En Sıcak Konular

BOP ASİL ŞİMDİ BAŞLIYOR

22 Ekim 2009 10:22 tsi
BOP ASİL ŞİMDİ BAŞLIYOR "Her bölgede bir proje yürütücüsü bulmak ABD'nin mahareti ne de olsa...Askeri olarak çekilme sinyalleri verdiği Ortadoğu için de Türkiye'den ala bir proje yürütücüsü bulunamaz tabii. Galiba, BOP asıl şimdi başlıyor..."

BOP asıl şimdi başlıyor...

Toplumun dikkati yeniden İsrail ve işgal ettiği topraklar üzerine yoğunlaştı. Uyguladığı barbarlık noktasına varan sistemli katliamlar, kıyımlar, yıldırma ve hayatla bağlantısını kesme politikaları kadar kimseyi umursamaz, şımarık ve saldırgan tutumuyla da halihazırda dünyanın en geçimsiz devleti zaten. Bir coğrafyaya, kalbe sokulan bir hançer gibi saplanan ve her kımıldayışta daha da acı ve ıstırap veren bir yara gibi. Defalarca söylendiği üzere, kendi kendisinde her şeye hakkı olduğu cesaretini bulmasının en önemli gerekçeleri ise Batı'nın büyük devletlerince kollanması kadar İslam dünyasının acziyeti, zalimi zulmünde berdevam kılan ataleti. İslam dünyası, topyekun bir diriliş ve huzur hülyaları kuruyorsa eğer, denklemin en başına Kudüs'ün kurtuluşunu (zihinlerde öncelikle) da yazmalı. Nasıl olur, ne şekilde olur bilinmez ama zihinlerde bir bağımsızlığı bu kurtuluşun meşalesi sayabiliriz.

Bazı kimseler hayal kırıklığına uğrayabilir, çok şiddetli tepkiler verebilir ama şunu da söylemek gerek. Son zamanlarda gösterilen İsrail aleyhtarı tepkiler özünde samimi olduğu izlenimi uyandırmıyor maalesef. En büyük hayal kırıklığı Şubat'ta Davos'ta yaşanmış ve söz konusu hadisenin konjonktürel bir patlama olup aslında hükmü olmadığı da birkaç hafta önce kadar tescillenmişken (New York'ta ADL adlı etkin Yahudi kuruluşu ile buluşma) insanın içinden pek de inanmak gelmiyor bu kerameti kendinden menkul sert çıkışlara.

Tribünlere oynamanın, Türk siyasetinde ne kadar da büyük bir siyasi rant aracı olduğunu hatırlamalıyız aynı zamanda. Bütün bu gelişmeleri, son zamanlardaki açılım fasıllarının yanına koyalım ve bu denli bir girişim furyasının ilhamlarının ne olabileceğini, hangi amaçlara ve ülkelere ne şekilde hizmet edebileceğini düşünelim. En çarpıcı örnek olarak, Ermenistan ile imzalanan protokol esnasında arkada bekleyen zevat (ki ABD, Rusya ve Fransa dışişleri bakanlarıydı) çok açıklayıcı olabilir. Türk dış politikasının son dönemlerdeki rota değişikliği ve bu gelişmeleri perde gerisinden veya açıkça izleyenleri görünce kendimize gereğinden fazla önem atfediyoruz gibi geliyor. Bir takım dengelerin değişebileceği ve Türkiye'nin de, sanıldığının aksine bölgenin lideri veya hamisi olmaktan ziyade, bazı tasarıların yürütücülüğüne vekil kılındığı tezine kafa yoralım biraz da. Bütün bunları bir de "Ilımlı İslam" denen ve İslam coğrafyasını zararsız hale getirmeyi amaçlayan projeyle birlikte ele alalım. Bu karışıma "Medeniyetler İttifakı" projesinin eşbaşkanlığını da koyarsanız ortaya anlamlı bir tablo çıkacaktır. Görüldüğü gibi, bir televizyon dizisinde ucuz numaralarla insanların gözünü boyamanın dışında bir şeylere kafa yormak gerekecek. En başta da, gerçekten kendi bağımsızlığına dayanan bir siyasi iradenin gerekliliğine elbette ki.

İmajlarla gerçeklikleri ayırt etmenin tam sırasıdır şimdi. Gözümüze sokulan güçlü ve atak ülke imajı mı, yoksa görüntüden ibaret, birtakım planların bazı noktalarının uygulayıcısı konumundaki bir ülke mi? Yaşanan gelişmelerin hızı herkesin başını döndürüyor. Ne oldu da birden bire bunca hareket yaşanıyor bunca netameli konuda? Türkiye'nin kırmızı çizgilerini göz göre göre çiğnettikten sonra (Kuzey Irak'taki kukla devletin Türkiye'ye rağmen hayat bulması), adeta terör örgütünü ve taleplerini muhatap alır tarzda bir siyaset de son dönemdeki diplomasi ataklarının gözde hareketlerinden malum. Toplumsal bir mutabakat, kaygıların giderilmesi, muhtemel fayda/zararlarının enine boyuna tartışılması ve en başta da açılım paketinin muhtevasının açıklanması yerine tabiri caizse eldeki bombayı başkalarının eline tutuşturması telaşesini görüyoruz. Bu izlenimler, bu girişimlerin çokta isteyerek yapılmadığını, daha ziyade yaptırıldığını düşündürüyor insana. Bir de, terör elebaşısının talimatıyla "Barış(!) Grubu" adlı bir grubun teslim olması ve bununla ilgili olarak yapılan "merasim" hazırlıkları çıkıyor karşımıza. Milli menfaatlerin derdine düşmekte kimi suçlayabilirsiniz bu tabloda? Bu ülkenin kendi halinde, mütevazı, içten pazarlıksız insanları (dikkat edin herhangi bir ırkın sözü geçmiyor) her geçen gün ortaya konan yeni bir "plan", "proje", "açılım", "diplomatik atak"lardan ürküyor, çekiniyor, memleket için endişeleniyor. Bu şartlarda, "lider ülke", "bölgenin hamisi" deyimleri havada kalıyor, mana ifade etmiyor. ABD yönetiminin bölgeyle ilişkili olarak yeniden yapılandırdığı dış politikasına paralel bir rota değişikliği seziliyor.

İsrail'e başından beri bir mesafe koyan Obama yönetiminin bakış açısının Türkiye üzerindeki etkisini de düşünmek gerekiyor. Kamuoyu önünde İsrail'le didişen, ancak her ne hikmetse İsrail'in ısrarla vurguladığı "stratejik ortaklık" pozisyonunu da itinayla ve perde arkasından yürüten bir Türkiye'nin, hele ki BOP'un eşbaşkanlığıyla taltif edilmiş ise, önümüzdeki dönemin "Truva atı" rolüne soyunduğu bile söylenebilir. İsrail ile göstermelik bir didişmenin, iç politika anlamında ne kadar büyük bir getirisi olduğu ortadayken, verilen rollerin tatbiki ile Türkiye'nin zulme karşı mazlumun yanında olduğunu söylemek de fazla iyimser kaçacaktır.

Tüm bu gelişmeler öylesine birbirine bağlı ki, bölgeyi kendi çıkarları için hayati önemde gören ABD, Türkiye'yi pohpohladıkça pohpohluyor, o açılımdan bu açılıma destekledikçe destekliyor. Kalkıp birileri "Açılım meyvelerini veriyor. Bakın PKK'lılar teslim oluyor, barış güvercininin kanatlarına bırakıyorlar kendilerini. Bölgesel huzuru Türkiye böyle böyle sağlayacak" diyebilir. PKK'nın artık işe yaramayıp tasfiye edilebileceği (Kuzey Irak'ta kukla bir devlet var ve terörün siyasal zemin bulması da sağlandı), İsrail'in kaprislerinin eskisi kadar çekilemeyeceği gibi ipuçları ABD'nin değişen bölge politikasının anahtarları gibi. Her bölgede bir proje yürütücüsü bulmak ABD'nin mahareti ne de olsa. Taliban'la baş etmek için Pakistan'ı vekil kılmışken, askeri olarak çekilme sinyalleri verdiği Ortadoğu için de Türkiye'den ala bir proje yürütücüsü bulunamaz tabii. Galiba, BOP asıl şimdi başlıyor.

Burak Kıllıoğlu-Milli Gazete

Kaynak. Milli Gazete,http://www.milligazete.com.tr/makale/bop-asil-simdi-basliyor-141307.htm



Bu haber 514 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,357 µs