En Sıcak Konular

YILMAZ ÖZDİL'İN ŞU ARALAR OKURLARIYLA BAŞI HOŞ DEĞİL

23 Mayıs 2010 20:33 tsi
YILMAZ ÖZDİL'İN ŞU ARALAR OKURLARIYLA BAŞI HOŞ DEĞİL AKP karşıtı yazılarıyla okurlarının ilgi odağı olan Hürriyet yazarı,"Okurlarla aramız bozuk bugünlerde..." diyor.Çünkü Baykal gideli CHP'lileri de sinirlendiren yazılar kaleme alıyor.İşte o yazılardan bir kaçı...

Recep açılımı...

“Siyasetin kulisiyle sosis imalatı toplumun önünde yapılmaz, çünkü ikisi de iğrençtir” derler.

Kılıçdaroğlu, “Önder Sav ve 1200 delege tarafından” aday gösterildi...
Pek çok delegenin, gazetecilerin kulağına hiç utanmadan ve sırıtarak söylediği şuydu: “Sekretere yakın olacağına, genel sekretere yakın ol!”

¡

Kulis, buydu...

¡

Kılıçdaroğlu’nun verdiği ilk mesaj, kravatsız olmasıydı... “Niye?” diye sordular... “Kendimi halka yakın hissettiğim için kravat takmadım” dedi... Geriye kalan herkesin kravatlı olduğunu düşünürsek, o salonda  halka yakın başka CHP yöneticisi yoktu demek ki!

¡

Adı lazım değil, bir televizyon spikeri, altı saat “Şahane, muhteşem” dedi... Mikrofonun kapalı olduğunu zannettiği sırada “Kepazelik” deyiverdi...
Bu detay, Kılıçdaroğlu’nu alkışlayan goygoycu basınımızın ilk fırsatta ne yapacağının da kanıtıydı adeta.

¡

Başbakan “Brutus” filan diyor ama, Sezar’ın hakkı Sezar’a... Ermeni açılımı Ermeni kapısını, Kürt açılımı DTP’yi kapattı... “Recep Bey açılımı” da, Recep Bey’i kapatır.

¡

Görünen o ki...

Gandi, indiragandinin hesabını soracak.

¡

Ve, son not...

¡

(Okurlarla aramız bozuk bugünlerde... Ama, yeminimiz var, okurun canını sıksa da, okura yalan söylemek yok.)

¡

O salona asılan afiş yanlış.

¡

Evet, yanlış... Çünkü, İsmet İnönü’nün “Bir ülkede namuslular, en az namussuzlar kadar cesur olmak zorundadırlar” diye bir lafı yok... O lafın doğrusu, “Arkadaşlar, eğer bir memlekette erbabı namus laakal, eşirra kadar sabur olmazsa, o memleket behemehal batar.”

¡

Meali, “Namuslular, fesatçılar kadar sabırlı olmazsa, o memleket batar!”

¡

Üstelik, bu lafı, sanıldığı gibi Demokrat Parti döneminde değil, Atatürk yaşarken, 1931’de söyledi... Her zaman varolan şerefli(!) basın, Mustafa Kemal devrimlerine giydiren yayınlar yapıyordu, İnönü’nün bu gazeteleri kapatması isteniyordu, İnönü de, yukarıdaki lafı söyleyip, ekliyordu, “Basın özgürlüğünün kötüye kullanılmasını önlemek sadece bizim değil, milletin de sorumluluğudur... Milletin görevi, bu meseleyi zihinlere telkin etmektir.”

¡

Yani?

¡

Sabır, cesaretten önemlidir.

¡

“Hobaraa” diye iktidara gelemezsin.

¡

Alkışlayıp, evine gitmek yetmez...

Sen de çalışacaksın.

¡

Ve, olan oldu ama, “benden söylemesi” serisini noktalarken, bir kere daha altını çizmezsek olmaz... Doğru yazıp, doğru anlasaydın, fesatçının fesatına karşı sadece cesur değil, sabırlı olur, iktidar mücadeleni öyle verirdin.

¡

Kral öldü, yaşasın kral.

Aferin de... Katil kim?

Bu soru ortada duruyor.

¡

Bak ne diyor çünkü İnönü?

“Savaşın başında yapacağın hata, sonuna kadar seni takip eder...” [1]

 

Yılmaz Özdil'in CHP'lilerin tepkisini çeken diğer yazıları

 

Benden söylemesi...


O koltuğa oturan...

Fırsattan istifa'de edendir.


*

O koltuğa oturan...

Bu komplonun ürünü olacaktır.

*

O koltuğa oturan...

İstediği kadar “istemedim” desin, “istemem yan cebime koy” diyendir.

*

O koltuğa oturan...

Ne kadar hisli ağıt yakarsa yaksın, timsah gözyaşları dökmüş olacaktır.

*

O koltuğa oturan...

Ömrünün sonuna kadar, aynanın karşısına geçip, kendine bile soracağı, “yoksa, tezgâhın tezgâhtarı mıyım acaba” merakının muammasıdır.

*

O koltuğa oturan...

Bileğinin hakkıyla değil.

El kasediyle gerdeğe girendir.

*

O koltuğa oturan...

Liderini ardı arkası kesilmeyen yalanlarla, iftiralarla, sahte belgelerle oradan göndermek isteyenlerin zaferidir.

*

O koltuğa oturan...

Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir hesabı, “durmak yok yola devam” diyendir.

*

O koltuğa oturan...

“İstifa istifa” diye linç çığlıkları atıp, amacına ulaşanların rehinesidir.

Kucağa oturur.

*

O koltuğa oturan...

İktidarın doğrularını bile desteklese, gizli işbirlikçi olmakla suçlanacaktır.

*

O koltuğa oturan...

Haksız kazancının hesabını kendi vicdanına bile veremeyeceği için, başkasına hesap soramaz.

*

O koltuğa oturan...
(Uyarmadın demeyin.)

O koltukta oturamaz.

*

O koltuğa bu şartlarda oturmaya kalkan, mezar soyucusudur... O koltuğu, sahibine, yani Deniz Baykal'a geri vermeyenin, Anıtkabir'e girmesi yasaklanmalıdır![2]

Mesele, Baykal'ın meselesi değildir

Gazeteciyi izliyoruz televizyonda... Alkışlayasımız geliyor. Memleketi sattılar diye bağırıyor, milliyetçilikte MHP'yi solluyor, götür CHP'ye, Atatürkçülük dersi versin, o derece...


AB'ye meydan okuyor, ABD'ye tek başına direneceğini söylüyor, şehitlerden bahsedilirken mendille gözlerini siliyor, belki görmezsiniz diye kameraya zoom yaptırıyor, isim isim sayıyor, liboş bunlar diyor, dönek diyor, yerden yere vuruyor, sanırsın Kıbrıs'ı tek başına aldı, verirsem namerdim diyor. Öylesine cesur ki, 80 kiloluk vücudunun 74 kilosu yürek, gerisi 6 okka.

*

Bi sabah kalkıyoruz ki, a-aa...

*

Ne dediyse, tam tersini söylüyor.
Kara'ladığını ak'lıyor.

*

Bir başkası, işadamı... Bana ne birader demiyor, elini taşın altına koymuş, böyle gitmez diyor, bi bakıyorsun çarşıda nabız tutuyor, bi bakıyorsun elinde file, pazarda dolaşıyor, enflasyon yalanlarını ortaya çıkarıyor, rezilliklerini tek tek suratlarına vuruyor, ağır laflar sarf ediyor, öbür tırsak işadamlarına “Görün de
utanın” diye örnek gösteriliyor, milleti savunuyor, işsizlerin hamisi, çalar saat gibi ahaliyi uyandırmaya çalışıyor, bildiğin kahraman.

*

Bi sabah uyanıyoruz ki...

Arkadaş tornistan.

*

Veya bürokrat, üniformalı olanından... Höt diyor, zöt diyor, oyarım demeye getiriyor, yüzünü ekşitiyor manşet, kaşını kaldırıyor sürmanşet, özü sözü bir, kodu mu canlı yayına oturtuluyor.

*

Bi sabah bakıyoruz ki...

Dut yemiş bülbüle dönüyor.

*

E kimse anlam veremiyor.

*

Halbuki, anlamı çok açık...

*

Mesele, Deniz Baykal'ın meselesi değildir... Silivri'ye gönderilemediği için evine gönderilen Baykal, bu “manevi suikast”la susturulursa, konuşacak kimse bulamazsınız bu memlekette.[3]

Satıyorum saaaattt...

Hanımlar beyler, geleneksel politikacı satışı müzayedemize hoş geldiniz...

Bugünkü nadide parçamız, 1923 el yapımı, altı ok motifleriyle süslü, orijinal bronz kaide üzerinde lider figürü.

*

“Günahımı vermem” fiyatıyla başlıyoruz... Satışa katıldığınızı göstermek için elinizdeki Türk bayraklarını kaldırıp, hepimizin göreceği şekilde sallamanızı rica ediyorum.

*

Gong çalmadan uyarıyorum...

Herkesin gözü önündeki açık satış bittikten sonra, “Satışa ben de katıldım ama görmediniz, vay efendim dalgınlığıma gelmiş, bayrak sallamakta geç kalmışım” filan gibi ağlamayalım.

*


Gongggg!


Evet, ilk bayrağı Kemal Bey sallıyor, hesap uzmanı olmasından belli zaten, bu fiyata lider figürü dünyanın hiçbir yerinde bulunmaz, kutluyoruz Kemal Bey'i... Yok mu arttıran? Evet, satışların duayeni Önder Bey de katıldı satışa, tebrikler Önder Bey, satıyorum saaa... Evvvet, Hakkı Süha Bey'in bayrağını görüyorum, biraz daha tempolu lütfen, evvvet arkalardan Haluk Bey'in bayrağı da kalktı, Muharrem Bey biraz canlı sallayalım lütfen, utanmayalım... Bayram Bey mi? Evvvet, size de hayırlı bayramlar Bayram Bey, yok mu arttıran? Güldal Hanım mendil sallamanıza gerek yok efenim, gördük bayrağınızı... Mustafa Bey, başkalarının bayrağına müdahale etmeyelim lütfen, ister kaldırır ister kaldırmaz, size ne? Evvvet, Gürsel Bey'in bayrağını görüyorum... Cevdet Bey, Cevdet Bey! Satışçıların bayraklarını sakladığınız söyleniyor, yakışmıyor efenim, bırakın herkes özgür iradesiyle satışa katılsın! Evvvet, Eşref Bey'in bayrağı da şeref verdi, satıyorum satıyorum saaa... Aaali Bey'in bayrağı kalktı, yok mu arttıran? Sayın satışçılar... Ünlü koleksiyoner Recep Bey'in satışa telefonla katılmak istediği ve “Bunların parası yetmez, ben alayım” dediği belirtiliyor, oylarınıza sunuyorum, kabul edenler, etmeyenler, kabul edilmemiştir... Evvvet, Kemal Bey'in bayrağını bir kez daha görüyorum, satıyorum, satıyorum, saaatttt-tım!

*


Değerli basın mensupları, satış rekoru kırdığımızı gururla ifade etmek istiyorum, bir dahaki satışta görüşmek üzere diyorum... Ve, her satıştan sonra çak yaparak verdiğiniz coşkulu destekten ötürü, sizlere ayrıca teşekkür ediyorum. Allah hepimize nice satışlar nasip etsin.

*


Ver kızım 10'uncu yıl marşını hoparlöre... Cümleten hayırlı olsun. [4]


Yılmaz Özdil-Hürriyet

 

Kaynak: HÜRRİYET GAZETESİ

[1]http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/14810599.asp?yazarid=249&gid=61

[2].http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=14687570&yazarid=249&tarih=2010-05-11

[3].http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=14699602&yazarid=249&tarih=2010-05-12

[4].http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=14770688&yazarid=249&tarih=2010-05-19


 



Bu haber 821 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,758 µs