En Sıcak Konular

DENKTAŞ'IN TALAT'A ''MARJİNAL'' CEVABI

8 Kasım 2009 16:00 tsi
DENKTAŞ'IN TALAT'A ''MARJİNAL'' CEVABI KKTC'nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'tan,kendisi için, "Denktaş eskiden beri marjinal görüşteydi. Bugün bu açığa çıktı. Aşırı milliyetçi kesimi temsil ediyor. Denktaş bir dünyalı gibi düşünmez" diyen M.Ali Talat'a cevap.

KKTC'nin Kurucu  Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş,kendisi için “Denktaş eskiden beri marjinal görüşteydi. Bugün bu açığa çıktı. Aşırı milliyetçi kesimi temsil ediyor. Denktaş bir dünyalı gibi düşünmez.”diyen M.Ali Talat'a Yeniçağ Gazetesi'ndeki köşesinden cevap verdi:

Biz marjinal görüşlüler! (1)
 
Bu halkın 20 yıl mücadeleden sonra milli iradesini kullanarak kurduğu Devletinin Cumhurbaşkanı Sn. Talat lütfetmiş, kendisine 21 yaşında genç bir Devlet teslim eden “Kurucu” veya “ilk” Cumhurbaşkanı olan ben, Denktaş’ı Türk milletine şöyle takdim ediyor: “Denktaş eskiden beri marjinal görüşteydi. Bugün bu açığa çıktı. Aşırı milliyetçi kesimi temsil ediyor. Denktaş bir dünyalı gibi düşünmez.” Sn. Talat, “marjinal” dediği ve “aşırı milliyetçi” olarak tanımladığı insanlar sayesinde ilân edilen KKTC’nin Cumhurbaşkanı mevkiinden dünyaya bu Cumhuriyet ilân edildiğinde üzüntüden ağladığını da duyurabiliyor ve ilân edildi de ne oldu demeğe getiriyor; bu ilânın yanlış ve gereksiz olduğunu savunuyor. Sn. Talat temsil ettiğini zannettiği “dünya görüşüne göre” de bu Devleti ortadan kaldırmayı, kendisini seçmiş olan halkın egemenliğini ve kendi kaderini tayin etme hakkını yok farz ederek Partisinin Rum AKEL Partisi ile balayı sürdürdüğü günlerde mutabık kaldıkları şekilde “Kıbrıs’ta tek halk vardır; Kıbrıs Kıbrıslılarındır; Türkiye’nin karışma hakkı yoktur; işgal kalkmalı; yerleşikler Anadolu’ya gitmelidir; tek devlet, tek egemenlik, tek vatandaşlık” formülü “dünyalı düşünce gereği”dir inancı ile Cumhurbaşkanı olduğu devleti ortadan kaldırmayı görev bildiğini de dünyaya ilân etmiş oluyor.
 “Denktaş Dünyayla içli dışlı bir Türklük düşlemez” diyen Sn. Talat, Kıbrıs Türklerini AKEL’in istediği şekilde tek halkın içinde bir toplum yapmak suretiyle  “dünyayla içli dışlı” hale getireceği inancındadır. Hristofyas’ın “Hedefim Türkiye’yi adadan çıkarmak ve Kıbrıs Türklerini Türkiye’den koparmaktır” dediğini unutmaktadır. Bununla da kalmayıp Hristofyas’ın “Makarios’un izindeyim; EOKA’dan ilham alıyoruz; EOKA bize yön göstermektedir; Talat, çoğunluğun haklarını gölgelendiren haklar istememelidir; AB normları uygulanacaktır, Türklere özel haklar verilip bunlar için derogasyon kabul edilemez;”  dediğini de hatırlamak istememektedir. Dünyalı olmanın yolu egemen olmaktan geçer gerçeğinden de sanki haberi yoktur. Sn. Talat devamla “Denktaş, şimdi faşizan diyebileceğimiz küçük marjinal grupların gazetelerinde, televizyonlarında sanki başka bir gezegende yaşıyormuşçasına yargılarda bulunuyor”  demektedir. Kıbrıs’ta Türk halkının neler yaşadığını, Anavatan sayesinde nasıl kurtarıldığını bilen bir kişiyim. Türk haklarını savunduğum için dört buçuk yıl sürgünde yaşadım.  Annan Planında toplanmış olan “Türk haklarının” hemen hemen tümünü bu müzakerelerde ben elde ettim. Ancak Annan Planı 1960’daki kuruluş zeminini ortadan kaldırıyor; bizim öngördüğümüz kalıcı ve gerçekten iki kesimli bir federasyonu kabul edilemez şekilde sulandırıyordu. Ben bu mücadeleyi Türkiye ile ve Meclisle birlikte verirken Rum yoldaşlarına inanan Sn. Talat ve arkadaşları Türk halkı için istediğim her hakkı (egemenlik gibi; Maraş’taki evkaf topraklarının savunulması gibi) “uzlaşma istemediğime” hamletmekteydiler. Türkiye ile işbirliği yaptığım için karşımdaydılar. Kendilerine kulak vermiş olsaydım ben de çoktan “dünyalı gibi düşünerek” ve “ne barışçı kişi, unvanını almak için” Sn. Talat’ın görüşmelere başlamak için peşinen verdiklerini ben de verir ve birkaç ay içinde (Rumların yeniden birkaç yılda yıkabilecekleri) bir anlaşma yapardım. Ben “dünyalı gibi” değil, karşımdakilerin ne istediklerini bilerek bir Kıbrıslı Türk gibi düşündüm, Türkiye ile birlikte Türkiye’nin de güvenliği ile ilgili müşterek milli bir davayı müdafaaya çalıştım. Sn. Talat’ı doğuşu nedeniyle ağlatan KKTC’nin ilânı, rahmetli Dr. Küçük’ün “Gözlerim artık arkada kalmaz” sözleri ile hepimizi ağlatmıştı. O gözyaşları övünç ve sevinç gözyaşlarıydı. Gururluyduk çünkü Rum’un toplu mezarlar açarak gasp etmeye çalıştığı “egemen, kendi kaderini tayin hakkı olan, kurucu ortak bir halk” olarak yirmi yıllık bir çabadan sonra hürriyetimize kavuşuyorduk. Bizi tek halkın (Kıbrıs Elen halkının) içinde azınlık yapmak isteyenler karşısında yirmi yıllık bir mücadeleden sonra ‘biz de varız ve var olacağız. Federasyon istiyorsan egemenliğimizi, kendi kaderimizi tayin hakkımızı, devletimizi, Türkiye’nin Kıbrıs üzerindeki haklarını kabul ederek gel diyorduk.’ Hristofyas’ı masada tutmak için tek halk; tek egemenlik tek devlet formülünü kabul etmekle Sn. Talat  “dünyalı gibi” düşünmüş olabilir ancak Anavatana bağlı (kendi deyimi ile aşırı milliyetçi, marjinal da olsa) bir Türk gibi düşünemediği aşikâr olmuştur.[1]

Biz marjinal görüşlüler (2)
 
Sayın Talat “Bugüne gelelim. Kıbrıs Türk halkı çözüm istiyor, AB’yi istiyor, o yüzden beni göreve getirdi. Varsayın ki KKTC bütün dünya tarafından tanındı. Eski zamanlardaki gibi taksim olamaz ki artık. Ne olur? Federasyon olur. Federasyon iki toplumun imzasıyla değil de iki devletin imzasıyla kurulsa da sonuç değişmez. Hatta o Federasyonu kurarken (Toplum olarak) çok daha rahat olmaz mıyız? Oluruz. Nihai sonuç, hedeflenenden farklı olmayacak ki! Yine federal bir Kıbrıs’a ulaşmış olacağız” diyor.

Sayın Talat’ın “dünyalı görüşüne” göre demek ki “egemen”, kendi kaderini tayin hakkı olan ve bunu devletinin varlığı ile 26 yıl, kendi ayrı idaresini yürütmekle 46 yıl kanıtlamış olan bir halk olarak, yeni bir ortaklık anlaşmasına atılacak imza ile tek halkın içinde %20 bir toplum olarak atılacak imza arasında hiçbir fark yoktur. Sayın Talat Cumhurbaşkanlığına Kıbrıs Türk Halkının hür iradesi ile (bu irade sahtekârlıkla, olmayacak vaidlerle, KKTC tanınacak ve yüceltilecektir sözleri ile, AKP’nin tehditleri ve Rumlar Annan Planını ret ederlerse ertesi gün uçağa binip KKTC’nin tanınması için yola çıkacağız sözleri ile alınmış olsa da) seçildiğini de unutmuşa benziyor. O irade Anayasamıza göre halkın egemenliğinden kaynaklanan iradedir. Sn. Talat’ın bu iradeyi yok farz etmek hakkı ve yetkisi yoktur.

Sayın Talat’ın “federasyon devletler/egemen halklar arasında olamaz”  düşüncesi varsa bu konuda da yanıldığını bilmesi gerekir. KKTC ilân edildiğinde kapı federasyona açık bırakılmıştı. Kiminle? Güneyde kendi kendini devlet ilân etmiş olan Rum tarafı ile. Adı federasyon veya konfederasyon olsa da kuruluş iki egemen devlet arasında olacaktı. Rum tarafı federasyon istediği için değil, dünya indinde Kıbrıs Cumhuriyeti olarak azınlığı ile görüşür resmini devam ettirmek için görüşür gibi yaptı. Şimdi Hristofyas’ın yaptığı da odur.

AB’nin Rum idaresini “Kıbrıs” olarak üye yapmasına bakalım. Sn. Ecevit’in Başbakanlığı döneminde AB bunu yapmadı, yapamadı. Niye? Çünkü Ecevit’in, benim de desteklediğim, bir beyanatı vardı. Şöyle diyordu: Rum idaresini Kıbrıs meselesi halledilmeden üye yaparsanız biliniz ki TC ile KKTC arasında aynı şekilde bir birlik kurulacaktır! AB, yeni Türk Hükümeti Annan Planını kabul ettiğini duyurduktan sonradır ki “Kıbrıs” dediği Rum idaresini üye yaparak Kıbrıs Türklerine de AB havucunu göstermek suretiyle bize Annan Planını kabul ettirebileceklerine inanmıştı. Bu inançlarında aldanmadılar çünkü içte muhalefetin ve Türk Hükümetinin Annan Planına evet diyeceklerini tespit etmişlerdi. Yeni Hükümet de Ecevit’in beyanatı doğrultusunda hareket etmiş olsaydı AB Kıbrıs’ı üye yapmakta acele etmeyecek, o günlerde benim de Papadopulos’un da “müzakerelere devam” çağrımıza kulak verecekti. ABD içte otuz milyon dolar harcayarak, Türk Hükümetine ve bize Annan Planına evet dedirttikten sonra derhal “Kıbrıs Türkleri Annan Planına evet dediklerine göre, ayrı devlet, ayrı egemenlik talebinden vazgeçmişlerdir”  yorumunu getirdi ve Türkiye’ye de  “bundan sonraki görüşmelerde Kıbrıs Türklerini bu çizgide tutma” görevi verildi.  Sayın Talat “kurucu devletler” eşit olacak, “eşitliğimizden taviz yok” diyor. Egemenliğe dayanmayan eşitliğin 1960 Antlaşmalarında olduğu gibi kâğıt üzerinde kalacağını sanki bilmiyor. Hristofyas haklı olarak “kurucu devlet yoktur; kurucu eyalet vardır” diyor.. Annan Planında olduğu gibi. Eyaletlerin kurucu olabileceği nerede görülmüştür? Bu nedenle Hristofyas “yeni bir oluşum yok, Kıbrıs Cumhuriyeti var” diyebiliyor ve eyaletlerin hudutlarını zaman zaman Federal Devletin şu veya bu makamının değiştirebileceğini de önerilerine ekliyor.
Bu nedenlerle Sayın Talat’ın “sonuç federasyon olacağına göre ha devletler arası olmuş, ha da cemaatler arası olmuş, ne fark eder ki” görüşü temelden sakattır.
Tekrar etmek gerekirse kendisine  “devletten, halkın egemenliğinden, Zürih ve Londra Antlaşmalarının temelinden vazgeçme hak ve yetkisi verilmediğini” bilerek hareket etmediği takdirde “aşırı milliyetçi ve marjinal” dediği ancak Devletin kurulmasında kan ve can vermiş, ter dökmüş insanların ortaya çıkacak bir belgeyi desteklemeyeceklerini bilmelidir.[2]

Rauf Denktaş - Yeniçağ
 

[1].http://www.yenicaggazetesi.com.tr/a_haberdetay.php?hityaz=10758
[2].http://www.yenicaggazetesi.com.tr/a_haberdetay.php?hityaz=10772
 



Bu haber 520 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,639 µs