En Sıcak Konular

ALTINDAL OLAYI ZEHİRLENME İSE ZEHİRLEYENLER ATATÜRK'ÜN...

20 Kasım 2013 23:32 tsi
ALTINDAL OLAYI ZEHİRLENME İSE ZEHİRLEYENLER ATATÜRK'ÜN... Birileri eğer Altındal’ı zehirlemeye kalktılarsa; zehirlemeye kalkanların amaçları “Atatürk’ün hilafetle ilgili sözlerini bugün kamuoyunun gündeminde tartıştırmaktı...”

Altındal olayı zehirlenmeyse, zehirleyenler Atatürk'ün...

Onun adını ilk kez 19-20 yıl önce TRT'de Ateş Hattı'nı yaparken, benimle çalışan rahmetli gazeteci kardeşim Emin Tanrıyar'dan duymuştum...

Emin benim ilginç çıkışları olan, enteresan fikirler savunan, vasatın ve çoğunluğun söylediği incir çekirdeğini doldurmayan gelir geçer lafları değil, marjinal, köşeli ve farklı şeyleri söyleyen insanlara yönelik zaafımı bilirdi...

Bir gün haftalık programa tartışma konusu ve tartışmacı ararken;

- "Aytunç Altındal'ı çağıralım..." demişti...

- "Çok ilginç şeyler söylüyor Altındal; İstanbul'daki Ortodoks Patrikhanesi, dinler konusunda çok ilginç araştırmaları var... Enteresan bir konu olabilir..."

***


O günlerde programda daha popüler konuları gündeme getirmeye çalışıyorduk...

Dinler konusunda ilginç araştırmaları olan Aytunç Altındal gibi araştırmacı yazarın, tezine karşı çıkacak, farklı şeyler söyleyecek birini bulmak imkansızdı...

Belli ki program bir saatten sonra, Aytunç Altındal'la yüz yüze devam edecek bir tarih belgeseline dönüşecekti...

Emin Tanrıyar'a;

- "Üstat önerdiğin Altındal'a, karşı çıkacak adamı nereden bulacağız... Bu akademik tartışmayı insanlar için nasıl izlenir kılacağız?.." diye sormuştum...

Emin Tanrıyar, kısık gözleriyle gözlüklerinin arkasından bakmıştı bana...

Pek de ikna olmamıştı söylediklerime...

Aytunç Altındal'ın söyleyeceklerinin büyük ses getireceğini düşünüyordu...

Ben de ses getireceğini biliyordum...

***


Fakat farkındaydım ki;

Üstadın ilgilendiği konular o sırada halktan çok derin, entelektüel ve araştırmacı çevrelerin ilgisini çekecek konulardı...

Onun söylediği derin tezlerin karşıtını savunacak ağır kalemler ortada yoktu...

Zıt fikirler televizyon ekranında tartışamayınca da monolog olması ihtimali güçleniyordu...

Ateş Hattı'nın formatına uygun değildi monolog...

Televizyon için çok zor bir dengeydi kurmaya çalıştığım denge...

Kimin ne olduğuna, neyin nesi, kimin fesi olduğuna bakmazdım...

Önünde arkasında kimlerin bulunduğunu umursamazdım...

Ben televizyonculuk yapıyordum...

Tek kıstasım vardı...

Televizyoncuların tek kıstası, programı "televizyon yayıncılığı ilkelerine göre, ilginç, izlenebilir ve adil kılmak"tı...

İlke buydu...

Profesyonellik bunu gerektiriyordu...

Emin'i kırmadan geçiştirmeye çalıştım Aytunç Altındal'ın konukluğunu...

***


Birkaç ay önce Aytunç Altındal'ın yazılarını gördüğümde ağzım açık kaldığını hatırlıyorum...

Altındal uzun yıllar İsviçre'de, Rusya'da görev yapmıştı...

İstihbari araştırmalarla tanınıyordu...

Son tezi önemli, aynı zamanda çok sansasyoneldi...

Altındal, Atatürk'ün vasiyetinden bahsediyordu...

Cumhuriyet'in kurucusunun "bilinenin aksine hilafeti ilelebet kaldırmadığını; o günlerde bir elin parmaklarını geçmeyen Müslüman ülke sayısının dünyada 40'ı 50'yi bulması halinde, hilafetin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce yeniden yürürlüğe konulabileceğini, Atatürk'ün vasiyetine dayanarak" ifade ediyordu...

Altındal; "Atatürk'ün vasiyetinde Müslüman ülke sayısı dünyada arttığında, fazlalaştığında, hilafetin Büyük Millet Meclisi'nce yeniden yürürlüğe konulabileceğini" söylediğini hatırlatıyordu...

Belli ki devlet adamı olarak Mustafa Kemal Atatürk, Osmanlı'nın ve mirasçısı olarak Türkiye'nin elinde bulunan "halifelik" müessesesini elinde tutmayı amaçlıyordu...

Kapitülasyonları ödemek zorunda kalan bir devletin, bazı kurumları ilerisi için elinde tutması doğaldı...

Atatürk gibi pragmatist bir liderden beklenebilecek bir davranış modeliydi... 

***


Altındal'a göre; Atatürk'ün vasiyeti 50. yılında açıklanacağı halde, 12 Eylül darbecilerinin etkisiyle 75. ölüm yıldönümüne ertelenmişti vasiyetin açıklanması...

Bu 10 Kasım'da açıklanacaktı...

Bunun açıklanmasıyla da "Atatürk'ün vasiyeti olarak hilafet" tartışması, toplumun gündemine girecekti...

Aytunç Altındal'ın yazısını okuduğumda, yaklaşık 20 yıl önce rahmetli Emin Tanrıyar'la yaptığımız konuşma geldi aklıma...

İçimden "Hey gidi günler hey..." dedim...

- "Bir zamanlar yeterince popüler bulmadığım Altındal'ın son söylediğine bakar mısın?.. Atatürk'ün hilafeti kaldırmadığını söylüyor... Müslüman ülke sayısı dünyada artınca, yani bugünkü gibi bir durum oluştuğunda; yürürlüğe konulabileceğini söylediğini" iddia ediyor...

***


Kendi kendime sorma zamanıydı;

- "Şimdi program yapıyor olsam, bu başlık altında Aytunç Altındal'ı davet eder miydim acaba programa?.."

Mütereddit kalmıştım...

Çok sansasyoneldi konu...

Tehlikeli ve istismara da çok açıktı...

Belki bunu manşete çekmeden kıyısından köşesinden akademik bir tartışma yaptırabilirim diye düşündüm...

***


Altındal günlerce, aylarca bu konuyu bir araştırmacı titizliğiyle gündeme getirdi, yazdı çizdi...

Atatürk'ün ölüm yıldönümünde; 2013'ün 10 Kasım'ında bu konunun gündeme geleceğini söyledi...

Gelmedi gündeme...

O gündeme gelmezken ilginç bir olay oldu ve Altındal akciğer kanseri teşhisi konduktan çok kısa bir süre sonra öldü...

Tıp doktoru olan eşi ile kızı, Altındal'ın "zehirlendiğini" düşündüğünü açıkladılar...

Vasiyetinde Altındal'ın; Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Tayyip Erdoğan'dan "kendi ölümünün araştırılmasını" talep ettiğini söylediler...

Altındal'ın kısa zamanda 4. evreye çıkan kanser vakasının ardında ne vardı acaba?..

Şüpheli bir ölüm müydü, mukadderat mı?..

Bir şey kesindi;

Birileri eğer Altındal'ı zehirlemeye kalktılarsa; zehirlemeye kalkanların amaçları "Atatürk'ün hilafetle ilgili sözlerini bugün kamuoyunun gündeminde tartıştırmaktı..."

Bu konuyu gündeme taşımaktı...

Altındal yaşarken gündeme yeterince gelmemişti yoğun gündemin arasında, Atatürk'ün söylediği iddia edilen sözler...

Ölürse onun ölümüyle birlikte söyledikleri "gündeme gelirdi..."

Hilafet tartışmasının bugün gündeme gelmesini kim isterdi?..

Niye isterdi?..

Kim bilir?..

Ölümü ise belki de bununla hiç ilgisi olmayan bir mukadderattı...

Onu da kimse bilemezdi...

O kadar tehlikeli ve karmaşık bir coğrafyaydı ki burası...

Bazen her şeyi bildiğini sanan komplo teoricileri bile, bilemedikleri kendi ölümleriyle karşı karşıya kalırlardı...

Meçhul, buralarda 'malum'dan fazla iş yapardı!..

Reha Muhtar - Vatan 


Kaynak: GAZETEVATAN http://haber.gazetevatan.com/altindal-olayi-zehirlenmeyse-zehirleyenler-ataturkun/585163/4/arama



Bu haber 621 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,772 µs