En Sıcak Konular

BAHTİYAR VAHABZADE'NİN ARDINDAN

17 Şubat 2010 12:01 tsi
BAHTİYAR VAHABZADE'NİN ARDINDAN Geçtiğimiz yıl 13 Şubat'ta Türk dünyası bir değerini, Çarlık ve Sovyet Rusya'sının esareti altında kalan Türk dünyası kardeş Türkiye ile iletişim kurduğu en büyük köprülerden birini daha kaybetti.

Bahtiyar Vahapzade’nin ardından...

Geçtiğimiz yıl 13 Şubat'ta Türk dünyası bir değerini, Çarlık ve Sovyet Rusya'sının esareti altında kalan Türk dünyası kardeş Türkiye ile iletişim kurduğu en büyük köprülerden birini daha kaybetti. Önce Cengiz Aytmatov, ardından; hakkın yolunu bulup bahtiyarlığa erdiğini ifade eden Bahtiyar Vahapzade... Bağımsızlığını kutlayacağı yerde yeni tehlikelerle boğuşmaya başlayan Azerbaycan'dan yükselen en büyük sesin sahibiydi Vahapzade...

O, "İnsan, insan olur öz hüneriyle / Millet, millet olur hayr-ı şerriyle / Toprağın bağrını cesetleriyle / Azadlık tohumu ekti şehitler!" derken, bizim içimizdeki Türk dünyası, İslam dünyası gibi mukaddes kavramlara yabancı kişiler ve gruplar da tarihî vazifemizi hiçe sayarak, hor görerek karşı propagandalara kalkıştılar. Onlara göre Türk dünyası asırlar öncesinin Orta Asya'sına sıkışmış bir hayaldi. Rus esaretinde her şeylerini teslim etmeleri istenen iki yüz milyonluk topluluğun kültürel, dini ve milli değerleri gitmişti. Bizlere ne oluyordu da onları sahipleniyorduk? Bize ne oluyordu da Hocalı katliamlarından soykırım diye bahsediyorduk? Hazır Ermeni dostlarımızdan özür dilemişken, arayı düzeltip "evet biz size soykırım uyguladık ve bundan son derece pişmanız" derken, kalkıp da "Tunç zırhlı yılanlar / Döktü kırmızı kanlar / Hakikati yalanlar / Künce sıktı o gece!" diye feryat eden Vahapzade'nin çırpınışlarını görmezden geliyorduk...

Bizler Türk birliği, İslam birliği deyip; Filistin'den, Çeçenistan'a, Azerbaycan'dan Pakistan'a kadarki coğrafyayı kendimizden kabul edip, yeni Trablusgarp destanlarının yazılması için Ömer Muhtar'ların yetişmesini, yeni Azerbaycan zaferi için Mehmet Emin Resulzade'lerin yetişmesini dilerken, içimizdeki bazıları, bir yerlere taraf olanlar kardeş ülkelerle ilgilenmemizi kafatasçılık diye yorumlarken, bu uğurda Kafkas İslam Ordusu'nu oluşturan İttihatçılara lanetler yağdırırken, Vahapzade de Rus tankları altında ezilen, Ermeni çetelerinin botları altında can veren Azerbaycanlılar için bir şeyler müjdeliyordu: "Söylenenlere göre, bağımsızlığı takip eden Cumartesi günü Azerbaycan doğum evlerinde dünyaya göz açan her 10 çocuktan 8'i erkektir. Allah'ın bu mucizesi karşısında şaşıp kalmamak imkânsızdır. Allah o gece ölen gençlerimizin yerini doldurdu. Çünkü Allah bizimledir. Hak nerdeyse, Allah da ordadır!"

Üzüntümüz sitemimiz kadar büyük...

Bu sağlam köprüler tek tek yıkıldıkça bazı değerlerin kıymetini anlayacağız. Önemli olan, Vahapzade gibi, Akif gibi haksızlığın karşısında dik durabilmek ve zulmü alkışlayarak zulümden taraf olanlara sesimizi çıkarabilmektir. Bu, Afrikalı mağdurlar için de, İsrail zulmündeki Filistinliler için de, Rus zulmünü unutmayacak Çeçenler ve Türkler için de aynıdır.

"Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem / Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem" diye zulme, haksızlığa, haksızlık taraftarlığına haykıran Akif gibi, Akif'in sevdalısı Vahapzade de Azerbaycan'daki tarihî haksızlıklarla ilgili bir anısını paylaşmıştı: "O gece doğan her on çocuktan sekizi erkek doğdu! Allah bizimledir!"

Akşam vakti bahçeden yükselen "Allah-u  Ekber" sesini duyunca balkona çıktım. Bize komşu olan caminin minaresine beş - altı gencin çıktığını gördüm. Ellerinde milli cumhuriyetimizin üç renkli bayrağı dalgalanıyordu. Bu gençler, atamız Mehmet Emin Resulzade'nin yükselttiği bayrağı minareye dikerek, "Allah-u Ekber" diye bağırmaya başladılar. Onlar 20-25 yaşlarındaydı. İlahi!

Üç renkli milli bayrağımızın mevcudiyetini onlar nereden biliyorlardı? "Allah-u  Ekber"i yüreklerine nakşedenlerin dilleri kesildiği zaman dünyaya gelen bu gençler bu mukaddes kelamın sırrını ve gücünü nereden biliyorlardı? Kulaklarının duymadığı, gözlerinin görmediği ve dillerinin söylemediği üç renkli bayrak, Mehmet Emin ruhu ve "Allah-u  Ekber"  nidası onların hafızasında yaşıyor ve onları gizli bir ateş gibi içeriden yakıyormuş. Bu ilahi sırra nasıl hayret etmeyesin, İlahi?"

Söz çok. Söylenen kıymetli sözler çok. Onları Akifler, Vahapzadeler, Muhammed İkballer söylediler. Bize düşen vazife ise onları benimseyip sahiplenmek... Ufkumuzun bütün coğrafyamız kadar geniş olmasını bu yolla sağlamak...

Mehmet Fatih Öztarsu-Milli Gazete

Kaynak: Milli Gazete,http://www.milligazete.com.tr/makale/bahtiyar-vahapzadenin-ardindan-153381.htm



Bu haber 660 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,642 µs