En Sıcak Konular

GRİ DİNDARLIK

6 Mayıs 2012 16:22 tsi
GRİ DİNDARLIK Dehen gri dindarlık anlamına gelmektedir. Gri dindarlık da peygamberlik metodu ve yöntemini tanımayan ve onunla bağlantılı hareket etmeyen dindarlık çeşididir. Bidat üzerine kaim bir İslamı anlama ve yaşama modelidir.

Dehen Gri dindarlık

Hadislerde alaca dindarlıktan bahsedilmektedir. Huzeyfe İbnu'l Yeman (R.A.) herkes Hazreti Peygambere hayırdan sorarken o kaçınmak için şerden ve şerli zamanlar ve ortamlardan sorar. Dolayasıyla fitne hadislerinin bir kısmı ondan mervidir. Cahiliyet döneminden sonra İslam'la hayır dönemini idrak ettiklerini ve hayırdan sonra bir şer döneminin gelip gelmeyeceğini merak eder ve sorar. Peygamberimiz 'evet' diye karşılık verir. Sonra 'şerden sonra bir hayır dönemi var mıdır?' diye tekrar sorar. Peygamberimiz cevaben 'evet ama onda dehen yani alacalık vardır' buyurur. Huzeyfe (R.A.) 'dehen'in manasını sorar ve Peygamberimiz şöyle buyurur: "Benim rehberliğimle yani nübüvvet metoduyla yürümeyen, hareket etmeyen ve hayata bakmayan bir topluluk zuhur eder. Sen onları tanır ve kalbinle reddedersin' buyurur. Peygamberimiz bu hadisle ve Şerif Hüseyin'e işaret eden başka bir fitne hadisiyle dehene yani yine alaca döneme ve dumana temas eder. "Sonra 'Serra' fitnesi vardır ki, bunun dumanı ve ateşi (dehen) Ehl-i beyt'imden olan bir adamın (Şerif Hüseyin olarak yorumlanmıştır) ayakları altından çıkacaktır. Bu adam kendini benden sanacaktır, halbuki benden değildir. Çünkü benim velilerim ancak takva sahibi olan kimselerdir (sadece kan bağıyla değil, ameliyle bana uyanlardır). Sonra insanlar eğri, kaburga kemiği üzerine oturmuş bir adama beyat etmek üzere anlaşacaklardır." 'Dehen' genel anlamda dumanlı hava, alacalık ve manevi anlamda ise eklektik ve senkretik anlamına gelmektedir.


Dehen gri dindarlık anlamına gelmektedir. Gri dindarlık da peygamberlik metodu ve yöntemini tanımayan ve onunla bağlantılı hareket etmeyen dindarlık çeşididir. Bidat üzerine kaim bir İslamı anlama ve yaşama modelidir. 1 Mayıs etkinlikleri münasebetiyle çarpıcı bir biçimde dindarların başkalarının gündeminin parçası haline geldiklerini görüyoruz. Belki buna hilfu'l fudul manası yakıştırmaya çalışacaklardır. Lakin nerede? Zira bu zevatın kendi gündemleri yok. Soğuk Savaş döneminde bazı İslami kesimler Yeşil Kuşak projesine destek vermişlerdir. Lakin Kırım Savaşı'ndan beri Rus sarkmasına ve sonrasında komünizm yürüyüşüne karşı İslami kesimler kendi başlarına yetersiz olduklarından dolayı Batı ile bir dönem işbirliğine gitmişlerdir. Bu şartların ürünüdür ama süreçte hatalar yapılmış olabilir. Afganistan'da da böyle olmuş lakin tehlike savuşturulunca Batı kızıl tehlikenin yerine yeşil tehlikeyi ikame etmiştir. 11 Eylül süreci böyle bir süreçtir. Bununla birlikte başkalarının kavramlarını kullanma veya gündemlerinin parçası olma noktasında bugün de başka bir istikamete doğru savrulmaktayız. 6'ıncı filo lehindeki gösteriye karşı çıkanlar bugün 1 Mayıs'ın malzemesi haline gelmişler. Yunanlı siyasetçiler Ayasofya'nın derdinde bizim alaca kuşak dindarlar ise solculara eklemlenme peşinde. Onların başkalarının gündemlerinin peşine takılmaları kendilerine ve değerlerine yabancılaştıkları anlamına gelir. Nitekim öyledir. Peygamberlik metodu ve yöntemi üzerine hareket etmiyorlar. Onlara göre Ayasofya pek önemli olmasa gerek. Zira bazı Kürt-İslam sentezcisi arkadaşlarla karşılaştığımızda Fatih'e epey yükleniyorlar. Hıristiyanlara haksızlık ederek Ayasofya'yı cami haline getirdiğini düşünüyorlar. Dilimin döndüğünce fethin sembolü olduğunu söylemeye çalışsak ta nafile. O zatın mantığına göre Diyarbakır'daki Ulu Cami de yeniden kilise haline getirilmelidir. Keza Mescid-i Aksa'nın Süleyman Mabedi haline getirilmesinde bir beis yok. Yahudiler Medine'ye dönmeli ve Araplar Mısır'dan kovulmalı. Anadolu yeniden Bizans olmalıdır. Zira yine bu İslamcılara göre Mescid-i Aksa Kudüs'te değil Cirane Vadisi'ndedir. Bunlar sünnete değil heva ve heveslerine tabiler.

Kantarın topuzu iyice kaçmış ve İslamcılar kendilerini reddeden süreçlerin parçası haline gelmişlerdir. Kıblesini kaybetmiş dünyada. Bu tarz İslamcılar da kendi dünyalarını kaybetmişlerdir. Halis oksijenli ortamlar onlara ağır gelmekte ve dokunmaktadır. Nikotinli havalar kendilerine ilaç gibi gelir. Kimyası bozulanın ağız tadı da bozulur. Mesnevi'de güzel kokudan bayılan adamın hikayesi anlatılır. Adam debbağdır yani deri ustasıdır ve pis kokuya alışmıştır. Sokaktan geçerken bayılır ve insanlar boşuna onu mis kokusuyla ayıltmaya çalışırlar. Bereket demirci ustasının kardeşi gelerek onu pislikle ayıltır. Hikayenin devamı şöyledir:

Akrabalarına haber salındı. Adamcağız deri ustasıydı. Gürbüz ve akıllı bir erkek kardeşi vardı. Haberi alır almaz koştu geldi. Yanında bir parça köpek pisliği de getirmişti. Ben onun neden bayıldığını biliyorum. Sebebi bilinince çare bulmak kolaylaşır dedi. Kendi kendine, ''Ağabeyim rızkını elde etmek için yıllardır pis kokuların içinde deri tabaklayarak çalışır. Pisliğin kokusu onun beynine, damarlarına kadar sinmiştir. Hayatında ilk kez böyle bir ıtır çarşısından geçtiğinden güzel kokular onu kendinden geçirmiştir'' diye düşündü. Dericinin kardeşi vereceği ilâcı kimseler görmesin diye halkı uzaklaştırdı. Gizli bir şey söylüyormuş gibi başını ağabeyinin kulağına yaklaştırdı. Farkettirmeden elindeki ezilmiş pisliği de ağabeyinin burnuna sürdü. Az sonra adam ayıldı ve kendine geldi. Seyredenler hayretler içinde kalarak, ''Bu adam hastaya bir efsun okudu, kulağına üfledi. Âdeta ölmüş adamı kurtardı dediler.

Vücut kimyası değiştiğinde kendisine yabancılaştığı gibi değerlerine yabancılaşan insan da mefkuresine yabancılaşır. Hal Busiri'nin dediği gibidir: Kad tünkiru'l aynu dav'eş şemsi min remedin! Ve tünkiru'l femu ta'mel'l mai min sakamin. Göz hastalıktan dolayı güneşi görmez olur ve ağız da kimyasının bozulmasından dolayı tatlı suyu hissetmez olur (acı hisseder). Allah ağız tadımızı bozmasın.

 

Mustafa Özcan - Milli Gazete 


Kaynak: MİLLİ GAZETE http://www.milligazete.com.tr/makale/dehen-gri-dindarlik-238197.htm


Bu haber 723 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,802 µs