Kimliğe müdahale
Hadiseyi biliyorsunuz: Bir vatandaşımız kimliğindeki "din" hanesine "Alevi" yazdırmak istemiş, bu gerçekleşmeyince AİHM'ye dava açmıştı. AİHM, bu olayda, Türkiye'nin aleyhinde karar vermiş, daha da ileri giderek kimliklerden "din" hanesinin çıkarılmasını istemişti.
Bu olayı değerlendiren Başbakan'ın sözlerini TV'den takip ederken kulaklarıma inanamadım: "AİHM'nin verdiği kararı anormal olarak görmüyorum. Yani, din hanesi kaldırılabilir. Çok da önemli değildir."
Sanki. Başbakan, böyle bir kararı bekliyormuş gibi konuştu. "Çok da önemli değildir" diyerek daha işin başında bu kararı kabul ettiğini gösterdi. Peki, biz Avrupa istedi, diye her şeyi kabul etmek zorunda mıyız? Biz, bağımsız ve güçlü bir ülke değil miyiz? Avrupa, din gibi önemli ve toplumun vazgeçemeyeceği bir alana nasıl müdahale edebilir? Bu yetkiyi nereden almaktadır? Biz, Avrupa ve diğer ülkelerin iç işlerine karışıyor muyuz? Demokrasi havarisi kesilen Avrupa'nın bu kararı,çoğunluğun iradesine aykırı değil midir?
Bu olayda öylesine çarpıklıklar var ki... Önce, Alevilik bir din değil, mezheptir. Sonra, şikayet konusu olan konu genel değil, münferittir. Ayrıca, İslam dini gibi Allah'ın son dini hakkında kimsenin karar verme yetkisi yoktur. Bu kabul, milletimizin tercihidir. Diğer ülkeler, bunu saygıyla karşılamak zorundadır. Türkiye, kendi kararını kendisi verebilecek kadar güçlü ve bağımsız bir ülkedir. Halkın iradesine müdahale etmek uluslar arası anlaşmalara da aykırıdır.
Olay, sadece kimliklerdeki "din" hanesini kaldırması kadar basit de değildir. Türkiye'de halkın dinine müdahale edilmekte, kademe kademe İslam dininin içeriği boşaltılarak, sadece isminin kalması, günlük hayattaki fonksiyonunun yok edilmesi istenmektedir.
Hem de bu vahim plan, dindar bilinen bir hükümet eliyle uygulanmaktadır. İçinde, Diyanet İşleri Başkanlığı da yapmış, İlahiyat öğrenimi görmüş insanların da bulunduğu bir parti aracılığıyla...
Bu hükümet, AB Uyum Yasası diyerek "Zinayı suç kapsamından çıkaran kanun" yapmaktan çekinmedi. Böyle bir kanun çıkarmaya Mustafa Kemal, İsmet İnönü, Bülent Ecevit gibi devlet adamları akıllarından geçirmedi bile. İmam Hatipli Başbakan (!) böyle bir düzenleme yapma ihtiyacı hissetti. O zaman Meclis'te bulunan Diyanet İşleri eski başkanları ve İlahiyatçıların "Hayıııırrr! Biz bu çatının altında bulundukça, böyle bir kanunu çıkaramazsınız" demelerini beklerdik. Fakat, sesleri solukları çıkmadı. Bu insanlara, 1920'lerde bu tür kanunlar çıkarmak isteyenlere karşı, Meclis'te büyük bir direniş gösteren Ali Şükrü Bey'in mücadelesini okumalarını tavsiye ederim.
Domuz etini kasaplık hayvan statüsü kazandırdılar, yine ses yok.
Başbakan, bir ABD planı olan ve İslam dünyasından 22 ülkenin haritasını değiştirmeyi hedefleyen BOP Eşbaşkanı oldu, yine sineye çektiler.
Meclis'te, Cumhuriyet döneminin en kalabalık "İsrail Dostluk Grubu"nu oluşturdular, yine sessizlik.
Bütün bunlar olurken, Rahşan Ecevit, "Din elden gidiyor" diye feryat ediyordu. Fakat beyler, nasıl olsa Rahşan Ecevit'in söylediğini bizim seçmen umursamaz, anlayışıyla bu sözü dikkate almadılar bile...
AKP Hükümeti'nin bu tavırları hiç de hayra alamet değildir. Milletvekilleri, Başbakan'ın oluşturduğu gündemin peşine takılıp gitmek yerine, sorumluluklarının şuurunda olmak zorundadırlar. Değilse, bu yapılanların manevi hesabının verilmesi hiç de kolay olmaz. Halk,böyle bir hükümeti hayırla yad etmez.
Üç sene kadar önce, AKP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Edibe Sözen, ahlak tahribatını önlemek, gençleri pornografik yayınlardan korumak için "Gençleri Koruma Kanunu" adıyla 46 sayfalık bir taslak hazırlamıştı da, AKP yönetimi Edibe Hanım'ın kulağını çekmiş, tasarının kamuoyunda tartışılmasının bile önünü tıkamıştı. Fakat, şimdi AKP döneminde atanan RTÜK Başkanı şöyle feryat ediyor: "70'li yıllarda pornografi nasıl Türk sinemasını bitirdiyse, cinselliğin bu kadar yoğun kullanılması Türk televizyonculuğuna olumsuz bir etkide bulunur mu diye kaygım var! Bu furya sona ermeli. Mahremiyet diye bir kavram var. Yayıncının sorumluluk duymasını istiyorum."
Türkiye'de kanun ve düzenlemeler, AB istedi diye değil, Türkiye'nin ihtiyacı olduğu için yapılmalıdır. Münferit talepler, büyük çoğunluğun taleplerinin önüne geçirilmemelidir. "Din" hanesine, başka birşey yazdırmak isteyenlerin bulunmasının çözümü, kimliklerden din hanesini kaldırmak olmamalıdır. Türkiye kahir ekseriyet olarak kimliklerinden din hanesinin kaldırılmasını istememektedir. AKP Hükümeti'ne, bu konuda hassasiyet göstermeye davet ediyorum.
Şakir Tarım-Milli Gazete
Kaynak: Milli Gazete,http://www.milligazete.com.tr/makale/kimlige-mudahale-153378.htm
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle