En Sıcak Konular

BAHÇELİ:''PKK'NIN SİYASALLAŞTIRILMASI AMAÇLANMAKTADIR''

9 Kasım 2010 16:40 tsi
BAHÇELİ:''PKK'NIN SİYASALLAŞTIRILMASI AMAÇLANMAKTADIR'' Bahçeli: ''PKK’nın, şehir örgütlenmesi olan TAK’la önce paklaştırılması; sonra aklaştırılması, arkasından da siyasallaştırılması amaçlanmaktadır.'' dedi.

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli TBMM Grup Toplantısında konuştu.

Bahçeli,konuşmasının üçüncü bölümünü "terör ve demokratik açılım''a ayırdı.

MHP Lideri konuşmasında şu ifadeler yer verdi:

"Milletimizi derinden sarsan Taksim meydanındaki canlı bombanın kimliği belirlenmiş ve bu caninin terör örgütü PKK’ya mensup olduğu yapılan açıklamalarla ortaya çıkmıştır.

Elbette bu bizim için şaşırtıcı olmamış ve tespitlerimiz teyit edilmiştir.

Kanlı terör örgütünün, sivil ve masum vatandaşlarımızı hedef alan eylemleri, geçen hafta da ifade ettiğim gibi yeni değildir.

Ülkemizin dört bir yanında, katillerin canlı bomba olarak nasıl ölüm saçtıkları ve huzurumuza kast etmek için geçmişte hangi eylemleri gerçekleştirdikleri bildiğimiz acı gerçekler arasındadır.

Ne var ki, Taksim’deki hunhar eylemden hemen sonra yapılan kafa karıştırıcı ve hedef saptırıcı açıklamalar, PKK terör örgütünü aklamak için kolektif bir faaliyetin olduğunu da bizlere göstermiştir.

PKK’nın, şehir örgütlenmesi olan TAK’la önce paklaştırılması; sonra aklaştırılması, arkasından da siyasallaştırılması amaçlanmaktadır.

Gelişmeler bir iyi, bir de kötü PKK imajı verilmek için yoğun bir propagandanın yapıldığına işaret etmektedir.

Bölücü çevreler ve AKP hükümeti; Taksim vahşetini provokasyon olarak niteleyerek bir anlamda terör örgütü PKK’yı temize çıkarmak için el birliği yapmışlardır.

Ortada PKK’nın şehir örgütlenmesinin düzenlediği hain bir suikast vardır ve bunun tevil edilmeye çalışılması abesle iştigaldir.

Ortada, cesedi parçalanmış olsa da, Kandil’de eğitilmiş ve sınırlarımız içine girip saldırılar düzenleme konusunda görevlendirilmiş bir terörist bulunmaktadır.

Bu cani rahatlıkla İstanbul’a gelmiş, ev tutmuş ve hatta hastalığı nedeniyle sahip olduğu yeşil kartla tedavi dahi olmuştur.

Bu süre zarfında, yapacağı cinayetler için planlar yapmıştır.

Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir husus da, PKK’lı teröristin; hiçbir takibata uğramadan, elini kolunu sallayarak Taksim’deki menfur eylemi için hazırlık yapmasıdır.

Toplumda herkesin telefonunu dinleyen, takip eden AKP hükümeti; nedense, böylesi bir ortamda caninin eylem planını fark edememiş ve saldırıyı önleyememiştir.

Burada bizim, ileri sürülecek gerekçelere kulak asmamız ve ciddiye almamız mümkün değildir.

Zira terör saldırısının ne zaman ve hangi vasıtaları kullanarak gerçekleşeceği genel hatlarıyla önceden tespit edilemiyorsa, aklımıza güvenlik teşkilatının ne yaptığı ve hangi işlerle uğraştığı konusu gelecektir.

Meydana gelen olayda, önemli düzeyde istihbarat eksikliği ve zafiyetiyle birlikte, habis emellerin rahata ermesine ortam hazırlayan; ileri demokrasi sözlerinin neden olduğu puslu atmosfer belirleyici olmuştur.

Şüphesiz PKK terör örgütünün masum vatandaşlarımıza yönelik geçmişteki menfur saldırıları biliniyorken; bu eylemin sanki PKK’dan bağımsız ve habersiz yapıldığının dillendirilmesi ve terör örgütünün de bu şekilde kamuoyuna açıklama yapması tehlikeli bir rol paylaşımının varlığını ortaya çıkarmıştır.

Canlı bombacı kimliğinin gecikmeyle açıklanması ve dikkatlerin PKK’dan uzaklaştırılmaya çalışılması bu düşüncemizi doğrular niteliktedir.

AKP yetkililerinin, PKK’yı koruma ve aklama refleksi gösterdikleri ibretle görülmektedir.

PKK’nın Tokat Reşadiye saldırısında, hedef saptırmaya çalışarak terör örgütüne kol-kanat gerenin AKP hükümetinin başbakan yardımcısı olduğu unutulmamıştır.

İskenderun Deniz üssüne yapılan PKK saldırısında, üçüncü ülkeleri işaret ederek canileri himaye edenin AKP’nin bir genel başkan yardımcısı olduğu hatırlardadır.

Ve 31 Ekim 2010 günü, İstanbul Taksim meydanındaki PKK canlı bomba saldırısı sonrasında, bunun arkasında PKK’nın olduğu konusunda soru işaretleri ve kafa bulanıklığı yaratmak için sahneye çıkan da ne yazık ki bizzat Başbakan Erdoğan olmuştur.

Açıktır ki, Taksim vahşetine neden olan hain saldırı, bölücü terör örgütünün şehirlerdeki bir uzantısı tarafından üstlenilmiştir.

Kuşkuya yer bırakmayacak bir biçimde PKK terör örgütü, canlı bombayı masum insanlarımızın üzerine göndermiş; arkasından da bunu reddetmiştir.

Bu terör eylemini, PKK içindeki otonom kişilerin ya da grupların yaptığını iddia etmek, terör örgütünün psikolojik harekâtının sonuç verdiğini göstermektedir.

Bir tarafta, hükümetle diyalogdan müzakere aşamasına geçen, yıkım projesine dolaylı olarak omuz veren bir PKK vardır; öbür tarafta da kendi içinde kafasına göre hareket eden ve ölüm kusan başka bir PKK yer almaktadır.

Bizim, oluşturulmaya çalışılan ‘iyi PKK ve kötü PKK’ tasnifinden kastımız budur.

Terör şebekesinin kanlı sicili ve katlettiği onbinlerden sonra böyle bir konuma ulaşması utanç ve endişe vericidir.

Bütün kabahatin ve suçun PKK terör örgütü içindeki sözde kontrol edilemeyen gruplara yüklenmesi vahim gelişmelerin peşi sıra ortaya çıkacağını göstermektedir.

Sayın Cumhurbaşkanının ise, barış yolunda ilerlerken provokasyonların tuzağına düşülmemesini ve bu konuda kararlı olunmasını tavsiye eden sözleri kaygılarımızı ister istemez daha da artmıştır.

Üstelik dağdaki canilere, yanlışlarını düzeltme hususunda fırsat verilmesinden bahsetmesi, PKK terör örgütüne bakıştaki değişikliğin nerelere kadar uzandığını açıklıkla kanıtlamıştır.

İşte Türkiye’nin geldiği manzaranın ibretlik görüntüsü bu şekildedir.

PKK vahşetinin, milli birliğimizi ve bütünlüğümüzü bozmaya çalışmasına karşı gösterilen en bariz tepki ise, İmralı canavarıyla müzakere aşamasına gelen görüşmeler olmuştur.

Başbakan Erdoğan’a buradan sormak isterim ki;

Dünyanın neresinde müebbet cezaya çarptırılan bir ayrılıkçı terör elebaşısı, hücresinden gündem belirleyebilmektedir ve örgütüne talimatlar yağdırmaktadır? Bu düşüklüğü hangi şeref ve haysiyetle izah etmek imkân dâhilinde olacaktır?
Türk milletinin geleceğini ve Türk devletinin kaderini, kod adı balıkçı diye servis edilen meçhul ve karanlık bir kendini bilmez mi tayin edecektir?
Devlet işleri ne zamandan beri bu kimliği ve sicili meçhul zevatlar tarafından yürütülmektedir? Başbakan’ın devlet yönetiminden anladığı bu mudur?
Şehitlerimizin vebali, gazilerimizin hakkı bundan sonra nasıl taşınacak ve ne şekilde karşılanacaktır? İki cihanda bu muhterem kahramanların yüzüne nasıl bakılacaktır?
Gazetelerde yüzünü dahi göstermeyen ve AKP’den aldığı talimatla aracılık yaptığı anlaşılan bir çürümüş zavallı tarafından; Türkiye Cumhuriyeti’nin müzakere masalarına oturtulması en hafif tabirle densizliktir ve alçaklıktır.

İmralı canavarıyla ilgili görüşmelerin sorumluluğunu devlete atan Başbakan Erdoğan; sanki başkanı olduğu hükümeti hiçbir şeye karışmıyormuş gibi izlenim vermeye çalışmaktadır.

Sayın Cumhurbaşkanı’nın da benzer eğilimde olması bizce çok manidardır.

Zannedersiniz ki devletin bürokratları gündemlerini kendileri belirlemekte ve akıllarına estiği gibi hareket etmektedirler.

Bütün devlet kuruluşları Başbakan’a bağlı olduğuna göre; kendisinin bilgisi ve onayı olmadan, bebek katiliyle görüşme yapılabilmesi ihtimal dâhilinde bile olmayacaktır.

O halde İmralı’yla, Başbakanlık arasındaki aracıların, devlet adına hangi kuruluşların ve kimlerin görüştüğünü Başbakan’ın açıklaması siyasi namus meselesi haline gelmiştir.

Geldiğimiz bugünkü aşamada, AKP’yle PKK masaya oturmuş, kanlı bir pazarlık içine girmişlerdir.

Başbakan Erdoğan’ın, “Güvenlik güçlerinin görevi durup dururken operasyon yapmak değildir” sözleri PKK ile yapılmakta olan pazarlığı berraklaştırmıştır.

İmralı canavarı yattığı yerden tehditlerini sürdürmekte ve hükümette bunu sineye çekmektedir.

Katillerin topluma nasıl kazandırılacağı ve hangi projelerin hayata geçirileceği de gündemde en üst düzeyde yer bulmuştur.

Bu kapsamda Suriye’yle yapılan suçluların iadesi anlaşması tam bir kepazeliktir ve vatanımıza saldırılar düzenleyen Suriye asıllı PKK’lı teröristler böylelikle zımnen affa tabi tutulacaklardır.

İster istemez burada hatırımıza, aynı sürecin ülkemizde de uygulanıp uygulanmayacağı hususu gelmektedir.

Sayın Cumhurbaşkanı’na göre, canileri ihanet yolundan çevirmek için yol göstericiliği dahi yapılmalıdır ve bunu da gerçekleştireceklerini açıklıkla beyan etmiştir.

Merakımız, teröristlere mihmandarlık yapmaya talip bir devlet yönetimi anlayışının, milli niteliğinden, milleti temsil ettiğinden bundan sonra nasıl bahsedileceği noktasında odaklanmıştır.

TBMM’nde edilen yeminlere böyle mi sadakat gösterilecektir? Milletimizin bunu görmezden geleceği mi düşünülmektedir?

İyi şeyler olacak sözlerinin bizi getirdiği ve içine soktuğu karanlık tablo budur.

Açılım denen yıkım projesinin neden olduğu tahribatın ve çöküşün izleri burada aranmalıdır.

Milli birlik ve kardeşlik projesi diyerek ısrarla sürdürülen PKK açılımı, maalesef Türk devletinin her kademesinde akıl tutulmasına ve gerçek niyetlerin belirmesine yol açmaktadır.

Bugünkü ortamda terörün cesaret kazanmasının yegâne sorumlusu AKP Hükümeti ve açılım denilen yıkım projesidir.

Biz bunun için, Taksim’deki canlı bomba ne ise, açılım da aynısıdır demiştik.

Nitekim Başbakan Erdoğan bu sözlerimizin hezeyan olduğunu ifade ederek, çirkin bir üslupla bize saldırmaktan geri durmadı.

Eğer ortada bir hezeyan varsa bunun tarafı ve kaynağı İmralı’yla el sıkışan ve Kandil’e barış çubukları uzatan siyasi güruhtan başkası değildir.

İşin hazin tarafına bakın ki, tam karşımızda, eşkıyaya ses çıkarmayan; ama sıra Milliyetçi Hareket Partisi ve mensuplarına geldiği zaman gözlerine kan yürüyen, öfkeden yüzü değişecek kadar kontrolünü yitiren bir Başbakan portresi bulunmaktadır.

Sorarım sizlere; milli birliğin ve kardeşliğin projesi nasıl olacaktır? Ismarlama raporlarla bütünlüğümüz ne şekilde sağlanacaktır?

Biz konferans salonlarında hazırlanan, bakanlıklarda yapılan çalışmalarla mı millet varlığını koruyacağız?

Kardeşliğimiz ya da milli birliğimiz metinler düzenlenerek nasıl yaşatılacaktır?

Açılımın muhteviyatını bilen ve bu haliyle varacağı noktayı bugünden öngörebilen var mıdır? Karar ve vicdanına güvendiğim birçok değerli AKP’li milletvekillerinden hangileri gerçekten de açılımın içeriğine vakıftır?

Milli birliğimiz; sahip çıkılarak, desteklenerek ve bütünlüğümüzü bozmaya çalışan hainlere hak ettikleri dersler verilerek muhafaza edilecekken, hükümetin aymazlığı ve art niyeti yalnızca Türk milletini bölmeye yarayacaktır.

Bize göre yıkım projesi, küresel güçlerin hazırlayıp AKP’ye teslim ettiği ve terör örgütüyle mütareke yapmak için uydurulmuş ve sürece sokulmuş, altın kâseyle servisi yapılan bir zehirdir.

Elbette bunu AKP’ye oy vermiş muhterem vatandaşlarımız önümüzdeki seçimlerde iyi değerlendirecek ve dağılmaya, parçalanmaya ve ufalanmaya kapı aralayan bu hükümete dersini vereceklerdir.

Hiçbir AKP’li kardeşimin, Başbakan Erdoğan’ın yalanlarına kanacağını artık düşünmüyorum. Onların ferasetine güveniyorum.

Her şey ortadadır. Ve yıkım koalisyonu Türk milletinin tarihi kudretine çarpıp yok olmaya mahkûmdur.

Başbakan ve hükümetinin İmralı’nın ipine sarıldığı, Barzani’nin peşine takıldığı ve Kandil’in ağzına baktığı milli vicdanda tescil edilecektir.

Milletimizin birliğine açılım adıyla pimi çekilmiş bomba atanlar, geciken karşılığı en başta AKP’ye oy vermiş değerli vatandaşlarımızdan mutlaka alacaklardır.

Bu takdirde Kandil sönecek, İmralı tükenecek, Erbil korkacak, Erivan ürkecek ve ihanete kol kanat gerenler geldikleri gibi gideceklerdir."

 

NOT: Bu metin  ''mhp.org.tr'' den iktibas edilmiştir. {http://www.mhp.org.tr/gbk.php?content=2910&cat=50}



Bu haber 556 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,492 µs