyi şekilde nasıl daha da güçlendiririz, daha iyi fayda sağlar, her tarafa nasıl fayda sağlayacak konuma getiririz, onu çalışacağımızdan eminim ama bizim için zaman yani başka bir deyişle ‘kum saati’ dolmak üzere!”

(Kanaat önderleriyle bir araya gelme ve VAR konuşmalarının açıklanması soruları üzerine)

“Camianın ileri gelenlerini toplamaya ihtiyacımız var. Hem genel gidişatı paylaşmak hem de onların rehberliğine başvurma adına.  Çünkü geldiğimiz noktada sıkıştık. VAR konusunu çok düşünüyorum. Artısı da var, eksisi de var. Şu anki haliyle fayda sağlamadığı ortada! Belki herkese açılması değil ama belli bir protokol çerçevesinde bugüne oranla daha fazla açılabilmesi fayda sağlayabilir, çünkü görüyoruz ki bugün mesela VAR başhakemi, onları da bugün size anlatacaktım, çok önemli! Kimdir, nedir, niye oradadır, VAR’ın doğru çalıştırılması orta sahadaki hakem değil, teknik ekipten VAR ve AVAR’a kadar ve bunları atayan başhakeme kadar oradaki dengeler vs. Zamanı gelince onları da anlatacağız. Tekrar ediyorum, VAR, nimettir. Bizim ülkemizde kullanıldığından çok daha iyi kullanılabilir. Konuşmaların herkese açık olması suiistimali artırabilir. Ama bu kadar kısıtlı olması da suiistimali artırıyor, gördüğümüz kadarıyla! O nedenle orta yolu bulmamız lazım.”

(Beşiktaş’ın Şenol Güneş’le şampiyonluğunun ardından TFF internet sitesinden bir açıklama yapıldı ve her takımın lehine, aleyhine hata yapılıp denge sağlanmasından bahsediliyordu. O günden bugüne değişmeyen bir şeyler var. Bu konuda canı yanan kulüplerle bir araya gelir misiniz?” sorusu üzerine)

Benim dönemimde olmayan bir şey için konuşamam. Ama ne demek istediğini anlamıyorum. Ben, değişmeyen tek şeyin değişim olduğunu zannederdim ama değişmeyen bir şey daha varmış ki o da, Türkiye futbolunda adil rekabet ortamının tesis edilememesi! Az önce de ifade ettiğim gibi bu noktaya çok daha fazla kulüp gelecek. Er ya da geç, belki biz görmeyeceğiz, bizim dönemimiz ya da bir sonraki dönem ama er ya da geç Türkiye’de bu sağlanacak. Ümidimiz, arzumuz, dualarımız bunun mümkün olan en kısa zamanda sağlanabilmesi. Kulüplerin canı yanıyor. Ama burada çok büyük bir fark var. Bu sezon için söylüyorum, bizim yaşadığımızı hiçbir kulüp yaşamadı. Bu sezon yaşamadı, geçmişte de yaşadığını sanmıyorum. VAR teknolojisi olduğu için bu şekilde yaşanmaması gerektiğini söylüyorum. Ama hakem hatalarından fayda sağlayan kulüpler de oluyor, bunu da unutmayın. Sadece canı yanandan bahsediyoruz. Bu hataların artısından da faydalanan kulüpler var. Son dönem maçlarını seyredin, görmek çok zor değil. Ama söz konusu Fenerbahçe olduğu zaman hep aleyhte oluyor. Lehimize olsun diye de söylemiyorum ama bunu tartabilmemiz lazım. Keşke bu işin şeceresini tutan spor adamlarımız olsa. Ya da bütünsel bir bakış açısıyla yaklaşılsa. Az önce ne dedim, Cuma günü kimler maç oynuyor, kimler oynamıyor bir bakın! Bu hakem hatalarında da canı yananlar oluyor, canı yanmayanlar oluyor. Fayda sağlıyor demeyelim de,  canı yanmayanlar oluyor diyelim. Sizin dediğiniz gibi Sayın Sivasspor Başkanı Mecnun Bey de, Kulüpler Birliği’nde bu işlerin konuşulduğunu söylüyor, onun da bazı serzenişleri var, haklı serzenişleri ve ben anladığım kadarıyla Kulüpler Birliği toplantısında en çok konuşulan konu da buymuş, bütün takımlar tarafından. Dolayısıyla daha çok ses getirecek bir unsursa orada konuşulmuş. Tam ne konuşulmuş, bilmiyorum.

(Galatasaray Başkanını derbi maçında karşılayıp karşılamayacağı sorusu üzerine)

 Ben, şahsen karşılamayacağım ama bizi temsilen yönetim kurulundaki arkadaşlar karşılayacak.  İkincisi, muhakkak bekliyoruz, zaten geleceklerini de ifade ettiler. Biz de oraya gidiyoruz. Bunun dışında diğer maçlarda nasıl hareket ediyorsak o maçta da farklı hareket etmemizi gerektiren bir unsur yok. Benim hiçbir başkanla fotoğraf çektirmekten de imtina ettiğim yoktur. Dolayısıyla bekliyoruz ve inşallah bu gelenek bir şekilde devam eder. Kazanmaya ih

Bu haber 1,015 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ

    11,056 µs