SİYASET HALKTAN VE DÜNYADAN UZAK!

13 Şubat 2010 11:20 tsi
Dünyadaki gelişmeleri takip edemeyen, halkın gündemini yakalayamayan siyaset ne üretir?

Siyaset halktan ve dünyadan uzak!

Birkaç yıl öncesine kadar “Türkiye küreselleşti, küreselleşmeyi özümsedik” diye övünüyorduk. Örnek olarak ta yapılan özelleştirmeleri, sermaye transferlerini, AB reformlarını gösteriyorduk. Başbakan’ın hemen her hafta yaptığı seyahatler, AB liderleri ile görüşmeleri ile sanki açık, liberal, küresel bir dünya ülkesi havası yaratılmıştı. Küresel krizin etkilerinden mi, artık yabancılara satılacak önemli bir kurumumuz kalmamasından mı, yoksa Hükümetin iş bilmemesinden mi bilemiyorum, Türkiye tekrar içine kapandı imajı oluştu. Kendi kısır kavgaları ile boğuşan, dünyadaki gelişmeleri izlemeyen bir ülke olduk. İran’daki gelişmeler en fazla bizi ilgilendirmiyor mu? Uzak Asya’da 2 milyara yakın insanı bir araya getirmeye yönelik adımlar bizi ilgilendirmiyor mu? Değişen dünya ekonomik anlayışı bizi ilgilendirmiyor mu? Ne iktidar ne muhalefet bu konuları dillendirmiyorlar. Tüm gündem klasik türban kavgası, sen kötü, ben iyi üzerine kurulu... Tekel işçileri dahi biber gazı ve dayak haksızlığına uğramasalar gündeme gelmeyeceklerdi.
Kutuplaşmaya, kurumları bükmeye yönelik kavgada ise siyasiler piyon olarak kullanılıyorlar ve bu kavganın vatandaşa asla hayrı yok. Vatandaşın sıkıntısı siyasetin gündemine nasıl yansıyacak?
Dünyadaki gelişmeleri takip edemeyen, halkın gündemini yakalayamayan siyaset ne üretir?
Önümüzde iki çok önemli seçim var. Genel seçim ve Cumhurbaşkanlığı seçimi. Cumhurbaşkanlığı için ilk defa halka müracaat edilecek. Birbirleriyle ilgili ve önümüzdeki en az 20 yılı belirleyen seçimler bunlar. Seçim havasına girildi. Önümüzdeki 3-4 yıl halkı aldatmaya yönelik göz boyama konuşma ve davranışlarından başka iş yapılmaz artık. Pansuman tedbirlerle halk oyalanır, refah artmış gibi hissettirilir. Ancak esaslı işler yapılmaz. Demokrasinin cilvesi de bu...
Haydi bakalım hayırlısı olsun!
Bu hafta anlayamadıklarım!
* Tayyip Bey’in katsayı uygulaması nedeni ile ikide bir Danıştay’ı suçlayıp da, bir kanun değişikliği ile İmam Hatiplileri rahatlatmamasını,
* İmam Hatiplilerin kanunla katsayı sorununu çözmesi imkânı varken YÖK’ü kullanarak konuyu çözer gibi yapan Başbakan yerine Danıştay’ı protesto etmelerini,
* Kadrolarına hakim oluncaya kadar YÖK’ü değiştirmek AKP’nin ve muhalefetin en önemli kavga konusu iken, bugün YÖK Reformunun unutulmasını,
* Bülent Arınç, Güldal Mumcu’dan bir televizyonda da olsa özür dilediği halde, aynı konuda CHP’ye verip-veriştiren Tayyip Beyin özür dilememesini,
* Tayyip Beyin, Emine Erdoğan’ın GATA’ya alınmamasını yıllar sonra gündeme getirmesini,
* Tayyip Beyin, “IMF anlaşması bugün, bu hafta tamam” dediğinden beri bir ay geçtiği halde hala anlaşma olmamasını,
Anlayamadım.
Nasreddin Hoca Karadeniz’de!
Nasreddin Hoca’nın yolu Karadeniz’e düşmüş. Klasik hikâyesinde olduğu gibi bu sefer de Trabzon’un Uzungöl’ünün kenarında kap-kacak yıkamakta olan Hoca’ya rastlayan Karadenizliler, “Hoca ha purda ne yapayisun?” diye sormuşlar. Hoca, “Göle maya çalıyorum, çocuklar” diye cevap vermiş. Karadenizlilerin tepkisi Konyalıların ki olmamış, “Yav yapma Hoca, bu kadar yoğurdi kim yiyecuk?” demişler.
****
Bakalım bizim seçmen siyasilere “Yav yapmayın, bu kadar palavra atmayın. Kim yiyecek?” diyebilecek mi?

BÜLENT KUŞOĞLU-Tercüman

Kaynak: Tercüman Gazetesi,http://www.tercuman.com.tr/v1/yazaryazi.asp?id=140

 

Bu haber 549 defa okundu.