En Sıcak Konular

AB İLERLEME RAPORU AÇIKLANDI: ''ŞOK ÜSTÜNE ŞOK''

9 Kasım 2010 18:52 tsi
AB İLERLEME RAPORU AÇIKLANDI: ''ŞOK ÜSTÜNE ŞOK'' Türkiye'nin 2010 yılı ilerleme raporunda anayasa değişikliği olumlu karşılanıyor, ancak yapısal reformlara devam edilmesi çağrısı da yapılıyor.

İlerleme raporu açıklandı!

Türkiye'nin 2010 yılı ilerleme raporunda anayasa değişikliği olumlu karşılanıyor, ancak yapısal reformlara devam edilmesi çağrısı da yapılıyor. Ordunun siyasete müdahalesinin azaldığı belirtilen raporda, Türkiye'de antisemitizmin sürdüğü ifade ediliyor.

Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinde en önemli belge olarak görülen ilerleme raporu açıklandı.

Raporda, anayasa değişikliği ve ordunun siyasete müdahalesi olumlu karşılanırken, ifade ve düşünce özgürlüğü konusunda eleştiriler var.

Raporda, "Özellikle İslamcı ve aşırı sağcı basındaki nefret söylemi bağlamında antisemitizm sorun olmayı sürdürmektedir" denildi.

AB Komisyonu'nun hazırladığı raporda Ergenekon davası ve diğer darbe planlarına yönelik soruşturmaların Türkiye'de demokratik kurumların işleyişini ve hukukun üstünlüğünü güçlendirmek için fırsat olarak kullanılması istendi.

Raporun demokrasi ve hukukun üstünlüğü bölümünün sonuç paragrafında "Genel olarak, suç yapılanması olduğu iddia edilen Ergenekon'a yönelik soruşturma ve muhtelif diğer darbe planlarına yönelik tahkikatlar Türkiye'de demokratik kurumların uygun işleyişine ve hukukun üstünlüğüne güveni artırmak için fırsat oluşturmayı sürdürüyor" ifadesi kullanıldı.

Ergenekon davasında tutuklamalarla yargılamalar arasındaki uzun sürelerin sanık hakları açısından endişe kaynağı olduğu da raporda belirtildi.

12 Eylül'deki halk oylamasıyla kabul edilen anayasa paketi AB raporunda defalarca övülürken, siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştıran maddenin TBMM'de yeterli oyu alamayarak paketten çıkarılması eleştirildi. Raporda, Türkiye'den, parti kapatmalar başta olmak üzere siyasi partilerle ilgili mevzuatın Avrupa standartlarına yükseltilmesi istendi.

AB raporunda, "Anayasa değişiklikleri doğru yönde atılmış bir adım. Bu maddeler sayesinde yargı, temel haklar ve kamu yönetimiyle ilgili Katılım Ortaklığı belgesinde (Türkiye'den istediği) birçok öncelik karşılanmış oldu. Buna karşın tüm siyasi partiler ve sivil toplum dahil geniş toplumsal katılımla anayasal reforma desteğin artırılmasına ihtiyaç vardır. Kabul edilen anayasa maddelerinin uygulanmasıyla ilgili mevzuatın (yasa ve yönetmeliklerin) Avrupa standartlarına uyumlu olması kilit önemdedir" denildi.

Raporda, anayasa paketiyle HSYK ve Anayasa Mahkemesi'nin üye sayısının artırılması olumlu bulunurken, askeri yargının Anayasa Mahkemesi'ne üye göndermeye devam etmesi, "Demokratik bir sistemde anayasal yargı sivillerin işi olduğu için askeri yargıçların varlığı sorgulanabilir" denilerek eleştirildi.

TSK'NIN ETKİDE BULUNDUĞU VAKA SAYISI AZALIYOR

AB İlerleme Raporu'nda, "üst düzey yargı ve ordu mensuplarının devam eden davalar hakkında yaptıkları açıklamaların yargının tarafsızlığını tehlikeye attığı" ifade edildi.

AB Komisyonu'nun hazırladığı raporda, Güneydoğu'da 1990'lı yıllardaki faili meçhul cinayetlerden yargılanan Albay Cemal Temizöz'ün davasının saygın şekilde ilerletilmesinin "suçluların dokunulmazlığına karşı mücadelede kritik önem taşıdığı" vurgulandı.

Raporda, "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) yetkisi dışındaki siyasi konulara doğrudan ya da dolaylı etkide bulunduğu vaka sayısı azalmıştır. Buna karşın Genelkurmay Başkanı, devam eden dava ve soruşturmalarla ilgili pek çok fırsatı kullanarak yorum yapmıştır. Bu açıklamalarla ilgili vatandaşlar ve sivil toplum örgütleri birçok suç duyurusunda bulunmuştur. Halbuki yargı bunların takipçisi olmamıştır" ifadeleri kullanıldı.

ERGENEKON'U YAZAN GAZETECİLERE DAVA AÇILMASI ELEŞTİRİLDİ

AB raporunda, basın ve kamuoyunun Kürt meselesi, ordunun rolü, azınlık hakları ve Ermeni meselesi gibi geçmişte hassas kabul edilen konuları daha açık ve özgürce tartışabilmesi övülürken, Ergenekon davasıyla ilgili haber yapan basın mensuplarına sık sık dava açılması eleştirildi.

Raporda bu kapsamda, "Ergenekon davasıyla ilgili haber yazan gazetecilere çok sayıda dava açılması endişe yaratıyor. Gazeteciler soruşturmanın gizliliğini ihlal etmekle suçlanarak soruşturuluyor ve yargılanıyor. Bu durum oto sansüre neden olabilir" denilerek, Ergenekon'la ilgili haber yapan gazetecilere Türk Ceza Kanunu'nun 285 ve 288'inci maddelerine dayanılarak 4 bin 91 dava açıldığı hatırlatıldı.

Türkiye'de internet sitelerine sık sık ve orantısız şekilde erişim yasağı eleştirilen belgede, basın özgürlüğüyle ilgili şu ifadelere yer verildi:

"Basına siyasi saldırılara ilişkin endişeler sürüyor. Hükümeti eleştiren Doğan medya grubu aleyhine 2009 yılında verilen vergi cezasıyla ilgili mahkeme süreci devam etmektedir. Bu davanın ardından basın oto sansür uygulamıştır. Görevleriyle ilgili gazeteciler aleyhine askeri makamlar dahil üst düzey makamlar ve siyasetçiler tarafından birçok dava açılmıştır.

Genel olarak bakıldığında Türkiye'de açık ve özgür tartışma sürmüş ve genişlemiştir. Buna karşın gazeteciler hakkında çok sayıda dava açılması ve haksız nüfuz kullanımı pratikte basın özgürlüğünü zayıflatmaktadır."

ANTİSEMİTİZM ELEŞTİRİSİ

İlerleme Raporu'nda, Türkiye'nin azınlıklara yaklaşımının kısıtlayıcı olduğu savunularak yeni çabalarla hoşgörü ve katılımın teşvik edilmesi istendi.

Raporda, "Özellikle İslamcı ve aşırı sağcı basındaki nefret söylemi bağlamında antisemitizm sorun olmayı sürdürmektedir" denildi. Türkiye'deki Rum azınlığın eğitim ve mülk edinme konusunda sorunlarla karşılaşmaya devam ettiği ileri sürülen belgede, hükümetin "Roman açılımı" övülse de kapsamlı bir planın olmaması nedeniyle Türkiye'deki Romanların hala toplumdan dışlanma, eğitime erişimde marjinalleşme, sağlık hizmetlerinde ayrımcılık, istihdam piyasasından dışlanma ve kişisel belgelere erişimde zorluklarla karşılaştığı iddia edildi.

Türkiye'de Kürtçe televizyon ve radyo yayınlarının daha da serbestleştiği ve 24 saat Arapça TV yayınının başladığı anlatılan raporda, siyaset, eğitimde ve kamu hizmetlerinde Türkçe dışındaki dillerin kullanılmasında kısıtlamaların devam ettiği görüşüne yer verildi.

DEMOKRATİK AÇILIM BEKLENTİLERİ KARŞILAMADI

Raporda, yetkililerinin kararlılık ifadelerine rağmen, "demokratik açılım"da sınırlı ilerleme sağlandığı belirtilerek, Kürt meselesinin çözümüne yönelik çabaların ısrarla sürdürülmesi talep edildi.

"Demokratik açılım" kapsamında açıklanan somut önlemlerin "beklentilerin gerisine düştüğü ve düzgün şekilde takip edilerek uygulanmadığı" savunulan raporda, terörle mücadele kanununda terörizmin geniş tanımlanmasına dayanılarak ifade özgürlüğü başta olmak üzere temel özgürlükleri kısıtlayıcı uygulamaların endişe kaynağı olmaya devam ettiği belirtildi.

KORUCULUKTAN VAZGEÇİN

Raporda, "sorunlara neden olan" köy koruculuğu uygulamasından vazgeçilmesi de talep edildi.

Belgede, Aralık 2009'da DTP'nin kapatılmasının ve iki milletvekili dahil 37 parti yöneticisine siyaset yasağı getirilmesinin "demokratik açılım" çabalarına ciddi bir engel oluşturduğu savunuldu.

"Alevi açılımı" kapsamında gerçekleştirilen 7 çalıştaya rağmen ilköğretimde zorunlu din kültürü ve ahlak derslerinin seçmeli hale getirilmemesi eleştirilen raporda, gayri Müslim toplulukların ve Alevilerin hiçbir baskı altında kalmadan dini faaliyetlerini sürdürebilmelerine imkan verecek yasal düzenlemelere ihtiyaç olduğu kaydedildi.

Türkiye'nin kültürel haklarla ilgili bazı ilerlemeler sağladığı kaydedilen raporda, buna örnek olarak Kürtçe televizyon ve radyo yayınları üzerindeki kısıtlamaların kaldırılması, 24 saat Arapça TV yayınının başlaması ve Roman vatandaşlarının durumunun kısmen iyileştirilmesi gösterildi.

200 BİN KIZ ÇOCUĞU OKULLARA GÖNDERİLMİYOR

Raporda, başarılı kampanyalara rağmen özellikle doğu ve güneydoğuda çoğunluğu kız yaklaşık 200 bin çocuğun okullara gönderilmediği belirtildi. AB belgesinde, kadınların siyasette, üst bürokraside ve çalışma hayatında yeterince temsil edilmemesi, kadınlara yönelik şiddetin sürmesi, kadınların iş gücüne katılım oranının düşük kalması, namus cinayeti vakalarındaki artış ve kız çocuklarının erken yaşta zorla evlendirilmeye devam edilmesi eleştirildi.

KIBRIS'TA TÜRKİYE'DEN DESTEK BEKLİYORUZ

İlerleme Raporu'nda, Türkiye'nin Kıbrıs'taki kapsamlı çözüm müzakerelerine destek açıklamalarına devam ettiği belirtilerek, AB'nin Türkiye'den "aktif destek beklediği" ifade edildi.

Belgede, Türkiye'nin Ek Protokol yükümlülüklerini "hala yerine getirmediği" ve Kıbrıs Rum kesimiyle ilişkilerini normalleştirme yolunda ilerlemediği, AB Komisyonu'nun konuyu yakından izlemeyi sürdüreceği ifade edildi.

Raporda, Türkiye'nin özellikle Balkanlar'da barış için gösterdiği çabalar övülürken, AB ile Türkiye'nin Balkanlar, Irak, İran, Güney Kafkasya, Pakistan, Afganistan ve Orta Doğu barış süreci gibi ortak çıkarı ilgilendiren uluslararası konularda düzenli siyasi diyaloğu sürdürdüğü aktarıldı.

BM Güvenlik Konseyi'ndeki İran'a ilave yaptırımlar oylamasında Türkiye'nin "Hayır" diyerek ABD ve AB ülkelerini desteklemediği hatırlatılan raporda, "bölgesinde İran'ı önemli bir ortak olarak gören" Türkiye'nin bu ülkeyle ikili ilişkilerini daha da geliştirmeye çalıştığı belirtildi.

Raporda, Ortadoğu'da yapıcı rol oynamak isteyen ve bunun için İsrail ile Suriye arasında arabuluculuk öneren Türkiye'nin, son dönemde Suriye ile ilişkilerini kayda değer şekilde geliştirirken, İsrail ile ilişkilerinin özellikle Mavi Marmara baskınının ardından kötüleştiği anlatıldı.

TÜRK EKONOMİSİNE ÖVGÜ

AB Komisyonu'nun hazırladığı İlerleme Raporu'nda, Türkiye'de kişi başına milli gelirin AB ortalamasının yüzde 46'sına ulaştığı belirtilerek, küresel krizin ardından hızlı toparlanan Türkiye'nin krize karşı yüksek mukavemet gücünü gösterdiği vurgulandı.

Krizi geçen yılın ikinci yarısında yüzde 2 ve bu yılın ilk yarısında yüzde 11 büyüyerek atlatan Türkiye'nin bu yüksek büyüme nedeniyle ihtiyaç duyduğu dış finansmana erişimde sorun yaşamadığı da raporda dile getirildi.

Raporda, Türkiye'nin uyguladığı ekonomi politikalarının son dönemde iyi sonuçlar verse de "makro ekonomik istikrarın hala kırılgan olduğu ve daha güçlü bir mali çıpanın (mali kural) faydalı olacağı" ifade edildi.[1]

'Herkes idare edilsin' raporu!

ABHaber sitesinde yayınlanan Avrupa Komisyonu Türkiye Raporunun Değerlendirilmesi...

Maalesef artık Komisyon raporunun bir anlamı önemi kalmadı. Rapor Türkiye’yi tam üyeliğe hazırlamaktan uzak. Son iki yıldır Avrupa Komisyonu Türkiye raporları suya sabuna dokunmadan herkesi idare edecek yuvarlak kelimelerin kullanıldığı bir rapor haline geldi. Rapor Türkiye’deki tüm siyasi, ekonomik ve sosyal sorunların tespitini yapıyor o kadar.

Sarkozy ve Merkel bir yandan Kıbrıslı Rumlarda diğer taraftan Türkiye-AB müzakere sürecini felç etti. Brüksel'deki çoğu çevrenin müzakere sürecine artık bir güveni kalmadı. Bu işin sonu nereye varır kimse tam olarak kestiremiyor. İşte zaten felç olan süreci Avrupa Komisyonu olumsuz etkilememek için suya sabuna dokunmadan raporlar hazırlayıp müzakerelerin tamamen çökmesi durumunda faturanın kendisine kesilmemesi davranışı içinde.

Avrupa Komisyonu üst düzey bürokratı ABHaber'e Komisyon’un temel görevlerinden birinin katılım sürecindeki ülke Türkiye’nin AB mevzuatı çerçevesinde eksikliklerinin ısrarla üzerine gidip söz konusu reformları yapmasını sağlamak olduğunu belirtti. Aynı bürokrat Avrupa Komisyonu’nun diğer bir görevinin Türkiye’deki muhalefet partilerini de reform sürecine katmak olduğunu hatırlattı. Komisyon bürokratı düşünce ve ifadelerinden dolayı gazeteci yazarların hapiste olduğu hala bir sivil Anayasa yapmaktan uzak olan Türkiye’ye Avrupa Komisyonu’nun daha sert ve aynı anda uyarıcı olması gerektiğini söyledi.

Avrupa Komisyonu daha tarama raporlarını Türkiye'ye göndermedi.Bugüne kadar (hiç bir aday ülkeye yapılmadı)olmamış bir şey.Anlaşılacak bir durum değil.Sanki Avrupa Komisyonu'nda müzakereler hızlanırsa başımıza iş gelir korkusu var.Avrupa Komisyonu Türkiye raporunda ne eleştiriyi doğru ifade edebiliyor nede övgüyü. Kelimeleri yuvarlıyor.Raporda amaç herkes idare edilsin yaklaşımı ön plana alınmış.Avrupa Komisyonu'nun son yıllık raporları Avrupa Parlamentosu Türkiye raporlarına benzemeye başladı. Sanki rapor yamalı bohça gibi. Eski Komisyon üyesi Olli Rehn'in geçtiğimiz yıllarda düşüncelerinden dolayı hapis yatan bir Hırvat gazeteci ile ilgili açıklamaları dikkat çekmişti. Rehn Hırvatistan'ı sert bir şekilde uyararak, gazetecilerin düşüncelerinden dolayı hapiste yattığı bir ülke ile müzakere etmeyiz ültimatomunu vermişti.

Avrupa Komisyonu bürokratları suya sabuna dokunmayan Türkiye’yi tam üyeliğe hazırlamaktan uzak hazırladıkları Türkiye raporunun sadece aldıkları maaşı hak etmek üzere kaleme alındığı görülüyor.

Geçtiğimiz aylarda Komisyon üyesi Stefan Füle, Avrupa Parlamentosu AP Dışişleri Komisyonu’nun kapalı oturumunda bir AP üyesinin Türkiye ile ilgili sorduğu soruya verdiği cevap raporun değerlendirilmesi açısından önemli. Bakın Füle AP üyesine ne cevap veriyor:’’Türkiye’de önümüzdeki yıl seçimler var. Biz Ankara’nın fazla bir reform yapacağını sanmıyoruz. Türkiye'den fazla bir beklentimiz yok.’’

Avrupa Komisyonu bürokratları gayet iyi biliyorlar ki Sarkozy , Merkel ve Kıbrıslı Rumların müzakere sürecine siyasi müdahaleleri sonrası süreç durma noktasında.O açıdan Komisyon bizde süreci durduran taraf olmayalım (endişesiyle) yaklaşımıyla 2010 Türkiye raporunu hazırladı. Onun için 2010 Avrupa Komisyonu Türkiye raporunda maalesef gerisi teferruat.

Süreci yakından izleyenler bilir Avrupa Komisyonu Türkiye ile ilgili iki temel hatası hala belleklerde. Birisi Türkiye’nin 1987 tam üyelik başvurusu sonrası Avrupa Komisyonu 1989’da Türkiye’nin AB üyesi ülkelerin ekonomileriyle boy ölçüşemeyecek yani fakir olmasından dolayı tam üyelik başvurusunu reddetmişti. Ama aynı Komisyon Türkiye ekonomisi ile karşılaştırılmayacak Merkezi ve Doğu Avrupa ülkelerine ise AB üyeliği yolunu açmıştı.Avrupa Komisyonu’nun buradaki çifte standart yaklaşımı hala tartışma konusu.Avrupa Komisyonu’nun diğer tarihi hatası ise Kıbrıslı Rumların para vererek oluşturduğu Avrupa hukukçuların tek taraflı hazırladıkları rapor doğrultusunda (temelinde) ,Avrupa Komisyonu’nun Rumlar tam üye olabilir tavsiye kararını vermesiydi.Tam anlamıyla AB müktesebatı ve prensiplerini çiğneyen Avrupa Komisyonu hazırladığı rapor ile Rumlara AB üyeliği yolunu açmıştı.

Tüm bu gelişmelerin ışığı altında Avrupa Komisyonu Türkiye ile ilgili faturaların kendisine kesilmemesi refleksi içinde hareket ediyor. Onun için son yıllarda Türkiye’yi tam üyeliğe hazırlamaktan uzak herkesi idare eden raporlar hazırlamaya başladı. Rapor Türkiye’deki reform sürecini tekrar hayata geçirecek ifadelerden mesajlardan çok uzak. Avrupa Komisyonu Merkel,Sarkozy ve Kıbrıslı Rumlar müzakerelere bir darbe vurdu.Bende bir darbe vurmayayım yaklaşımı içinde 2010 Türkiye raporunu hazırladı.2010 Avrupa Komisyonu Türkiye raporunun bu gelişmeler çerçevesinde değerlendirilmesi gerekiyor.[2]

‘Avrupa ne yapar bilemem’

Bağış: AB’ye sonradan giren ülkelerin bütün nüfuslarını İstanbul’daki otellerde ağırlarız

Bağış, AB ilerleme raporu taslağını değerlendirirken, “Biz AB’ye sonradan giren ülkelerin bütün nüfuslarını İstanbul’daki otellerde ağırlarız” dedi

Başmüzakereci Egemen Bağış, bugün yayımlanması beklenilen İlerleme Raporu’nun taslağı ile ilgili basında çıkan haberler üzerine yaptığı açıklamada, ortalıkta dolaşanın henüz raporun taslağı olduğunu hatırlattı. Bağış, taslağa ilişkin Türkiye’nin tavrını şöyle açıkladı:

SIĞ DEĞERLENDİRMELER: ‘Memnun olma’ ya da ‘memnun olmama’ diye bir şey yok. Bunlar yanlış ve sığ değerlendirmeler. Bu taslaklarda bizim bilmediğimiz, değerlendirmediğimiz bir durum yok. Türkiye’nin fotoğrafı var. Karnesinde kırık olan haylaz talebe kompleksimiz, öğretmeninden azar işiten talebe kompleksimiz yoktur. Kimsenin de -medya dahil- bu komplekse girmesini tavsiye etmem.

İSTANBUL’DA AĞIRLARIZ: Türkiye’nin AB ya da başka uluslararası bir platformda ezikliği ya da kompleksi yoktur, özgüveninin tamdır.’Bazı ülkeler AB’ye hızla giriyor, biz giremiyoruz’ lafını yaymaya çalışanlar var. Biz bu ülkelerin bütün nüfusunu adeta İstanbul’daki otellerde yatırıp misafir edebiliriz. Ama biz yatıya gittiğimizde Avrupa ne yapar bilemem. Kaldı ki böyle bir düşüncemiz de yok. Sanırım aramızdaki fark bu.

TAKOZ MUHALEFET: Ayrıca bu ülkelerde çok partili düzeni bir türlü içine sindirememiş, takoz muhalefet anlayışı içinde olan partiler de yok. Bu ülkelerde tüm AB reform yasaları meclislerinden oybirliği ile hızlıca geçiyor. Bizde de muhalefet partileri AB’ye girmemizi istiyorsa, demokrasiye ve AB’ye bağlılığını ispatlamalıdır.

ÇİFTE STANDART: Türk halkının AB’ye üyelik konusunda ümidini yitirmeye başladığını düşünenler var. Ama AB reformlarından oluşan bir anayasa paketine daha birkaç hafta önce ülkenin büyük çoğunluğu destek verdi. Ancak bazı dar vizyonlu Avrupa siyasetçilerinin hipokratik çifte standartlı bazı söylem ve tavırlarının halkımızda duygusal bir yılgınlığa yol açtığı bir gerçektir. Halkımız, istikrarlı bir hükümet ile AB fonlarına ihtiyaç duymadan da Türkiye’nin her alanda kalkınabileceğini görmüştür. Bu süreçte Türkiye diklenmeden dik durarak, tam üyelik hedefine ulaşacak, insanlık tarihinin en kapsamlı barış projesinde hak ettiği yeri alacaktır.[3]

 

Kaynak: GAZETEVATAN

[1] {http://haber.gazetevatan.com/Haber/339680/1/Gundem}
[2] {http://haber.gazetevatan.com/herkes-idare-edilsin-raporu/339685/1/Gundem}
[3] {http://haber.gazetevatan.com/avrupa-ne-yapar-bilemem/339514/9/Siyaset}



Bu haber 683 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,476 µs