En Sıcak Konular

Prof.Dr.Mustafa Erkal-Aydınlar Ocağı Genel Başkanı
Konuk Yazar-Aydınlarocagı.org
Prof.Dr.Mustafa Erkal-Aydınlar Ocağı Genel Başkanı
27 Haziran 2010

Terörün 2010 modeli



2002 sonrasında terör olaylarındaki büyük artış dikkati çekmektedir. Önemli olan terörü azdıran ortamın nasıl ortaya çıktığıdır. Terörle mücadele, kararlılık ve istikrar arar. Terörle mücadele edenlerle, büyük fedakârlıklarla görevlerini yerine getiren güvenlik güçleri ile mücadele edildiği bir ortamda terörle mücadele başarıya ulaşamaz. Kurumlararası çekişmenin ve alan ihlâlinin olduğu, birbirini fonksiyonel olarak tamamlaması gereken kurumların kendilerini rakip gibi gördükleri bir ortamda terörle mücadele zorlaşır.
Terörün amacı daha fazla demokrasi ve daha fazla kültürel haklar olmadığına göre; daha fazla demokrasi ve hakların genişletilmesi ile terörle mücadele edilemez. Çünkü terörün amacı ne kültüreldir; ne de demokrasi talebi ile ilgilidir.  Sayın Başbakan’ın tabiri ile taşeronluk yapan örgüt; Türkiye’nin toprak bütünlüğünü, milli ve üniter yapısını, demokratik rejimini hedef almıştır. Örgütün siyasi kanadı TBMM’ye kadar uzanmıştır.
“Terörle bir yere varılmaz”  sözü yetkililerce sürekli tekrar ediliyor. Ancak, Türkiye’de son yıllarda terörle bir yerlere varılacağı ümidi aşılandı. Vatandaşın değil; terör örgütünün ve yandaşlarının ön isteklerinden bir kısmını yerine getirdik. Ama bu terörün ortadan kalkmasını sağlamadı. Çünkü asıl istek bu ön talepler değildi. Açılım açılım diye siyasi iktidarın bile açıklayamadığı dış patentli bir maceralı yolda yürüdükçe, hiçbir ciddi devletin veremeyeceği tavizleri verdikçe, bunun daha fazla can ve mal kaybına mal olduğunu göreceğiz. Yönetenler kabul etmeseler de terör konusunda bir siyasi irade zaafı vardır. Halkı teröristten ayırmanın yolu, Anayasanın 10. Maddesini ihlâl ederek örgüte ve yandaşlara pozitif ayrımcılık yapmak ve imtiyazlar tanımak değildir.
Irkçı, bölücü terör Türkiye’yi kuşatmada ve pazarlık gücünü arttırmada dışarının kullandığı bir kozdur. ABD, İsrail’in bizzat kulağını çekmemiş, Türkiye’yi kullanmıştır.  “One Minute”  gösterisi ve siyasi amaçla gönderilen Mavi Marmara Gemisinin amacı budur. Türkiye PKK ile uğraşmıyor; bölgede sınırları değiştirmeyi amaçlayan emperyal güçlerle mücadele ediyor. Hedef emperyalizmin arzuladığı bir Türkiye’nin yaratılmasıdır. Anayasası, yasaları, yönetim şekli buna göre şekillendirilmek isteniyor. Onların istediği Türkiye 1919’ların Türkiye’sidir. 
Kimseyi suçlamayalım. Önce kendi yanlışlarımızı görelim. Asıl hedef Irak’ın toprak bütünlüğünü ortadan kaldırmak ve Irak’ın Kuzey’inde ABD jandarma devletçiği kurmaktı. Bu yolla Türkiye istenilen yörüngeye sokulacaktı. Biz ne yaptık. Barzani’yi destekledik. Elektrik, su başta olmak üzere bazı özel sektörümüzü, bankalarımızı oraya gitmesi için teşvik ettik ve bölgeyi kalkındırmaya çalıştık. Kerkük’e değil; Erbil’e konsolosluk açtık. Barzani’nin ülkemizdeki şirketlerine dokunmadık. Terörü destekleyen değişik mafya tipi örgütlenmelere ses çıkarmadık. Süleymaniye’de başımıza çuval geçirilmesini görmemezlikten geldik. Bir devlet büyüğümüz “büyük devletler özür dilemez”  dedi. Habur Kapısı’ndaki çirkin gösteriye göz yumduk. Örgüte prim verdik. Derin devlet hikâyeleri ile askeri darbeleri öne çıkardık. Sivil darbeleri unutturduk. Yabancı devletlerin derin devletlerine alan açtık. Ümraniye Davası ile PKK bağlantısı kurmaya çalıştık. Terörle mücadele yasasını delik-deşik ettik. “Türkiye sadece Türklerin değildir” dedik. Etnik grupçuluğu ve etnik fitneyi demokratikleşme sandık. Teröre karşı birlik ve beraberliği dinamitledik. TBMM’den Kuzey Irak’a müdahale kararını bir türlü çıkaramadık. Çıkardıktan sonra da uzun süre uygulayamadık. Teröre karşı toplumdaki direnci kırmak ve bastırmakla uğraştık. Vatandaşın şehit cenazelerine ilgisi bile çok görüldü. İspanya’da olduğu gibi neden yüz binler toplanmıyor diye kendi kendimize soru sorduk. Şehit babalarını gözaltına aldık. Şemdinli’de kitapçıdaki patlamadan hemen sonra asker ve kamu görevlilerini suçladık. Oysa orada birçok devletin derin devleti hazırdı. Sınırda jandarma yerine özel güvenlik düşündük. İstihbaratı sözde müttefikimizden bekler olduk. Askerin yetkilerini sınırlandırdık. ABD ile bizi oyalayan koordinasyon toplantıları yaptık.
Yanlışları görelim. Şehidini bağrına basan, “vatan sağ olsun” diyen asil insanlarımızın değerini bilelim.

 



Bu yazı 1,682 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 11 Nisan 2022 Değerli Devlet Adamı Rahmetli Alparslan Türkeş'in Ardından
    • 25 Mart 2021 ''Türk-İslam Sentezi'' ve Garip Yakıştırmalar
    • 28 Mart 2020 Virüslü Genel Manzara
    • 4 Şubat 2020 İstanbul Kanalı Üzerine
    • 1 Ocak 2020 Milli Marşımıza Ve Türkçeye Yapılan Saygısızlık ve Bir Sapıklık Örneği
    • 26 Kasım 2019 Aranan Bir Kayıp: İnsan Hakları
    • 7 Şubat 2019 Türk Dünyasının Bazı Sorunları
    • 9 Ocak 2019 Ümmet Soslu Yeni Türkiye Oyunu
    • 21 Aralık 2015 Türklüğün Gururu Prof.Dr. Aziz Sancar
    • 24 Kasım 2015 Iğdır'da 42. Şura
    • 5 Eylül 2015 Psikolojik Savaş ve İstikrar
    • 14 Temmuz 2015 Koalisyon Mecburiyeti
    • 23 Nisan 2015 Seçim Öncesinin Gündemi
    • 9 Şubat 2015 Başkanlık Sistemi Tuzağı
    • 1 Aralık 2013 1920 Ve 1923 Ruhları
    • 4 Ağustos 2013 İleri Demokraside İlerlerken !
    • 12 Haziran 2013 Kosova ve Balkan Gerçeği
    • 30 Nisan 2013 Çözüm ve Barışın Arka Planı
    • 8 Nisan 2013 Çelişkiler Yumağı
    • 30 Mart 2013 Ters İşleyen Barış Süreci

    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    8,905 µs