En Sıcak Konular

ROMA AYGIRLIĞINA KARŞI İSLAM UYGARLIĞI

29 Temmuz 2012 21:55 tsi
ROMA AYGIRLIĞINA KARŞI İSLAM UYGARLIĞI Bugün dünyada iki önemli medeniyet var. Roma İmparatorluğu medeniyeti ki bugün Avrupa ve Amerika'dan oluşan Batı medeniyetiyle varlığını devam ettiriyor, bir de İslam medeniyeti.

Roma aygırlığına karşı İslam uygarlığı

Bugün dünyada iki önemli medeniyet var. Roma İmparatorluğu medeniyeti ki bugün Avrupa ve Amerika'dan oluşan Batı medeniyetiyle varlığını devam ettiriyor, bir de İslam medeniyeti. Bu iki medeniyet birbirine temelden zıttır. Biz bu karşıtlığı ürettikleri iki farklı mekânın simgesel değerleri üzerinden mukayeseli olarak vereceğiz. Roma medeniyetinin simgesel mekânı arena, İslâm medeniyetinin ise cami. Arena ve cami karşıtlığı bağlamında Roma ve İslâm medeniyeti farkını ortaya koyacağız. Medeniyetimizin önemini anlayabilmemiz için arena merkezli Roma medeniyetini de, cami merkezli İslâm medeniyetini de çok iyi bilmemiz lazım. Bilinç, bilgi üzerine temellenir. Bilgi üretim kaynaklarından biri de mukayesedir. Bir Arap atasözü var: "İnneme'l-eşyâü tu'rafu bi ezdâdihâ: Her şey zıddıyla bilinir." 
Biz Müslümanların camilerde beş vakit, Cuma, teravih ve bayram namazı gibi kitlesel ibadetlerimizin işlevini, anlamını, önemini ve bizim hem ferdî hem toplumsal hayatımızda meydana getirdiği o büyük, o sarsıcı etkiyi, ruh ve kalplerimizde ürettiği büyük heyecanı, manevi, ilahî hazzı, ruh tatminini, kalp ferahlığını ve bizi terbiye eden boyutunu anlayabilmemiz için Roma İmparatorluğu arena gösterileri ile mukayese etmemiz lazım. 
Roma İmparatorluğunun hâkimiyet bölgelerinde hemen her ülkede, her şehirde yaptığı başlıca eserlerden biri arenalardı, "Amfitiyatro" ve "Kolezyum" gibi adları olan kitlesel gösteri mekânları idi. 
Roma İmparatorluğu, gerçek Hristiyanlıkla alâkası kalmamış, batının Allah yerine nefsini ilâhlaştırdığı, gerçek hak dinlere savaş açan, beşerin beşer üzerinde kurduğu zulüm saltanatını kurumsallaştırmış, devletleştirmiş, imparatorluk halinde örgütlendiği bir yapıdır. 
Roma İmparatorluğu, beşerin Allah'a, beşerî değer, sistem ve anlayışların ilâhî değerler bütününe bir tepki, bir karşıtlık olarak örgütlendiği geniş bir yapının adıdır. Roma İmparatorluğu, Hz. Âdem'den beri gelen Hak ve batıl savaşında batılın en görkemli örgütlü kurumudur. 
Batıl Roma (bugün Avrupa ve Amerika) ile Hak İslâm arasında mukayese bir zorunluluktur. Zira İslâm bir yönüyle; hatta pek çok özelliğiyle Roma zihniyetine, Roma değerlerine, Roma fert, toplum, dünya ve hayat tasavvuruna bir tepkidir. O hâlde İslâm bütün kurum ve değerleriyle aynı zamanda Roma İmparatorluğu'ndan farklılığıyla anlam ve değerini daha iyi ortaya koyabilir. 
Ramazanla birlikte camilerimiz teravih ve Cuma namazlarında görkemli, heyecan verici bir kitlesel birliktelik ve kitlesel cemaat ibadeti hazzına sahne oluyor. İslam camilerinde gördüğümüz kitlesel ibadet ritüelinin simgesel değer ve motiflerini Roma İmparatorluğunun arenalarında kitlesel olarak sergilediği etkinliklerle bir karşılaştırma yapmanın önemine inanıyorum. Zira eski Roma'nın arenalarda yaptığı ile günümüzde modern Roma demek olan Avrupa ve Amerika kaynaklı; ama giderek dünyanın pek çok yerine yayılan kitlesel sanat, kültür, siyaset etkinlikleri arasında bir benzerlik var. Yani günümüzde de Eski Roma arena faaliyetleri statlarda, konser salonlarında, meydanlarda, başka bazı büyük kitlesel faaliyet mekânlarında devam ediyor. 
Eski Roma'da İmparatorlar kendilerini ve halkı eğlendirmek için gladyatör dövüşleri düzenlerlerdi. Güçlü kuvvetli erkekleri birbirlerini öldüresiye dövüştürürlerdi. Bazen de insanla arslanları dövüştürürler ve insanları arslanlara parçalatırlardı. Buna benzer insanlık dışı vahşice, canavarca yarış, dövüş törenleri düzenlerler ve kendilerini tanrı da ilan eden imparatorlar, bunları zevkle izlerler, gülerler, eğlenirlerdi. Halk da galeyana gelip neyin ne olduğunun farkına varmayan andavallar sürüsü halinde bu vahşiliği alkışlar ve kitlesel bir trans halinde kendilerinden geçmişçesine güya eğlenirlerdi. 
Arena vahşet gösterileri, Romalıların toplu bir sapıklık ibadetiydi. Kendisi de fani bir insan olan imparatorun, en adi zevkleri için hemcinsi olan diğer insanları birbirlerine ya da canavar hayvanlara parçalatmaları ile kendilerinden geçip eğleniyorlardı. Nefisler, hevalar, egolar ilâhlaştırılıyor, insanın kutsal insanlık değeri yok sayılıyor, salt bir eğlence hayvanı olarak algılanıyor, insan fıtratına tamamen ters olan duygular köpürtülüyor, kabartılıyordu. 
Bugünün modern arenalarında da çok uluslu emperyalist şirket ve devletler, Roma imparatorunun yerini almış. Din, mezhep, etnik grup, coğrafî farklılık, hayat tarzı farklılığı, ideolojik farklılık, sosyal ve ekonomik farklılık esaslarına göre sınıflara ayırdıkları grupları da dünya arenasına sürmüşler, birbirleriyle dövüştürüp savaştırıyorlar. Emperyalist egemen imparatorlar da karşılarına geçip viskilerini içerek kahkahalarla gülüyorlar. En son arena oyunlarından biri şimdi Suriye'de oynanan oyundur. 
İslam camilerinde ise yapılan toplu kitlesel ibadetlerde insan, insan olduğunu hatırlıyor. İnsanın insan üzerindeki tahakkümü yok oluyor. Sosyal, ekonomik, kültürel, eğitimsel, biyolojik vs hangi sınıftan olursa olsun bütün insanların sadece tek ve mutlak yaratıcı olan Allah önünde eşitliğinin sergilendiği bir yüce, derin, manalı, ilahî bir ibadet ortamıdır camiler. 
Camide insanlar, imparator-halk, patron-işçi, güzel-çirkin, zengin-fakir, şu ırktan-bu ırktan, köylü-şehirli, alim-cahil diye ayrılmıyor. Herkes aynı safta Allah'ın huzurunda eşit yaratılmış insanlar olarak bulunuyorlar. Gurur, kibir, büyüklenme, azgınlaşma, aygırlaşma, alavere dalavere, soyup soğana çevirme, aldatma, kandırma, sömürme, ezme, yağmalama, talan etme hesapları yok. Herkes sessizce, soylu bir sükûnetle, tek yaratıcının önünde mütevazi bir şekilde, huşu ile boyun eğmiş; yani kul olduklarının bilincine ermiş olgun ruhlu insanlar olarak bulunuyorlar. İnsanlar birbirlerine zulmederek eğlenmiyorlar. 
Bunun verdiği mesaj oldukça derindir. Camilerde kitlesel ibadetlerimizle dünyadan, maddi olandan, hırstan, kötülükten, zulümden, hırsızlıktan, alçaklıktan, nefislerimize esir olmaktan uzaklaşıyoruz. Olabildiğince manevîleşerek, olabildiğince saf, temiz, yüce bir âleme dalarak insan fıtratımıza uygun bir hüviyet kazanarak insan-ı kâmil olma sürecinde mesafe kat'ediyoruz. Camilerde cemaatle kılınan namazlarda, arenalarda olduğu gibi beşerin nefis ve hevası tanrılaştırılmıyor, behîmî, adî, hayvanî zevkler köpürtülmüyor, tam tersine aynı saflarda tam bir eşitlik, birlik, kardeşlik duygusu ile insanlık onurumuzu koruyoruz. Yalnız camilerde belirli vakitlerde, namaz esnasında gösterdiğimiz bu güzel fotoğraf, cami dışında, toplumsal hayatta da devam ederse bir anlamı olur, yoksa o caminin de, ibadetin de bir anlamı kalmaz. Unutmayalım ki biz Müslümanlar için yeryüzünün tamamı bir camidir, hayatımızın tamamı ibadet olarak yaşanan bir süreçtir. 
Günümüz modern dünyasında İslam imanından uzak toplumsal yapılarda eski Roma arena ruhu yeni şekil ve kılıflar altında devam ediyor. Pop starların konser verdiği meydanlarda, alanlarda yine kitlesel coşku atmosferinde yüceltilen, kutsanan, ilâhlaştırılan değer beşerdir, nefistir, hevadır. Futbol maçlarında da arena zihniyeti büyük ölçüde devam ediyor. Emperyalizmin taşeronu, yerli işbirlikçisi, Haçlı-Siyon ordularının Türkiye birliği çavuşlarının meydanlarda yaptıkları siyasi mitingler de bir arena faaliyetidir. 
İnsanı ezen, yok eden, bayağılaştıran eski ve yeni Roma'nın arenalarının boğucu, sapık, zalim, cani gösterilerine itibar etmekten kaçındığımız sürece insan oluruz. Buna karşın İslam camilerinin ruhları inceltici, kalpleri ferahlatıcı, duyguları terbiye edici, sadece tek yaratıcı olan Allah huzurunda herkesin dünyalık konumuna bakmadan sadece kul olma noktasındaki eşitlikçi duruşuna sahne oluşu ve insana insanlık onurunu iade edici hür havası her geçen gün önemini daha da iyi gösteriyor. 
Son sözümüz şudur: İnsan medeniyeti demek olan İslâm uygarlığı, canavarlık güdülerinin kurumsal yapısı olan Roma aygırlığı karşısındaki önemini daha da artırıyor. 
Aygırların tepiştiği arenayı terk ediyoruz. Kardeşlerimizle yan yana durduğumuz camiye yöneliyoruz. 

Prof. Dr. Nurullah Çetin - YENİ MESAJ

 

Kaynak: YENİ MESAJ GAZETESİ http://www.yenimesaj.com.tr/?artikel,12002485/roma-aygirligina-karsi-islam-uygarligi/prof-dr-nurullah-cetin


Bu haber 738 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,002 µs