Atabey
Aziz Dolu
11 Eylül 2015
Güzel Ülkemin Şehitleri ve Şebelekleri
Türkiye Cumhuriyeti kimilerinin iddia ettiği gibi etnisite üzerine kurulmuş bir devlet değildir. Eğer öyle olsaydı Gâzi Mustafa Kemal Atatürk, Avşar; İsmet İnönü, Gurmanç; Hüseyin Rauf Orbay, Çerkez; Mehmet Ziya Gökalp, Zaza, Mehmet Akif Ersoy, Arnavut; İzmir Vilayet Konağının gönderine Türk Bayrağını ilk kez çeken Yüzbaşı Şerafettin Bey, Kırım Tatarı dahası Kafkasyada, Türkistanda topladığı yardımları Anadoluya, Kuva-yı Millîyecilere gönderen İsmail Enver Paşa, Gagavuz (Gökoğuz) olmazdı. Karaman dolaylarında yaşayan Hıristiyan Oğuzların (Uz) mübadelede topyekûn Yunanistan a gönderilmeleri de cabası!.. Velhâsıl kavramları kafanıza göre yorumlamamalısınız. Hele de etnisite kavramını!.. Çünkü etnik farklılıklar yara gibidir. Kaşıdıkça azar. İşte bu yüzden, birileri bu ülkede gaflet, dalâlet ve hatta hıyanet hisleriyle hareket ederek yıllardır bu yarayı kaşımaya çalışıyor. Kimileri sosyo-ekonomik unvan olan ve meslek tanımı gibi algılanması gereken Yörük, Tahtacı gibi adlandırmaları -ki bu toplulukların öz be öz Oğuz/Türkmen boyundan olmaları hasebiyle Türk olduklarını görmezden gelerek- etnik adacıklar olarak sayıyor; kimileri Uygurları, Salgurları, Fin/Ogurları, Başgurdları vb. bilmezden gelerek Gurmançları (Kürt) ayrı millet, ayrı kavim olarak adlandırma çabasının, hatasının peşinden gidiyor filan.
Etnik kaşımalar yarayı azdırınca da, bu güzel ülkede ortalık kan gölüne dönüyor malûmunuz. Böyle sancılı dönemlerde herkesin aklını başına devşirip, aklıselim davranması gerekmez mi? Tabi ki de gerekir!.. Misal şeytanın, karı boşattığı böyle zamanlarda ağızlardan çıkacak her bir söz ölçülüp, tartılarak söylenmelidir. Şehit analarının yüreği, barış güvercinlerinin kanadı kavrulurken birileri çıkıp 400 de 400 dememelidir söz gelimi. Derse, -ki dilin kemiği yoktur- birileri de çıkar mahalle yanarken, orospu saçını tararmış der!. İşin sonu kötüye varır!..
Boynuz kulağı geçer diye bir atasözümüz vardır malûmunuz. Buradaki kulak, usta demektir. Boynuz da çırak!.. Haliyle Millî Görüş göyneği yahut gömleği -ne derseniz artık- giyen zevatın ustası Erbakandır. Siyasî tarihimizde bu 2 ile 2nin 4 etmesi kadar kesin (net) bilgidir. Haliyle o cenahta bir tane usta vardır. Peki, ama şimdilerde usta diye eli öpülen zat da kim oluyor derseniz olsa olsa kalfadır. Hadi haksızlık etmeyelim. Atasözümüzden de esinlenerek (ilhâm), Ahi dergâhından icazet aldığını varsayıp, ustalığını teslim edelim. Tabi her ne kadar usta olsa da, ustasının yanında -her daim- kalfa olarak kalacağını da dikkate alarak!..
Necmettin Erbakan bir tarihte Kürt ile Türkü ayırırsanız ne Türk kalır ne Kürt; birleştirirseniz -Çanakkale misâli- ne İngiliz kalır, ne Fransız!.. demişti. Rahmetli, bu günleri görseydi keşke. Ve ona vallahi usta deseydik: Doğru söylüyorsun da, senin çıraklar çözüm, çözüm diye diye ülkeyi 36 etnik gruba kadar çözdüler. Milattan önceki site devletlerine döndük. Ne millet kaldı, ne memleket!.. En son geçen gün Cizre site devletini ilân etti bizim emmi uşakları. Haberin olsun yani!. Sahi ne derdi acaba? Sizi gidi, sizi diye başladığı cümlelerin devamında...
Cizredeki olaylar demişken, Cizre ile ilgili medyada dolaşan haberlere baktıkça insanın midesi kalkıyor dostlar. Haber diye sunulanlar tam bir soslu medya şarlatanlığına dönüştü ne yazık ki. Birileri çıkıp Cizrede faşizm uygulanıyor diyor. Çok sayıda sivil ölümlerin olduğundan bahsediyor. İlçede gıda sıkıntısı çekildiğini; su ve elektriğin olmadığını iddia ediyor. Akabinde de -yüzü kızarmadan- halkın, ölülerin cenazesini kaldıramadığını, cesetlerin buzdolaplarında saklandığını söylüyor. Sorun şu ki: Söz konusu buzdolapları güneş enerjisi ile mi çalışıyor? Yok, cereyan (electrician) ile çalışıyorsa; buzdolaplarının fişlerini nereye takıyor bu şebelekler? Şeytanın sor dediği sorular bunlar!..
Birileri ülkenin Güneydoğu dışında kalan diğer yörelerindeki PKK terörünü lanet etme gösterilerini (miting) amacından çarpıtmaya; olayları Kürtlere (Gurmanç) yönelik şiddet olayları gibi göstermeye çalışıyor. Bunu yaparken de aylardan beri doğu ve güneydoğu illerimizde meydana gelen yol kesmeleri, araç yakmaları, insan kaçırmaları görmezden geliyor. Haliyle bu noktada hevallere de çok iş düşüyor. Tamam, doğunun kuş uçmaz kervan geçmez; geçerse eşkıya geçer diyebileceğimiz dağlarında yaşayan bir kısım Gurmanç (Kürt) kardeşimiz kalkıp can, mal, namus korkusuyla PKKya yardım ve yataklık yapıyor olabilir. PKK, her evden birer çocuk devşirmiş de olabilir. Peki, ama batı illerimizdeki bir kısım Gurmanç kardeşlerimize ne oluyor? Sosyal medya hesaplarında şurada-burada eli kanlı terör örgütü telkinine (propaganda) dönük paylaşımlar yaparak zaten canı, burnunun ucuna gelmiş o yöre insanlarını tahrik etmek de neyin nesi? Antalyada beş yıldızlı bir otelde ülkenin dört bir yanından gelmiş insanlarla yan yana çalışıp, para kazanırken; ev-bark sahibi olup, yuva kurarken; caddelerde gezip, alış-veriş yaparken; sahillerde güneşlenip, denize girerken; devletin hastanesinden, postanesinden, üniversitesinden eşit yurttaşlar olarak hizmet alırken vs. ayrımcılığa mı uğruyor bu insanlar? Velhâsıl hevallerin de artık akıllarını başlarına devşirmelerinin zamanı geldi de geçiyor bize kalırsa. Zira doğuda bir özerklik, akabinde bir bölünme olduğu takdirde batıda hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını, olamayacağını anlamaları gerekiyor. Yunan ordusunu çiçeklerle karşılayan Rumların, Rus ordusuna yardıma koşan Ermenilerin başına neler geldiği de unutulmamalı!..
Uğur Mumcu yıllar önce şöyle bir soru sormuş Nazlı Ilıcaka: Yunanlılar İzmiri işgal ettiği zaman sizin dedenizin hükümet konağından Türk bayrağını indiren Yunanlı subayın yanında ne işi vardı? Velhâsıl rahmetli sormuş soruyu!.. Haddizatında bu da bir şey mi? İlk millî şehidimiz Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Beyin idam fetvasını yazan sözde din âlimi iki soysuzdan birinin oğlu bugün, bu ülkede nerelerde geziyor? Ya Menemende Kubilayın şehit edilmesine sebep olan ham yobazın sırkıntısı?. Yeri gelmişken soralım: Şehitlerimizin vücutlarını gül bahçesine döndüren hain kurşunların üzerinde parmak izleriniz, fikrî hezeyanlarınız ne arıyor be hey dümbükler? Yanıt bekleyen o kadar çok soru var ki...
Sözü, Gâzi Mustafa Kemal Atatürke bırakalım: Gereğinden fazla merhamet, vatana ihanettir!.
Bu yazı 1,496 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
16 Temmuz 2017
Ömer Halisdemir
-
5 Temmuz 2017
Musul; Nureddin Zengi'nin Yadig
-
23 Mayıs 2017
Ra, Rab, Tanrı ve Türkler
-
7 Mart 2017
Türkiyeyi Ve Dünyayı Anlamak
-
14 Ocak 2017
Rainadan, Radikalizme
-
1 Ocak 2017
İslam, İslamcılar ve Anarşizm
-
22 Aralık 2016
Kurt Ulur, Vatan Kurtulur
-
7 Aralık 2016
Şangay Bilmem Ne Kaçlısı
-
20 Kasım 2016
Başkanlık Tartışmaları
-
20 Kasım 2016
Fıratın İki Yakasını Bir Araya Getirmek
-
7 Ekim 2016
Bir Meşrep Olarak Alevilik
-
22 Eylül 2016
Piruz Dilenci; Güney Azerbaycanın Özgürlük Ateşini Harlayan Adam
-
11 Eylül 2016
Bu da oldu; Atatürkün resmine sansür
-
31 Ağustos 2016
Yüksekova İl Olmalı
-
18 Ağustos 2016
Yapılandırma Ayarlarına Dönüş
-
8 Temmuz 2016
Atatürk Türkiyesinden, Humeyninin İranına
-
2 Temmuz 2016
Akıl ile vicdanın hasbıhali
-
2 Temmuz 2016
Almanların Maskarası, Çerkezlerin Yüzkarası
-
29 Mayıs 2016
Bir, Üç, Beş
-
23 Mayıs 2016
Otizmliler, ille de AKP diyormuş
Yorumlar
+ Yorum Ekle