En Sıcak Konular

Nuri Gürgür
Konuk Yazar - turkocagi.org.tr
Nuri Gürgür
27 Mart 2020

Koronavirüs Salgını ve Türkiye



Almanya Başbakanı Merkel, korona virüsü (Kovit 19) salgınının 2. Dünya Savaşı’ndan sonra yaşanan en büyük kriz olduğunu söyledi. Hâlen bu salgında 15 bine yakın insan, hayatını kaybetmiş durumda; ancak yapılan bazı simülasyonlara göre vaka sayısının milyonları bulacağı, ölüm olaylarının da aynı oranda artacağı öne sürülüyor.

Geçen Aralık ayı başında Çin’de ortaya çıkan bu hastalığın Türkiye’ye, nispeten geç gelmesi bize zaman kazandırmış oldu; hem dünyada ilk defa görülen virüsün yol açtığı belirtileri görebildik hem nasıl mücadele edilebildiğini izledik hem de gerekli önlemleri almak, sağlık sektöründeki eksiklerimizi giderebilmek için zaman kazanmış olduk.

Sağlık Bakanlığında oluşturulan Bilim Kurulu’nun gecikmeden devreye sokulması, konunun uzmanlarının önerilerinin dikkate alınması, bilimsel esaslara önem verilmesi, kamuoyunda olumlu karşılandı; Bakan Fahrettin Koca‘nın yaptığı açıklamalardaki tavır ve üslubu da olumluydu. Salgının ilk ulaştığı İran ile sınırın hemen kapatılması, Çin’e uçuşların durdurulması sorunun ciddiye alındığı anlamına geliyordu. Ancak ilk vakaların görülmesiyle birlikte tehlikenin doğrudan içinde olduğumuz ortaya çıktı. Başlayan tedirginlik, vakaların katlanarak artması ve ölümlerle birlikte hızla genişledi. Böylece salgın konusunda, bazı adımların atılmasında yapılan gecikmeler tartışılmaya başlandı.

Şimdi artık umreye Şubat sonuna kadar izin verilmiş olmasının ne kadar yanlış olduğu ortaya çıktı. Dönen 21 bin kişiden ancak dörtte biri karantinaya alınırken 15 bini, kendilerini izole etmeleri söylenip evlerine gönderildi. Bu tavsiyeye uyan oldu mu bilmiyoruz ama çoğunun sosyal ilişkilerine sınırlama getirme gereği duymadığı biliniyor; aralarından kaçının taşıyıcı olduğu, bunu kaç kişiye aktardığı ise bilinmiyor. Yapılan bilimsel çalışmalar, virüs taşıyan bir kişinin bile, önlem alınmaması durumunda bunu önce bir gün içinde beş kişiye aktardığı, ardından iki günde sayının 25 kişiye, devamında 625’e kadar genişlediğini gösteriyor. Diyanet, umre ziyaretini ancak Suudiler 27 Şubat’ta vize iznini kaldırdıktan sonra durdurduğundan, yetkili makamlar, ilk dönen kafileyle başlayan karantina uygulamasını yapmadığından dolayı müteselsilen sorumludur.

Garip bir durum var; bütün idari kademeler, kurumlar ve yönetenler en yukarıdan gelecek talimatı bekler durumda. İnisiyatif kullanmaktan, karar alıp adım atmaktan çekiniliyor. Cemaatle namaz kılınmaması, maçların oynanmaması, eğitime ara verilmesi, kamuda dönüşümlü çalışma düzenine geçilmesi gibi konularda neden talimat bekleniyor? Kararın yukarıdan gelmesi isteniyorsa bu konularda neden teklif hazırlayıp onaya sunulmuyor? Mevcut sistemdeki bu sorunlar görülüp bir an önce etraflı düzenlemeler yapılmadığı takdirde bürokraside yaşanan bu tıkanmalar, bir süre sonra “kriz”e dönüşecektir.

Kovit 19 salgını, çok yönlü tehdit boyutuyla sadece dünya çapında hayati bir tehlike olmakla kalmıyor; sosyo-ekonomik bir burgaç oluşturuyor. Küresel ekonomi, 1929 buhranından bu yana yaşamadığı derin bir krize sürükleniyor. Bütün ülkeler, ayırabilecekleri para kaynaklarını kullanarak zararı en aza indirmeye çalışıyor. ABD bir trilyon 300 milyar, Almanya 570 milyar, İngiltere 390 milyar dolar kaynak ayırdı. Diğerleri de imkânları oranında benzer adımlar attı. Ekonomilerinde ortaya çıkan ve salgının sürmesine bağlı olarak derinleşeceği anlaşılan krizi atlatabilmek için ilave önlemler de yapmaya hazırlanıyorlar. Fransa, zora giren büyük ölçekteki bazı sağlık kuruluşu ve firmaları kamulaştırmayı tartışıyor.

Türkiye‘de de üç gün önce 100 milyar lira hacminde bir destek paketi açıklandı. Buna göre bazı sektörlerin vergi ve prim ödemeleri 6 ay kadar öteleniyor, konaklama vergisi kaldırılıyor, kredi kullanmaya ve ihracatçıya kolaylıklar getiriliyor.

Paketin içeriğiyle yaşanan ve yaşanılacağı kaçınılmaz olan sorunlar arasındaki büyük farklar, gündemin salgına kilitlenmesinden dolayı pek konuşulmadı. Önceki yıllarda da umulan sonuçlar alınmasa da büyük iddialarla birçok paket açıklanmıştı; ama hiçbirinde ortam, şimdiki gibi değildi. İnsanların evde kalmaları, yani işini gücünü belirsiz bir tarihe kadar askıya almaları isteniyor. İçişleri Bakanı, 150 bine yakın iş yerinin kapatıldığını açıkladı. Bu tablo, tamamına yakını buralarda aylık ücretle çalışan bir milyondan fazla insanın işsiz kalması anlamına geliyor. Turizm tesisleri açılamadığından işçi alamıyorlar. Aybaşı geliyor; on binlerce insan ev kirası vb.ni nasıl ödeyeceğini düşünüyor. Çoğunun bir aylık yiyeceğini karşılayacak parası bile yok. Bu insanlara uçak fiyatındaki indirimin veya ev kredisi kolaylığının bir anlamı olabilir mi?

Beri yanda Devlet’in kaynak sıkıntısı var. Bu gibi acil durumlar için ayrılan imkânlar, bütçeye destek amacıyla on yıl boyunca kullanıldı. Elimizde artık Merkez Bankasının ihtiyaç akçesi yok, işsizlik fonunun tamamına yakını da devlet bonolarına bağlı, dolayısıyla kullanılamıyor. Oysa bunlar amacına uygun olarak muhafaza edilseydi işini kaybedenlerin en az iki aylık acil ihtiyaçları karşılanabilirdi. Yangın için bulundurulan söndürme tüpünün içi boş olunca yangın nasıl söndürülür? İşini kaybedip evine tıkılan insanlar, çaresizlik içinde kıvranırken kolonya dağıtarak teselli edilebilir mi?

Çok acil, yeni bir önlem paketine ihtiyaç var. Ama bunu lütfen işinin erbabı olan, ekonomiden gerçekten anlayan, piyasayı iyi tanıyan insanlar hazırlasın. Kamuoyuna açıklamaları, şu anda ekonomi ve maliyenin başındaki zat-ı muhterem değil; duruşuyla, üslubuyla, bilgi donanımıyla güven veren bir başkası yapsın. İnsanımız bir yandan ölüm tehlikesi diğer yandan işsizlik ve açlık korkusuyla karşı karşıya. Emanet, ehline verilmeden sadece manevi duygulara yönelik konuşma ve vaatlerle bu sorunların altından kalkamayız.

 

Kaynak: https://www.turkocaklari.org.tr/yazar/nuri-gurgur/koronavirus-salgini-ve-turkiye-9990



Bu yazı 73,567 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 3 Mart 2022 Sadi Somuncuoğlu Gök Kubbede Hoş Bir Seda Bırakarak Hakk'a Yürüdü
    • 14 Aralık 2021 TÜRKLERİN BİRLİĞİ ÜLKÜSÜNDE TARİHİ BİR AŞAMA
    • 25 Mart 2021 MEHMET GENÇ - İlim Dünyamızdan bir Yıldız Daha Kaydı
    • 27 Mart 2020 Koronavirüs Salgını ve Türkiye
    • 2 Mart 2020 Suriye Bataklığında Boğulmamak İçin
    • 19 Şubat 2020 Kıbrıs Türkleri Sınav Arifesinde
    • 7 Ocak 2020 Trump Çok Tehlikeli Bir Kumar Oynuyor
    • 1 Ocak 2020 Doğu Akdeniz Satrancı ve Türkiye
    • 10 Aralık 2019 NATO Zirvesi ve Türkiye
    • 17 Kasım 2019 Görüşmeler de Sorunlar da Devam Ediyor
    • 19 Mart 2019 2019 Zor Bir Yıl Olacak
    • 9 Mart 2019 Marmara Depremi- Pusudaki Büyük Tehlike
    • 1 Mart 2019 9 Mart Olayı ve 12 Mart Müdahalesi- Darbeye Karşı Darbe
    • 14 Şubat 2019 Ozan Arif Çağımızın Dede Korkut'u Hakk'a Yürüdü
    • 25 Ocak 2019 12 Eylül Zulümlerinin Baş Mimarı Nurettin SOYER
    • 5 Kasım 2016 Sorunlarımızın Temel Nedeni: Kaliteli Eğitim Ve Hukuk Devleti Zafiyeti
    • 27 Eylül 2016 Sorunlarımızın Temeli; Eğitim Meselesi
    • 20 Temmuz 2016 Menfur Darbe Girişimi ve Sonrası
    • 12 Şubat 2016 PKK Terörü-Etnik Fitne Ve Terörle Mücadele Eylem Plnı Bağlamında Yüz Yıl Sonra Yeniden Beka Güvenlik Ve Bütünlük
    • 1 Ocak 2016 Özyönetim Bildirgesi Yahut Ayrılış Manifestosu

    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,140 µs