¤ Gerek Abdullah Gül’ün gerekse Recep Tayyip Erdoğan’ın mahkemelerde suç dosyaları var. Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarını suçlayacaklarına önce istifa edip kendileri yargılanmaları gerekir.
¤ Devlet imkanları kullanılarak AKP’liler referandum propagandaları yapıyorlar. Demokratik olmayan, hukuka aykırı bu duruma neden Yüksek Seçim Kurulu müdahale etmiyor ?
¤ AKP yöneticilerinin yüzlerce kez anayasa ihlalleri var. Neden savcılar adil ve duyarlı olarak AKP hakkında dava açmıyorlar ?
¤ AKP ‘nin bağımsızlığımızı tehdit eden ABD’ye bağlı ve onların stratejilerine hizmet eden ve Türkiye’yi de parçalama projesi olan BOP eşgüdüm başkanlığı yapmaları bir anayasa ihlalidir ? Neden AKP hakkında dava açılmıyor ?
¤ Ergenekon iftira davası seyrinde kanunlarımıza göre tutuklananlar lehine de delil toplanması gerekirken bu yönde hiç bir adım atılmadığı görülüyor. Aksine ceza evi koşullarında, devlet tarafından tedavileri yapılması gerekirken, hasta olan tutukluların maksatlı olarak, art niyetle, bilinerek tedavileri yaptırılmıyor. Mahkemeye ve yargılamaya olumsuz etki yapan, bu durum soruşturulmalı ve sağlık haklarını gözetmeyenler hakkında acilen dava açılmalıdır. Kuddusî Okkır bu nedenle öldürülmüştür.
¤ Zekeriya Öz’ün hastane odasına baskın yaptırdığını, hasta olan kahraman bir subayı yere düşürerek arama yaptırdığını biliyoruz. Bu tür davranışlar adaletle ve hukukla asla bağdaşmıyor.
¤ Bazı valilerin hukuksuz ve görev ihlallerini yansıtan AKP’lilik gösterileri, Ergenekon yargılamaları yapanların hukuk dışı davranışları bize Türkiye’de ilan edilmemiş bir sıkıyönetim uygulaması olduğunu gösteriyor.
¤ AKP yöneticileri hukuksuz özelleştirmelerle devleti ve milleti iyice fakirleştirdi, kendilerini ve yandaşlarını zenginleştirdiler.
AKP hükümetinin bu tür yüzlerce hukuksuz icraatlarına tepki göstermek ve referandumda «hayır» demek bir vatandaşlık görevidir !
Türkiye’nin en önemli kurumlarını itibarsızlaştırdılar
AKP kurumları ve kişileri yıpratma partisi haline geldi. Gerginlikler, huzursuzluklar üreten bu parti mensuplarının demokrasiden ve özgürlüklerden bahsetmesi görünen yüzleriyle hiç inandırıcı değil !
Tarihi bir ifadeyi kendilerine çıkar sağlayacak terör senaryolarına bulaştırdılar
Ergenekon adıyla ortaya çıkardıkları Amerikan usulü suçlama ve yıpratma mekanizmaları son görünüşüyle bazı kurumları diledikleri gibi şekillendirmek için kullanılıyor. Camilerde ve cami avlularında parti propagandası yapan, belediye işçilerini kendi siyasi propagandaları için kullanan, seçim zamanlarında valilere kömür dağıttıran bu parti yöneticileri halkın dertleriyle, eğitimde yaşanan olumsuzluklarla, ülke sorunlarıyla hiç ilgilenmiyorlar.
Suç odağı haline geldiler
Adnan Menderes asılırken en ufacık tepki göstermeyenler bügün onun üzerinden propaganda yapmaya çalışıyorlar. İstismar ettikleri konular ve kişiler Adnan Menderes’le sınırlı değil... Son günlerde sunulan AKP vaadleri havalarda uçuşuyor. 8 yıl sonra 3 saate sığıştırılarak Aydın Menderes’in evinde gerçekleştirilen Recep Tayyip Erdoğan görüşmesi de bunun tipik örneği...
AKP yöneticilerine nereden bakarsanız bakın, her taraflarından suç fışkırıyor. Bazı kişiler de nemalandıkları bu partiye ülkemizin, kurumlarımızın ve değerlerimizin hazin hallerine rağmen bu parti demokratik yoldan geldi diyerek yöneticilerine toz kondurmuyorlar. «Bir parti demokratik yoldan gelebilir ama demokratik uygulamalar içerisinde olmazsa bunlara demokratik tepki gösterilmesi zorunlu değil midir?»
Diledikleri zaman, diledikleri kişilere suç yamamak adeta bir meziyet, bir üstünlük gibi kabul ediliyor. Bunu muhalefet partisi mensuplarının AKP’yöneticilerinin «kurumlara ve kişilere açtığı savaş» şeklinde bahsetmeleri Türkiye’nin iyi yönetilmediğini belgeliyor.
Ülkeye ve yargıya yandaş gazetelerin yön verdiği, demokrasi dışı ve hukukun üstünlüğünü sorgulatan uygulamalar «aldık, kabul ettik» edâlarıyla hiç irdelenmeden işleme konuluyor, hedef seçilen insanlar kişiliklerine ve kimliklerine bakılmadan adeta cezalandırılıyorlar. Yani jurnalleme devri başlatıldı. Sevilmeyen kişilere iftira edilerek, tertipler yapılarak onlardan intikam alınıyor !
Vahdettin’in İttihatçıları yargılatmak üzere İngiliz işgal kuvvetleri komutanına koşarak gidip “Şimdi istediğiniz gibi bir mahkeme kurdum...” şeklinde yaptığı açıklamayla bugünkü vatanseverleri yargılamak için kurulan «Ergenekon mahkemeleri» birbirlerine çok benziyor.
Osmanlı Padişahı Vahdettin’in 1919 yılında : «İngiliz ulusuna karşı beslediğim sevgi ve hayranlık duygularımı babam Sultan Abdülmecit’ten miras aldım. Ümidimi Allah’tan sonra İngiltere’ye bağladım.» şeklindeki açıklaması o zamanki ihanetin boyutlarını gösteriyor.
Sadrazam Damat Ferit’in sözlerine dikkat edin!
05.03.1919 tarihinde : «(Mr. Hohler’e) Bütün umudumuz Allah’ta ve İngiltere’de.»
07.04.1920 tarihinde : «(Amiral de Robeck’e) Programım milli hareketi silahla bastırmaktır.. Aznavur kuvvetleri için silah istiyorum.. Tamamiyle İngilizlere uygun yol izleyeceğiz. »
28.07.1920 tarihinde : «(Amiral de Robeck’e) Mustafa Kemal’e karşı Kürtleri birlikte kullanalım.»¤ Delibaş Mehmet : «Halifenin müttefiki olan İngilizler Pınarbaşı’na doğru geliyorlar. Onlarla birlik olup Kuva-i Milliyecileri (vatanseverleri) yeneceğiz.» «Kim milliyetçilerle birlikte Yunan’a karşı giderse şer’an kafirdir.»
AKP yöneticileri özelleştirmelerde devletin çıkarlarını hiç düşünmediler
¤ 4.5 ayda 4 misli kâr edecek şekilde 3 milyon 751 bin dolara özelleştirilen Sümerbank'ın arsasının sadece bir bölümü 13 milyon 750 bin dolara satıldı!
Sümerbank'ın 50 yıl önce kurduğu Pamuklu Mensucat A,Ş,, 13 Temmuz 2005′te, Özelleştirme Yüksek Kurulu'nca 3 milyon 751 bin dolara, başında AKP'li Manisa Belediye Başkanı Bülent Kar’ın bulunduğu 47 ortaklı Ortak Girişim Grubuna (OGG) satıldı. Şirketi alan grubun ilk icraatı, Sümerbank'ın 90 dönümlük arsasının 55 dönümlük bölümünü, alışveriş merkezi yapılmak üzere KİPATESCO şirketine 13 milyon 750 bin dolara satmak oldu. Böylece şirket, sadece arsanın bir bölümünü satarak yatırdığı paranın 4 katını 4,5 ay sonra kazanmış oldu. Kaldı ki, daha fabrikanın 35 dönümlük arsası duruyor.
¤ Recep Tayyip Erdoğan’ın İsrail karşıtı gibi sergilediklerinin hiçbir temeli yok. Aksine bilinen ve bilinmeyen bir çok konuda sıkı bir işbirliği var.
AKP hükümeti, yasalara aykırı olarak İsrailli işadamına 6 ayda 755 milyon dolar kazandırması bu sıkı-fıkılığın bir örneği!
TÜPRAŞ'ın yüzde 14,76' lık hissesi, kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıklarla, yasadışı olarak İsrailli işadamı OFER'e 446 milyon dolara satıldı.
Ancak 6 ay sonra TÜPRAŞ'ın %51'lik hissesi ihaleyle satıldığında gerçek fiyatın, bu rakamın çok üstünde olduğu anlaşıldı, 6 ay arayla yapılan, biri ihaleli, diğeri ihalesiz iki işlem karşılaştırıldığında, AKP hükümetinin OFER'lere 755 milyon dolar kazandırdığı ortaya çıktı.
Danıştay, ihalesiz satışın yasalara aykırılığını karara bağladı. Fakat yargı kararı yerine getirilmedi.
Önce OFER'i tanımadığını söyleyen Tayyip Erdoğan, daha sonra bir kez görüştüğünü açıkladı, Ancak OFER'le birden fazla görüştüğü ortaya çıktı.
¤ AKP'nin özelleştirme adıyla devletin 51 milyon dolarlık fabrikası, AKP yandaşına 1.1 milyon dolara satıldı.
Gerçek değeri 51 milyon dolar olan Balıkesir SEKA Kağıt Fabrikası 1,1 milyon dolara AKP yandaşı Albayraklar A.Ş.'ye satıldı.
Selüloz-İş Sendikası, mahkemeden fabrikanın satışını iptal ettirdi. Ancak bu arada şirkette 12,7 trilyonluk bir varlık kaybı tespit edildi (yaklaşık 10 milyon dolar). Halkın vergisiyle kurulan birçok şirket, AKP yandaşlarına bu şekilde peşkeş çekildi.
¤ TCDD'nin açtığı 50 istasyon yenileme ihalesinin 10’unu alan AKP Kadın Kolları MKYK üyesi Emine Alioğlu'nun yeşil kartlı olduğu ortaya çıktı.
Emine Hanım'ın şirketinin sermayesi, 25 milyar lira. Hem devletten ihale al, hem de fakir fukaranın hakkı olan yeşil kartı kullanıp, devlete zarar ver! İşte AKP'nln devlete zarar verme anlayışının en somut örneği.
¤ Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, Ceylan Grubu'ndan, banka borcuna karşılık 52 milyon dolara Antalya'daki Deluxe Resort Otel'i aldı, Karşılığında da Ceylan Grubu'nun 52 milyon dolarlık borcu silindi. Devletin 52 milyon dolara aldığı otel, bir süre sonra 25 milyon dolara AKP yandaşı bir şirkete satıldı. Devletin bu ticaretten zararı tam 27 milyon dolar.
¤ Gemlik Gübre Sanayii A.Ş., 83,1 milyon dolara özelleştirildi. Oysa bu fabrikanın sadece arsası, içindeki 154 lojmanla birlikte 120 milyon dolar ediyor. Limanıyla birlikte fabrikayı salın alan İşadamı Ali Rıza Yıldırım'ın basına yaptığı açıklama : "IGSAŞ gübre, 90 milyon dolara satıldı, içinde 60 milyon dolar para vardı, Eti Gümüş, 33 milyon dolara satıldı. 20 milyon dolar nakiti vardı, Gemlik Gübre bugün satılsa, iki katına satılır."
İşte, ülkemiz bu şekilde yoksullaştırılıyor…
AKP yöneticilerini buna benzer yüzlerce yolsuzluktan yargılanma korkusu sardı. Sertleşmeleri, söz ve davranışlarını kontrol edememeleri bu yüzden... İktidardaki AKP bu sebeple muhalefet partilerini suçluyor. Bunun örneğini ise hiçbir dünya ülkesinde görmeniz mümkün değil!
Dualar da onları ele veriyor
Geçmişte AKP’li yöneticilerin benzerleri ülkemizin bağımsızlığı için mücadele edenlerin yanlarında değil, Yunanlıların veya İngilizlerin yanlarında yer aldılar:
Aadalet Bakanı Ali Rüştü, 12.07.1920 tarihinde : “General Paraskevopulo’un ordusu şimdi sürat ve şiddetle harekata devam eyleyecek olursa, birkaç haftada Ankara önlerinde bulunacaktır. Yunan ordusunun başarısı için dua ediniz. Yunan ordusunun ilerlemesi hükümetimizin programına uygundur. Bu ordu bizim ordumuzdur."
Edirne Tem’in Gazetesi’nde yayınlanan : “Müftü Hilmi Efendi, Selimiye Camii’nde hürriyetin ve adaletin saygıdeğer temsilcisi olan Venizelos hazretlerinin sağlığı için güzel bir dua okumuş ve hazır bulunanlar şükran duygularını belirterek duaya katılmışlardır” şeklindeki tavır bugün AKP yöneticilerinin sergilediklerinden pek farklı değil!
İşte örnekleri :
26 Ekim 2009 tarihli Yeniçağ Gazetesi’nde yer alan : «ABD-AKP işbirliğiyle başlatılan sözde açılımlara bir yenisi daha eklendi. Afyon Belediye Başkanı Burhanettin Çoban, Kurtuluş Savaşı sırasında Anadolu’yu kan gölüne çeviren işgalci Yunan askerlerinin de “şehit” olduğunu savunarak onlar için anıt yaptıracağını söyledi.» haberi, açılımla ortaya konulmak istenilenleri açığa çıkarmaktadır. Millî haysiyetlerimizden uzaklaşan ve şehitlerimize «kelle» yakıştırması yapan bir zihniyet Türk Silahlı Kuvvetlerine de, Türk Milleti’ne de yakınlık duyamaz. AKP yöneticilerinin ve belediye başkanlarının tavırları Türk Milleti veya Türk’üm diyememeleri de bağlı oldukları yerler ve oynanan oyunlar hakkında bilgi vermektedir.
¤ 1,5 milyon Müslüman’ı katleden, Müslüman kızların ve hanımların ırzlarına geçen Amerikan askerlerine Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı dua : "Kahraman(!) Amerikan askerlerinin sağ salim ülkelerine dönmeleri için dua ediyorum."
Bunların durumu, bu halleriyle Maide Suresi’nin 51. ayetine uygun düşüyor mu?: “Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları veli (sırdaş, dost ve idareci) edinmeyin. Onlar (ancak) birbirlerinin yar ve yardakçısı (İslam’ın da düşmanı)dırlar. Kim onları (ve aynı zihniyette olanları) veli edinirse, o da onlardandır. Şüphesiz Allah (böylece kendilerine ve Müslümanlara) zulmeden toplumu doğru yola eriştirmez”
Atatürk hayatta olsaydı
¤ Atatürk hayatta olsaydı, bunlar ve AKP denen bir parti hayatta olmazdı.
¤ Recep Tayyip Erdoğan’ın milletin gözünün içine baka baka Ana Uçağı’nı aile üyelerine "beleş" kullandırarak, "görevini kötüye kullanması" ve "kullanma zimmeti" suçu asla işlenemezdi!
¤ Recep Tayyip Erdoğan şehitlerimize «kelle» diyemezdi!
Referandum görünen haliyle ayrıştırmayı amaçlıyor !
Türkiye’nin temel meselesi anayasa değişikliği değil, AKP’nin kendisidir !
ABD, 1,5 milyon Müslüman’ın canına okuduktan sonra, Irak’tan çekileceğini ve bunu Türkiye üzerinden yapmak istediğini söylüyor. Irak’a Basra’dan girdikleri halde neden çıkışı Türkiye üzerinden yapmak istiyorlar ?
Irak’ı bölme işi tamamlandı. Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) gereğince, bölgede son şekillendirmeyi de tamamlamak istemektedirler. Yani Türkiye’ye girer girmez, önce doğu bölgemize yerleşecekler. Sonra Türkiye’yi de içine alan ve Diyarbakır’ı merkez yapan Kürdistan Devletini dünyaya ilan edecekler. Bu hiç de kolay olmayacak ve Irak’ta yaptıkları gibi kan dökerek gerçekleştirecekler. Askerlerimizin ve bölge halkının üzerlerine bomba yağdırılacak.
AKP’yi Türkiye’de kendi metodlarını kullanarak iktidara getiren ülke ABD’dir. Recep Tayyip Erdoğan’ın 31 kez tekrarladığı anayasaya aykırı ABD güdümlü Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) eşbaşkanı olması ve Diyarbakır’ın merkez olabilir söylemi bu senaryonun bir itirafıdır.
AKP’nin asker düşmanlığı yaptığı yazılarak, konuşularak onaylandı ve yaptıkları uygulamalarla da tescillendi.
İşte Yüksek Askeri Şurada yaşananlar… ABD’nin atacağı adımı önleyen, Büyük Ortadoğu Projesinin Türkiye ayağında engel teşkil eden duyarlı Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı sürdürülen sindirme ve yıldırma senaryoları, tertipler, iftiralar bu yüzden yapılmaktadır. Tam Yüksek Askeri Şura döneminde alel acele çıkarılan tevkif müzekkereleri ya da suçlamalar, zamanlama ve acelecilik açısından değerlendirildiği vakit bir ihaneti ortaya koymaktadır. Devleti yönetenler eliyle yapılan bu ABD işbirliğine yedek subaylık eğitimimiz esnasında bize öğretilenler ışığında yorumlarsak casusluk faaliyetleri denilmektedir.
AKP camiası Keçiörende kurulan tertip merkezinde CHP ve MHP’ye yönelik yeni yeni tertiplerin yapılacağından bahsediyorlar. Hatta Türk Silahlı Kuvvetleriyle ilgili, yeni komuta kademesinin nabzını yoklamak ve yıpratmak için yeni bir senaryonun da yolda olduğu konuşuluyor.
Asıl amaç açılım safsatalarıyla kurumları yıpratmak, halkı uydurma senaryolarla meşgul ederken malı götürmek (millî birliği ortadan kaldırmak, Kürt Devleti kuracak şekilde Türkiye’yi bölmek, halkı uyutmak, problemleri artırmak vs). Yani demokratik kurum ve kuruluşlara tuzak kurularak onların etki alanlarını önce daraltmak, sonra da yok etmek bu Büyük Ortadoğu Projesinin ana amaçlarındandır. Cumhuriyet Halk Partisi’nden Onur Öymen’in açıklamalarının tam tersine Büyük Ortadoğu Projesi kararlılıkla sürdürülmektedir.
Bazıları «AKP ile Türk Silahlı Kuvvetleri arasında savaş var» diyorlar. Ben bu ifadeyi kabul etmiyorum. Tek taraflı yapılan saldırılara savaş denmez… Yapılanlar, taciz, ihanet, hıyanet, zulüm, haksızlıktır.Kullanılan unsurlar ise oldukça düşündürücü : Devlet imkânları, yetki, iftira, sahte evrak, tertip, yalan ve özel hayata ait sırlar… Bu tür baskılarla hayatlarını kaybedenler de olduğuna göre aynı zamanda işledikleri suç cinayettir.
10 Ocak 2009 tarihli Yeniçağ Gazetesi’nde yer aldığı gibi Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı yürütülen sindirme hareketlerini CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun «İntikam alma operasyonu» şeklinde açıklaması ve bu davanın AKP’yi eleştirenleri gözaltına alma sürecine dönüştüğünü söylemesi de konuyu özetlemektedir.
AKP ülkemize sorun oldu
AKP döneminde sağlık sistemimiz felç oldu. Bize doktorların hastanelerden kaçırıldığı ve darp edildiği manzaralar sunuldu. AKP yöneticilerinin Türkiye’yi getirdiği nokta oldukça vahim.
AKP yöneticilerinin yolsuzluklarını onaylamıyorsanız 12 Eylül referandum oylamasında «HAYIR» oyu kullanın.
AKP yöneticilerinin ABD’den aldıkları talimatlarla icraatlarda bulunmasını tasvip etmiyorsanız 12 Eylül referandum oylamasında «HAYIR» oyu kullanın.
Ortaya koydukları keyfilikler ve skandal olaylar AKP’de gerginlik yarattı. Kendi hatalarını toplumu gererek, insanları ikileştirerek referandumla geri plana iteceklerine inanıyorlar. Olan Türk Devletinin itibarına, Türk Milletinin onuruna oluyor. Bir çok konuda dünyaya rezil oluyoruz ! Bu hırs birikintileri içerisinde olan insanlara Müslüman demek asla mümkün değil !
Çöküntü içerisinde bulunan AKP’ye destek olan dış destekçilere eski ülkücü veya eski CHP’li tabirleri yapıştırmak hatalı adlandırmalardır. AKP’nin içinde bulunduğu durumları, emperyalist projelere öncülük yapmalarını, 8 yıl içerisinde tek bir dikili ağacı olmamasını görmezlikten gelerek destek olmanın karşılığı : renksizliktir. İdealsizliktir.
Başbakan'ın çocukları Ahmet Burak Erdoğan ile Necmettin Bilal Erdoğan , İstanbul'da 1 milyon YTL'ye villa sahibi oldular. Oğul Ahmet Burak Erdoğan'ın yüzde 50 hissesine sahip olduğu MB Denizcilik Taşımacılık Limitet Şirketi de kurulduktan 18 gün sonra "Safran 1" adlı kuru yük gemisini 2 milyon 350 bin dolara satın aldı. Bilal Erdoğan’ın da ABD'nin Maryland eyaleti College Park'ta 261 bin 500 dolara ev aldığını da biliyoruz.
AKP iktidarının en çok eleştirildiği konular arasında bulunan Sabah-ATV kredisi, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu (YDK) raporunda ağır şekilde eleştirildi. Çoğunluk hissesi devlete ait olan Halk Bankası’nın hesaplarını inceleyen YDK, Çalık ve Katar Emiri’ne ait Turkuvaz Grubu’na 375’er milyon dolar kredi veren Halk ve Vakıflar Bankası’nı 3 ana noktada hatalı bulduğundan haberiniz var mı?
Onlar ve çocukları saltanat sürerlerken bir de fakir fukaranın yaşadıklarına bakın :
¤ 14 Şubat 2009 tarihli Mynet Haber : Ankara'da maddi sorunlar yaşayan şahıs, eşi ve 2 çocuğunu başından vurduktan sonra son kurşunu kendi kafasına sıktı. Dehşet verici olayda baba ve 2 çocuğu ağır yaralanırken, anne hayatını kaybetti.
¤ 14 Şubat 2009 tarihli Mynet Haber : Bir babanın kredi kartı cinneti... İzmir'in Tire ilçesine bağlı Eskioba köyünde cinnet geçiren bir adam, önce karısını sonra 15 yaşındaki oğlunu ve gürültüye uyanıp kaçmaya çalışan sekiz yaşındaki kızını vurarak öldürdü.
¤ 14 Şubat 2009 tarihli Mynet Haber : Balıkesir'in Bandırma ilçesinde bunalıma giren bir kişi, çocuklarıyla ilgilenmesi için evine gelen aile yakını bir kadını bıçaklayarak öldürdü.
İşte AKP’nin sergilediği Türkiye manzarası! Bu olaylara daha sık şahit olmamanız için referandumda mutlaka «HAYIR» oyu kullanın!
AKP propagandalarından hiç etkilenmeden, iyiyi, güzeli, doğruyu bulmak ve geleceğiniz karartmamak sizin elinizdedir. Bizi koyun, sürüsü gibi görenlere cevabınız net olsun : HAYIR... HAYIR... HAYIR!Haksızlıkları, yolsuzlukları ve keyfilikleri durdurmanın tek yolu «HAYIR» demekten geçmektedir.
Ankara, 11.08.2010
Selam ve sevgilerimle.
Üzeyir Lokman ÇAYCI
Concepteur industriel - Architecte d'intérieur
İç Mimar – Endüstri Tasarımcısı
55, rue Louise Michel
78711 Mantes la Ville
FRANCE
uzeyir.cayci@free.fr
------------------------------------------------------------------
http://uzeyircayci.sitemynet.com/fleur/index.htm
http://www.artmajeur.com/serap/
-------------------------------------------------------------------
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle