En Sıcak Konular

MODERN DÜNYADA İMAN-AMEL MÜNASEBETİ

16 Ocak 2010 14:10 tsi
MODERN DÜNYADA İMAN-AMEL MÜNASEBETİ Vahyin temel hedefinin barış, özgürlük, adalet, eşitlik, zenginlik, gelişme/kalkınma, refah... gibi "temel ilkeler"in gerçekleştirilmesi olduğunda bütün modernistler görüş birliği içindedir.

Modern Dünyada İman-amel münasebeti

Vahyin temel hedefinin barış, özgürlük, adalet, eşitlik, zenginlik, gelişme/kalkınma, refah... gibi "temel ilkeler"in gerçekleştirilmesi olduğunda bütün modernistler görüş birliği içindedir. "Önemli olan bu ilkelerin hayata geçirilmesidir. Bunun yolu/metodu önemli değildir" derler. Bu sebeple İslam'ın toplumsal hayatı düzenlemeye matuf bağlayıcı hükümler/ kalıplar getirmediğini, bahsi geçen ilkelere ulaşmak için her tarih ve coğrafyada farklı modeller ortaya konulabileceğini söylerler.

İslam'a, kaynaklarına ve Müslümanların tarihi tecrübelerine "Batılı bir müslüman entelektüel" gözüyle bakan Tarık Ramazan'ın iddia ve eleştirilerinin temelinde de bu bakış açısı mevcut.

Bunun bir "çarpılma" olduğu açık. Hayata, varlığa ve eşyaya liberal pozitivist bir gözlükle bakmayı tercih ettiğiniz zaman bu kalıpları benimsememeniz mümkün değil. Bu bir kere gerçekleştiğinde, bahsi geçen "temel ilkeler"le çatışma/uyumsuzluk teşkil eden ayet, hadis, hüküm, tecrübe... ne varsa "bir şekilde" hayatın dışına atılacaktır kaçınılmaz olarak!

Mesele "temel ilkeler"de... Onlar etrafında kurulu bir dünyaya talip olmayı, "insan" olmanın amentüsü olarak ezberleyip benimsedikten sonra, hangi dine mensup olduğunuzun, nerede yaşadığınızın, hangi dili konuştuğunuzun ve neyin propagandasını yaptığınızın çok fazla bir önemi kalmıyor. Zira inanılan ve dile getirilen aynı şeydir.

İşbu "temel ilkeler"in İslam adına konuşup yazanlar vasıtasıyla Müslümanların da dünyasında yer bulmuş olması bu açıdan şaşırtıcı değil. İslam'ın "tekelci" olmadığı, "çoğulcu" bir yapıyı benimsediği, "baskı ve şiddet"i reddettiği, "barış"tan yana olduğu, "ayrımcılık" yapmadığı... dile getirildiğinde bunun ruhumuzda "ayartıcı" bir etki yaptığını kim inkâr edebilir?

Tam bu noktada şu soru -rahatsız edici olsa da- hayli anlam kazanıyor: "Müslümanlık"ı "gayri müslimlik"ten ayıran nedir?

Bu soruya "iman" diye cevap vermek kolay ama yetersiz, hatta "aldatıcı" olanı benimsemek anlamına gelecektir. Zira "iman" hem soyuttur, hem mücmeldir. Onu ete-kemiğe büründürerek yere indiren de, hayatın bütün şubeleriyle ilişkisini belirgin kılan da "amel"dir.

İlm-i Kelam zemininde münakaşa edilen "iman-amel münasebeti"nden bahsetmiyorum. Yani itikadiyatın ameliyatla, imanın azaların ameli ile münasebeti, ikincilerin yokluğunun ya da eksikliğinin birincileri ortadan kaldırıp kaldırmadığı tartışması değil konumuz. Ya da "alıştığımız anlamda" bu değil.

Yaşadığımız durumu izah ve ifade için bununla irtibatlı olan ama biraz daha farklı açılımlar gerektiren bir bakışa ihtiyacımız var. Burada sözünü ettiğim "amel", dünyaya bakışımızı, hayatı anlamlandırış tarzımızı, ideolojileri ve fikirleri değerlendirme biçimimizi anlatıyor daha çok.

Vahyi ve onun etrafında teessüs etmiş Müslümanlığı liberal pozitivist dünya görüşünün ardına bağlamak, gayri müslim dünyanın teorik ve pratik değer ve kabullerini İslam'ı yeniden tarif etme cürmünü göze alacak kadar merkezîleştirmek ve mutlaklaştırmak şüphesiz "yeni" bir durum ve başlı başına ele alınması gerekiyor.

Elbette bu vakıayı ele alacağımız temel zemin de "iman-amel münasebeti"dir. Ancak aradaki "mahiyet farkı"na dikkat etmemiz gerekiyor: Gayri müslim dünyanın değer ve kabullerini hayatlarının temeline yerleştiren modern müslümanlar amelî mükellefiyetlerini arızasız biçimde yerine getiriyor olabilirler. Namaz, oruç, zekât, hacc gibi ibadetlerini aksaksız/eksiksiz yapıyor olabilirler. Bu durumda onların durumunun "iman-amel münasebeti" noktasında herhangi bir problem arz etmediğini söyleyebilir miyiz?

Batı'nın ekonomik, siyasî, hukukî, toplumsal... kurum, kuram ve kurallarının İslam'la çelişme/çatışma teşkil etmediği tezini terviç eden ve buradan modernizme "İslamî" bir zemin elde etmeye çalışan modern müslüman, "iman-amel münasebeti" bağlamında nerede durmaktadır?

Ben burada "arızalı bir imandan kaynaklanan arızalı bir amel"den bahsedebileceğimizi düşünüyorum. Ne dersiniz?
 

Dr. Ebubekir Sifil-Milli Gazete

Kaynak: Milli Gazete,http://www.milligazete.com.tr/makale/modern-dunyada-iman-amel-munasebeti-149937.htm



Bu haber 650 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,871 µs