En Sıcak Konular

Nurullah Aydın

Zulmetten Aydınlığa
Nurullah Aydın
28 Nisan 2014

Siyasal İslamcıların Çaresizliği



Zehir kusuyorlar.
Dedeleri de öyleydi.
Türk kanı içmek için hertürlü aşağılık katliam yapmışlardı.
Ve şimdi İslamcı kimlikteler.
Müslümanlara katliam yapanları aklıyorlar, rahmet diliyorlar, üzüldüklerini söylüyorlar.
Milleti bölüyorlar, ileri demokrasi diyorlar.
Ülkenin bir bölümü paralel devlete dönüşüyor hala paralel devlet diyorlar.
Rüşvet, soygun, fuhuş, kasetleri var. Kasetlere montaj diyorlar.
Dinlemelerin CIA, NSA, MI6, Mossad tarafından yapıldığını söyleyemiyorlar.  
Dinliyorlar, dinlenildiklerini iddia ediyorlar.
Ayakkabı kutularında evlerinde dolarlar, Eurolar var, tezgah diyorlar.
Hertürlü ahlaksızlığı yapıyorlar, mahremimize girdiler, diyorlar.
Kardeş katline fetva veriyorlar ve uyguluyorlar.
Böldükleri, çatıştırdıkları Ortadoğu müslümanlarına ağıt yakıyorlar.
Yine de; İslam’dan, din’den, iman’dan, haram’dan, helal’dan bahsediyorlar.
 
Allah, kitap peygamber üzerine çok rahat yemin edebiliyorlar. Fetvaları var. Çalabiliyorlar. Rüşvet alabiliyorlar, torpil yapabiliyorlar.
Ve gariban Müslümanlar da bu yalancıları destekliyor. Ne kadar acı.
 
Yetimin haklarını yiyorlar. Hırsızlığı çalmayı, İslam dininin meşru ilkeleri haline getiren bu din sistimarcılarına karşı; samimi Müslümanlar seslerini çıkaramıyorlar.
 
Bağış adı altında; servetlere, arazilere, binalara kavuşuyorlar. Bağış aldı altında hırsızlık yapıyorlar. Ama onlara göre yaptıkları, hırsızlık çalmak değil, bağış yapılıyor hayır işleniyor diyorlar. Bu para ile kendilerince büyük bereketli bir sevap işlediklerini zannediyorlar.
 
Bu kafa ile bütün haramları helal yapabiliyorlar.
Bu istismarcılara biri de çıkıp, haram para ile hayır yapılmaz demiyor.
Fetva ile konuşup, fetva ile soyuyorlar. Oysa nas ile sabit bir konuda içtihad olmaz. Bunu atlıyorlar. Şeytan onları fetva ile kandırıyor.
 
Bir de kısas yapıyorlar, akıllarınca, pişkinlikle, onlar bizim mallarımızı çaldı yıllarca, bize zarar verdiler, biz de onun karşılığını alıyoruz şimdi, diyorlar.
 
Yalanı, talanı, sahtekarlığı, iftirayı meşrulaştırıyorlar.
Rüşvetin de kılıfı bulunmuş, torpilin de. Fetvasını alıyorlar. O zaman geriye ne kalıyor? Çalabilirsiniz de. İftira da edebilirsiniz. Tehdit ve şantaj da mümkün, Bu bir savaş dersiniz, öldürürsünüz de. Ve kumpas kuruyorlar, çalıyorlar, öldürüyorlar.
İşi ehline verin dendiği halde, kadrolaşma bahanesi ile birikimsizlere makam dağıtıyorlar.
 
Bütün bunları; din adına da, siyaset adına da, ideoloji adına da yapabiliyorlar.
Kendilerini bir anda temize çıkaramayı başarabiliyorlar. 
 
Hani kul hakkı yenmeyecekti. Hani nas ile sabit bir konuda içtihad olmaz’dı.
Kimi dini kullanıyor, kimi tarihi, gelenekten bir rivayet buluyor, onun arkasına saklanıyor. Öyle olunca da, bütün haramları helal kılmak mümkün oluyor.
 
İslamı kimlik adı altında yeni bir din icad ettiler. İlah ve Rab edindikleri, layüs’el, eleştirilemez ve yanılmaz, hikmetinden sual edilemez bir takım siyasi ve dini önderleri var.
 
Daha önceki dini temsil eden yöneticiler alimler; para karşılığı allahın ayetlerini değiştirip nefislerine geleni yazıp dağıtıp dinlerini param parça yaptılar da Allah onları lanetledi. Şimdi aynısı yaşanıyor. Müslümanları bölen, haksız yere masum insanları katlettiren, din’i kullanan, yalanı meşru gören, aldatan sözde İslamcı liderler, çıkar amaçlı fetva veren veya susan İslam alimleri, Allah’ın gazabına uğrayacaklardır.
 
Din, dil, ırk, cins, renk ayrımı yapanlar, insanlara yaratılan eşit insan gözüyle bakmayanlar, gaflet, dalalet içinde, şeytanın emrinde insan görünümlü yaratıklardır.
 
Günün Sözü: İnsanlar inandık demekle başıboş bırakılacağını, hesaba çekilmeyeceğini mi sanıyor? Onlar ki aldanmaktadırlar.



Bu yazı 897 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 15 Ekim 2018 İKTİDAR SAVAŞI VE PROPAGANDA
    • 9 Ekim 2018 SİYASAL/EKONOMİK ŞEKİLLENDİRME
    • 1 Ekim 2018 ABD-NATO VE TÜRKİYE
    • 4 Aralık 2017 ÖVÜLENLER, ELEŞTİRENLER, SUÇLANANLAR KİM NE?
    • 29 Ağustos 2017 Mikrodalga ile Beyin Kontrolü
    • 21 Ağustos 2017 Kimler Neleri Tartışıyor
    • 14 Ağustos 2017 Egemenlik Duygusu Stratejik Aldatma ve Yanıltma
    • 7 Ağustos 2017 Sinsi Hainler ve Robotlaştırılanlar
    • 31 Temmuz 2017 Mürteciler Yobazlık ve Kimlik Parçalanması
    • 24 Temmuz 2017 Sapkın İslamcı araplarçıların Çığırtkanlığı
    • 17 Temmuz 2017 Ders Almasını Bilmek
    • 10 Temmuz 2017 Güveni İstismar Edenler
    • 3 Temmuz 2017 Kirletilen Solan Adalet
    • 29 Haziran 2017 Küresel Odaklar ve Türkiye
    • 19 Haziran 2017 Çığırtkanlar Güven ve Umut
    • 12 Haziran 2017 Yalan Rüzgarı, Kin, Nefret Fırtınası
    • 5 Haziran 2017 Vahhabi Selefi Haşhaşiler Zihniyeti ve Türkiye
    • 29 Mayıs 2017 Bilgi Algı Medya Hukuk
    • 22 Mayıs 2017 Duyarlı Olmak Ama Neden Nelere?
    • 15 Mayıs 2017 Kuklalar Görevliler ve Karar Vericiler

    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,863 µs