En Sıcak Konular

BAHÇELİ: ''TÜRKİYE ŞEMDİNLİ'Yİ KAYBEDERSE SONUCU IRAK VE SURİYE GİBİ OLUR''

4 Ağustos 2012 10:54 tsi
BAHÇELİ: ''TÜRKİYE ŞEMDİNLİ'Yİ KAYBEDERSE SONUCU IRAK VE SURİYE GİBİ OLUR'' MHP Lideri,Şemdinli'de 11 gündür devam eden olaylara dikkat çekerek; "Eğer bu alanı Türkiye mücadelede kaybederse sonucu Suriye ve Irak gibi olur. Onun için burayı mutlaka halletmesi lazım. Neye mal olursa halletmesi lazım" dedi.

'TÜRKİYE ATEŞE ATILIYOR'

MHP lideri Devlet Bahçeli, "Türkiye'ye hudut olan yaklaşık 600 kilometre sınır teşkil edecek tarzda bir Kuzey Suriye özerk Kürdistan bölgesini, şu günkü ortam içinde oluşturmaya niyetliler. Amaçları bu" dedi.  
MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli Suriye, terör ve gündemdeki diğer konularla ilgili çok çarpıcı açıklamalar yaptı. Ankara'da MHP'yi takip eden gazetecilere bir iftar veren Bahçeli, daha sonra kendisine yöneltilen soruları cevaplandırdı. Bahçeli, Türkiye'nin çok riskli bir sürece girdiğini belirterek, herkesin çok dikkatli olması gerektiğini ve özellikle hükümetin küçük bir yanlışının büyük bedeller doğuracağını söyledi.
MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli'nin değerlendirmeleri şu şekilde oldu:
ÖZERK KÜRDİSTAN AMACINI GÖRMEZDEN GELMEK GAFLETTİR
Bütün çaba özellikle Türkiye'ye hudut olan yaklaşık 600 kilometre sınır teşkil edecek tarzda bir Kuzey Suriye özerk Kürdistan bölgesini, şu günkü ortam içinde oluşturmaktır. Amaçları bu. Bunun iki penceresi var. O pencereden baktığınız vakit Suriye'deki taraflar arasında bir birliktelik olmakla beraber yorum ve niyet farklılığını görebilirsiniz.
Bunlardan bir tanesi Suriye'nin böyle iç savaşa yönelmiş olduğu bir ortamda orada yıllardan beri var olan ve PKK'ya da öyle militan yetiştirme özelliğinde faaliyet gösteren bir Suriyeli Kürtler organizasyonu, örgütlenmesi var.
Bugün öne çıkan kısmı PYD olarak ifade ediliyor. Dolayısıyla bunlar aracılığıyla oradaki bir fırsatı değerlendirmek isteyebilirler. Bu açık. Bunu görmezden gelmek büyük bir gaflet olur. İkinci bir konu ise Suriye'ni iç kargaşaya yönelmiş olduğu dönemde Suriye Özgür Ordusu'na veya Suriye'deki muhaliflere karşı Türkiye'nin açmış olduğu şemsiyeyi bir türlü kabullenmeyen Suriye yönetimi, elindeki Kürt kozunu Türkiye aleyhine kullanarak belli bir alanı bunlara terk etmiş gözüküyor.
Sonuç itibariyle Kuzey Suriye'de bir Kürt oluşumunu ilerde tekrar önlenebileceği olarak değerlendiremezsiniz. Yani Esad bugün bırakmış olduğu alanı tekrar ilerde alır gibi düşünmemek lazım. Ama şuan için gidilen nokta, Barzani'nin ve PKK'nın beklediği Suriye'deki bir Kürt oluşumuna paralel olarak mevcut Suriye yönetiminin o alanı bunlara terk etmesidir.
Bu suretle iç savaşı belli bir boyuta indiriyor ve Türkiye'yi de başka bir şeyle meşgul etmek istiyorlar. Ama ikisi farklı pencereden aynı gerçeği ortaya koyarak Türkiye'nin başını ağrıtıyor. Çok önemlidir. Bu nedenle Suriye'yle Türkiye arasındaki ilişkiler özellikle Arap Baharı cümlesinde sırayla gelen bir yelpazenin Suriye boyutu Türkiye açısından çok büyük risk taşır haline geldi. Buna hükümetin bir çözüm bulması gerekir. Bu konuda gerekli ne tedbir varsa onu alması lazım.
ŞEMDİNLİ İKAZI
Yine bizim üzerinde hassasiyetle durmak istediğimiz bir başka konu 11 günden bu yana Şemdinli'de meydana gelmiş olan olaylardır. Yüz yüze bir çatışma yaşanıyor. Şemdinli Güneydoğu Anadolu'da veya Türkiye üzerinde oluşturulmak istenen bir özerk bölge veya federal yapı veya tamamen bağımsızlık hedefiyle belirlenmiş olan coğrafyanın önemli bir ucudur.
Yani yavaş yavaş halı yıkama, dövme. Halı temizleme politikası gereği bir yerde kurtarılmış bölgeler oluşturma faaliyetinin baştaki kuşağıdır. Eğer bu alanı Türkiye mücadelede kaybederse sonucu Suriye ve Irak gibi olur. Onun için burayı mutlaka halletmesi lazım. Neye mal olursa halletmesi lazım.
Öbür taraftan ise önemli bir analizle bunu yapmak için biraz erkendir ama Türkiye Suriye'deki muhtemel gelişmeler ve Suriye'nin bölünmesi, bu bölünmenin Türkiye'ye yansıması bütünüyle ele alınarak, birincisi Suriye'nin ülke bütünlüğünün korunması ikincisi ise Türkiye açısından Suriye toprakları üzerinde bir güvenlik kuşağını oluşturulması lazım. Bu güvenlik kuşağının muhtemelen kurabilecek olan Suriye veya Batı ayağında, dört parçalı Kürdistan'ın Suriye topraklarındaki oluşumuna engel teşkil etmesi lazım.
BİR AVUÇ PKK'YA KÜRTLER DENMEMELİ
Oradaki bir avuç PKK'yı bütün Kürtler olarak tanımlayıp olayı bir iç savaşa doğru sürüklemek istiyorlar. Bazı tahrikler oluyor. Bunun için hükümetin kanaatimce çok dikkatli olması gerekiyor. Alınacak tedbirler noktasında Türkiye'nin üniter yapısı ve toprak bütünlüğünü bozmayacak bir hedefle mücadele etmelidir. Bu mücadeleyi halkla paylaştığında da STK'lar, siyasi partiler hükümete gerekli desteği vermelidir. Bu bir iktidar meselesi değildir. İktidar yanlış politika uyguladı falan demek yetmez. Memleket elden gittikten sonra iktidar olsa da olur olmasa da olur.
Suriye'deki gelişmelere bakarak bazı talepler olabilir. "Orada iç savaş var. BM Güvenlik Konseyi'nin alacağı bir kararla buraya müdahale edelim" dendiği vakit, "burada da iç savaş var. O zaman bize de gelin" diyerek çağıracaklar. Türkiye'yi ateşin içine atıyorlar.
DAVUTOĞLU DEVLETİN AĞIRLIĞINI SIFIRLADI
Sayın Dışişleri Bakanı'nın orta doğu'daki gelişmeler ışığında Türkiye'ye yüklemiş olduğu bir vizyon var. Ortadoğu'da Arap Baharı anlayışı çerçevesinde kalkıp demokrasi ve istikrar getirerek oradaki toplumsal huzuru sağlayacağı tezini Türkiye'ye bir misyon olarak yüklemiş ve Mısır'la Irak'la meşgul olmaya başlamışken, kalkıp Barzani'nin ayağına giderek Suriye'deki gelişmeler üzerinde devletin ağırlığını sıfırlamak gibi bir hataya düşmüştür.
Sayın Dışişleri Bakanı'nın yapması gereken Barzani'ye Türkiye'ye davet ederek gerekli talimatları vermek suretiyle hem devletinin yüklenmiş olduğu misyonun devamını hem de Türkiye'nin büyük devlet olma özelliğiyle ağırlığını koruması lazımdı. Öyle bir davranış olsaydı Irak'ın merkezi yönetimiyle herhangi bir sıkıntı içerisine giremezdi. Buna Irak yönetimi de yanaşamazdı. Irak merkezi yönetimiyle Barzani -Türkiye arasındaki ilişkiler bağlamında özellikle de petrol boru hatları konusundan başlayan bir gerilim var. Bu gerilimi tahrik edecek tarzda davranışlar içerisine girerseniz bunu merkezi yönetim fırsat kabul edebilir.
O bakımdan Türkiye'nin Barzani ile yani Irak bütünü içerisinde küçük bir bölümle barış içerisinde ve ittifak anlayışı içerisinde hareket ederken, Irak'ın merkezi yönetimini karşısına alması büyük bir tehlike olur. Sayın Dışişleri Bakanı'nın Kuzey Irak'a gitme kararı diplomatik yönden çok büyük bir hata olmuştur. Davet edip gereğini söyleyip ertesi gün göndermeleri lazımdı. Uyarsa mesele yok. Uymazsa gereğini yapması lazım. Büyük devlet budur. Henüz daha devlet olma özelliğini taşımamış birisinin öyle muhatap almak Türkiye açısından zararlı olmuştur.
KANDİLLİ GÜLLÜK GÜLİSTANLIK OLMAMALI
Geçmişten beri bu tür nazik ortamlarda hep ben OHAL uygulamasını da tavsiye ettim. Ama şuan zaten fiilen bir bölge olarak bir çatışma içine girmiş durumdalar. Yani şuan için Şemdinli'de mutlaka sonuç almalılar. Eğer Şemdinli'de belli bir alanı PKK kendisi için egemenlik hakkını kullanabilecek bir alan olarak görmeye başlarsa, ondan sonraki aşama bu alanın genişletilmesi sürecidir. Bu da Türkiye'yi bir iç çatışmaya doğru götürür.
O zaman ne olacak? Suriye'de veya başka yerlerdeki ülkelerde iç çatışma, iç savaş karşılığında alınması gereken tedbirler talebi, Türkiye için de doğabilir. O zaman ne yapacaksınız? Oradaki terörist faaliyettir. Halka dokunmadan, halkı mağdur etmeden terörle orada yaşayan halkı birbirinden ayırt ederek, bölücü terörün kökü tamamen kazınmalı ve Kandil operasyonu hiçbir zaman ihmal edilmemeli. Çünkü arka bahçesi orası. Orası güllük gülistanlık içerisinde olursa dışarıdakiler her türlü şeyi yapar. Orayı tamamen rahatsız etmek lazım.
DAVUTOĞLU'NUN GEZİSİNİ ROL ÇALMA OLARAK GÖRMÜYORUM
Dışişleri Bakanı'nın böyle bir ortamda Kerkük'ü ziyaret etmiş olması, orada gerekli temaslar kurması moral verici konuşmalar yapması bizi ziyadesiyle memnun eder. Ama göstermelik bir ziyaret olarak kalmamalı. Arkası getirilmeli. Bu ziyareti rol çalma olarak görmüyorum, çünkü oyunun içinde biz yokuz. Irak parlamentosunda Türkmenler üçüncü topluluk olarak kabul edildi. Bu önemlidir. Bu aynı zamanda gelecekte ertelenmiş olan Kerkük'ün statüsü üzerindeki tartışmalar içinde yeni bir başlangıç teşkil edebilir.
Bizim ziyaretimiz için bir sıkıntı yok. Biz normal prosedürü izliyoruz. Resmi yönden hareket ediyoruz. Merkezi yönetime müracaatımızı yaptık. Irak Büyükelçiliği'ne müracaat ederek vizemizi almaya çalışıyoruz. Vizeyi aldıktan sonra da oraya gideceğiz.
İNSANLARIMIZ SABIRLI OLSUNLAR
Malatya'da istenmeyen bir olay oldu. Ramazan ayının manevi iklimi içerisinde daha soğukkanlı sabırlı olunmasını tavsiye etmiştik. Basın toplantımızda bunu dillendirdik. Bu ay bu manevi yönden insanların biraz daha sağduyuya çekerek sabırla, soğukkanlılıkla hareket etmesinde ve akan kanı durdurmalarında yarar vardır. Aklıselim düşünebilmek için.
HÜTÜMET DAHA SOĞUKKANLI OLMALI
Kalkıp Suriye'de Esad yarın gidecek, bugün gelecek tartışmasıyla oradaki iç savaşın her iki tarafını farklı ülkeler aracılığıyla tahrik etmenin bir anlamı yok. Bakın nelere mal oldu? Şimdi Halep'te 970 bin Trük var. Her taraf ateş altında. Önemli bir Türk şehridir Halep. Bir de oradaki Türkmenlerin Türkiye'ye gelmeleri baskısi sürdürülüyor. Diyorlar ki, 'Burada köyleri boşaltın. Türk iseniz Türkiye sizi beklmiyor gidin'diyorlar. Bunun getirdiği sıkıntılar da var.
MEZHEP TEMELLİ ÇATIŞMAYI KÖRÜKLEMEK İHANETTİR
Alevi-Sunni çatışmasını körüklemek ihanettir. Bunu yapanlar zavallıdır. Türkiye'de Orta doğu'da bütün bunlar yaşanırken hala bir etnik çatışmayı ilaveten mezhep temelli bir çatışmayı körüklemek tamamen insanlığa ihanettir. Alevi kardeşlerimize ihanettir. Sünni kardeşlerimize ihanettir. Bu insanların Televizyonlara bile çıkması utanç vericidir.
Onlar zavallılar. Başkasını kanından beslenen zavallı insanlardır. Böyle bir ortamda itidal tavsiye etmek, sabır tavsiye etmek lazım. Bir ufak provokasyonla Türkiye'yi kana bulayabilecek bir hataya düşmemek lazım. Irak'ta, Suriye'de Nusayri'lerle diğerlerinin birbirleriyle kıran kırana vahşice katlettikleri bir ortamda, benzerini Türkiye'de arzulama zihni sapıklığın çok ötesinde bir durumdur. O insanlara ben acıyorum. O insanlar kendilerini kaybetmiş zavallılardır. Ama bunlarnı tv'lere çıkartan, halka bu zehri saçmalarını müsaade eden patronlara ise daha fazla acıyorum. Böyle şey olmaz.
AKP, OĞLUYLA BİRLİKTE O POLİSLERDEN ÖZÜR DİLETSİN
Dörtyol'daki emniyet mensuplarına yapılmış olan davranış utanaç veridir ve kabul etmek mümkün değildir. Hele hele bunu bir milletvekili çocuğunun karşısında yapmak, gece gündüz oradaki halkın can ve mal emniyetini sağlayan insanların sıraya dizeyerek, içlerinden bir tanesini suçlu gibi aramak kadar yanlış bir şey olamaz. Bunun hangi partide olursa olsun yeri olmaz. Bu konuda AKP'nin ilk yapacağı şey milletvekilini oğluyla beraber emniyet mensuplarının karşısına çıkartıp hepsinden özür diletmektir. Her meselede MHP'nin suçlanmasına alıştık, önemsemiyoruz. MHP'yi kötü adam rolünde göstermenin de bir manası yok. Böyleşey de olmaz.
TÜRKİYE'NİN KRİZLERİNİ ÜZERİNE GÜLLÜ BİR ŞAL ÖRTÜYORLAR
Cumhurbaşkanlığı seçimlerini tartışmak için çok erken. Bugünden başlatılan mücadelede iki tarafta çok yorgun düşer. Seçim kazanma şanslarını kaybederler. Sabırlı olsunlar. Sayın Cumhurbaşkanı ve başbakana tavsiyem, bir çok dostlarının huzurunda bir iftar yemeği yiyerek aradaki dostluklarını perçinleştirmekte yarar var.
ADAYOLAN HERKESE BAŞARILAR DİLİYORUM AMA YARIŞIN
Bir davette millet ve güç birliğini davetine icabet ederek partiye katılmış olan değerli kardeşlerimizin, yönetimi paylaşma hakkı da dolasıyla katılım gününden itibaren doğmuş demektir. Bu sebepten dolayı aday olmaları en tabii haklarıdır. Yeter ki MHP'ye yakışır bir üslup içinde bir güzellikte bunu sürdürmelerinde yarar var. Kim aday olacaksa hepsine başarılar diliyorum. Ama yarışın içinde ben kendimin de olacağını kimse unutmasın diyorum.
YEREL SEÇİMLER 2013'E ALINIRSA DESTEK VERECEĞİZ
Önümüzde üç önemli siyasi olay var. Bunlardan bir tanesi mahalli idareler seçimi, ikincisi Cumhurbaşkanlığı seçimleri, üçüncüsü de milletvekilliği genel seçimleri. Mahalli idarelerle Cumhurbaşkanlığı seçimi 2014 yılının biri 29 mart 2014 tarihine kadar, diğeri ise 28 ağustos 2014'e kadar yapılması lazım.
Dikkat edilirse 2014 yılında iki siyasi olay Türkiye'nin gündemine girecek. Bunlar birbirlerini tamamlar halde gelişirse önemli bir adaletsiz ortaya çıkar. Çünkü milletvekilliği ve mahalli idareler seçimlerinde hazineden yardım alan partiler kendi adaylarını taktim ederlerse Cumhurbaşkanlığı için mahalli idareler imkanlarını kullanmış olurlar.
Dolasıyla bir rekabet üstünlüğü sağlamış olabilirler. İkincisi mahalli idareler seçimini sonucunu Cumhurbaşkanlığı seçimleri için istismar edebilirler.
Bu bakımdan 2013 yılında mahalli idareler seçimlerinin Kasım ayında en geç yapılmasında, 2014 yılında Ağustos ayında Cumhurbaşkanlığı seçiminin yapılması, 2015 yılında da 12 Haziran'da milletvekilliği seçimlenin yapılması Türkiye'nin 3 yıl içerisindeki bütün dinamizmini tekrar canlandırır. Hem de bütün siyasi partiler özellikle de Cumhurbaşkanlığı'na aday olacak olan iktidar partisinin dışındaki adayların da adil yarış içerisine girme şansları doğabilir.
O bakımdan eğer AKP mahalli idareler seçimlerinin erkene alınması gibi bir öneriyle bu 2012 Ekim'in de TBMM açılır açılmaz gündeme taşırsa, MHP buna açık destek verir. Gerekçemiz bizim budur. MHP bir kadın CB adayı çıkartmak için bir başka partiye ihtilaç duymaz. Kadına olan saygısı diğerlerinden geri değildir.  (Orhan Karataş- ORTADOĞU)


Kaynak: ORTADOĞU GAZETESİ http://www.ortadogugazetesi.net/haber.php?id=24841


Bu haber 703 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,225 µs