"Kızılelma Koalisyonu" adı altında birleştirilmak istenen ulusalcı-milliyetçi unsurlar,Türk Milliyetçiliği'nin siyasi kadrolarından yüz bulamayınca dağılmıştı.
Özellikle MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin kimi ülkücü kanaat önderlerin tepkisini çeken,"Ülkücüleri sokağa indirmeme çabası ve telkini",çıkan herhangi bir kargaşada suçu üstlenecek veya üstlendirilecek günah keçisi bulma kolaylığını da ortadan kaldırmış oldu.
Buna rağmen bir kaç kez Ülkücüleri hedef gösterebilecek eylemler yapılmadı değil.Geçen yıl Sakarya'da çıkan hadiseler ve Antalya'da PKK yandaşı öğrencilerin üzerine silah sıkılması gibi davranışlar,genel merkez tarafından sahiplenmeyince istenilen gayeye ulaşılamadı.
Ülkücüler dini ve milli meselelerde oldukça hassastır.Buna,gençliğin tabiatında var olan tecrübe eksikliğinin yanına,bir de kanın damarda hızlı akması eklenince,dostlarca istenmeyen fakat birilerince arzu edilen nahoş manzaraların peyda olması kaçınılmazdır.
Bizim nesil,yetmişli yılların acılarını yaşamış bizden önceki neslin tecrübelerini,12 Eylül sonrası doğan nesle aktarma da yetersiz kalmış olabilir.
Bilinmelidir ki,şiddetle bir yere varılabilseydi,70'lı yıllar Türk Milleti'nin kayıp yılları olmazdı.
O yıllarda Sosyalizm'in kendi üllkesinde huzuru sağlamada kullandığı baskı,hedef ülkelerde şiddet olarak baş göstermiş ve haliyle şiddet şiddeti doğurmuştur.
Her ne kadar gençliği "soysuzlaştır"mada en etken yol olarak kullanılmış veya kullanılıyor olsa da,bugün Türkiye için yakın tehlike sosyalizm-komunizim gibi fikir cereyanları değildir
Geçmişte kızıl ve kara emperyalizmle mücadele eden Türk Milliyetçilerini, "amansız düşman" gören zihniyet artık Batı kaynaklıdır.
Avrupa Birliği ve ABD,yıllardır desteklediği iktidarlarin yeterince halk,cemaat ve tarikat desteği bulamadığını farkedilce,bir şekilde mümessili olduğu 28 Şubat sürecinde,kendisiyle barıştırdığı "Siyasi İslamcılar" vasıtası ile bu desteği büyük ölçüde almış durumdadır.
Bu öyle büyük bir destektir ki,Anayasa Mahkemesi'nin üyeleri dahi çok istediği halde Adalet ve Kalkınma Patisi'ni kapatma cesaretini gösterememiştir.
Batının karşısında duruş segileyen ulusalcılar "malüm" soruşturma ile sindirilmiştir.
Bütün çabalara rağmen Türk Milliyetçileri'nin öncü kuvvetleri olan ülkücüler, ismi bu cenahın gönlünde ayrı bir yeri olan "isimle" adlandırılmış olsa dahi,son dalgaya kadar bir türlü bu operasyonlarla ilişkilendirilemişti.
Son operasyonla ortaya atılan iddialar gösteriyor ki bir taşla bir kaç kuş birden vurulmak istenmektedir.
Şu asla unutulmamalıdır.Türk Milliyetçiliği ne zaman yükselişe geçse mutlaka bir yerlerden
harekete geçilir.
Doksanlı yılların ortasında ki yükseliş, "Susurlukla" önlenmiştir.
MHP'ye küsen miliyetçilerle bir büyük birlik oluşturmaya hazırlanan Sayın Muhsin Yazıcıoğlu'nun önü,Hrant Dink cinayeti ile kesilmiştir.
Bugün yerel seçimlere 2 ay kala görülüyor ki hedef Ülkü Ocakları'dır.
Genel Merkez bu konu da oldukça kararlı bir tutum sergilemektedir.
Fakat yüreği,yaşanan milli manevi erozyonlara isyan eden Anadolu'daki Ülkücü Genç..
Biliyorum ayranın iyice kabardı.
Yıllardır özelleştirme adı altında memleketin maddi kaynakları elden çıkarılıyor,"Dinlerarası Diyalog" çalışmaları ve "Medeniyetlerin İttifakı" yalanıyla inancımız yozlaştırılıyor,geçmişte yaptıkları yetmiyormuş gibi halen topraklarımızın bir kısmını anayasasına ''Batı Ermenistan" diye kaydeden Ermeniler'den özür dileniyor,tescilli vatan hainlerinin itibarı iade ediliyor,senelerce bölücülük propagandası yapanlar bakanların ağzı ile övülüyor,ülkeye davet ediliyor,yükseköğretim kurumunun başındakiler bölücü örgütün diilendirdiği isteklerini yerine getirmeye çabalıyor,milli bütünlüğe zaval getirecek yollar resmileştiriliyor.
Bütün bunlara rağmen,ülke hukuksuz ,polissiz,jandarmasız değildir.
Bugün Türkiye'de Deniz Gezmiş,Yusuf Arslan,Hüseyin İnan,Mahir Çayan,deyince herkes az çok bir şeyler hatırlar.Peki,Dursun Önkuzu'yu,Yusuf İmamoğlu'nu,Süleyman Özmenem'ı,Ruhi Kılıçkıran'ı,Velican Oduncu'yu,Hüseyin Kurumahmutoğlu'nu,Mustafa Pehlivanoğlu'nu (hepsi Nur içinde yatsın) İsa Armağan'ı kaç kişi bilir yahut hatırlar.Eğer susurluktaki kaza olmasaydı,Abdullah Çatlı ve Haluk Kırcı da kimsenin umrunda olmazdı.
Seni meydanlara döküp balkonlardan seyretmek ve durumdan vazife çıkarmak isteyenlere fırsat verme.
Türk Milleti,bu melanetlerden kurtulmak istiyorsa yolu bellidir.
Senin siyasi fikrini iktidar yapacak...
Kültür Balkanlığını, Eğitim Bakanlığını,Maliye Bakanlığını vs. bakanlığını senin siyasi fikrine tek başına teslim edecek.
Ya bu günlerde bunu yapacak, ya yarınlarda dövünecek.
Ama sen yetki almadan ortaya atılıp sonra bedel ödemeye mahküm edilmeyeceksin.
Kısaca diyeceksin ki,
Efendiler!
Yemez artık bu dolmayı
Bir daha Ülkücüler!
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle