En Sıcak Konular

ERDOĞAN'IN ENGİN SAYGUN'U ZİYARET ETMESİ ''ZAMAN YAZARLARI''NI KIZDIRDI

12 Şubat 2013 22:15 tsi
ERDOĞAN'IN ENGİN SAYGUN'U ZİYARET ETMESİ ''ZAMAN YAZARLARI''NI KIZDIRDI ZAMAN Gazetesi yazarı, Aksiyon Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Bülent Korucu, ve Zaman yazarı İhsan Dağı bugünkü yazılarında Başbakan Erdoğan'a iğneli göndermede bulundu.

ZAMAN'dan Başbakan Erdoğan'a iki iğneli gönderme!

ZAMAN Gazetesi yazarı, Aksiyon Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Bülent Korucu, ve Zaman yazarı İhsan Dağı bugünkü yazılarında Başbakan Erdoğan'a iğneli göndermede bulundu. İşte o iki yazı...

ZAMAN Gazetesi yazarı, Aksiyon Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Bülent Korucu, ve Zaman yazarı İhsan Dağı bugünkü yazılarında Başbakan Erdoğan'a iğneli göndermede bulundu.
 

İşte o yazılar.. Önce Bülent Korucu'nun yazısı... 

Ergin Saygun kimdir?

Türkiye 2007 yılına ayrı bir heyecanla giriyordu; zira AK Parti'nin çoğunlukta olduğu parlamento cumhurbaşkanını seçecekti.

367 krizi ve daha sonra gelen AK Parti'yi kapatma davasının ayak sesleri bir yıl öncesinden duyulmaya başlanmıştı. Newsweek dergisinde önemli bir 'kehanet' yayımlandı. Hudson Enstitüsü analizcisi Zeyno Baran 2007'de darbe ihtimalini 'fifty fifty' gördüğünü yazdı. 28 Şubat'ı hatırlatan yazar şöyle diyordu: "O darbeyi yaratan koşullar bugün yeniden ortaya çıkıyor. Bir kez daha iktidarda bir İslamcı var. Bir kez daha generaller, hükümetin laik devleti nasıl zedelediğini öfke ile fısıldıyorlar. Bana göre, Türkiye'de 2007 yılında bir askerî darbe olması şansı 50-50." Türkiye ile ilgili felaket senaryolarıyla gündeme gelen bir kurumdu Hudson. Anayasa Mahkemesi başkanına suikast, 50 kişinin öldüğü bombalı saldırılar gibi senaryoları tartışan Enstitü'de o günlerde konuk olan bir üst düzey Türk generali vardı. 'Newsweek'e fısıldayan general kim?' sorusunun cevabı olarak parmakların işaret ettiği Genelkurmay 2. Başkanı'dır Ergin Saygun.

Türkiye yeni cumhurbaşkanını seçmeye hazırlanırken ilginç gelişmeler yaşanmaya başlandı. Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın önüne üç sayfalık bir çalışma gitti. 19 sayfa eki olan raporda 'tarikat terbiyesi almış bir cumhurbaşkanının' sakıncaları anlatılıyordu. Raporu hazırlayan 2. Başkan'dı. Büyükanıt'ın yaptığı "Laikliğe sözde değil özde bağlı cumhurbaşkanı istiyoruz." açıklaması ve 27 Nisan'da yayınlanan e-muhtıranın arkasındaki kurmay akıldır, Ergin Saygun.

Balyoz darbe planı soruşturması bazı ilgi çekici konuşmalarla gündeme geldi. Pek çok delilin kurmaca olduğunu ileri süren sanıklar kendi yaptıkları ses kayıtlarını kabullenmek zorunda kaldı. Balyoz CD'lerinde "…Komutanım son olarak İstanbul'da bütün dinî irticaî faaliyetlerin merkezi kanaatimce Fatih, Çarşamba, Aksaray, Edirnekapı bölgesidir. Bütün tekke Eyüp bölgesidir. Tekkeler zaviyeler efendim hepsi buradadır. İşte semtin adı bile Hırka-i Şerif'tir. Aksaray Fatih arası adı Sofulardır. Onun için buranın öncelikle kontrol altına alınması buranın kontrol altına alınmasıyla da işte Ümraniye, Sultanbeyli vesaire gibi diğer taraflara dahi daha rahat müdahale edilebileceğini düşünüyorum, arz ederim." şeklinde konuşan kişidir, Ergin Saygun.

Balyoz darbe davası herkesin bildiği bir sırrın ifşa edilmesiydi bir anlamda. AK Parti'nin iktidara geldiği günü 'kara gün' olarak niteleyen Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki bazı yapılanmalar hemen harekete geçti. Avrupa Birliği dengesi ve ekonomideki kırılgan yapı biraz cesaretlerini kırsa ve emir-komuta bütünlüğü oluşturamasalar da müdahale fikrinden hiç vazgeçmediler. Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek'in günlüklerinde Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman şöyle diyor: "Geçen yıl Çetin Doğan'la birlikte olsaydım, onu parça parça edecekti." Parça parça edilmek istenen dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, suçu ise hükümete darbe yapmamak. Çetin Doğan'la birlikte yargılanıp 'TC icra vekilleri heyetini cebren ıskat veya vazife görmekten cebren men etme suçu sabit görülerek' 18 yıl hapis cezası alan bir emekli generaldir, Ergin Saygun.

Kalp ameliyatı geçirdiği için adlî kontrollü serbestlikle tahliye edilen bir tutukludur. Temyizdeki davasının sonucunu bekleyen, yerel mahkemede ceza almış bir 'hükümlü'dür. Kendisine geçmiş olsun diyorum. Ama mahkeme haklıysa asıl Türkiye'ye büyük geçmiş olsun!
 
ZAMAN Gazetesi yazarlarından İhsan Dağ da dolaylı olarak Başbakan Erdoğan'ın Ergin Saygun ziyaretine şöyle vurgu yaptı:
 
Darbecime gülümserken...
General Pinochet adını duymuşsunuzdur; 2006 yılında 91 yaşında öldüğünde ev hapsinde tutuluyor ve yargılanıyordu. Suçu, darbe yapmak, onbinlerce kişinin işkenceden geçirilmesi ve binlerce insanın öldürülmesi emrini vermekti.

Hikâyesi uzun; seçimle iktidara gelen sosyalist Salvador Allende hükümetini 1973'te Amerika'nın desteklediği askerî bir darbeyle devirmiş, 17 yıl ülkeyi demir bir yumrukla yönetmişti. Pinochet'nin darbesi 11 Eylül tarihliydi. Yedi yıl bir gün sonra 'bizim Pinochet'ler işbaşı yapacaklardı. Soğuk Savaş yıllarında ülkesindeki sosyalist ve liberal unsurlara savaş açmıştı. O bir anti-komünistti. Komünizme karşı mücadelede ilahi bir misyon yürüttüğü*ne inanıyordu. Liderliğini yürüttüğü cunta ilk yıllarında 150 bin civarında muhalifi tutukladı. İşkenceden geçirilmeyen yok gibiydi. Costa Gavras'ın Missing (Kayıp) filmi kimi unutulmaz sahneleriyle Pinochet'nin Şili'sindeki ölüm ve işkenceler hakkında fikir verebilir izleyenlere.

Tıpkı 'bizimkiler' gibi o da askerî diktatörlüğe uygun bir anayasa yaptı, kendisini de cumhurbaşkanı 'seçtirdi' elbette. 1988 yılında, darbeden 15 yıl sonra diktatörlüğünü halka bir kez daha onaylatmak istedi (dünyaya karşı meşruiyet arayışına girişmişti ve destekçisi Amerika'yı alacağı 'popüler destek'le etkilemek niyetindeydi). Bu defa Şili halkı 'hayır' dedi. İki yıl daha iktidarda kaldı. Dünya 'yeni bir demokratikleşme dalgası'ndan geçerken Şili yeni cumhurbaşkanını seçti 1990 yılında.

Şili'de askerî diktatörlükten demokrasiye 'geçiş' bizim tecrübemizden farklı değildi. Pinochet, 1998'e kadar darbe yaptığı ordusunun başında genelkurmay başkanı olarak kaldı (kendi yaptığı anayasa böyle yazıyordu). Bildiğiniz 'vesayet rejimi' işte… Aynı kuşağın bizdeki darbecisi de 1983'te 'sivil yönetim'e geçilince kendini cumhurbaşkanı seçtirmiş, cunta üyelerini de 'cumhurbaşkanı konseyi' yapmış, yargılanamayacaklarını anayasa maddesi haline getirmişlerdi, hatırlarsanız. 1998'de de 'hayat boyu senatör' olarak and içti Pinochet (malum, anayasa öyle diyordu). Böylece onca cinayet, işkence ve soyguna rağmen 'dokunulmaz'lığını sürdürdü. Uzun sürmedi 'dokunulmaz'lık. 1998 yılında, yani Pinochet 83 yaşında İngiltere'de bir seyahatteyken İspanyol yargıç Baltazar Garzon, eski Şili diktatörünün İspanya'ya iadesini istedi. Suçu, askerî yönetimi altında bazı İspanyol vatandaşlarına işkence yapılmasıydı. İspanyol yargıç, üç-beş vatandaşının hesabını soruyordu yıllar sonra! Tartışmalar alevlendi, suikastlar, operasyonlar ve işkencelerle ilgili yeni belgeler açığa çıktı. İngiltere'de ev hapsine konuldu. Yaklaşık iki yıl süren bir sürecin sonunda mahkeme Pinochet'nin yargılanması için sağlığının elvermediğine karar verdi. Şili'ye döndü ama yargıdan daha fazla kaçamadı. Dokunulmazlığı kaldırıldı ve birçok davadan yargılanmaya başladı. Bu arada milyonlarca dolar servet gizli hesaplarda bulundu. Bunların arasında Pinochet'nin adına bir Hong Kong bankasının kasasındaki 10 ton altın da vardı. Darbe, cinayet, işkence ve soygun; askerî diktatoryanın 'evrensel' hikâyesi... Ölümünden sonra bile yakınları ve 'silah arkadaşları' bu gizli hesaplardan dolayı yargılanmaya devam ettiler. Son yaş gününde yaşananların 'siyasal sorumluluğu'nu üstlendiğini ilan etti. Cinayetten, işkenceden yargılanıyordu, ev hapsindeydi. 2006 yılında öldü. Dönemin cumhurbaşkanı Michelle Bachelet 'eski cumhurbaşkanı' için devlet töreni yapılmasına izin vermedi. Bachelet'in kendisi ve annesi Pinochet'nin işkencelerinden geçmiş aktivistlerdi. Babası da 73 darbesinin ardında işkence altında kalp krizinden ölmüştü.

Bachelet, Pinochet'ye devlet töreni yapılmasına müsaade etmedi ama 'silah arkadaşları' Pinochet'yi askerî törenle uğurlamayı ihmal etmedi. Viva solidaridad!..Belki de en önemlisi, ölümünün ardından Pinochet'nin oğlunun söylediğiydi: "Babam, mezarının düşmanları tarafından tahrip edileceğinden korkardı. Mezarı olmayacak, cesedini yakacağız." Darbecilik zor zenaat. Ama burası Türkiye, bizimkiler rahat olsun. (ZAMAN)


Kaynak: MİLLİ GAZETE http://www.milligazete.com.tr/haber/ZAMANdan_Basbakan_Erdogana_

iki_igneli_gonderme/274099#.URqibmAqE4w



Bu haber 859 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,146 µs