''MÜSLÜMAN ÜLKEYİZ BİZDEN MUCİT ÇIKMAZ''

Kendisine Türk milletini yönetmesi, Türk milletini yükseltmesi, daha ileri götürmesi, Türk vatanının maddi ve manevi bütün değerlerini koruması, geliştirmesi, sahip çıkması, Türk milletine ümit, şevk aşılaması, Türk milletine en yüksek hedefi göstermesi, Türk milletinin Allah tarafından doğuştan kendisine verilen bütün kabiliyetlerini geliştirebilmesi ve uygulayabilmesi için her türlü şart ve zemini hazırlaması görevi verilmiş "Türkiyeli!..." bir bakan, 5 Ağustos 2013 günü, yaptığı bir konuşmada şöyle demiş:  "Bu ülke Müslüman bir ülke. Yüzde 99'u Müslüman. Tarihten gelen bir yapısı var. Şimdi Türkiye'nin konumu itibariyle biz icat yapamıyoruz, buluş yapamıyoruz. Tarım ülkesiyiz biz. Ne yapacağız biz? Ara teknik eleman ülkesiyiz biz. O zaman biz çok daha iyi eğitim almak zorundayız. Eğer biz çocuklarımızı iyi yetiştirirsek kalem efendisi değil, ara teknik eleman, üniversiteyi bitiren, teknolojiyi iyi kullanan, bilgisayar bilen ve lisan bilen, dünyadaki bütün bilgileri alıp onları çok iyi kullanan, çok kaliteli gençler olarak yetiştireceğiz." (http://haber.gazetevatan.com/musluman-ulkeyiz-bizden-mucit-cikmaz/559987/9/siyaset) Böyle bir yaklaşım, hiçbir şekilde kabul edilemez. Türk milletini yönetme yetkisini almış bir bakanın, Türk milletine göstereceği en büyük hedef, iyi bir ara eleman olmak değildir.

Gerçek Türk beyleri böyle demedi.  Mesela gerçek bir Türk beyi olan Atatürk, milletinin kıymetini bilmiş, ona yüksek hedefler göstermiş, ümit, şevk, moral, azim, kararlılık aşılamış, özgüvenini harekete geçirmiş ve şöyle demiştir: "Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zekidir. Türk milleti millî birlik ve beraberlik içerisinde güçlükleri yenmesini bilmiştir." İşte zeki ve çalışkan olan bu Türk milleti, 1911'de başlayıp 1918'de biten uzun savaşlardan yorgun, bitkin çıkmış, elinden devleti alınmış, orduları dağıtılmış, vatanı işgal edilmiş. Bütün bunların ardından yokluklar, kıtlıklar içinde hızla kalkınmaya başlamış, kısa zamanda yüzlerce fabrika yapmış, uçak bile yapar hale gelmiş. Türk çocuklarına ara teknik eleman olarak kalın diyen arkadaşlar da Atatürk'ün zeki çocuklarının yaptığı bütün kurumları, işletmeleri, fabrikaları sata sata bitirememişlerdir. Hem de çoğunu yabancılara satmışlardır. Herhalde yabancılara satış gerekçeleri de yukarıdaki ifadelerinde gizlenen zihniyette bellidir. Yani demek istemişlerdir ki, Türkler bu kurumları yönetemez, yabancılara satalım, onlar akıllıdır, onlar zekidir, onlar Müslüman olmadığı için icat yaparlar, bizim Türk ahali de onların çırağı, yamağı, işçisi, küçük memuru, çiftçisi olsun yeter.  "Müslümanlardan icat çıkmaz" lafını şimdi muhafazakâr diye bilinen Müslüman bir bakan söylüyor. Bu lafı daha önceleri bir sürü Batılı oryantalist, yazar, bilim adamı, siyasetçi binlerce kez tekrarlamıştır. Zira onlara göre İslam geri, ilkel, bilim düşmanı, primitif bir dindir. Müslümanlar kültür, bilim, medeniyet yapmazlar; bilakis bunları yıkan, yok eden barbarlardır.

Tanzimat'tan sonra bizde de yerli oryantalist olan bir sürü karanlık aydın "İslam terakkiye, gelişmeye, ilerlemeye manidir, irticadır" diye propaganda yapmışlardır.  Emperyalist Avrupa ve özellikle Amerika da bizi siyasi, ekonomik, askerî ve kültürel ablukaya aldıktan, kıskıvrak dolaylı sömürge ve esir ettikten sonra bize demiştir ki: "Biz size bilim ve teknoloji veririz, siz bu işlere bulaşmayın, siz tarım ülkesisiniz, öyle kalın, biz size uçak satalım, siz soğan sarımsak yetiştirin."  1948 Marshall planından beri Amerika ve diğer Avrupa devletleri, Türk milletine sen tarım ülkesi olarak kal, bilim ve teknoloji işine girme, o işi biz hallederiz dayatmasını sürdürmüşlerdir. İslam icat, bilim, teknoloji yapmaya mani değildir. Kur'an'da onlarca ayet ve yine onlarca hadis bu konuda teşvik edicidir. İslam ve Türk bilim tarihi de Müslümanların bu alanda hiç de geri olmadığının belgeleriyle doludur. Bugünkü modern Batı bilim ve teknolojisinin tohumları, Endülüs Emevi Medreselerinde atıldı.  İbn-i Sina, Uluğ Bey, Mimar Sinan, Piri Reis, Râzi, Ali Kuşçu ve daha sayamayacağımız kadar çok bilim adamı Türk'tü ve Müslümandı. Bugün yaşayan Oktay Sinanoğlu, dünya çapında mucit bir bilim adamıdır, Müslümandır ve Türk'tür.  

* İlk denizaltıyı 1776 yılında Amerikalı bilim adamı David Bushnell bulmadı. İlk denizaltıyı 1719 yılında İbrahim Efendi yaptı. 

* Kan dolaşımını ilk keşfeden Micheal Servitus (16. yüzyıl) değil, ondan 300 yıl önce yaşamış İbnü'n-Nefis (1208-1288)'tir.  

* Atomu ilk keşfeden de John Dalton (1766-1844) değil, Câbir Bin Hayyan (721-815)'dır.  

* İlk uçağı 1903'te Wright Kardeşler bulmadı. İlk uçuş denemesini 880 yılında, Endülüslü Müslüman âlim İbn-i Firnas yaptı.  

* Buharlı otomatik sistemleri ilk olarak 1780 yılında İskoçyalı mühendis James Watt (1736-1819) icat etmedi. Ondan 600 yıl öne yaşamış olan El-Cezerî buldu.  * İlk anesteziyi 1850'de Junken değil, Sâbit bin Kurra (835-902) yaptı.  

* Dünyanın yuvarlak olduğunu ve kendi etrafında döndüğünü önce Kopernik bulmadı. Ondan 500 yıl önce El-Birunî (973-1048) buldu. 

* Katarakt ameliyatını ilk yapan 1846'da Blanchet değil, Ebu'l-Kasım Ammar bin Ali Mevsilî (950-1010)'dir. 

* Verem mikrobunu ve tedavisini ilk bulan Dr. Robert Koch (1834-1910) değil, Abbas Vesim bin Abdurrahman (?-1761)'dır.  Bunların yüzlerce, binlerce örneği var. Müslümanlardan icat çıkmaz lafının tarihsel gerçekliği yoktur. Bugün de batıda, Avrupa'da, Amerika'da icat yapanların çoğu oralarda kendilerine her türlü imkân sunulmuş olan Müslümanlardır. Oktay Sinanoğlu'na Amerika her türlü araştırma, inceleme, çalışma imkânı sağlamıştır. Kendi milletine hizmet için Türkiye'ye bir üniversiteye geldiğinde bir masa bile vermemişlerdir.

Kaynak: YENİ MESAJ GAZETESİ http://www.yenimesaj.com.tr/?artikel,12006744/-musluman-ulkeyiz-bizden-mucit-cikmaz-/prof-dr-nurullah-cetin