BAYKAL VE SONRASI

12 Mayıs 2010 17:08 tsi
Bu işleri her kim planlıyorsa ne konuşup ne konuşmamız gerektiğini çok iyi belirliyor...Politikalara kasetlerin yön verdiği bir ülkede Anayasayı baştan aşağı değiştirseniz ne olur.

Baykal ve sonrası  

1- Habervaktim gazetesine girdiğinizde karşınıza çıkan bazı linkler şöyle:
“Kuran vakti, son peygamber, hanımlar.com, cemaat.com”
Gazetenin dünkü ana sayfasında  ise şu ayet var: “Namazı kılın, zekatı verin. Rüku edenlerle birlikte siz de rüku edin.” (Bakara:43)
Ayetin hemen yanında şu hadisi şerif var: “Hiçbir kimseye sabırdan daha hayırlı ve büyük bir nimet verilmemiştir.” (Buhari)
Üstte sağ köşede “namaz vaktim” isimli, namaz vakitlerini bildirir bir site konulmuş. Okuyucu ezan dinlesin diye!
Bu dini bütün bölümlerin dışında bir de ‘video galeri’ adlı porno siteyi devreye soktular. Deniz Baykal’a ait olduğu iddia edilen bazı görüntüleri, bu görüntülerdeki anadan üryan kadın figürlerini ‘o ayetlerin ve hadislerin altında’ yayınlamakta bir beis görmediler.
Ne diyeyim, yıllarca “boyalı basın, kartel medyası, işleri güçleri kadınbudu göstermek olan pis basın” diye suçladıkları ‘pis cephenin’ yaptığının bin katını kendileri yaptı.
İşlerine geldi mi ‘kadını saçının teli görünmesin’ diye başörtüsü mücadelesi yapanlar, işlerine geldi mi kadının en mahrem görüntülerini milyonlarca kişiye izletmeyi acaba hangi “inanç” adına yapıyorlar?
Ayetlerle hadislerle çıktıkları ‘haber vakti’  yolunda bir de ‘porno vakti’ linki kurdular.
Allah bu çeşit din anlayışından hepimizi muhafaza etsin.

2- Deniz Baykal’a ait olduğu iddia edilen görüntülerin ona ait olup olmadığını bilemiyoruz. Ama ona aitse ortada bir ‘zina’ var demektir. Ama zina suç değildir! AKP, AB’ye uyum adı altında çıkartılan yasalarla zinayı suç olmaktan çıkarmıştır. Hükümet çıkarttığı yasalara sahip çıkmak zorundadır! Bu yasal rahatlıkla her gün binlerce kişi zina işlemektedir. Bunların hepsinin vebalı AKP’nin boynunadır. Zina işleyenin suçu, zinayı serbest bırakanın yanında hiçtir.

3- Bu kaset bana gelseydi kesinlikle yayınlamazdım. Neden mi?  Çünkü bir hadiste Peygamberimiz şöyle buyurur: “Her kim bir Müslümanın ayıbını ( ve çıplak ise bedenini!)  setrederse (örterse) Allah da onu dünya ve ahirette örter.”  (Ebu Hureyre)
Hadisleri daha çok tıklanmak için “süs” olarak kullanmak yerine yaşantımızda uygulamak daha doğru olacaktır. 

4- Deniz Baykal diyor ki ‘bu olayın arkasında hükümet var.’
Tabi hükümet çevreleri de hemen karşı cevabı verdi: “İftira atıyorsun! İspatlamazsan!..”
Deniz Baykal’ın Van gezisinde bir grubun saldırısına uğradığını biliyoruz. Küfürlü, yumurtalı bir saldırıydı bu. CHP saldırıyla ilgili “Bu işin arkasında AKP var” dedi. Başta Van milletvekili Hüseyin Çelik olmak üzere AKP kurmayları CHP’yi iftira atmakla suçladılar.
CHP ne yaptı?
Saldırı anındaki görüntüleri, sözlü saldıranları, yumurta atanların yanındakileri tek tek fotoğraflarıyla basına gösterdi. AKP ilçe başkanı, yardımcısı, Hüseyin Çelik’in akrabaları bilcümle olay yerindeydi. Yani ‘örgütlü bir saldırı’ söz konusu idi. Ve bunun delilleri tek tek ortaya çıkmıştı.
Ama hükümet hiçbir şey yapmadı! ‘Müfettiş gönderdik’ açıklamasıyla ‘kendi örgütsel’ saldırısına sahip çıktı.
Enerji Bakanı Taner Yıldız’a yapılan yumruklu saldırı sonrası ise saldırgan hemen gözaltına alındı, hapse atıldı, olayın arkasında haftalardan beri  hala örgüt aranıyor ve son olarak olayı Ergenokana vardıran yandaş haberler yayınlatıyorlar.
Türkiye’de iki ayrı hukuk var.
Yani CHP’yi zor günler bekliyor. Madem AKP’yi suçladınız ispatlamak zorundasınız. 
Gerek emniyet gerek istihbarat bürokrasisinden halen CHP’ye bilgi aktaranlar vardır kuşkusuz ama ne kadar ispatlarsalar ispatlasınlar AKP ise vız gelir tırıs gider.
Birileri de Sabah gazetesi yazarı Emre Aköz’e “bu işi AKP değil, AKP yanlısı bir polis şefi yapmış olabilir” demekle ne ima ediyorsun diye de sormalı tabi.

5- Kaset olayı olmasaydı Anayasa değişikliğini iptal amacıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurmak için CHP’nin 110 imzayı bulup bulamayacağını ve bundan sonraki süreci konuşacaktık.
Artık konuşmuyoruz!
Bu işleri her kim planlıyorsa ne konuşup ne konuşmamız gerektiğini çok iyi belirliyor.
Haber vaktimin yayınladığı ilk kasette yayınlanmayan, yayın sırasını bekleyen bölümler olduğu belli. Bu bölümlerin yayını için CHP’nin bundan sonraki politikalarının beklendiği de açık.
Politikalara kasetlerin yön verdiği bir ülkede Anayasayı baştan aşağı değiştirseniz ne olur. (Muharrem Bayraktar-Yeni mesaj) [1]

Kaset, Baykal, istifa, AKP ve referandum  
 
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın istifası Türk siyasetinde deprem etkisi yaptı.
Baykal, hakkında çıkan kasetle ilgili olarak, “Siyaset yapmak için düzenlemişlerdir. Bu komplo bugünkü siyasi konjonktürün eseridir. Taze iki haftalık bir komplo vardır. İktidar gücü ve olanakları seferber edilmeden icra edilebilmesi mümkün değildir” dedi.

Bu kaset montajdır, değildir, böyle bir şey vardır ya da yoktur biz bunları bilemeyiz, bunu zaman gösterecek ama böyle bir kaset neden dün değil de bugün piyasaya sürülmüştür, bunu biraz irdelememiz gerekir.  

Genelde böyle deprem etkisi yapabilecek komplolar çok önemli bir gündem maddesi olduğu zamanlar gündeme getirilir ve bu sayede kamuoyu bir şekilde yönlendirilir.Bugünün en önemli gündem maddesi de Anayasa değişikliği paketi.

Malum, paket bir madde hariç –parti kapatma yetkisini Meclis’e veren madde- tamamen referanduma götürülecek. Bu karar Meclis’ten çıkıyor ve tam bu sıralarda bir kaset peydahlanıyor.
Yorumcular değişiklik paketini, referandumu, değişikliğin getireceği hususları tartışırken birden Baykal’ın kaseti, ardından Baykal’ın istifası gündemin merkezine oturuveriyor. 
Sizce bu durum en çok kimin işine geliyor. Tabii ki Anayasa değişiklik paketini bir şekilde geçirmek isteyenlerin…

Kim onlar? ABD, AB ve AKP hükümeti…
Dikkat ederseniz kasetin Kanada’da ve ileri teknoloji kullanılarak hazırlandığı ifade ediliyor. Ve Baykal AKP hükümetine “bunu siz hazırladınız” demiyor, “bilginiz dahilinde hazırlandı” diyor.
Bu olaydan en çok kimlerin istifade edeceği göz önüne alındığında, dediğinde haklılık payı olabilir.

Peki, referandumcular bu işten nasıl karlı çıkacak?
Hatırlarsanız Baykal değişiklik paketini mahkemeye götüreceğini dile getiriyordu. Böyle bir kasetin servisiyle birlikte Baykal devre dışı bırakılmış oldu. Diyeceksiniz ki diğer CHP’liler pekâlâ bu davayı açabilirler, ama Baykal hakkındaki iddialar ve istifa şoku CHP’yi bir dönem kendi içine kapatabilir.

Bu olayın bir de millete dönük kısmı var.
Hatırlarsanız Sayın Başbakan sürekli olarak  “Donulmazlara dokunduk” sloganı atıp duruyordu. Dokunulmazlardan kastı elbette ki asker ve yargı.
Darbe planı iddialarıyla bir taraftan asker köşeye sıkıştırılmaya çalışılırken, diğer taraftan da değişiklik paketiyle yargının iktidarın kontrolü altına girmesi, yani siyasallaşması sağlanıyor.
Hükümet gerek askeri gerekse yargıyı sindirme mücadelesiyle duygularıyla hareket eden milletimize “güçlü iktidar” imajı çiziyor. Maalesef milletimiz de bu zokayı yutuyor. Hatta öyle yutuyor ki, açlığını, sefaletini, kapısında duran hacizleri unutuyor.

İşte bu kaset olayıyla da hükümet, “Ana muhalefeti, Baykal’ı dize getirdim” imajını millete vermeye çalışıyor olabilir. Böylece her seçimde mantıkla değil tamamen duygusal davranan milletimizi “güçlü iktidar” imajıyla yanıltıp referandumda değişiklik paketini “evet” kararı çıkartabilir.
Bu arada şu gerçeği de ifade etmek lazım: Referanduma girmeyen “parti kapatma” maddesinin de hiçbir hükmü yok. Neden mi? Değişiklik paketinde yer alan Anayasa Mahkemesi ve HSYK’nın yapısındaki değişiklik kararıyla, yani bunların siyasetin kontrolüne girmesiyle AKP zaten amacına ulaşmış oluyor.
Hatta parti kapatma ya da kapatmama riskini de kendi üzerinden atarak mahkemeye ve savcılara devretmiş oluyor.
Lütfen bu noktayı da iyi düşünün. (Murat Çabas-Yeni Mesaj) [2]

 

Kaynak: YENİ MESAJ GAZETESİ

[1].http://www.yenimesaj.com.tr/index.php?haberno=10002088&tarih=2010-05-12

[2].http://www.yenimesaj.com.tr/index.php?haberno=10002089&tarih=2010-05-12

 

Bu haber 563 defa okundu.