En Sıcak Konular

''ERGENEKON'' DURUŞMASINA YARIN DEVAM EDİLECEK

9 Şubat 2009 20:07 tsi
''ERGENEKON'' DURUŞMASINA YARIN DEVAM EDİLECEK İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde görülen davanın bugünkü bölümü tamamlandı.

İSTANBUL - ''Ergenekon'' davasına, yarın devam edilecek.
     İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde görülen davanın bugünkü bölümü tamamlandı.
     Mahkeme heyeti, duruşmaya yarın devam edilmesini kararlaştırdı.
     Yarınki duruşmada, tutuklu sanıklardan İşçi Partisi (İP) Merkez Karar Kurulu üyesi Mehmet Adnan Akfırat'ın savunmasını sürdürmesi bekleniyor.

AKFIRAT: "ŞEMA" HİLMİ ÖZKÖK İÇİN İMAL EDİLDİ

     "Ergenekon" davası kapsamında tutuklu yargılanan İşçi Partisi (İP) Merkez Karar Kurulu üyesi Mehmet Adnan Akfırat, 2003 yılında MİT tarafından hazırlanan ve "Ergenekon Şeması" olarak adlandırılan şemanın, emekli Orgeneral Hilmi Özkök'ün o dönemde Genelkurmay Başkanı olması için imal edildiğini öne sürdü.
     İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada savunmasını yapan Akfırat, sözlerine "MİT'in 2003 yılında hazırladığı şemada adı açık olan kişilerden biriyim" diyerek başladı. Görülmekte olan davanın MİT tarafından hazırlanan bu şemaya dayandığını öne süren Akfırat, "Bu şema, büyük bir suçtur. Türkiye'nin bütünlüğüne karşı işlenmiş bir suçtur. Hiç kimse Tuncay Güney'in arkasına saklanarak bu şemayı yapmanın sorumluğundan kurtulamaz" dedi.
     Bu şemayla dönemin Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun hedef alındığını öne süren Akfırat, MİT'in bu şemayı hazırlamasını eleştirdi.
     Akfırat, MİT'in şemayı, 10 Temmuz 2003 tarihinde Genelkurmay Başkanlığı'na gönderdiğini kaydettiğini, ancak mahkemenin sorması üzerine bu şemanın Genelkurmay Başkanlığı'nda bulunmadığının bildirildiğini ifade etti.
     Şemanın dönemin Genelkurmay Başkanı Özkök'e gönderildiğini iddia eden Akfırat, "Öyleyse Hilmi Özkök şemayı kendisine gönderilmiş özel bir mektup gibi cebine koyup gitmiş. Böyle bir devlet olur mu? Bu neyi gösteriyor? Hilmi Özkök, bu şemayla özel bir ilişki içine giriyor. Bunu gösteriyor" diye konuştu.
     Akfırat, Kıvrıkoğlu'nun da daha sonra açıkladığı gibi, Kıvrıkoğlu'nun görev süresinin uzatılması, bu zaman içinde Özkök'ün emekli olması ve Aytaç Yalman'ın Genelkurmay Başkanı yapılmasının planlandığını" iddia etti ve "Bu şema, Orgeneral Hilmi Özkök'ün Genelkurmay Başkanı olması için imal edilmiş bir şemadır" dedi.
     ABD'nin iki önemli gazetesinde 2001 yılının Şubat ayında bir hafta arayla iki haber yayımlandığını, bu haberlerde Irak sınırında TSK'nın komutanlarının kaçakçılık yaptığının söylendiğini, dönemin Genelkurmay Başkanı Kıvrıkoğlu'nun da düzeltme gönderdiğini anlatan Akfırat, "Bu haberlerden bir hafta sonra Tuncay Güney de verdiği ifadesinde aynı şeyleri söylüyor. Hatta sorgucu soruyor, 'Bizimkiler yapıyor, CIA'nın üzerine atıyorlar değil mi?' diyor. Güney de öyle olduğunu söylüyor. Kendi suçlarını TSK'ya karşı bir operasyon için kullanıyorlar" diye konuştu.

"YALANLARI ÇÜRÜTECEĞİM"

     ''Ergenekon'' davası kapsamında tutuklu olarak yargılanan İşçi Partisi (İP) Merkez Karar Kurulu Üyesi Mehmet Adnan Akfırat, ''1 Mart Tezkeresi'nin geçmemesi gerektiği yönünde Ulusal Kanalın yayınlar yaptığını, bunun ABD açısından büyük bir suç olduğunu, bu nedenle mahkeme karşısında bulunduğunu'' öne sürdü.
     İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde savunmasını yapan Mehmet Adnan Akfırat, İşçi Partisi'nin ''Sakarya'da canını ortaya koyan subaylar gibi olduğunu'' savunarak, ''İP'in hedef alınmasının nedeni de budur. İP önderliği, Sakarya Meydan Muharebesinin subaylarını örnek aldığı için bu operasyonun merkezine yerleştirilmiştir'' dedi.
     Sorgusunda Ankara'da ele geçirildiği öne sürülen Yargıtay krokisinin sorulduğunu belirten Akfırat, bu belge ile bağlantısının kurulamayacağını söyledi.
     Buna rağmen, savcının İP Merkez Karar Kurulu üyesi olarak sorumluluğu bulunduğunu söylediğini ifade eden Akfırat, ''Bunlar bizim tutuklanmamız için imal edilmiş delillerdir. Tertip yargılamanın her aşamasında yapıldı'' diye konuştu.
     Soruşturma aşamasında ''savcıların basına bilgi sızdırdığını'' öne süren Akfırat, hakkında sadece savcılık aşamasında gündeme gelen bilgilerin basına yansıdığını belirterek, ''Savcılar basına gerçek dışı, iftira amaçlı bilgi vermişlerdir. Suç duyurusunda bulunuyorum'' dedi.
     Operasyonun ''ABD-İsrail operasyonu'' olduğu savunan Akfırat, bunun teorisinin yapıldığını, adının ''yabancı iç savunma'' olduğunu, ABD'de 1962 yılında ulusal güvenlik yönergesi haline getirildiğini ileri sürdü.
     Akfırat, bu yönergenin 1990 yılına kadar komünizme karşı, 1990 yılından sonra ulusalcılara yönelik kullanıldığını iddia etti.
     İddianameye yönelik eleştirilerde bulunan Akfırat, ''İddianamede benimle ilgili saptayabildiğim 24 yalanı tek tek çürüteceğim'' dedi.
     Akfırat, iddianamede Ulusal Kanalın örgütün talimatıyla kurulduğu, kuruluşu için yurt dışından 500 milyar lira getirildiği şeklinde ifadelerin bulunduğunu, bunların yalan olduğunu savunarak, kanalın hem Maliye, hem de Sermaye Piyasası Kurulu tarafından denetlendiğini, herhangi bir yasa dışı konuya rastlanmadığını kaydetti.
     Akfırat, iddianamede yurt dışından 500 milyar getirildiğine ilişkin soruya tepki gösterdiğinden bahsedildiğini ifade ederek, kendisine böyle bir soru sorulmadığını öne sürdü.
     Amerikan karşıtlığında dünyada Türkiye'nin hep birinci sırada yer aldığını belirten Akfırat, 2007 yılında Amerikan karşıtlığının oranının yüzde 91'e ulaştığını, yapılan operasyona da bu tarihte karar verildiğini iddia etti.
     Akfırat, 1 Mart Tezkeresi'nin gündeme geldiği dönemde diğer medya kuruluşlarının tezkerenin geçmesi yönünde, Ulusal Kanalın ise halkı aydınlatan yayınlar yaptığını söyledi.
     AK Partili 99 milletvekilinin Ulusal Kanalın da yayınlarından da etkilenerek ret oyu kullandığını öne süren Akfırat, ''O vatansever milletvekillerine de şükran borçluyuz'' dedi.
     Bunun ardından Ulusal Kanalın üzerinde ''kara bulutların dolaşmaya başladığını'' savunan Akfırat, ''1 Mart Tezkeresi'nde ben Ulusal Kanalın Genel Yayın Yönetmeniydim. Bu ABD açısından büyük bir suç. Bu nedenle karşınızdayım'' diye konuştu.
     İddianamedeki ''4. yalanın da 'Lobi' belgesinin tarafından yazıldığı'' olduğunu ileri süren Akfırat, söz konusu belgenin kendi içinde çeliştiğini söyledi.
     ''Böyle bir tüzükle bırakın bu kadar gizli bir örgütü, konken derneği bile yönetilemez. Ancak böyle bir tertipte kullanılır'' diyen Akfırat, ''Lobi'' belgesinin yazım diline ilişkin eleştirilerde bulundu.
     Belgenin Kemalizm düşmanları tarafından yazıldığını iddia eden Akfırat, iddianamede suç unsuru gösterilen bazı belgelerin kendisinde bulunmadığını, evine getirilip konulduğunu öne sürdü.
     Akfırat, bu belgeler ile kişiler arasında örgütsel bağ kurulmasının mümkün bulunmadığını savundu. 
    Mehmet Adnan Akfırat, evindeki aramada arşivinde bulunan Fethullah Gülen'le ilgili ne kadar belge varsa toplandığını, ancak iddianamede bu belgelerin hiç birinin yer almadığını, öte yandan TSK'yı karalamaya yönelik belgelerin yer aldığı dosyadaki her şeyin kullanıldığını söyledi.
     Akfırat, iddianamede yer alan ''gözaltına alınmasaydı yurt dışına kaçacaktı'' ifadesinin de doğru olmadığını, 13 Şubat 2008'de yurt dışına çıktığını, ancak Emin Gürses'in tutuklandığını ve Tuncay Güney'in hakkındaki suçlamalarını bilmesine rağmen 27 Şubat'ta Türkiye'ye döndüğünü belirterek, ''Niye? Çünkü hesabını veremeyeceğim bir şey yok'' dedi.
     Savunmasının uzaması üzerine, 2 kez bel fıtığı ameliyatı olduğunu ifade eden Akfırat'ın isteği üzerine, Mahkeme Başkanı tarafından duruşmaya 15 dakika ara verildi.
     Aradan sonra savunmasına devam eden Akfırat, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) haritasının hayata geçirilmesinin gerçek adımının, başkenti Erbil olan kukla devlet kurularak atıldığını, Türkiye'nin de bölünmesini içeren projeyle ilgili 15-16 Şubatta Erbil'de bir toplantı yapılacağını ifade etti.
     Akfırat, Erbil'deki toplantının Fethullah Gülen'in kurduğu Erbil Işık Üniversitesi'nde yapılacağını, bu üniversitenin ABD'nin parasıyla kurulduğunu, toplantıya ABD, Irak, Türkiye ve Kürt yönetiminin katılacağını savundu.
     Bu üniversitenin kurulmasında o dönemde bölgede güçlü olan PKK'nın da destek olduğunu, buna Tuncay Güney'in de aracılık ettiğini öne süren Akfırat, Türkiye'nin bütünlüğüne kasteden ve bölünmesini içeren projede Tuncay Güney'in Mehmet Eymür'ün görevlisi olarak ortaya çıktığını iddia etti.
     Akfırat, ''Bizim suçumuz bunları ortaya çıkarmak. Biz bu yüzden yargılanıyoruz'' diye konuştu.
     ''Gülen'in 1964-65 yıllarında ABD'nin projesi olan Komünizmle Mücadele derneklerinin ilkini İzmir'de kurduğunu, bu derneklerin Gladyonun yer altındaki faaliyetlerini örgütlemek için paravan bir dernek olduğunu'' savunan Akfırat, ''Gülen'in Nur Kamplarında aynı dönemde öğrencilere Gladyo tarafından dayanıklılık eğitimlerinin verildiğini, 1969 yılında 6. filoyu protesto edenlere yapılan saldırının da bu kamplarda yetişenler tarafından yapıldığını'' iddia etti.
     ''Gülen'in 1980 darbesi sonrası kendisine çok ciddi bir kadro devşirdiğini, bunların Ülkü Ocakları üyelerinin baskıyla Gülen safına katılmasından oluştuğunu'' anlatan Akfırat, ''MHP'nin bölünüp BBP'nin kurulması da Gülen operasyonudur. 'Bizim şeriatçı bir yönetim için mücadele etmemiz lazım' deyip Muhsin Yazıcıoğlu'nun etrafında toplandılar. Bu partinin kuruluş masrafını tamamen Gülen karşıladı'' iddiasında bulundu.
     BBP'ye ait Nizami Alem Ocaklarının da aslında gladyonun işi olduğunu öne süren Akfırat, ''Ogün Samast, Yasin Hayal, Erhan Tuncel ile Malatya'daki saldırıları düzenleyenler, Danıştay saldırısını yapan Alpaslan Aslan, Nizamı Alem çatısı altında örgütlenmiş çocuklar. Bunlar Ramazan Akyürek'in operasyon timi haline dönüşmüştür'' diye konuştu.
     Akfırat, ''Gülen'in ABD'yle entegrasyon konusuna değindiğini, bu entegrasyonun bir ayağının da CIA'yla özel ilişkiler kurulması olduğunu'' öne sürerek, ''Bunun yolu da dinler arası diyalog. Diyaloğun yeni bir din kurma yoluyla yapılması öngörülüyor. Bunu Hazreti İbrahim'e dayandırmayı amaçlıyor. Kitabını CIA'nın yazdığı yeni bir din oluşturmaya çalışıyorlar. Son dönemde ortaya çıkan Moon tarikatı var... Bunun ABD'deki adı 'birleştirme kilisesi'dir'' dedi.

FATMA SİBEL YÜKSEK, ''ŞÜPHELİ'' OLARAK İFADE VERDİ

     ''Ergenekon'' davasının tutuklu sanıklarından ''açık istihbarat'' adlı internet sitesinin sahibi Halil Behiç Gürcihan'ın nişanlısı Fatma Sibel Yüksek, soruşturma kapsamında ''şüpheli'' olarak ifade verdi.
     Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'ne avukatıyla birlikte gelen Fatma Sibel Yüksek'in ifadesi, ''Ergenekon'' soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet savcılarından Ercan Şafak tarafından alındı.
     Yüksek, adliyeden ayrılırken basın mensuplarına yaptığı açıklamada, Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz'ün ifadesine başvurulması amacıyla kendisini davet ettiğini ve polislerin telefonla arayarak bu daveti bildirdiğini söyledi.
     Yüksek, ''Gözaltı uygulamalarını düşündüğümüzde medeni bir noktaya geliyor olmamız açısından bu davet bizler için önemlidir'' dedi.
     Bir sayfa kadar ''şüpheli'' olarak ifadesinin alındığını, kendisine telefon konuşmalarının sorulduğunu anlatan Yüksek, ''telefon konuşmalarının hukuki delil teşkil edip etmeyeceğinin belli olmadığı bir ortamda cevap vermek istemediğini, bunların delil olmayacağını belirterek somut 3-4 soruya cevap verdiğini'' dile getirdi
     Yüksek, ''Ergenekon'' soruşturmasıyla ilgili bazı kişileri tanıyıp tanımadığının da sorulduğunu kaydetti.



Bu haber 509 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    8,210 µs