En Sıcak Konular

İRAN'LA YAKINLAŞ-TIRIL-MAMIZIN SEBEBİ BELLİ OLDU

17 Kasım 2009 18:45 tsi
İRAN'LA YAKINLAŞ-TIRIL-MAMIZIN SEBEBİ BELLİ OLDU ABD ve AB ısrarla bizi İran’la yürüttükleri nükleer diplomasinin içine çekmeye çalışıyor. Uzmanlar, Batının İran’ın uranyumunun Türkiye’de depolanması baskısına şüphe ile bakıyorlar.

Nasıl bir tehlikenin içine çekiliyoruz! 
 
ABD ve AB ısrarla bizi İran’la yürüttükleri nükleer diplomasinin içine çekmeye çalışıyor. Uzmanlar, Batının İran’ın uranyumunun Türkiye’de depolanması baskısına şüphe ile bakıyorlar. 

Başta ABD, Batı dünyası ile İran arasındaki ‘düşük ölçekli uranyum’ konusuylu alakalı Dışişleri Bakanı Davutoğlu’ndan bir açıklama geldi.

Türkiye kaosa itiliyor

Son 10 gündür İran ile ilgili ‘nükleer pazarlığın’ Türkiye üzerinden sürdüğünü belirten Davutoğlu, uranyumun Türkiye’de depolanmasını içeren bir formülü taraflara sunduklarını, Tahran’dan yanıt beklediklerini açıkladı. Davutoğlu, “İranlılar bize güveniyorlar, ancak İran içinde büyük muhalefet var. Onlara göre mesele Türkiye değil, uranyumun İran dışına çıkarılacak olması” dedi.

İran’a baskı Türkiye üzerinden yapılıyor

“10 gündür bütün nükleer pazarlık bizim üzerimizden yürüyor,” diyen Davutoğlu, son 2 gündür İran Dışişleri Bakanı Manucehr Muttaki, Uluslararası Atom Enerji Ajansı Direktörü Muhammed el Baradey ve ABD Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı James Jones ile telefon diplomasisi yürüttüğünü ve gelinen noktada başta Tahran olmak üzere ilgili başkentlerden yanıt beklediklerini kaydetti.

İran halkını karşımıza alıyoruz

İran, Tahran’daki atom reaktörü için gerekli olan yüzde 20 zenginleştirilmiş uranyumu UAEA’den alabilmek için kendisinin geliştirdiği yüzde 3.5 oranındaki düşük ölçekli uranyumu yurtdışında bir ülkede (Fransa–Rusya) depolama önerisini daha önce kabul etmişti. Ancak ülkedeki muhalefetin sert çıkışı nedeniyle İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad geri adım atmak zorunda kalmıştı. Bu gelişmenin ardından Baradei, tüm tarafların güvendiği taraf olarak Türkiye’de depolama önerisini gündeme atmış, Ankara da buna sıcak bakmıştı.

Uzlaşmazlığın faturası bize kesilebilir

Son gelinen noktada ise taraflar hangi tarafın daha önce uranyumu teslim edeceği konusunda uzlaşmazlık yaşıyorlar. İran, yüzde 20 ölçekli uranyumun önce teslim edilmesini, ancak bundan sonra kendisinin harekete geçeceğini söylerken, UAEA ise tam tersinin yapılması gerektiğini savunuyor. Davutoğlu, Baradey ile son yaptığı konuşmada, bu sorunun aşılması için bir formül geliştirdiklerini ve bu konuda Tahran’dan yanıt beklediklerini anlattı.[1]

Türkiye “uranyum meselesi”ne girmemeli  

Hükümet son zamanlarda öyle tehlikeli açılımlar yaptı ki ister istemez atılan her adıma şüpheyle yaklaşmak zorunda kalıyoruz.
İran konusunda önemli gelişmeler yaşanıyor.
Türkiye ile İran ilişkileri son günlerde yaşanan diplomasiye bakılırsa görünüşte iyi işliyor! Başbakan Erdoğan İran’a gitti ve İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad ile güzel pozlar verdiler. Basına yansıyan açıklamalar görünüşte olumluydu.
Ama hepimiz de iyi biliyoruz ki günümüzün diplomasisi göründüğü gibi olmuyor.
Sahnede gülücükler dağıtılırken, dostluk mesajları iletilirken, perde arkasında silahlar çekilebiliyor.  Her şeyden önce Türk yetkililer İran’a giderken milli bir iradeyi temsilen gitmiyor.
Mimarı İsrail, taşeronu ise ABD olan Büyük Ortadoğu Projesi’nin eşbaşkanı sıfatıyla, onların talimatlarını ileten bir ulak makamıyla gidiyorlar.
Gelişmelere baktığımızda görüyoruz ki, onların İran’la ilgili takıldıkları noktada “güvenilir ülke” olarak devre yapıyoruz.
Okyanus ötesinin Türkiye’ye verdiği misyon “arabulucuk”…
Peki, bu misyon, İran ile Batının arasındaki problemleri çözme, kavgaları bitirme amaçlı mı? Görünüşte bu olduğu söyleniyor ama gerçekte öyle değil.
Burada amaç, Batının İran’dan istediği tavizleri tek taraflı olarak dost(!) bir ağızla yeniden söylemek. Kısaca, taşeronluk…
İran Batıdan bir şey istediği vakit, bizim siyasiler “Aman ha, onlar uluslar arası toplum, onlar süper güç, ayağını denk al, onlarla uyumlu ol” nasihatlerini yapıyoruz.
Bugünlerde de bir uranyum hikayesi başladı.
Batı İran’ın enerji amaçlı geliştirdiği yüzde 3,5’luk zenginleştirilmiş uranyuma bile tahammül edemiyor. “Bu uranyum İran’da kalmamalı” diyor ve arabulucu (yediemin) olarak Türkiye’de kalmasını istiyor. Bunun karşılığı olarak İran, Batıdan enerji amaçlı yüzde 20 zenginleştirilmiş uranyum istiyor. 
Daha durum netleşmiş değil. İran önce Batıdan talep ettiğinin gelmesini bekliyor, Batı da önce İran’ın uranyumunun Türkiye verilmesini istiyor.
Her iki taraf da işini garantiye almak istiyor. Ortada ciddi bir uzlaşmazlık var.
Tam bu noktada Türk siyasiler sazan gibi ortaya atlıyor ve aldıkları misyon gereği İran’ın uranyumu için Tahran’dan cevap bekliyor, hatta dost nazını kullanarak baskı yapıyor.
Bu konuda akla birçok sorular geliyor:
Batı ile İran arasındaki bu kavgaya neden giriyoruz?
Bu adımla İran’ın yıllardan beri yürüttüğü başarılı diplomasiye bir dost çelmesi takmış olmuyor muyuz?
Eğer Başbakan Erdoğan’ın dediği gibi nükleer konuda ilk önce İran’dan değil de İsrail’den başlamak gerekiyorsa, neden öncelikle Batının İran’ı nükleer abluka altına almasına yardım ediliyor?
Diyelim ki İran bize güvendi ve zenginleştirdiği uranyumu bize emanet etti, ABD ve AB uğruna Kıbrıs’ı bile feda etmeye hazır olan, Azerbaycan’ı Karabağ konusunda yalnız bırakan, Ege’deki haklarına sahip çıkamayan, teröristlere kucak açan Türk siyasiler, bu uranyuma sahip çıkabilecekler mi?
Peki, bu uranyum bize verildikten sonra, ya İran’la Batı bir uzlaşmazlık yaşarsa –ki sürekli yaşayacak– arada kalan biz olmayacak mıyız?
Böyle bir durumda Türkiye topun ucuna gelmiyor mu?
Bu durum ABD’nin ve İsrail’in asırlarca üzerinde çalıştığı Türkiye–İran çatışmasına zemin hazırlamaz mı?
Batı bizim için tarihin hiçbir döneminde risk almazken, biz bu kadar riski Batı için neden katlanıyoruz?
Siyasilerimizin bu pervasızlığı sebebiyle Türk milleti başka ne tür bedeller ödeyecek?

Murat Çabas-Yeni Mesaj [2]  

KAYNAK: YENİ MESAJ GAZETESİ

[1].http://www.yenimesaj.com.tr/index.php?haberno=9008093&tarih=2009-11-17

[2].http://www.yenimesaj.com.tr/index.php?haberno=9008096&tarih=2009-11-17
 



Bu haber 633 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,245 µs