Konuk Yazar-Aygazete
Namık Kemal Zeybek
7 Ocak 2009
Kerbela’nın tarihçesi böyledir
Bugün 10 Muharrem 1430...
Kerbela’daki olayın yıldönümü...
Olay 10 Muharrem 61 tarihinde oldu...
Yaratıcı, yeryüzünde kendisinin halifesi olarak insanı yarattı.
Yaratıcı, insanı en yüksek yaratılışta yarattı. Sonra aşağıların en aşağısına indirdi.
İnsanın gerçek yolculuğu bu iki nokta arasında sürer gider...
Yaratıcı, insan soyuna elçiler gönderdi. Onların görevi uyarmak ve uyandırmaktır.
Elçilerin sonuncusu
"bütün insanlara" gönderilen Son Elçi´dir.
Son Elçi´nin adı Muhammed’dir, Ahmed’dir, Mahmud’dur, Mustafa’dır.
Son Elçi ile elçilik görevi tamamlandı. İnsanları uyarmak ve uyandırmak görevi O’nun Ehlibeyti ve
"onların" soyundan gelen ve yolundan gidenlerdedir.
Ehlibeyt
"Fatıma, Ali, Hasan ve Hüseyin"dir. Tanrı Elçisi bu sözü böyle tanımlamıştır.
Ali
"Allah’ın Aslanı"dır. Doğru... Ama o asıl
"İlmin kapısı"dır. Ali, Tanrı Elçisi’nin yardımcısıdır, ama Tanrı Elçisi değildir. Tanrı Elçisi’nin yolunun sürdürücüsüdür.
Tanrı Elçisi’nin yakın dostları, gerçek dostları Ali’nin bu durumunu bilmiş, onaylamış ve uymuşlardır.
Bu konu Devlet Başkanlığı’nın dışındaki bir konudur.
Ali’den sonra Hasan, sonra Hüseyin, Tanrı Elçisi’nin yolunun saf haliyle sürmesinin görevlileri olmuştur. Onlar gerçek
"İmam"lardır. Kerbela tarihinin bir yanı böyledir.
Öte yanda, Mekke’nin İslam’a açılmasından sonra Müslüman olan, ama mümin olup olmadığını bilmediğimiz Ebu Süfyan oğlu Muaviye vardır.
Muaviye her yolu meşru sayarak İslam Devleti başkanlığını ele geçirmiş ve aşağılık tabiatlı oğlunu yerine hükümdar yaptırmıştır.
Devlet çoktan İslam Devleti olmaktan çıkmış ve İslam dahil her şeyi kullanan bir zulüm devletine dönüşmüştür.
Yezit durumunu sağlamlaştırmak için Hüseyin’in kendisine
"biat" etmesini istemiştir.
Hüseyin
"biat" ile
"ölüm" arasında seçime zorlanmıştır.
Hüseyin’in Yezit’e biatı, İslam’ın zulme biatı demektir.
Hüseyin direnişi ve şehitliği seçmiştir.
İşte 10 Muharrem 61´de Kerbela’da olan biten işin özeti budur.
Hüseyin ve yakınları şehit olmuştur. Ama müminlerde Yezit ve saltanatına karşı öyle bir nefret büyümüştür ki, oğlu 2. Muaviye bile babasının ve dedesinin yolunu terk etmiş; saltanatı reddetmiş ve ölümü seçmiştir. Muaviye soyu kuruyup gitmiştir.
Hüseyin’in soyu ve yolu oğlu Zeynelabidin ile yürümüştür. Kıyamete kadar da yürüyecektir.
Gerçek mümin olan Müslümanlar hangi mezhepten, hangi yoldan olursa olsunlar, Hüseyin sevgisinde ve Yezid’e nefrette birleşirler.
Çünkü Hüseyin’i sevmek Tanrı Elçisi´nin getirdiği gerçek İslam’ı sevmektir. Yezit’ten nefret etmek ise zulümden, kıyıcılıktan, dini çıkar için sömürmekten nefret etmek demektir.
Tevellâ’nın, Teberra’nın gerçek manası da budur.
Bugünkü Kerbela’ya gelince...
Gerçekten mümin olan Müslümanlar bugünlerde Gazze’de zulüm gören Müslümanlara zulmeden zalimlerden de bu yüzden nefret ederler.
Müslüman olsa da, olmasa da insanlık duygusunu yitirmemiş bir insanın Kerbela’da Hüseyin’den; Gazze’de Gazze halkından yana olmaması mümkün müdür?..
Bu yazı 1,599 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
8 Şubat 2011
Mehmet Akif Arnavut mu?
-
12 Ocak 2011
Nasıl Bir Türkiye?
-
3 Ocak 2011
Kürt Sorunu mu? Kürtçe Meselesi mi?
-
19 Aralık 2010
Yüce Kuran ve Çevirileri
-
5 Aralık 2010
Kalkanın Ardındaki Planlar
-
24 Kasım 2010
3997 Kitap Okuyan Adam
-
19 Kasım 2010
Füze Kalkanı mı? Sakın ha!
-
10 Kasım 2010
İranla Dost Olmayalım mı?
-
31 Ekim 2010
TÜSİADın Adı Ne Olacak
-
25 Ekim 2010
Düşünür ne düşünür yazar ne yazar
-
19 Ekim 2010
Padişahlığı İsteyen Parti
-
8 Ekim 2010
Maun Suresinin Anlamı
-
17 Eylül 2010
Milli Birliğe açılalım
-
30 Ağustos 2010
İslamda Tarikat
-
25 Ağustos 2010
İslam Düşmanı,İslam Düşmanı değilmiş
-
22 Ağustos 2010
Atatürk dindar bir insandı
-
12 Ağustos 2010
Milli İrade ne ister?
-
5 Ağustos 2010
Hangi Milliyetçilik?
-
25 Temmuz 2010
Evet mi? Hayır mı?
-
11 Haziran 2010
Cihat Kültürü ve İslamda Cihat
Yorumlar
+ Yorum Ekle