13 Temmuz 2010

ÖCALAN’DAN YİNE TEHDİTLER

ÖCALAN’DAN YİNE TEHDİTLER

 

            Abdullah Öcalan’ın son avukat görüşmeleri yine her zaman olduğu gibi tehditlerle dopdolu olarak karşımıza çıkıyor. Öcalan, İmralı’dan avukatları aracılığıyla mesaj göndererek TC Devletini bir kez daha tehdit ediyor. Çatışmaların şehirlere yayılacağı uyarısında bulunan Öcalan, “Öldürerek PKK yok edilemez. Profesyonel ordu, teknolojik silahlar, bunlar PKK’yı yok edemez. Kaldı ki çatışmaların şehirlere yayılması tehlikesi var. O zaman işin içinden çıkılamaz. Müzakere olmaz ise devrim süreci gelişir” diyerek açıkça tehditlerini savuruyor.

         

          Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un konuşmasına ilişkin olarak da “Başbuğ’un bu son beyanları eskinin tekrarıdır. Denenmiş, bitmiş, iflas etmiş bir anlayışın tekrarıdır.” değerlendirmesinde bulunan Öcalan, aslında Başbuğ’u eleştirirken kendisini tanımlamış oluyor. Çünkü kendisinin bütün avukat görüşmeleri aynı sözlerle, açıklamalarla dolu olduğu kadar tehditlerden de eksik bulunmuyor.

 

          BDP’lilere yol haritası çizen ve avukatları aracılığıyla gönderen terörist başı, Urfa’da siyaset akademisi açılmasını isterken, Brüksel, Washington ve Irak’ın kuzeyindeki Hewler eyaletinde temsilcilik açma uyarısı yapıyor. Öcalan BDP’lilere, “Temsilcilik açılması önemlidir. Oradakiler bizim insanlarımız. Orada beş yüzü aşkın şirket var. Şimdiye kadar bir büronun olmaması hatadır” mesajını gönderiyor.

 

          Öcalan, hükümete önerilerde bulunmaktan da geri kalmıyor. Meclis bünyesinde Güney Afrika benzeri bir Hakikat ve Adalet Komisyonu kurulabileceğini söyleyen İmralı sakini, bu komisyonda aydınlar ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin bulunabileceğini, çatışmalı süreçle ilgili kendisi dahil tüm tarafların dinlenebileceğini belirtiyor. Her zamanki gibi ağzından çıkanı kulağı duymayan Öcalan, Türkiye’yi Güney Afrika’ya benzetmekle hataların en büyüğünü yaparken,  diğer taraftan da Meclis’te zaten halk tarafından seçilmiş milletin temsilcileri varken, adı her ne şekilde anılırsa anılsın bu tür bir komisyonun sorunu çözebileceğini beyan etmesi ile saçmalıkların en alâsını ortaya koyuyor.

 

          Demokratik anayasa çalışmalarının da BDP üzerinden yürütülmesini, bu çalışmaya diğer partilerin de isterlerse katılabileceğini söyleyen Abdullah Öcalan, “Bu temelde anayasal ve yasal çözümler gelişirse silahlar bırakılır. Benim içinde olmadığım bir sürecin başarı şansı yoktur, bu eşyanın tabiatı gereği böyledir. Benim öyle kendimi kurtarmak gibi bir derdim yok, kurtuluş olacaksa hepimiz için olacaktır. Sorunun çözümü için bir müzakere süreci başlatılmalıdır” şeklinde konuşuyor. Daha önce kendisinin çekildiğini, soruna hiçbir şekilde müdahil olmayacağını ifade eden Öcalan bu kez yine soruna dahil olduğunu söyleyerek tutarsızlığını  yine gözler önüne seriyor.

 

          PKK’ya taktik vermediğini, ancak devrim süreçleri başladığı takdirde kontrolden çıkacağını, ateşin alevlenmesinin getireceği tehlikelere dikkat çektiğini kaydeden Öcalan, her ne kadar taktik vermiyorum dese de şiddet eylemlerini körüklüyor ve açıkça örgütü tahrik ediyor.

 

          Sadece gerilla ölümlerine değil asker ölümlerine de üzüldüğünü vurgulayan Öcalan, çatışmaların şehirlere yayılabileceği uyarısında bulunarak yine ve yine tehdit ediyor.

 

          Sonuç olarak Abdullah Öcalan’ın son avukat görüşmeleri de diğerlerinden farksız, tehditlerle, tutarsızlıklarla, PKK ve BDP’ye önerilerle bezenmiş olarak basına yansıyor. Her geçen gün daha da provokatif olmaya devam ederken, aynı teranelerle kendini avutuyor.

 

          Helin Demir

          helindem@mynet.com

 

 

         

         

         

 

         

 

 

 

Bu yazı 1,247 defa okundu.