MHP'nin çok adaylı ''10. Olağan Büyük Kurultayı''na tek rakamlı günler kala, görülen o ki salon Devlet Bahçeli - Koray Aydın çekişmesine sahne olacak.
Siyasi tarihimiz şahittir ki, parti genel başkanlarını kongre ile yıkmak oldukça zordur.
Yakın zamana kadar siyasi liderlerimiz ya vefat edince ya da cumhurbaşkanı olunca koltuklarından ayrılırlardı.Şimdilerde ağır seçim yenilgileri durumunda bırakıp gitme erdemini de gösterebiliyorlar.
Mevcut siyasi partiler yasası genel başkanları "iradesi" dışında değiştirebilme imkanı tanımıyor.
Bu sebepten MHP'de Devlet Bahçeli' nin devrilebileceği kanaatinde değiliz.
Fakat siyasi yazılar yazan ve milliyetçi camianın içinde bulunan biri olarak biliyoruz ki,millet MHP'de "değişim" istiyor
Bu davanın çilesini çekmiş,Bahçeli'nin politikaları ile ters düşmüş ama partisine küsmemiş pek çok Ülkücü'nün de "değişim"den yana olduğunu gözlemliyoruz
Çünkü O ülkücüler;
"Türkçüler Günü''nün neden "Milliyetçiler Günü" olarak değiştirildiğini,
Türk Kurultayları'nın artık neden düzenlenmediğini,
Türk Dünyası ile bağların neden koparıldığını,
Erciyes Zafer Kurultayı'ndan neden vazgeçildiğini,
Ülkü Ocakları'nın mahalle temsilciliklerinin neden kapatıldığını,
Türk Milliyetçilerini rahatsız eden gelişmelerin neden sadece basın açıklamaları ile geçiştirildiğini,
Genel Merkezle ters düşenlere neden hain gözü ile bakıldığını,
Türk vatanın parçalanması,Türk adının silinmesi çabası olan yeni ''Anayasa Komisyonu''nda terör örgütünün siyasi kanadı ile MHP'nin neden çalışma arkadaşlığı yaptığını sorguluyor.
MHP'nin ortağı olduğu 57. Hükümeti'n kuruluşu ve sonrasında yaşananları ise hatırlamak bile istemiyor
Ülkücüler,masaya vurdu mu ses getiren eski MHP'ye hasret duyuyor.
Mevcut yöneticilerin ''ülkücü'' karatını belirleme noktasında değiliz ama geçmişte ''Hareket''in adını lekeleyenlerin ışığında diyebiliriz ki,bazıları öyle olduğu için değil,öyle inandığı için değil, öyle olması gerektiği için "ülkücü jargon"la konuşuyor, "ülkücü" gibi davranıyor.
MHP'nin vucut dili millette heyecan uyandırmıyor.Bu sebepten cumhuriyet tarihinin en kara günlerini yaşadığı bir dönemde bile ''sesi'' olacak yegane partiye "kerhen" oy veriyor.
Bu yüzden Ülkücüler ''kimse bizi enayı yerine koymasın'' diyor ve soruyor:
"İktidara yürüyoruz" diye diye baraja takılıp kalmadığımıza sevindiğimiz daha kaç seçim yaşayacağız.
Partinin "lideri" değil,liderin ''parti''yi taşıdığı günleri daha ne kadar bekleyeceğiz?
***
MHP eğer bir dernek veya vakıf olsa idi Devlet Bahçeli'nin devam etmesinde hiç bir sakınca görülmezdi.
Lakın bir siyasi parti olan MHP'nin -doğal olarak- iktidar olması için,milletin sevgisine mazhar olmuş veya olacak yeni bir isimle yola çıkması gerekmektedir.
Eğer,MHP'nin oy pusulasında yazıldığı, seçimlere katıldığı bir ortamda,AKP'nin icraatlarından bunalmış seçmenin; ''İyi de başka oy verecek parti mi var demesi''nden rahatsızlık duyulmuyorsa,aynı yönetimle yola devam edilsin.
Ancak milletin değişim isteğine kulak tıkanır ve mevcut makamların korunması telaşına düşülürse ilk seçimde yine hüsran yaşanacağı aşıkârdır.
Mevlana Hazretleri demiş ki; "Bizi bilen bilir, bilmeyen kendisi gibi bilir."
Derdimiz, ne Devlet Bahçeli'yi yermek, ne de Karay Aydın'ı övmektir. Başbuğ sonrası görev alan ya da alacak olan genel başkanlar ''Hareket''in içinden öncü seçilen saygıdeğer şahsiyetlerdir.Buna rağmen MHP'den ayrılmaları ve başka bir parti kurmaları halinde bu şahsiyetlerin yüzde 1 oy alabileceği kanaatinde değiliz.
Hz. Ömer (R.A) cahiliye döneminde helvadan yapılmış putu acıkınca yerdi.
Hz. İbrahim'in (A.S) babası Azer ise elinden çıkan ağaçtan heykellere put diye tapınırdı.
Ülkücü İrade'ye her iki misal de yakışmaz.
Not: Bozkurtlar "Ülküdaş" bilinirdi.Kurultay sürecinde üzülerek şahit olduk ki,makam mevkî sevdası "Ülküdaşlık Hukuku''nu yerle bir etti.
Yorumlar
+ Yorum Ekle